Liyakat, Ehliyet, Yetkinlik... Bu üç kavram akademinin söz sahibi olan üniversiteler için ne anlam ifade ediyor, bilemeyiz. Üniversitelere sorsanız bu üç kelime üzerine saatlerce konferans yapıp, günlerce süren eğitim programı düzenleyebilirer! Üniversiteler diğer kamu kurumlarının birer yükselme basamağı olduğu sürece bu üç kelimenin hiçbir anlamının kalmayacağını elbet birgün anlayacağız... İstatistikler ne der bilemeyiz! Ancak duyduklarımız ve gördüklerimiz istatistiklerin çok ötesinde! Siz hiç üniversitede memurken, herhangi bir okulda müdür yapılan bir kişiyi gördünüz mü? Yada üniversitede çalışırken üniversiteden ayrılıp Türk Silahlı Kuvvetlerinde kurumlar arası geçişle astsubay olan birini duydunuz mu? Veyahut üniversitede veri hazırlama kontrol işletmeniyken belediyeye müdür olarak kurumlar arası geçiş yapan kimseyi duydunuz mu? Duymadık değil mi! Üniversitede bilgisayar işletmeni bir kişinin iman olarak atandığını gördümüz mü! Görmedik! Peki... Siz lisede falanca dersin branj öğretmeniyken üniversitede fakülte/myo/enstitü sekreteri yada üniversite de müdür yapılanı duydunuz mu! Duyduk. Belediyede yazı işleri memuruyken fakülte sekreteri yapılanı / müdür yapılanı duyduk mu duyduk! İmamlık vazifesini yerine getirirken, üniversiteye kurumlar arası geçiş yapıp müdür/sekreter yapılanı duyduk mu! Duyduk. Filanca okulda müdür yardımcısıyken Üniversiteye daire başkanı olarak kurumlar arası geçiş yapanı gördük mü? Gördük. Bu kişilerin hepsi LİYAKATLI, EHLİYETLİ VE YETKİN kişeler değil mi! Üniversitedeki gerçek emekçiler, üniversiteye yıllarını vermiş olan kişiler olmasa hiçbir bilgilerinin olmadığını, liyakat, Ehliyet ve yetkinliklerinin yerlerde süründüğünü yaşayarak görenimiz hiçte az değildir... Üniversiteler, diğer kurumların arka bahçesi olduğu sürece, üniversitelerde Liyakat aramayınız, Ehliyet sormayınız, Yetkinlik beklemeyiniz... Peki bu kişiler nasıl ve hangi yollardan geçiyorlar ki, üniversite kapıları kendilerine açılıyor... Onu da sonra konuşuruz.
Liyakat, Ehliyet, Yetkinlik... Bu üç kavram akademinin söz sahibi olan üniversiteler için ne anlam ifade ediyor, bilemeyiz. Üniversitelere sorsanız bu üç kelime üzerine saatlerce konferans yapıp, günlerce süren eğitim programı düzenleyebilirer! Üniversiteler diğer kamu kurumlarının birer yükselme basamağı olduğu sürece bu üç kelimenin hiçbir anlamının kalmayacağını elbet birgün anlayacağız... İstatistikler ne der bilemeyiz! Ancak duyduklarımız ve gördüklerimiz istatistiklerin çok ötesinde! Siz hiç üniversitede memurken, herhangi bir okulda müdür yapılan bir kişiyi gördünüz mü? Yada üniversitede çalışırken üniversiteden ayrılıp Türk Silahlı Kuvvetlerinde kurumlar arası geçişle astsubay olan birini duydunuz mu? Veyahut üniversitede veri hazırlama kontrol işletmeniyken belediyeye müdür olarak kurumlar arası geçiş yapan kimseyi duydunuz mu? Duymadık değil mi! Üniversitede bilgisayar işletmeni bir kişinin iman olarak atandığını gördümüz mü! Görmedik! Peki... Siz lisede falanca dersin branj öğretmeniyken üniversitede fakülte/myo/enstitü sekreteri yada üniversite de müdür yapılanı duydunuz mu! Duyduk. Belediyede yazı işleri memuruyken fakülte sekreteri yapılanı / müdür yapılanı duyduk mu duyduk! İmamlık vazifesini yerine getirirken, üniversiteye kurumlar arası geçiş yapıp müdür/sekreter yapılanı duyduk mu! Duyduk. Filanca okulda müdür yardımcısıyken Üniversiteye daire başkanı olarak kurumlar arası geçiş yapanı gördük mü? Gördük. Bu kişilerin hepsi LİYAKATLI, EHLİYETLİ VE YETKİN kişeler değil mi! Üniversitedeki gerçek emekçiler, üniversiteye yıllarını vermiş olan kişiler olmasa hiçbir bilgilerinin olmadığını, liyakat, Ehliyet ve yetkinliklerinin yerlerde süründüğünü yaşayarak görenimiz hiçte az değildir... Üniversiteler, diğer kurumların arka bahçesi olduğu sürece, üniversitelerde Liyakat aramayınız, Ehliyet sormayınız, Yetkinlik beklemeyiniz... Peki bu kişiler nasıl ve hangi yollardan geçiyorlar ki, üniversite kapıları kendilerine açılıyor... Onu da sonra konuşuruz.