Son zamanlarda sık sık duyuyorum:
?Evlenemiyoruz, nasıl olacak bu işler??
Hak veriyorum. Çünkü dışarıdan bakan biri değilim; evliliğin içinden konuşuyorum.
Ve açık söylüyorum: Haklısınız, bu devirde evlenmek gerçekten cesaret istiyor.
Eskiden ?iki gönül bir olunca samanlık seyran olurdu? derlerdi.
Ama bugün o samanlığı bile bulmak zor.
Para olmayınca sevgi barınacak çatı bulamıyor, umut ise kira bedeline yeniliyor.
Evlilik artık duygusal bir bağdan çok, ekonomik bir proje gibi görülüyor.
Daha evlenmeden insanlar hesap kitap peşinde.
Oysa evlilik dediğin şey, iki insanın aynı yöne bakabilme iradesidir.
Ama o yönü bulmak zorlaştı; çünkü herkesin gözünü başka bir dert, başka bir telaş kaplamış durumda.
Kimi geçim derdinde, kimi güven derdinde.
Bir yanda kira, öte yanda kredi kartı borcu?
Evliliğe niyet eden gençler daha yola çıkmadan sistemin duvarına tosluyor.
Ben evliyim, biliyorum: Evlilikte her şey güllük gülistanlık değil.
Zorluk da var, sabır da var, tartışma da var.
Ama bütün bunlara rağmen bir ?biz? duygusu var.
Ve işte o ?biz? duygusuna ulaşmak, bugünün dünyasında en pahalı şey haline geldi.
Çünkü herkes yalnızlığa itiliyor ? fark ettirmeden, adım adım.
Gençler evlenemiyor, çünkü bu düzen evliliği desteklemiyor.
Konut fiyatları uçmuş, işsizlik yaygın, maaşlar yetersiz.
Ama sadece maddi değil, manevi olarak da bir yoksunluk var.
İnsanlar artık sevgiden çok, ?risk analizi? yapıyor.
Kalplerin yerini hesap makineleri almış durumda.
Evlilik kolay bir iş değildir; ama imkânsız da olmamalıydı.
Bugün gelinen noktada, evlenemeyen gençleri eleştirmek değil, anlamak gerekiyor.
Çünkü mesele tembellik değil, gerçek bir sistem sorunu.
Biz evliler bile ayakta kalmakta zorlanırken, yeni bir hayat kurmaya çalışan gençlere ?neden evlenmiyorsunuz? demek kolay, ama adil değil.
Eskiler ?iki gönül bir olunca samanlık seyran olurdu? derdi.
Doğruydu belki o zamanlar.
Ama şimdi para olmayınca samanlık bile yok.
Ve belki de asıl acı olan şu: Sevgi hâlâ var, ama barınacak yer bulamıyor.
Son zamanlarda sık sık duyuyorum:
?Evlenemiyoruz, nasıl olacak bu işler??
Hak veriyorum. Çünkü dışarıdan bakan biri değilim; evliliğin içinden konuşuyorum.
Ve açık söylüyorum: Haklısınız, bu devirde evlenmek gerçekten cesaret istiyor.
Eskiden ?iki gönül bir olunca samanlık seyran olurdu? derlerdi.
Ama bugün o samanlığı bile bulmak zor.
Para olmayınca sevgi barınacak çatı bulamıyor, umut ise kira bedeline yeniliyor.
Evlilik artık duygusal bir bağdan çok, ekonomik bir proje gibi görülüyor.
Daha evlenmeden insanlar hesap kitap peşinde.
Oysa evlilik dediğin şey, iki insanın aynı yöne bakabilme iradesidir.
Ama o yönü bulmak zorlaştı; çünkü herkesin gözünü başka bir dert, başka bir telaş kaplamış durumda.
Kimi geçim derdinde, kimi güven derdinde.
Bir yanda kira, öte yanda kredi kartı borcu?
Evliliğe niyet eden gençler daha yola çıkmadan sistemin duvarına tosluyor.
Ben evliyim, biliyorum: Evlilikte her şey güllük gülistanlık değil.
Zorluk da var, sabır da var, tartışma da var.
Ama bütün bunlara rağmen bir ?biz? duygusu var.
Ve işte o ?biz? duygusuna ulaşmak, bugünün dünyasında en pahalı şey haline geldi.
Çünkü herkes yalnızlığa itiliyor ? fark ettirmeden, adım adım.
Gençler evlenemiyor, çünkü bu düzen evliliği desteklemiyor.
Konut fiyatları uçmuş, işsizlik yaygın, maaşlar yetersiz.
Ama sadece maddi değil, manevi olarak da bir yoksunluk var.
İnsanlar artık sevgiden çok, ?risk analizi? yapıyor.
Kalplerin yerini hesap makineleri almış durumda.
Evlilik kolay bir iş değildir; ama imkânsız da olmamalıydı.
Bugün gelinen noktada, evlenemeyen gençleri eleştirmek değil, anlamak gerekiyor.
Çünkü mesele tembellik değil, gerçek bir sistem sorunu.
Biz evliler bile ayakta kalmakta zorlanırken, yeni bir hayat kurmaya çalışan gençlere ?neden evlenmiyorsunuz? demek kolay, ama adil değil.
Eskiler ?iki gönül bir olunca samanlık seyran olurdu? derdi.
Doğruydu belki o zamanlar.
Ama şimdi para olmayınca samanlık bile yok.
Ve belki de asıl acı olan şu: Sevgi hâlâ var, ama barınacak yer bulamıyor.