Editörler : Lanet
«100101102103104105106107108109110111»

"amore:)
Genel Müdür
14 Kasım 2011 21:40

SEN

"Sen kum nedir bilmezsin

Deniz görmedin ki.

Yum gözlerini zamanı düşün,

Deniz bir gözünde

Kum bir gözündedir.

Sen taş nedir bilmezsin

Dağa çıkmadın ki.

Yürü ufuklara doğru,

Dağ bir ayağında

Taş bir ayağındadır.

Sen kül nedir bilmezsin

Ateş yakmadın ki,

Uzat ellerini gökyüzüne,

Ateş bir elinde

Kül bir elindedir.

Sen kan nedir bilmezsin

Ölmedin, öldürmedin ki.

Yat toprağa boylu boyunca,

Ölüm bir yanında

Kan bir yanındadır.

Sen aşk nedir bilmezsin

Beni sevmedin ki.

Ağla, ağlayabildigin kadar,

Bütün güzellikler sende

Aşk bendedir. "

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN


geceninsesi
Aday Memur
14 Kasım 2011 21:51

Kara Sevda

...ve nihayet gelip çattı

Bir dilimi zehir zıkkım

Bir dilimi candan tatlı.

Masallarla indi yere

Sebil oldu cümle hikayelere

kara kara kazanlarda kaynadı

Diyar diyar al kanlara boyandı

Türkülerde ateş alev yandı tutuştu

Gördes kiliminde nakış

Minyatür bahçelerinde suret kesildi.

Ve nihayet gelip çattı

Elveda belirsiz bedava sevince

Uçan kuşa eşe dosta elveda

Bütün haşmetiyle gelip çattı

Bir dilimi zehir zıkkım

Bir dilimi candan tatlı.

Bedri Rahmi Eyüboğlu


"amore:)
Genel Müdür
14 Kasım 2011 21:54

kavuşma günü

en güzel gülümsemenle karşıla beni

işte geldim yanına yorgun ve yıkık

yılmışım, yıkılmışım kahrolmuşum

içim tarifsiz bir yıkık.

anlamaya çalış hiçbirşey sormadan

yaklaş yanıma gözlerime bak

dağıt saçlarımı çocuklar gibi

sonra başımı omuzlarına bırak

dertliyim, efkarlıyım, kahırlıyım

ağır, çaresiz hüzünlerle dolu

birlikte ömür boyu yaşayacağımız

perişan gecelerle günlerle geldim sana

paramparça hayallerim ümitlerim

ne kalmışsa içimde kırık dökük

al... yeniden yarat beni...

bak sana bütün ışıklarım sönük

pelte pelte karanlıpın

göklerin üstüne abandığı gecelerdeyim

dinle... sana bir şarkı söylüyorum ölüm, sevgi dolu

dinle... bütün şarkıların sustuğu yerdeyim

oysa sen aradığım, bulduğumsun benim

oysa ki bu en güzeli kavuşmalarım

bakma şimdi kahırlı olduğuma

en güzel şiirlerimi söyleyeceğim sana

yeter ki beni mahşere kadar özle sen

zamanların en ölümsüzünde yaşat beni

işte geldim yanına dopdolu

al dilediğin gibi yarat beni

ü. yaşar


geceninsesi
Aday Memur
14 Kasım 2011 21:56

Başlık: Beni Unutma

--------------------------------------------------------------------------------

Beni Unutma

Bir gün gelir de unuturmuş insan

En sevdiği hatıraları bile

Bari sen her gece yorgun sesiyle

Saat on ikiyi vurduğu zaman

Beni unutma

Çünkü ben her gece o saatlerde

Seni yaşar ve seni düşünürüm

Hayal içinde perişan yürürüm

Sen de karanlığın sustuğu yerde

Beni unutma

O saatlerde serpilir gülüşün

Bir avuç su gibi içime, ey yar

Senin de başında o çılgın rüzgar

Deli deli esiverirse bir gün

Beni unutma

Ben ayağımda çarık, elimde asa

Senin için şu yollara düşmüşüm

Senelerce sonra sana dönüşüm

Bir mahşer gününe de rastlasa

Beni unutma

Hala duruyorsa yeşil elbisen

Onu bir gün yalnız benim için giy

Saksındaki pembe karanfilde çiğ

Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen

Beni unutma

Büyük acılarla tutuştuğum gün

Çok uzaklarda da olsan yine gel

Bu ölürcesine sevdiğine gel

Ne olur Tanrı'ya kavuştuğum gün

Beni unutma

Ümit Yaşar Oğuzcan


"amore:)
Genel Müdür
14 Kasım 2011 22:01

Bana diyorsun ki

Nasıl bir martı yavrusunu severse

Bana diyorsun ki

Nasıl bir midye incisini gizlerse

Bana diyorsun ki

Nasıl bir arı peteğini örerse

İşte öyle büyüyorsun içimde

Sevgi yetmez Sevgi yetmez

Sevgine saygın yoksa

Sevgi yetmez Sevgi yetmez

Sorumluluğun yoksa

Sevgi yetmez Sevgi yetmez

Arada eller varsa

Sevgi yetmez Sevgi yetmez

Yarından ümit yoksa...

Bense diyorum ki

Bahçende güller baktıkça güzelleşir

Bense diyorum ki

Aşk engelleri aştıkça değerlenir

Bense diyorum ki

Güneş yağmurlar topraktan güllerin

Saygı sorumluluk sadakat sevginindir

İlhan İrem


geceninsesi
Aday Memur
14 Kasım 2011 22:04

Hep denedin

Hep yenildin

Olsun yine dene

Yine yenil

Daha iyi yenil...

Samuel Beckett ...


bahcedekisandal
Aday Memur
14 Kasım 2011 23:25

ASMİN Puan Ver : Kimdi cesaretimi kıran,üstelik

Yeni serüvenlere hazırlarken kendimi

Sesimi cılız,rüzgarımı yelkensiz

Bulan kimdi, ki şimdi geniş zaman

Kipiyle düşürüyor gölgesini anılarıma

Ama kimdi adını bir kadına ödünç verip

Doruklara çekilen büyülü doruklara

Biz Asmin dedik ona,sevgilim,kadınım,

Anamdı belki, ama o çoktandır

Üç bin metrenin altına inmiyor artık

İçimde bir fil sezgisi,kopup gitmeliyim

Dağlara yazmalıyım aşkı ve ayrılıkları

Asminli düşler kurmalıyım ya da birisi

Karşılık bulmalı canımı yakan sorulara

Kim demiyorum kim olursa olsun

Boynu kırılan bir oyuncaksam hırçın

Bir çocuğun elinde, ki celladım

Gözlerimi de oymuştu fırlatıp atarken

Yine de özlüyorum onu, niyetçi

Tavşanlara dönerken beklediklerim

Aynı soruyu sormaktan, minör

Ağrılardan yoruldum,gitmeliyim buralardan

İçimde buharlaşan cıvayı soluyorum artık

Yoruldum yoruldum yoruldum

Gereklilik kipinde yaşamaktan.

AHMET TELLİ


anahro
Aday Memur
15 Kasım 2011 15:25

Bağrımızda bir hain

*

Yıllardır bağrımızda bir hain elin koru

Yirmi beş defa yaktı, baskınla şafağa doğru

Görünce cesareti, görünce hain zoru

Geri bakmadan kaçtı Kuzey Irağa doğru.

Meydanlar doldu taştı teröre lanet için

Herkes Mehmet, Mehmetler hazır şahadet için

Tek bayrak, tek dil, tek devlet, tek millet için

Birlikte yürüyoruz yeni bir çağa doğru.

Yeni, yeni kabuk tutarken gönül yaramız

Çok acı yaktı bağrımızı ecelin koru

Yedi onda iki güçle sarsıldı Van'ımız

?'Sevgi apartmanı'' kapandı toprağa doğru..

Başladı saçma, sapan etnik beyanatlar

Bölücülük yapmak içinmi acı fırsatlar

Mühim değildi haine enkazdaki hayatlar

Çekmek istiyordu milleti tuzağa doğru

Unutup depremle şehitlerin acısını

Paylaşmaya başladık depremin yarasını

Büyükler maldan, küçükler harçlık parasını

Gönderme yarışında kalktık ayağa doğru

İnanamadık uzun sure gördüğümüze

Soğuk su serpti acıyla kavrulmuş gönlümüze-

Azra bebek tam anlamıyla bir mucize

Şükürlerle gönderildi kundağa doğru

Sırtında ölünün sıcaklığı, soğukluğu

Dost yapmış mevtayı, korkunun çokluğu

Yine bulunca hayat denen yokluğu

Yunusun bakışları şaşkın ışığa doğru

Babana söylemedik, söyleyemedik Yunus,

Ama babanın gönlüne çökmüştü ki kâbus

Sen kendini yorma hiç, dinlen, konuşma, sus

Yetiş, acilen git hayata, sağlığa doğru.

?'Polise, askere atılan taşlar'' devlete

Yunusun bakışları sorgudur ihanete

Anlamak için gerek var'mı hiç kehanete

Yedi onda iki, örgütte paniğe doğru.

Farklı, farklı illerden gelmiştiler birçoğu

Görev yeri değil, evleriydi artık doğu

Bir yıldız, bir ay, bir güneş yapmaktı her çocuğu

?'Yüz üç Güneş'' gitti sonsuz karanlığa doğru

Her birinin ayrı ayrı hayat hikâyesi

Millete hizmetti hepsinin ortak gayesi

Yedi onda iki'di ölümün çığlık sesi

Seslenemediler, ses gelen çatlağa doğru

Vana yardım yapmamak ayıp oldu adeta

Yerler, gökler yapılan yardımla doldu adeta

Yedi onda iki haini vurdu adeta

Eylemleri her gün daha yalnızlığa doğru.

Her fırsatta düşman tanıtılan Türk nüfusu

Vana kuru verdi sevgi, kardeşlik köprüsü

Paniğe düştü bunu gören hain sürüsü

Bomba yüklü katırla kalktı atağa doğru

Nerde olursa olsun Mehmetçik ensesinde

Sıcak temasa geçildi Kazan Vadisinde.

Hani cesaret, yaratıkların adisinde

Parmağını uzatamadı tetiğe doğru.

Nasıl yakışmış Türk bayrağı taziye evine-

Su serpmiş, Yasin olmuş terörün alevine

?Oğlum terörist' demek zordu baba diline

Yutkununca canı gelirdi gırtlağa doğru.

Osmanlı tokadı sanki babanın sözleri

Asla devlete düşman yapamazsın bizleri

Kızarmaz, bozarmaz hainlerin yüzleri.

Meğili ya kör'lüğe, ya sağırlığa doğru

Çok kanlı olacaktı hainliğin gereği

Olmasaydı farkında eğer ana yüreği

Yıkıldı üç çocuklu bir aile direği

Sağ kalanın bakışı düştü boşluğa doğru

Terörden daha kötü yardımı yağmalama

Safari görüntüleri geliyor aklıma

Vahşi hayvan desem insana benziyor ama.

Aklımı yönlendirin siz, düz mantığa doğru

Yerden gelen afetle yapılar bir bir enkaz

Zamanla yarışarak bir can, bir nefes için kaz

Bilmem kaç kat altında yaşama şansı çok az

Gönder bütün gücünü yirmi tırnağa doğru

Betonarme sanılmış hep kâğıttan kuleler

Menfaatimiz için zincirleme hileler

Kusur bulup'ta kalem kırmıyor adliyeler

Bütün deliler gülümsüyor sanığa doğru

Kürtlerin ata dinidir diyorlar ?Zerdüştlük'

Canavarlaştırmış ruhları manevi boşluk.

Ne Meryem'e, nede Ahura Mazda'ya kulluk

Amentü ile tek Allah'a kulluğa doğru.

Barışla, Demokrasi öyle sözle olmuyor

Barışla, demokrasi öyle sözle dolmuyor

Barışla, demokrasi hain ruha uymuyor

Barışla, demokrasi saklı batağa doğru....

Orhan Afacan


"amore:)
Genel Müdür
17 Kasım 2011 15:21

BİR ADIN KALMALI...

bir adın kalmalı geriye

bütün kırılmış şeylerin nihayetinde

aynaların ardında sır

yalnızlığın peşinde kuvvet

evet nihayet

bir adın kalmalı geriye

bir de o kahreden gurbet

sen say ki

ben hiç ağlamadım

hiç ateşe tutmadım yüreğimi

geceleri, koynuma almadım ihaneti

ve say ki

bütün şiirler gözlerini

bütün şarkılar saçlarını söylemedi

hele nihavent

hele buselik hiç geçmedi fikrimden

ve hiç gitmedi

bir topak kan gibi adın

içimin nehirlerinden

evet yangın

evet salaş yalvarmanın korkusunda talan

evet kaybetmenin o zehirli buğusu

evet nisyan

evet kahrolmuş sayfaların arasında adın

sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı

bu sevda biraz nadan

biraz da hıçkırık tadı

pencere önü menekşelerinde her akşam

dağlar sonra oynadı yerinden

ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca

sen say ki

yerin dibine geçti

geçmeyesi sevdam

ve ben seni sevdiğim zaman

bu şehre yağmurlar yağdı

yani ben seni sevdiğim zaman

ayrılık kurşun kadar ağır

gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın

yine de bir adın kalmalı geriye

bütün kırılmış şeylerin nihayetinde

aynaların ardında sır

yalnızlığın peşinde kuvvet

evet nihayet

bir adın kalmalı geriye

bir de o kahreden gurbet

beni affet

Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç


buşra
Müsteşar
17 Kasım 2011 15:43

Bir üstte paylaşılan şiir, Ahmet Hamdi Tanpınar'a aittir.


Aslı hanım
Aday Memur
17 Kasım 2011 21:00

PEMBEYE BOYANMAK

ne hasretin bagri yanar ufuktaki ozleme

ne de bir kimse hisseder avurtlarinda aciyi

senin kadar.

ya da belki de bu kadar dramatize etmemek lazim olayi

Herkes derin hissediyorsa herseyi senin kadar

yada belki de daha derin...

Ey sair-i Azamlar!

Anlamlandiramiyorum,

Neden herseyi kendinin daha derin hissettigini dusunur insan!

Nedir bu ego, ene yada bencillik...

Ne Mecnun sevmis sairimiz kadar,

Ne Ferhat in daglari delen aski benzermis onunkine...

Gul-i rana dudaklarmis onun sevdigi

Yokmus ustelik bu guzelin bir eksigi gedigi...

Ne geceler sahit olmus boyle atesli bir aska

Ne de gunduzler...

Sairimiz saha kalkmis askin coskusundan

Milyon yillardir yasayan dunya

gormemis boyle gozler...

Adina hissiyat ya da duygu'lar dedigimiz sey

insani esir mi alir bazan...

Nedir bu pembeye boyanma hali insanda...

merakimdandir suallerim

aksini dusunmeyin

edebiyati severim...


geceninsesi
Aday Memur
19 Kasım 2011 09:01

Seziyorum ki kaçacaksın...

Yalvaramam koşamam

Ama sesini bırak bende

Biliyorum ki kopacaksın

Tutamam saçlarından

Ama kokunu bırak bende

Anlıyorum ki ayrılacaksın

Çok yıkkınım yıkılamam

Ama rengini bırak bende

Duyumsuyorum ki yiteceksin

En büyük acım olacak

Ama isini bırak bende

Ayrımsıyorum ki unutacaksın

Acı kurşun bir okyanus

Ama tadını bırak bende

Nasıl olsa gideceksin

Hakkım yok durdurmaya

Ama kendini bırak bende

Aziz Nesin


*"Meçhul/mM"*
Kapalı
20 Kasım 2011 19:58

Ömrümün baharlarını adayıp sana,

Kara kışların koynunda ısıttım seni,

Yangın düşlerimlerimin varlığıyla,

Seni senden bile fazla severken,

Diken saydım kendimi, senli gülden,

Çiğnedim benliğimi ıslak sokaklarda,

Ayrılığın çığlıkçısıydı sanki kara Tren,

Gidişini haykırıyordu duman duman,

Ansızın yokluğunun soğuğunda üşürken,

Bir an bile beni düşünmedin,

Suskun gecelerin koynunda çekip gittin.

Mecbur kaldım bu sessiz gidişe,

Kalsam yanacaktı bu şehir bir ucundan,

Sen kalacaktın yangınların içinde,

Ya senden vazgeçmek zorundaydım,

Veyahut sen yok olacaktın acılarımla içimde,

Sana hüznü verecekti kara gözlerim,

Sen başlarken olmayan bir benle başlarken güne,

Mecbur kaldım, Kıyamazdım sana, gitmeliydim.

Sıralansaydı önüme senin varlığında,

Zirveleri kar tutmuş üşümüş dağlar,

Kalsaydın herşeye rağmen yanımda,

Aşk gülerdi eminim, ayrılık kendine ağlar,

Umursanmazdı şehrin koynundaki yangınlar,

Mecbur değildin hiç bir şeye,

Senin için kendinden geçen bir gül için,

Aşk ile yanan bir bülbül olmalıydın.

Nelerimi verdim sana sevgili,

Sen geçen her saatte kendinden kaçtın.

Gitme demek istedim sana,

Ne desem boştu değil mi?

Gidecektin bir kere, koymuştun kafana,

Gidecektin ne söylesem, düşünmeyecektin beni,

Kar altında kalacaktı sevgi sözcükleri,

Sensizliğine mahkum ettiğin ruhum,

Pembe düşlerimde üşüyecekti.

Üşümeleri bil istemedim hiç bir zaman,

Bir an titresen canıma sarardım seni,

Çektiğim nefesime işlemiştim varlığını,

Ciğerlerime doldurduğum sendi,

Derdimden uzak tuttuğum,

Yakasım gelse gemileri,

Sen olunca sustuğum.

Gözümden sakınırdım sevgili seni,

Bu gidişe mebcurdum.

Çünkü senden fazla sevdim seni

alntı


yahşii
Memur
23 Kasım 2011 11:23

YAKLAŞAN MUHARREM VE AŞURA DOLAYISIYLA OKUYUP DÜŞÜNELİM Ey Ali?nin dili!

Ey Hüseyin?in risaletini omuzlanmış kadın,

Ey Kerbela?dan gelen!

Şehitlerin çağrısını,

Zorba ve cellatların gürültüleri arasından,

Tarihin kulağına haykırıp ulaştırıyorsun Zeyneb!

Konuş, bizimle.

Söyleme, başlarınıza gelenleri.

Söyleme o kızıl çölde görüklerini.

Söyleme ona cinayetinin nasıl bir cinayet olduğunu.

Söyleme o gün Allah?ın yaratmış olduğu en değerli,

En görkemli yüceliklerin,

Tümünü sıcak çölün o sımsıcak çatlaklarının üzerine nasıl serdiğini!

Bunu meleklerine gösterdi;

Adem?e neden secde etmeleri gerektiğini öğrensinler diye?

Evet, Zeyneb!

Söyleme orada başlarınızdan geçenleri,

Söyleme düşmanlarınızın ne yaptığını,

Söyleme dostlarınızın ne yaptığını.

Evet, Ey Hüseyni devrimin peygamberi!

Biliyoruz.

Biz de her şeyi duyduk.

Sen Kerbela çağrısını,

Şehitlerin çağrısını,

Dosdoğru yazmışsın,

Sen kendi kanlarından sözcük yapan bir şehitsin!

Tıpkı kanının damlalarıyla,

Konuşan kardeşin gibi!

Ancak söyle ey bacı!

Söyle biz ne yapalım?!!!

Bir an olsun bize bak, çektiklerimizi gör.

Bir an olsun bize bak,

Çektiklerimizi gör.

Bir an olsun dinle bizi,

Başımıza gelenleri sana anlatalım.

Sana ey sevgili bacı!

Bize ağlaması gereken sensin.

Ey kardeşin güvenilir elçisi,

Kerbela?dan gelerek, tarih boyunca

Bütün kuşaklara uğrayıp,

Şehitlerin çağrısını ulaştırıyorsun.

Ey kızıl şahadet bahçesinden gelen,

O ülkenin yeni açmış güllerinin

Kokusunu giysisinde taşıyan

Ey Ali?nin kızı,

Ey bacı!

Ey tutsaklar kervanının öncüsü!

Bizi de bu kervana kat!

Ve Sen Ey Huseyn!

Ne desem sana?

?Karanlığın korkusu, çöl ve sımsıcak dalgalar?

Sen ey yol ışığı!

Ey kurtuluş gemisi!

Ey çölün o noktasında akan kan,

Sürekli coşkun akarsın;

Tüm kuşaklara uğrarsın.

Bütün verimli toprakları kanla sulayıp,

Yaraşır hep tohumu toprağa

Ekerek, yeşertirsin.

Susuz her fidanı sulayıp diriltirsin.

Ey Şehadet?in büyük öğretmeni!

Şu kara ve karamsarca gecenin

Üzerine o ışıktan bir şimşek gönder.

Kuru, ölmek üzere olan yatağımıza.

O kandan bir damla olsun akıt,

Bu soğuk ateş saçan ateşinden,

Bir kıvılcım gönder.

Ey aşıklarını kara ölümden kurtarmak için,

Kızıl ölümü dişleriyle ısıran sen!

Kanının her damlasıyla,

Bir ulus dirilten,

Bir tarih vareden.

Bir çağın ölü ve don tutmuş,

Vücudunu ısıtıp;

Ona coşku, heyecan, aşk ve umut veren sen!

İmanımız, milletimiz,

Yarınki tarihimiz,

Zamanımızın bedeni,

?Sana, kanına gereksinim duymaktadır.!?

Selam?

ALİ ŞERİATİ


By_Siyasa
Aday Memur
26 Kasım 2011 04:22

BİR AŞK DOĞACAK

Bir aşk doğacak?

Ufukta beliren güneş kadar aydınlık.

Sadâkatini tüm evrene haykıracak!

İlkin tatlı bir heyecan, hoş bir baygınlık

Bitişi son nefes, güneşin batışı kadar güzel.

Aşk adına şartlanılmış tabuları yıkacak!

Yaşanılmışlığı kendine özel,

Bir aşk doğacak! ..

Altın sarısı saçlarına, ellerimle şefkat dokuduğum

Gözbebeklerinin derininde kaybolup daldığım

Diğer yarımı sende bulup, kendimi okuduğum

Senin bende, benim sende bir ömür kaldığım

Hayatıma anlam katacak,

Bir aşk doğacak! ..

Mevsim sonbahara doğru koşarken,

Ağaçların yapraklarını döküşüne inat

Kalplerimizi saran dalları çiçek açacak.

İnsanlığın feryat figân çöküşüne inat

Meyvesi taş kalplere utanç saçacak,

Bir aşk doğacak! ..

Gün be gün gücünü artarak katladığı

Aşkın adına tutsaklık denilen bu çağda

İnzivâya çekilmiş kırık kalplere umut

Kem gözlerin hasetten çatladığı

Gündelik aşklara çatacak,

Bir aşk doğacak! ..

Diller bülbül olacak şanına itibar edip

Senin ve benim ismimi yan yana anacak!

Besteler şaşkın, kalemini kıracak edip

Bir benzerini arayan herkes aldanacak

Sırları fi tarihi kadar gizemli olacak,

Bir aşk doğacak! ..

Evrende küçük olsa da cisimlerimiz

Duygularımız derinlere kök salacak!

Bir çift değil, tek olacak isimlerimiz

Benlik duygusunu kökünden söküp alacak,

Bir aşk doğacak! ..

Hiçbir şey benzemeyecek tadına

Sen ve ben değil!

?Biz? adına

Hissediyorum!

Biliyorum!

En azından öyle istiyorum!

Kalbim hep umutla atacak,

Bir aşk doğacak! ...

20 Temmuz 2009

Ömer Bolat


By_Siyasa
Aday Memur
26 Kasım 2011 04:28

EŞREF-İ MAHLUKAT DÜSTURUNCA

Ah sevdiğim

Seküler çarkın paletleri

Bizi de mi ezecekti! ..

Herşeyden önce insan için

"Eşref-i Mahlukattır" diyordu

İnen tüm kutsal kitaplar.

ve melekler bile

Adem?e secde ediyordu..

Benlik adına beyan veren

Astroloji endüstrisinin

Rant tezgahlarını

Tiye almadan

Şom ağızların eyvahlarını

Eşref-i Mahlukat düsturunca

Sevdim seni..

Oksijen misali yakan bakışlarının

Ekseninde eriyen hidrojendim.

Farklı kimyaların uyumsuzluğuna

Hüküm veren deli saçmalarını

Yüreğimle yendim..

Farklı iklimlerden kopup

Aynı nehrin yatağında

Coşkuyla akan bir sevdaya

Hangi engel kurabilir pusu? !

Bilir misin biri yanıcı biri yakıcıyken

Birleşince alemlere rahmet

Yürek yangınlarına merhemdir su..

Bilemedin..

İdraksizliğine kurban olduk şimdi

Savrulup farklı vadilere

Çöle dönüp solduk şimdi..

Haydi yan artık

Tek başınalığın verdiği hiçlikle

Ayrılığın ebedi ateşinde! ..

11 Aralık 2007

Ömer Bolat

28 Kasım 2011 00:24

Çağırırsın bir gün beni de ölüm

Ansızın vurabilirsin kapıma

İster istemez gelirim

Bir güzel kadına bir güzel kıza

Bakarken ölebilirim.

Arkamda bir yığın sevap ve günah

Belki bir gece yarısı belki bir sabah

Çeşmeler daha türkülü ırmaklar daha gümrah

Akarken ölebilirim.

Bütün kaygılardan arına arına

Bilmem ki çıkar mıyım çıkmaz mıyım yarına

Kızımın resmi için odamın duvarına

Bir çivi çakarken ölebilirim.

Yüreğim çepeçevre damar damar gam

Ah bu derdi yazmakla çizmekle anlatamam

Evimin lambasını belki bir akşam

Yakarken ölebilirim.

Düşündüm musalla saltanatımı

En son bineceğim tahta atımı

Bir ayna onunde kravatımı

Takarken ölebilirim.

Çağırırsın bir gün beni de ölüm

Ansızın vurabilirsin kapıma

İster istemez gelirim

Bir güzel kadına bir güzel kıza

Bakarken ölebilirim.

Yavuz Bülent BAKİLER


sabah melikesi
Başbakan Müsteşarı
02 Aralık 2011 21:31

Köşe

***

Sen geldin benim deli köşemde durdun

Bulutlar geldi üstünde durdu

Merhametin ta kendisiydi gözlerin

Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu

Bulutlar geldi altında durduk

***

Konuştun güneşi hatırlıyordum

Gariptin yepyeni bir sesin vardı

Bu ses öyle benim öyle yabancı

Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı

***

Dişlerin öpülen çocuk yüzleri

Güneşe açılan küçük aynalar

Sert içkiler keskin kokular dişlerin

İçinden geçilen küçük aynalar

***

Ve güldün rengarenk yağmurlar yağdı

İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı

Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak

Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı

***

Sen geldin benim deli köşemde durdun

Bulutlar geldi üstünde durdu

Merhametin ta kendisiydi gözlerin

.............

Sezai Karakoç

05 Aralık 2011 11:08

Ekmek şarap sen ve ben...

*

...

bir de sabahın dördü

dışarda kar

odamız ılık

gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe

anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir çocukla yattığını

aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını

kıskandım Gogen?i Tahitilim

terlemiş vücudunu silerken

cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini

saçların bağlamıştı ellerimi muz kokulum

güneşi doğurmuştu ölü cisim

martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında

nefesin vücudumu yakıyordu yer yer

sam yelim sahra-i kebirim

kahrettim her şeye o gün

babanın şarap çanağına,

Gogen?e,

kadere,

sana,

bana ,

bir de gittiğin arabanın tekerine

ne diyordum arkadaş?.

diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim

ama içerken düşünmem neden içiyorum diye

daha sonra yaparım hayatın felsefesini

sırayla olurum Fatih, Selim, Kanuni

bazen kadın hamamında tellak?.

bazen Christoph Colomb

Napolyon?ken düşünürüm Elbe?de geçen günleri

Timur?ken Beyazıt?ı yenişimi?.

bir kere Aristo?nun hocası olmuştum

ona verdiğim dersle gurur duymuştum

bazen Jan Dark?ı kurtarmak için çalışan bir kahraman

bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum

eğer daha da içersem

Shakespare halt etmiş derim karşımda

salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de

işte Mozart?ın aradığı melodi bu diye gülerim

enayiymiş be Platon?

bir içsin de görsün?.ne felsefesi varmış bu hayatın

anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu

ıslak kaldırımlarda yürürken acırım

önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline

ukalalık işte derim neme lazım senin

kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş?.

ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım

şehrin izbe sokaklarında

yavaş yavaş kaybolur benliğim?

İhsan Yüce


"amore:)
Genel Müdür
06 Aralık 2011 15:02

söz meclisten dışarı&içeri

,Yedi kez çağıracağım seni..

Altısında gelme..

Ama söz ver yedincisine.!

Tek sözümle gel

,

alntı

Toplam 2378 mesaj
«100101102103104105106107108109110111»

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi