Editörler : Lanet
27 Ekim 2007 20:15

Nurullah Genç ve Şiirleri

Yağmur


Ş@h-in
Müsteşar
27 Ekim 2007 20:24

Nurullah Genç'in mezar taşına yazılmasına vasiyet ettiği dörtlük:

Toprak olsam da akar bu ırmak bir denize,

Her zerremde bir mecnun dirilip cana gelir.

Bir çift semazen gibi döner başımda taşlar,

Bin defa öldürsen de bu sevda cana gelir...


zehra elaa
Daire Başkanı
27 Ekim 2007 22:47

bilmem neyi aradım bir ömür kışlarında

binbir gece yürüdüm hangi muamma için

senin gözlerinde zümrüdü anka gezer

benim rüyalarımda bir kaç deli güvercin...


Ş@h-in
Müsteşar
05 Kasım 2007 23:42

Avareyim, asudeyim, yorgunum

Bilmiyorum ki ben sana neden vurgunum...

-Nurullah Genç-


rüveyda...
Memur
05 Kasım 2007 23:56

...

kıymıktır bir tahtanın hatırası yarına

o da yörüngesinde kaybolur zamanın

bir yılan ağlıyorsa bir köşede,hülyanın

aşk ateşi düşmüştür nazenin pullarına...

yüreğinize sağlık arkadaşlar.


canfezam
Kapalı
06 Kasım 2007 10:00

bir darbımeseldir canfêzam bakışların

vurur beni

uzanırım da kadife saçaklarına

rüzgâr durdurur beni

şehrinde kaybolmuşum uzatmalı kirpiklerinin

en leylâk kokuşunla, en şahin uçuşunla

o körpe, o İstanbul endâmın kavurur beni

bu bir cefâ derbendi, kahır istilâsıdır

ellerin ufalar, tenhâlara savurur beni

şenliğinde aykırı yürüyüşlerin

eziyorsun göklerini

yine de ufuklarda bekletiyor gurur beni

bu hicran değişmeyen kaderimdir, umarım

biliyorum canfezâm, vuslat unutturur beni


castagna2
Yasaklı
17 Kasım 2007 11:54

AYIN GÜLE SERENADI

l

ey imtiyazlı güzel, uyan derin uykudan

hatırla bülbüllerin divane olduğunu

dün sabah seni görüp çarpılmış gökte güneş

önce anlayamamış ona ne olduğunu

gönderince kalbime ışığını bu gece

bildim bütün aşkların bahane olduğunu

şimdi ben de garip bir haldeyim, biçareyim

şaşırdım ayın kime pervane olduğunu

ll

rüzgarı senin için öpüyor dudaklarım

bal rengine boyuyor yolları senin için

dehlizlerin dumanlı, küflü karanlığından

aydınlığa çekiyor kulları senin için

misk-ü amber kokuyor çölün kalbinde zaman

sim-ü zerle süslüyor kumları senin için

senin için ırmağa karışıyor denizler

can meyvesi kırıyor dalları senin için

lll

bülbül yine mey?ustu; vatan virandı gülüm

uğrunda hayallerim bile yıprandı gülüm

Mecnun dahi Leyla?yı anmaz oldu yürekten

güzeller güzeliydi; hani sultandı gülüm

yaşamak, sonsuzluğu tattı avuçlarından

ölüm tomurcuklandı; kabir uyandı gülüm

bir kafdağı kalmıştı varlığından bihaber

seni görünce, o da tutuşup yandı gülüm

NURULLAH GENÇ


castagna2
Yasaklı
20 Kasım 2007 01:27

SİYAH GÖZLERİNE BENİ DE GÖTÜR

Daha dokunmadan kurudu irem

çöllere bir türlü yağamıyorum

yeni bir koşunun başlangıcında

biraz deprem sonrası

biraz şehir hülyası

bir kalp yangınından geriye kalan

siyah gözlerine beni de götür

artık bu yerlere sığamıyorum.

Pembe uçurtmalar yolladığından beri

sarardı tiryaki menekşeleri

sonbaharın tozlu kafeslerinde

sevgi turnaları yakalıyorum

turnalar gidiyor;ben kalıyorum

avareyim,asudeyim,yorgunum

bilmiyorum neden sana vurgunum

Erzurum garında banklar üstünde

uyku tutmuyor karanlıkları

yitik düşlerimi kovalıyorum

gölgeler gidiyor;ben kalıyorum.

Binbir türlü kokuyorsa yaylalar

siyah gözlerine beni de götür

baharın koynundan koparıp sana

ipek bir mendile sardığım yüreğimle

şehzade gülleri gönderiyorum

umutlar kalıyor;ben gidiyorum.

Bütün yelkenlileri,deniz fenerlerini

kaptanları sorgulayan

yanından geçen küheylanların

korku tufanına yakalandığı

siyah gözlerine beni de götür

güneş ülkesinden gelen yiğitler

benzeri olmayan bir dünya kursun

cellat,ayrılığın boynunu vursun.

Usul usul intizarı çürüten

bu hercai diken,bu çılgın arzu

sürüklüyor imkansız muştuların

eşiğine gönül vadilerini

bir ağaçtan düşen yapraklar gibi

düşüyorum tanyerine

ya topla yaralı kırlangıçları

ya da bu vefasız şarkıyı bitir

özgürlüğe giden tutsaklar gibi

siyah gözlerine beni de götür.

NURULLAH GENÇ

21 Kasım 2007 14:52

adını söylemek istemiyorum

her hecesi amansız bir kor dudaklarımda

her harfine yıllardır ölümlerle tanıştım

zindanlara karıştım

adını söylemek istemiyorum

rüveyda dediğim zaman

bilki senin için yürüyor kelimele

çığlığımın atardamalarından


nil86
Memur
22 Kasım 2007 21:45

başka kitapları hangileri bilmiyorum ama özellikle yagmur adlı şiir kitabındaki şiirleri güzeldi


ferraikkonen
Genel Müdür
22 Kasım 2007 23:35

Bir şiir hatırlıyorum,sözleri kırık dökük hafızamda...

Şiirin Nurullah Genç'e ait olduğunu hatırlıyorum ama emin değilim.

Şiirin adını "Okyanus" diye hatırlıyorum ama emin değilim.

Kısa bir şiirdi ve şair,şiir boyunca birini arıyordu farklı yerlerde.

"Seni şurda aradım,yoktun."

"Burda sana baktım,yoktun." gibi dizeler kurmuştu.

Ve nihayet aradığını buluyordu şiirin sonunda,içindeydi O.

"Oysa sen benim içimdeydin." gibi bir dizeyle bitiyordu şiir.

Ben bu şiiri bir kez dinledim ve bunun üzerinden tam 7 yıl geçti,lisedeydim...Bunca yıl ne şiirin tamamını bulabildim ne de şiiri büsbütün unutabildim.

Şimdi burada yazılmış şiirlerine de baktım,bir ümit ama yine yoktu...

Nurullah Genç şiirlerini çok fazla okuyan biri değilim,hatırladıklarım da çok açık şeyler değil ama belki bir bilen,bir hatırlayan olur bu şiiri de,diye yazdım bunları.

03 Aralık 2007 16:06

kapama gözlerini karanlıktan korkarım

atlıları kaybeder yolunu hasretimin

posta güvercinleri geri dönmez ülkeme

yaslı dereler gibi mutsuzluğa akarım

kapama gözlerini karanlıktan korkarım


pinnhani
Aday Memur
10 Aralık 2007 15:02

nurullah gençi sevenler


pinnhani
Aday Memur
10 Aralık 2007 15:22

sular köpürmemeliydi rüveyda

kırılmamalıydı ıslak dalları hasret selvilerinin

ben zehire alışkınım, şerbete değil

rüyalar hefret eder avare duruşumdan

kabuslar çeker ancak derdimi yeryüzünde

sen gün boyu simsiyah bir ufukla beraber

ben her gece bir Mehdi türküsüyle çilekeş

yargılamak için zeval kayıtlarını

inkılab bekliyorum


rüveyda...
Memur
10 Aralık 2007 16:49

...

ıv

yüreğimden fışkıran bir ?ah? mıdır gözlerin

beni benden koparan ?eyvah? mıdır gözlerin

Bu gözler, o aydınlık o güzel gözler değil

yoksa yalancı mıdır, günah mıdır gözlerin

ses midir, aynalarda çarpan kulaklarıma

kürdili hicazkar mı, segah mıdır gözlerin

Arif Bey?i Itri?yi ömür boyu inleten

nihavend mi, sultan-ı yegah mıdır gözlerin

kubbesinde yitirdim zaman duygularımı

Gözlerine yazılmamış bir destan 'dan...


rüveyda...
Memur
10 Aralık 2007 16:56

Aşkım İsyandır Benim

yanarım; öyle bakma yüzüme yağmur gibi

dağıt kalbini saran hasret bulutlarını

parlasın gözlerinde sonsuzluk usaresi

dalgınlık evlerinin en güzel melikesi

sevemem, tozlu raflar arasına girmeden

çöllerim kandır benim

sevemem, karanlığı bir daha devirmeden

aşkım isyandır benim


gülve99diken
Aday Memur
11 Aralık 2007 15:13

nurullah genci ilk yağmur şiiriyle tanımıştım yaklaşık 12 yıl önce..liseye gidiyordum o zaman..her akşam bir şiirini okumadan gece rahat uyuyamazdım,o denli bir tutku duyuyordum şiirlerine...ve pek çoğunu da ezberlemiştim zaten..kendisiyle tanışmayı çok isterdim ama bir türlü kısmet olmadı..ne zaman istanbula gelse hep sonradan haberim oldu..ben de bir şiirini paylaşayım sizinle...

Benden anlamdın şiirden anla,

Senin gülüşünle yaşadığımı,

Akşamı ettiğim senden kalanla,

Sabaha seninle başladığımı,

Benden anlamadın şiirden anla...

.................................

Ya topla yaralı kırlangıçları,

Ya bu vefasız şarkıyı bitir,

Özgürlüğe koşan tutsaklar gibi,

Siyah gözlerine beni de götür....


pinnhani
Aday Memur
12 Aralık 2007 16:22

istanbulda nurullah genci hep bekleyenler ve her geldiğinde haberi olanlar için

Kırmızıyı sevdiğini bilseydim

hayallerim kıpkırmızı olurdu

İstanbul hala güneşin ardında

ufuklarında birkaç kara leke

birkaç kan pıhtısı dudaklarında

İstanbul hala sevimli mi sevimli

ve hala bir tomucuk tadında

yürüyelim seninle İstanbul'da

korkusuz bir rüyadır

bekler bizi Beykoz'da, Üsküdar'da

birkaç kuğu, birkaç mahzun kuştüyü

yenilgisiz bir muamma gibidir

arar bulusmayan ellerimizi

deli rüzgar yine sarhoş, hovarda

tam orada, Çamlıca yokuşunda

birkaç bulut çekelim gökyüzünden

damarlarımızdan geçirelim ve birden

bırakalım suların üzerine

sen bir defa konuş, sen bir defa gül

kumlu ebrular yapalım seninle

serpmeli ebrular, bülbülyuvası

hercaimenekşe, gonca ve sümbül

yüzün bir ay gibi parlarken gecenin ortasında

yürüyelim seninle İstanbul'da

boğaziçi magrur türkülerini

gözlerine baka baka söyleyin

martılar üşüyünce

denizin sıcağında bulsunlar kalbimizi

anlayabilir misin

neden çıban gibi büyür bağrımda

büyürde kelebek olur bu sızı

kırmızıyı sevdiğini söyledin

bu yüzden mi günlerdir

İstanbul'da gül kokusu yayılan

tepeler kırmızı, sular kırmızı

İstanbul bilmeli ki, sahillerine

mehtabı taşıyan senin bakışlarındır

İstanbul bilmeliki, limanlardan gemiler

önce senin yüreğine açılır

uzaklarda bir yerde

toprağı öpmek için eğilen bahçıvanın

parmaklarında hüzün

sana doğru akan nehrin

ağlayan suretidir

bir elimizde umut

bir elimizde sevda

yürüyelim seninle İstanbul'da

musiki kesilsin, tükensin yazı

çaresiz kalınca mızrap ve şiir

ozan bir kenara bıraksın sazı

ressam fırçasına neden mi kızgın

tuvalde çizgiler, renkler kırmızı

kırmızıyı sevdiğini bilince

çekilir mi artık güllerin nazı

Anadolukavağı'nda her akşam

burcu burcu bir rüyadır hayalin

karanlık, hüznünü düşürür dağa

kuşlar kanat çırpar, yıldızlar ağlar

endamın her sabah iner toprağa

hasret, yanlızlığı çoğaltan deniz

ayrılık acıyla süzülür kandan

nefesin fermandır Topkapı Sarayı'nda

dönüşünü bekliyor rıhtımda şehzadeler

öylesine yorgun, mahzun ve candan

İstanbul bir yanımda, sen bir yanımda

uykusundan uyanınca fırtına

dalgalar türkümüze aşina olur

yüzümüze bakınca deniz fenerleri

sahibini arayan gemilerin

çığlığıyla vurulur

tarih heyelandır hainlerin ardında

İstanbul tarihin soylu anası

biz bu yürüyüşü çiğdemlerden almışız

sevdayı kız kulesi'nden

yalıların burukluğu altında

geçiyoruz sokaklardan delice

anlayabilir misin

beyoğlu'nda gezinen

hayal kırıklığının benden türediğini

anlayabilir misin

kırmızı neden böyle

doldurur aynalara inleyen yüreğimi

sana giden yolların kavşağında

bir adam direniyor izini bulmak için

siliyor tanyerine akan alın terini

ufkunda sapsarı umudun rengi

mavi yitik, beyaz kızgın ve siyah

arıyor sessizce kaybolan günlerini

Gülhane'de simit satan çocuklar

nasıl anlasınlar ellerimizin

neden böyle çekingen olduğunu

Ayasofya önünde tramvay bekleyenler

gökyüzüne dokunurken bu acı

kimdir diye sorsunlar içlerinden

birlikte yürüyen iki yabancı

biz gitsek de, İstanbul'da yine de

yıllar yılı gezinmeli bu sızı

benden bir yaralı şiir kalmalı

senden bir tebessüm, bir de kırmızı


denizkar
Şef
13 Aralık 2007 10:21

gökyüzünden düşen bir damla yağmur nurullah gencin yağmur şiirini hatırlatır bana

toprağı kirlerinden arındırır bir yağmur

der ve düşünürüm havayı ve toprağı kirlerinden arındıran yağmur insanları da arındırsa ne güzel olur

işte o zaman sırılsıklam bir bakış olmak isteyen insanlardan biri de ben olurdum


denizkar
Şef
13 Aralık 2007 10:47

bu şiiri biraz önce tekrar okudum başından sonuna kadar ve bir kez daha kayboldum mısraların arasında, o dizeleri okurken hissetmek çok güzel

bir yorum vardı sonunda

yağmura tutulmuş bir kul da ben olsaydım

24 Aralık 2007 19:30

gncl

Toplam 105 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi