Osmanlı Tarihinin çok konuşulan ve merak edilen konularından biri de hiç şüphesiz ki kardeş katli meselesidir.
Tarih çığlık çığlığa bu gerçeği bağırsa bile siz, çoğu şair ve müzisyen olan ince ruhlu Osmanlı hükümdarlarının böyle bir şeyi yapamayacağını mı söylemek istiyorsunuz. ?Yok olmaz; asla yapmamışlardır; yapamazlar; ya da yaptılarsa da kesinlikle çok önemli bir nedeni vardır.? gibi sözlerle savunmaya mı geçiyorsunuz ? Hatta Osmanlı hükümdarlarının hoşgörülerinden bahsedip, egemenlikleri altındaki milletlerin dillerine, dinlerine, örf ve adetlerine, karışmadıklarını mı anlatmaya çalışıyorsunuz?..
Yoksa, Osmanlı hükümdarları için; ?Yapmışlardır; zaten ellerinde kılıçları istediklerinin kellelerini vurmuyorlar mı yada vurdurmuyorlar mı? O kadar kişinin kellesini vurdurduktan sonra, dünyanın en değerli şeyi(!) taht için en büyük rakipleri olan , ya da muhtemelen rakipleri olacak kişilerin kellesini niçin vurdurmasın, diye mi düşünüyorsunu?
Fakat tarihi olaylara böyle sübjektif bakışlarla yaklaşmak doğru olmaz. Bu olaylara duygusallıktan uzak olarak objektif bir bakış açısıyla yaklaşmak gerekir.
Fatih kanunnamesinde kardeş katli ile ilgili madde şu şekildedir;
?ve her kimesneye ki evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizam-ı alem için katl etmek münasib görülüp ekser-i ulema dahi tecviz etmiştir. Onunla amil olalar.?
Öncelikle şunu bilmemiz gerekir ki;
Kanun metninin esas nüshası bulunamamıştır; bulunan nüshaların ise sonraki yıllara ait olduğu sanılmaktadır. Milyonlarca belgeyi titizlikle saklamayı başaran Osmanlı Devleti?nin arşivlerinde bu kanunnamenin esas nüshasının bulunmaması oldukça ilginçtir.
Bilmemiz gereken bir başka nokta da kanun maddesinin kesinlik içermemesi (münasip görülüp) ve cezai müeyyidesinin olmamasıdır.Yani kanuna uyulmazsa, uygulanacak ceza ile ilgili hiçbir açıklama yoktur. Her halde bu vasıftaki bir hükmün kanun maddesi olduğunu düşünmek yanlış olur.
Bu kanunname gerçekten Fatih zamanında düzenlenmiş olsa da olmasa da Fatih?ten sonra oğulları ikinci Bayezid ve Cem Sultan arasında yaşanan taht kavgaları sırasında kendine uygulama alanı bulmuş ve sebebi ne olursa olsun adeta bir kanun gibi yaklaşık 150 yıl boyunca Osmanlı Devletinde uygulanmıştır. Önemli olan da budur.
Bu kanun Üçüncü Mehmet?in 1603 de ölümü ile geride14 yaşındaki Şehzade Ahmet ile 12 yaşındaki Şehzade Mustafa kalana kadar uygulanmıştır.
Şehzade Ahmet tahta çıkınca özellikle saray kadınlarının da etkisiyle Şehzade Mustafa?
yı hanedan soyunun tehlikede olması nedeniyle idam ettirmemiş, böylece çok sert bir şekilde
uygulanan bu hüküm rafa kaldırılmış; artık Osmanlı tarihinde ekberiyet ( en yaşlı şehzadenin başa geçmesi) sistemine geçilmiştir. Artık bu sistemle büyük ölçüde kardeş katli engellenmiş, yaşı büyük olan tahta çıkmaya başlamış, her şehzade tahta çıkma sırasını beklemiş. Ancak bu sistemde de bazı değerli şehzadeler sıra kendilerine gelmediği için maalesef tahta çıkamadan vefat etmişlerdir.
Ekberiyet sistemine kadar, nizam-ı alem için pek çok şehzade öldürülmek zorunda kalınmış, öldürülen minik şehzadeler için kanlı göz yaşları ile hazin cenaze merasimleri düzenlenmiştir. Ama bütün bu ölümlere sebep olan şehzadeler de kan ağlamıştır. İkinci Bayezıd kardeşi Cem?in ölümünden sonra ülkede 3gün yas ilan etmiş, kardeşinin gıyabi cenaze namazını kıldırmıştır. Sert mizacı ile tanınan Yavuz da ağabeyi Korkut?un ölümü nedeniyle kendini ağlamaktan alamamış ve belki de acısını hafifletmek için Korkut?u ihbar edenleri öldürme yoluna gitmiştir.
Sonuç olarak:Yeni hükümdarın belirlenmesinde kardeş katli uygulamasıyla kendi kardeşlerini feda eden hanedan üyeleri, böylece muhtemel iç savaşlarda binlerce askerin ölümüne engel olmuşlardır.
KAYNAK:tarihportali.com
Osmanlı Tarihinin çok konuşulan ve merak edilen konularından biri de hiç şüphesiz ki kardeş katli meselesidir.
Tarih çığlık çığlığa bu gerçeği bağırsa bile siz, çoğu şair ve müzisyen olan ince ruhlu Osmanlı hükümdarlarının böyle bir şeyi yapamayacağını mı söylemek istiyorsunuz. ?Yok olmaz; asla yapmamışlardır; yapamazlar; ya da yaptılarsa da kesinlikle çok önemli bir nedeni vardır.? gibi sözlerle savunmaya mı geçiyorsunuz ? Hatta Osmanlı hükümdarlarının hoşgörülerinden bahsedip, egemenlikleri altındaki milletlerin dillerine, dinlerine, örf ve adetlerine, karışmadıklarını mı anlatmaya çalışıyorsunuz?..
Yoksa, Osmanlı hükümdarları için; ?Yapmışlardır; zaten ellerinde kılıçları istediklerinin kellelerini vurmuyorlar mı yada vurdurmuyorlar mı? O kadar kişinin kellesini vurdurduktan sonra, dünyanın en değerli şeyi(!) taht için en büyük rakipleri olan , ya da muhtemelen rakipleri olacak kişilerin kellesini niçin vurdurmasın, diye mi düşünüyorsunu?
Fakat tarihi olaylara böyle sübjektif bakışlarla yaklaşmak doğru olmaz. Bu olaylara duygusallıktan uzak olarak objektif bir bakış açısıyla yaklaşmak gerekir.
Fatih kanunnamesinde kardeş katli ile ilgili madde şu şekildedir;
?ve her kimesneye ki evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizam-ı alem için katl etmek münasib görülüp ekser-i ulema dahi tecviz etmiştir. Onunla amil olalar.?
Öncelikle şunu bilmemiz gerekir ki;
Kanun metninin esas nüshası bulunamamıştır; bulunan nüshaların ise sonraki yıllara ait olduğu sanılmaktadır. Milyonlarca belgeyi titizlikle saklamayı başaran Osmanlı Devleti?nin arşivlerinde bu kanunnamenin esas nüshasının bulunmaması oldukça ilginçtir.
Bilmemiz gereken bir başka nokta da kanun maddesinin kesinlik içermemesi (münasip görülüp) ve cezai müeyyidesinin olmamasıdır.Yani kanuna uyulmazsa, uygulanacak ceza ile ilgili hiçbir açıklama yoktur. Her halde bu vasıftaki bir hükmün kanun maddesi olduğunu düşünmek yanlış olur.
Bu kanunname gerçekten Fatih zamanında düzenlenmiş olsa da olmasa da Fatih?ten sonra oğulları ikinci Bayezid ve Cem Sultan arasında yaşanan taht kavgaları sırasında kendine uygulama alanı bulmuş ve sebebi ne olursa olsun adeta bir kanun gibi yaklaşık 150 yıl boyunca Osmanlı Devletinde uygulanmıştır. Önemli olan da budur.
Bu kanun Üçüncü Mehmet?in 1603 de ölümü ile geride14 yaşındaki Şehzade Ahmet ile 12 yaşındaki Şehzade Mustafa kalana kadar uygulanmıştır.
Şehzade Ahmet tahta çıkınca özellikle saray kadınlarının da etkisiyle Şehzade Mustafa?
yı hanedan soyunun tehlikede olması nedeniyle idam ettirmemiş, böylece çok sert bir şekilde
uygulanan bu hüküm rafa kaldırılmış; artık Osmanlı tarihinde ekberiyet ( en yaşlı şehzadenin başa geçmesi) sistemine geçilmiştir. Artık bu sistemle büyük ölçüde kardeş katli engellenmiş, yaşı büyük olan tahta çıkmaya başlamış, her şehzade tahta çıkma sırasını beklemiş. Ancak bu sistemde de bazı değerli şehzadeler sıra kendilerine gelmediği için maalesef tahta çıkamadan vefat etmişlerdir.
Ekberiyet sistemine kadar, nizam-ı alem için pek çok şehzade öldürülmek zorunda kalınmış, öldürülen minik şehzadeler için kanlı göz yaşları ile hazin cenaze merasimleri düzenlenmiştir. Ama bütün bu ölümlere sebep olan şehzadeler de kan ağlamıştır. İkinci Bayezıd kardeşi Cem?in ölümünden sonra ülkede 3gün yas ilan etmiş, kardeşinin gıyabi cenaze namazını kıldırmıştır. Sert mizacı ile tanınan Yavuz da ağabeyi Korkut?un ölümü nedeniyle kendini ağlamaktan alamamış ve belki de acısını hafifletmek için Korkut?u ihbar edenleri öldürme yoluna gitmiştir.
Sonuç olarak:Yeni hükümdarın belirlenmesinde kardeş katli uygulamasıyla kendi kardeşlerini feda eden hanedan üyeleri, böylece muhtemel iç savaşlarda binlerce askerin ölümüne engel olmuşlardır.
KAYNAK:tarihportali.com