Editörler : E.Kayı Han
11 Şubat 2008 12:00

II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sirları
**********

II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sirları

»Tecrübelerin bedelleri çok ağır... Herşeyi "deneme-yanılma" yoluyla öğrenmeye ömür yetmez.

» Çile Mücadele Annesizlik dile kolay...Yaşayan bilir.Abdülhamid Efendi, bu acıyı daha çocukluğunda yaşar ve bilir. Sık sık odasına kapanır, onun aldığı hediyelere, onun diktiği mintanlara yumulur ağlar.

» Büyük Hedefler Için Büyük Hayaller Gerekli Abdülhamid Efendi büyük hedefleri için büyük hayaller kuruyordu. Gelecekte Osmanlı devletini tekrar eski ihtişamına kavuşturmayı düşünüyor ve bu alanda kendisini yetiştirmeye çalışıyordu.

» örnek sahsiyetler Abdülhamid Efendi, zamanını ibadet, din ve fen ilimlerini öğrenmek, ata binmek, silah kullanmak ve spor yapmakla değerlendiriyordu.

» Sadelik Abdülhamid Han'ın göğüsleri geniş, omuzlan kalkık, vücudu ise zinde ve çevikti. Konuşması gayet sakin ve tane taneydi. Asık suratlı değildi.

» Kuvvetli Bir Hafiza II. Abdülhamid Han'in hafiza ve zekasi çok kuvvetliydi. Bir kere gördügünü, ya da sesini isittigi kimseyi unutmazdi. Kuvvetli hafizasi insanlari hayrette birakacak derecedeydi.

» Elli Yil Önce 19. asrın son yıllarında huzuruna kabul ettiği bir sefire sorar: -"Ekselans sizi gözüm ısırıyor! Acaba nereden görmüş olabilirim?.."

» Paris Sokaklari Aradan otuz sene geçmesine rağmen II.Abdühamid, Paris'te gezdiği caddeleri ve kendisine takdim edilen subayların isimlerini hala hatırlıyordu.

» Cömertlik Abdülhamid Han, İsraftan hoşlanmazdı. Cömert bir insandı. Ama iktisatlıydı. Cesur, fakat ihtiyatlı idi. İktisatsız cömertliğin ve ihtiyatsız cesaretin seleflerine nelere mal olduğunu biliyordu.

» Erken Kalkmak II. Abdülhamid han, istisnalar haricinde erken yatıp erken kalkardı. Güneş doğmadan kalkar her zaman adeti olduğu üzere banyosunu yapar ve sabah namazını kılarak dualar eder, Kur'an-ı Kerim okurdu,

» Yemen Kahvesi Kahveyi çok severdi. Bunların içerisinde de sadece Yemen kahvesi kullanırdı. Y

» Yemekten Sonra Dinlenme Fasli II. Abdülhamid Han, sağlığına çok dikkat ettiği için çalışma saatleri, yemek ve istirahat zamanları son derece muntazam idi. Öğle yemekleri, saray usulü üzeri genelde saat onbirde, akşam yemekleri de beşte yenirdi.

» Planli, Programli Bir Hayat II. Abdülhamid Han, mal israfında olduğu gibi zaman israfından da kaçınıyordu. Zamanını çok iyi kullanıyor, her şeyi bir plan ve program dahilinde yapıyordu. Yaptığı ve yapacağı şeyleri bizzatihi not ediyor, yaptıracaklarını da not ettiriyor ve herşeyi bir saate bağlıyordu.

» Disiplin Abdülhamid Han, disiplinli bir sultandı. İşleri zamanında takip etmek en büyük özelliklerinden biriydi. Yapılan müracaatlar intizam içerisinde tetkik edilir ve hiçbir kağıt parçasının kaybolmasına, hiçbir muamelenin kontrolden kaçmasına ve hele işlerin sürüncemede kalmasına müsaade edilmezdi. Başkatibet dairesine girip çıkan işleri bizzat kendisi kontrol ederdi.

» Uyku öncesi Kitap Okutma Adeti II.Abdülhamid Han, iyi bir okuyucu idi. İlme aşıktı. Şezadelik yıllarında başlayan kitap okuma sevgisi ömrü boyunca hep devam etti. Çok zengin bir kütüphane yaptırdı. Dünyanın her tarafından getirilen eserlerle donatıldı.

» Basin Iyi Takip Edilmeli Abdulhamid Han, daha şehzadeliğinden itibaren gazeteci yazar ve fikir erbabı ile sıcak ilişkiler kuruyor, Gazeteleri her gün okuyor, okutuyor, üzerinde yorumlar yapıyor şartlara göre yeni strateji ve hedefler belirtiyordu.

» Çocuk Sevgisi Sultan Abdülhamid Han'ın huzurlu bir aile hayatı vardı. Hem patişah hem de örnek bir aile reisiydi. Çocukları çok severdi. Onlarla ilginmeyi, baba şefkatini göstermeyi ihmal etmezdi.

» Terbiye II. Abdülhamid Han, çocukların terbiye ve eğitimi hususunda çok gayret sarfederdi. Çocuklarını okutmak için özel hocalar tutar ve onların eğitiminde titiz davranırdı.

» Hitabet Hitabet nazikçe olmalı. Abdülhamid Han, hitabete son derece ehemmiyet verir, kimseyi "sen" diye çağırmadığı gibi hizmetçilerine dahi "getir", "götür" şeklinde emir vermezdi.

» Tevazu II. Abdülhamid Han, mütevazi idi. Kendisini başkalarından üstün görmez, kibirlileri de sevmezdi. Zamanın Haremağalarından biri anlatır:

» Mesgale II. Abdülhamid Han, manzara resimleri ve marangozluğa meraklıydı. Vakit bulduğunda kendisine has marangozluk atölyesinde çalışır, yaptığı birçok sedefli, oymalı eşyalar Yıldız'da saklanırdı.

» Meslegin Olsun, Istersen Padisah Ol II. Abdülhamid Han tahta geçince "cülus masrafı" olarak sarfedilen altmış bin ikayı ticaretten kazandığı kendi parasından verdi.

» Ata binmek sevda isi Sultan Abdülhamid han, gençliğinde çok hareketliydi. Ata binmeyi aşk derecesinde severdi. Oniki yaşında iken her sabah ata binip saraydan uzaklaşmayı adet edinmişti.

» Sabir İstenmeyen olaylar karşısında sabırlı olmak, tahammül etmek ve soğukkanlılığı muhafaza ederek problemleri çözmek Sultan Ab-dulhamid Han'ın başka bir liderlik sırrıydı.

» Korkaklar Hizmet Edemezler II. Abdülhamid Han, yetişmiş, samimi devlet adamlarından mahrumdu. Kadrosu yoktu. Adeta yalnız başına koskoca devleti sırtında taşıyordu. Kendisinden çok büyük iyilikler görmüş sadrazamları (başbakan), yöneticiler nankörlük ediyor, iyiliklerini görmüyordu. Bunlardan biri de birçok kerre Sultan tarafından başbakanlığa getirilen Sait Paşa'ydı.

» Vatan Millet Sevgisi Eniriniz altındakileri sevmedikçe onlara hizmet edemezsiniz. II. Abdülhamid Han milletini çok severdi. Hele ne sebepten olursa olsun herhangi birine zarar gelmesine asla gönlü razı olmazdı. Vatan ve milletin selameti için gece gündüz çalışır, uykusuz kalır gerektiğinde hayatını feda ederdi. Bu hususta kıza Şadiye Sultan şunları anlatır;

» İman Kuvveti Sultan'ın meşhur bir sözü vardı: "DİN VE FEN" Osmanlı devletinin bu ikisine de sahip olması gerektiğini ifade eder ve İslam aleminin bu iki ziynetle ziynetlenmesini isterdi.

» Muhasebe II. Abdülhamid Han, doğru ve tam dini itikada sahip bir Müslüman idi. İbadetlerine çok ehemmiyet verir, beş vakit namazını muntazaman kılar, Kur'an-ı Kerim okurdu.

» Abdest ve İmza "Sıhhatli bir erkekti, sağlam bir bünyesi ve idmanlı bir vücudu vardı. Küçüklüğümde, onun bir defa hastalandığını hatırlarım. Çok az uyurdu. Şafaktan önce kalkardı. Beş vakit namazını kılar, daima Kur'an-ı Kerim ve Buhari-i şerifi okurdu. Dindar, Allahu tealaya bağlı, büyük bir Müslüman idi. Abdestsiz yere basmazdı. Çok çalışkandı." (60)

» Ampulün Kaşifine teklif var Elektirigin daha yeni yeni kullanildigi dönemlerdi. Bu enerjiye sahip olmanin önemini kavrayan Sultan, elektirik sahasindaki kesifleriyle meshur Edison'u adim adim takip ettiriyordu. Neticede kendisine resmen basvurulup Türkiye'ye gelmesi ve çalismalarina burada devam etmesi teklif ediliyordu. Bunun karsiliginda Amerika'da kazandigi paranin tam yirmi mislim takdime de hazir oldugunu bildirmesine ragmen Edison kabul etmedigi gibi bu tekliflere iltifat etmiyordu.

» Tahtel Bahir Bir İngiliz mühendisi tarafından keşfedilen bu garip gemi. denizaltında balık gibi yüzen ve düşmana yaklaşarak suyun altından gönderdiği torpido ile gemileri anı olarak batıran bir "tahtel bahir" yani (denizaltı) idi.

» Tiyatro Abdülhamid Han, kamuoyunun nasıl yönlendirildiğini çok iyi bildiği için basın ve tiyatro'ya büyük ehemmiyet veriyordu. Basın ve tiyatronun ne müthiş güç olduğunu biliyordu.

» Cesaret ve Soğukkanlılık Sultan, Memleketin bütünlüğü konusunda fevkalade bir hassasiyet gösterdi. Berlin Andlaşmasmın, Anadolu'da ermenilerin yaşadığı vilayetlerde ıslahat yapılmasını isteyen 61. Maddesini kesinlikle tatbik etmedi. Bunun ermeni muhtariyetini doğuracağını görerek; "Ölürüm de bu maddeyi uygulayamam" dedi.

» Deprem Çok cesur ve tevekkül sahibi idi. 1898 depreminde nice ev, han,cami ve medreseyle beraber Kapalıcarşmın yıkılmasına kadar giden ve Büyük Zelzele diye anılan bu deprem esnasında Dolmabahçe Sarayı'nın büyük muayede salonunda Sultan, devlet erkanı, subaylar, paşalar, yüzlerce yerli ve yabancı temsilcilerle toplantı halinde bulunduğuyordu.

» Merhamet Ve Adalet Abdülhamid Han'ın en önemli özelliklerinden biri düşmanını af ederek tekrar cemiyete kazandırma çabasıydı. O, hiçbir insanın zarar görmesini istemiyordu.

» Fitne Fesat Kargasasi Osmanlı Devleti, bütün halkını huzur ve refah içerisinde asırlar boyunca bir arada yaşatmasını başaran nadir devletlerden. Osmanlı devletinin âdil, merhametli ve hoşgörülü yönetimi bugün dahi dünya gündeminde Balkanlardan Orta Asya, Afrika içlerine kadar Osmanlının özlemini duyan insanların sayısı hergeçen gün artmakta.

» Banka Abdülhamid Han'ın Batılı devletlere karşı takip ettiği başlıca siyaseti, her iki tarafın zaafını ayrı ayrı kullanmak ve bunlardan müstakil bir hareket yolu çıkarmaktı.

» Tedbir II. Abdülhamid Han, İçteki ve dıştaki saldırılara karşı dahiyane tedbirler almakta ustaydı. Aldığı bu tedbirleri dünya tarihçileri hayranlıkla dile getirmişlerdir. Bunlar dan biri de şüphesiz ki "Hamidiye Alayları" olmuştur.

» Icraatlar Lider'in Aynasidir II. Abdülhamid Han, laf değil, icraat seven bir Sultan'dı. Halkın duasını almak için ona hayırlı hizmetler etmek biricik gayesiydi. O halkı için vardı. Halkına samimi bir şekilde ve hiçbir şey beklemeden hizmet etmek onu çok mutlu ederdi.

» Medeniyet II. Abdülhamid Han Batı'nın bilim ve teknolojideki ilerlemesine hayrandır ve Osmanlı Devleti'nin bu alanda geri kaldığına üzülmektedir. Ve hatta Batı'daki Bilim ve teknolojideki ilerlemenin sebepleri ve teknolojideki yenilikleri ülkeye getirmek için öğrenciler gönderir.

» Fedakarlik II.Abdülhamid Han, hesabını bilen, tek kuruşun israfına razı olmayan, buna rağmen yerinde ve sırasında hiçbir fedakarlık ve cömertlikten kaçınmayan hayırsever bir patişah idi. (95) Aynı zamanda halkının dertleriyle yakından ilgilenir, yardım talep edenlerin ihtiyaçlarıyla bizzat alakadar olurdu.

» Güçlü Bir Ordu Abdülhamid Han, ülkenin içerisinde bulunduğu darboğaza rağmen, ordunun ıslahını, güçlenmesini temin etti. 1897'deki Türk-Yunan savaşının kazanılması Osmanlı ordusunun gücünü ortaya koymuştu

» Ticaret II. Abdülhamid Han, devletin kalkınması ve gelişmesinin ancak milli sanayi ve ticari kalkınmayla olacağına inanırdı. Adeta günümüz globalleşmesini daha o günlerden görüyordu. Sermayeyi elinde bulunduran güçlerin dünyaya hakim olacağım bunun da ancak ticaretle olacağına inanıyordu. Sanayi ve ticaret alanında kalkınmayı "devletin beka şartı" olarak görürdü. Zenginleri, mülk sahipleri, sanat sahipleri yabancı olan bir ülkenin kalkınamayacağını belirterek Müslümanların ticaretle uğraşmalarını isterdi.

» Egitim Politikasi II. Abdülhamid Han eğitime çok önem veriyor ve bu alanda hiçbir fedekarlıktan kaçınmıyordu. "Ben okumuş adamdan korkmuyorum" diyordu. Osmanlı devletinde en büyük eğitim ve öğretim hamleleri onun zamanında yapıldı. Eğitim alanındaki başarası düşmanlarının dahi takdirini toplayarak gerçekleri dile getirmek zorunda kalıdlar.

» Sevmek Ve Sevilmek Sultan'ın ıslahat ve hizmetleri ülkede huzur ve refaha sebep oldu. Güven içerisindeki halkın Sultanlarına olan bağlılık ve sevgileri daha da arttı. Yabancılar ise Sultan'ın bu başarılarını baltalama gayretleri yanında gösterdiği başarılan karşısında haryete düşüyordu. Sultan'ın yakın hizmetinde bulunan İngiliz Amirali Woods şöyle yazacaktır;

» Dost Kazanma Sanati II. Abdülhamid Han. dost kazanmada ustaydı. Dost ve düşmanlarına verdiği hediyeler, gösterdiği güler yüz ve tatlı dil, sami- miyet, kibirden uzak, mütevazi kişiliğiyle onları kendisine bağlıyordu. Alman İmparator'u Kayzer'in ziyaretinde gösterdiği alaka ve sonrasında meydana gelen dostluk buna en güzel misallerden biri.

» Hüner "Haşmetmeap! Biz bir kadınla başa çıkamazken, siz koca haremi nasıl idare edebiliyorsunuz?" Bu soru karşısında gülümseyen Sultan cevap veriyor: "Bu bir sanattır. Majeste!... Her sanat gibi akli izahı olmayan bir hüner..."

» Ben Diplokatim Demekle Diplomat Olunmaz II. Abdülhamid Han, hiçbir devlete söz verip bağlanmadı ve devleti daima savaş felaketinden uzak tutmaya gayret etti. Bunu da takip ettiği kendisine has "denge" politikasıyla başardı.

» Milletini Iyi Tanimak "Biliyorsunuz, Ermeniler bana çok kere suikasd tertip etmişlerdir. Osmanlı Bankası hadisesi hafızalardadır. Cuma selamlığında Yıldız Saray ı'na kadar sokulup saatli bomba atmışlardır.Meşrutiyetin iadesinden sonra ise, Adana'da kanlı arbedeler çıkarılmıştır. Onlar, başta Ruslar, diğer Avrupalı devletlerin, hatta Amerikalılar'm teşviki ile, Anadolu'nun şarkında bir Ermeni devleti kurmak arzusundadırlar.

» Denge Politikasi II. Abdülhamid Han, bu kurnaz, sinsi ve Osmanlı devletini parçalamak için hazır tetikte bekleyen kurtları, daima oyalamayı bilmiş, İran ile de aynı şekilde denge politikasını sürdürmüş ve zaman'ın İran Şahı Muzaffereddin ile çok yakın dostluklar kurmuştur.

» 33 Yillik Siyasetin Sirri Apaçık görüyordum ki, Avrupa'nın büyük devletleri kendi aralarında dünyayı bölüşmeye çıkmışlardı. Bölüşecek ülkeler arasında Osmanlı mülkü de vardı. Ben bu kuvvetlerin önüne tek başıma duramazdım. Gücüm yetmezdi. Yapabileceğim tek şey, aralarındaki rekabetten yararlanıp, herbirine daha büyük lokma ümidi dağıtarak birini ötekine düşürmekten ibaretti.

» Iç Politika Abdülhamid Han'ın Emperyalist devletleri rekabete sürüklemek, tezada boğmak, birbirine düşürmek,iç ve dış meseleleriyle zayıf taraflarından yakalayıp hezimete uğratarak hasta döşeğindeki Osmanlı Devletine rahat bir nefes aldırıp onu içten kurtarmanın çarelerini aramaktan ibaret olan Dış politikası yanında iç politikası da ustacaydı.

» Islam Birligi (Panislamizm) Batılı devletlerin Osmanlı topraklarını aralarında 'pay etme gayretleri, Kıbrıs'ın İngiltere'ye devri, Mısır ve Tunus'un kaybedi-lişi, Balkanlar'ı sarsan bağımsızlık ve isyan hareketleri içteki azınlıkların tahriki, misyonerlik faaliyetleri, Arap toprakları içerisinde ingilizlerin ektikleri fitne ve Müslümanların arasında yeşertilen sapık cereyanlarla ülkenin 93 harbi ile ağır toprak kayıpları yeni bir strateji ve yapılanmanın zaruretini karşısında Sultan Abdülhamid Han, yine dünya siyasetçilerini hayrete bırakacak bir politika takip etti.

» Güç Sultan Abdülhamid Han, M. De Grece'e; "Çalışma odama, Müslüman ülkelerin iyice belirli bir şekilde yeşil renkle işaretlenmiş olduğu bir haritayı asmıştım. Elçiler, özellikle de İngiliz'i her kabul edişimde parmağımı haritaya doğru götürüyordum.Bu da onları endişelendirmeye yetiyordu." (144)

» Sahsiyeti Muhufaza II. Abdülhamid Han. Japonlar ve Japonya mevzuunda başlıca emeli, Avrupalılaşırken. şahsiyetini elde tutan ve ondan feda etmeyen bu milleti, şiddetle atıldığı yükselme yolunda gerçek dine de

» isbirligi Trablusgarp'ta meşhur bir tarikat olan "Medeniler Tarikatı"nın şeyhi Muhammed Zafir İstanbul'da Yıldız Sarayı'nda oturuyordu. Medeniler ve Şazeliye tarikatlarının mensupları İslam halifesi olması hasebiyle Sultan'a bağlı ve itaatkardılar.

» Birlik Ve Beraberlik II. Abdülhamid Han, dışta takip ettiği "İslam Birliği" siyasetini içte de yürütüyor, halkın birlik ve beraberliğine azami gayret sarfediyordu. Bilhassa içteki muhalif unsurları bertaraf için ve onlara halk desteğini kırmak için bütün yurtta eğitim hizmetlerini yaygınlaştırmış onlara dini İslamı tam ve doğru olarak verecek alimler, veliler göndererek irşat etmiştir.

» Milletleri Seviyelerine Göre Idare Arnavutlar Osmanlı devletinin en Batı ucunda kalıyordu. II. Abdülhamid Han, Arnavutluk'a daha bir başka ehemmiyet verirdi. Arnavutların şecaat ve sadakatleri hakkında kuvvetli bir kanaati vardı. Arnavutlara karşı bu itimadı, onun için bir siyasetin temelini teşkil ediyordu.

» Simendifer Politikasi Abdülhamid Han'ın en önemli hizmetlerinden birisi de Hicaz demiryolu olmuştur. Bu demiryolu projesi ile Şam ile Medine ve Mekke şehirleri birbirine bağlanıyordu. Bu yol ile Hicaz ve Yemen'de Sultan'ın otoritesi kuvvetlenecek, Mısır'da nüfuzunu artıracaktı.

» HICAZ DEMIRYOLU Abdülhamid Han'ın en önemli hizmetlerinden birisi de Hicaz demiryolu olmuştur. Bu demiryolu projesi ile Şam ile Medine ve Mekke şehirleri birbirine bağlanıyordu. Bu yol ile Hicaz ve Yemen'de Sultan'ın otoritesi kuvvetlenecek, Mısır'da nüfuzunu artıracaktı.

» MERHAMET ADALETI ASINCA Liderler Adil olmalıdırlar. Kimlere karşı nasıl merhamet edileceğini iyi hesaplamak zorundadırlar. Aksi takdirde sosyal dengenin bozulmasına sebep olabilirler.

» SÜRGÜN POLITIKASI II. Abdülhamid Han. kendisini kukla gibi kullanmak isteyen ve hatta suikast, ölümle tehdit eden ve devlete zararlı olabilecek kuvvetli ve nüfuzlu devlet adamlarını İstanbul'da tutmayarak onları uzak yerlerde görevlendirdi.

» Abdülaziz Han'in Öldürülmesi Abdülaziz Han, güçlü kuvvetli, ata sporlarından güreşe, ciride, ava meraklı, kahraman yapılı bir hükümdardı. Halk kendisini sevmekte, ikinci bir Yavuz olarak görmekteydi. Üzerinde durduğu en mühim mesele ordu ve donanmanın yeniden tanzim edilmesi, yeni usullere göre tekamül ettirilmesiydi. Avrupa'dan elde edilen kredilerin pek çoğu bu sahada sarf edildi. Donanma, dünyanın sayılı donanmalarından birisi oldu. Nizamiye, ihtiyat, redif ve müstahfız adıyla 700.000'i aşkın askeri bir kuvvet hazırladı. Bunların top ve tüfek ihtiyaçları için de modern tesisler kurdurdu.

» SALTANAT "Tarihin acımasız çarkını, İmparatorluğu korumak, daha da iyisi, onu onarmak için durdurmak zorundaydım. Bu nedenle, ne derece tehlikeli olursa olsun, Mithat Paşa'nın söndüğü fırsatı yakalamaya kararlıydım. Görevimi beni ona çağırıyor, iradem beni oraya itiyordu." (197)

» HALK IÇINDE OLMAK Dolmabahçe Sarayı'nda oturan Sultan, tahta çıkışının ilk günlerinden başlamak üzere halkın arasında bulunuyor, halkın oturduğu yerde oturuyor, halk ile birlikte namaz kılıyor, halkın dertlerini dinliyor ve halkın ne istediğini, hastalığın nasıl teşhis edileceğini araştırıyordu.

» MEMLEKET MENFAATI Mithat Paşa ve taraftarlarının Avrupalılara yaranmak için hazırladıkları ve Sultan İkinci Abdülhamid Han'a kabul ettirdikleri Kanuni-i Esasi 23 Aralık 1876'da ilan edildi.

» MITHAT PASA'NIN INGILIZLERDEN TALEBI Bununla birlikte "Kanuni Esasi"nin korunması ve tatbiki için hukuk danışmam Krikor Odyan Efendi'yi gizlice Londra'ya göndererek İngiliz desteğini istedi.

» KIN "Kinim Dinimdir" diyen Mithat Paşa'dan Abdülhamid Han her zaman çekinmiştir. Mithat Paşa'ya karşı takip ettiği siyaseti Mahmut Celaleddin Paşa'dana dinliyelim:

» RUSYA'YA KARSI ZORLU MÜCADELE Rusya, Osmanlıyı tehdit ediyor, Balkanlarda bir kargaşa ve bağımsızlık hareketi başlatıyordu. Mithat Paşa ise Rus ile herhangi bir savaş ihtimalinde İngilizler'in Osmanlı'nın yanında savaşa gireceğine inanıyor ve onlara güveniyordu.

» BIR KARIS TOPRAK UGRUNA Yeni birTürk-Rus Harbi'nin çıkıp çıkmaması, Osmanlı Devletinin İstanbul Konferansı kararlarını kabul edip etmemesine bağlanmış görünüyordu.

» KAHRAMANLIK II. Abdülhamid Han, komutanların ehliyetsizlikleri sebebiyle harbe müdahele etti. Fakat bütün çabalarına rağmen maalesef harp keybedildi. Edirne Ruslar'ın eline geçince ateşkes ve sulh istendi.

» DEHA II. Abdülhamid Han, tahta geçince bir sene beş ay devlet idaresine karıştırılmadı. Memleketi sadrazam Midhat paşa ve arkadaşları idare etti.

» HATAYI KABULLENMEK Babam Sultan Abdülmecid'i taklit ederek, bağımsız müesseseler vasıtasıyla ve ikna yoluyla ıslahat yapılmasına teşebbüs et mekle büyük hata ettim. Bundan sonra büyük babam Sultan Mahmut'un yolunu takip edeceğim. Büyük babam, korunması Allah ta rafından bana verilen milletimin ancak kuvvet ve şiddetle idare edilebileceğini anlatmıştı

» JÖN TÜRKLER "Bizim Jön Türkler hayalperesttirler. Çünkü bizde Kanuni Esasi'yi meşruti hükümeti ilan etmek, umumi bir kargaşalığı davet etmek, herkesi birbirine düşürmek demektir. Bu, bütün Osmanlı İmparatorluğu'nü sarsar. İngilizler'in, her vesileyle Jön Türkler'i tutmaları dikkat çekicidir ve bizim memleketimizde Kanunu Esasi'yi getirmek için ellerinden geleni yaparlarken aynı şeyi Hindistan için reddetmektedirler. Halbuki Hindistan'ın umumiyeti bizimkine benzemektedir. Orada herşeyden evvel kast teşkilatını yok etmek icabeder.

» BÜNYEYI IÇTEN TAHRIP ETMEK "Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak imkânsızdır. Türkler, Müslüman oldukları için çok sabırlı ve mukavemetli insanlardır. Gayet mağrurdurlar ve izzet-i îmân sahibidirler. Bu hasletleri, dinlerine bağlılıkları ve kadere rızâ göstermeleri yanında kumandanlarına, büyüklerine olan itaat duygularından gelmektedir.

» MILLETLERARASI REKABET POLITIKASI

» BÜNYEYE UYGUN ILAÇ 1877-78 Türk-Rus Harbin'in kesin sulhunu görüşen Berlin Andlaşması imzalandı ve andaşmayla, Osmanlı toprakları adeta yağmalandı.

» ZORUNLU MERKEZI YÖNETIM POLITIKASI Avrupa'dan bağımsız bir politikanın takibi ve içte huzurun temini için bütün yetkilerin sarayda toplanmasına karar verir. Bu kararı üzerine Babıali'nin (Hükümet)in bütün yetkilerini Saraya taşır ve ülkeyi buradan idare etmeye başlar. Bu politikası nedeniyle idari, iktisadi, askeri, mali gibi bütün ülke meseleleri ile temas etme imkanını bulur.

» SADAKAT VE EHLIYETLI II.Abdülhamid Han, yanında bulunan insanların bir kısmından vazifeleri gereğince işinde uzmanlık (ehliyet-i ilmiye) arar, diğerlerinde ise bilgiden ziyade sadakate önem verirdi. Vükela (vekilleri) ile kendisi arasında aracılık yapan mabeyncilerin eğitim, söz kavrama ve aktarma, tebliğ liyakati ve kabiliyetine önem verir, bunlardan başka aradığı şey kayıtsıs şartsız sadakat ve itaat idi.

» HAFIYE TESKILATI (Düşmanın şerrinden korunmanın ancak bütün hareketlerini yakından takip etmekle olacağına) inanırdı.

» KAN-PARA VE TOPRAK II. Abdülhamid Han, memleketin bütünlüğü konusunda çok büyük bir hassasiyet gösterir, düşmana bir karış toprak vermemek için sonuna kadar mücadele ederdi.

» INGILILIZ FITNESI Avrupalı devletler, Yahudileri topraklarından çıkarıp Filistin'e yerleşmelerini teşvik ederek, hem ileride ortaya çıkabilecek siyasi ve sosyal sıkıntıları önceden bertaraf etmeyi, hem de bunlar vasıtasıyla Osmanlı devletinden yeni tavizler koparmayı hedefliyorlardı.

» ILERI GÖRÜSLÜ OLMAK II. Abdülhamid Han, Siyonistlerin gerçek niyetinin Filistin'e yarleşip orada çiftçilikle meşgul olmak olmadığını, bu masum görüntü altında bağımsız bir Yahudi devleti fikrinin yattığını tespit ederek bilhassa Rusya'dan Filistin'e doğru başlayan Yahudi göçleri üzerine 1882'de hükümetin dikkatini çekerek bunların önlenmesini istedi.

» VATAN TOPRAGI SATILAMAZ Bilhassa Yahudilerin Filistin'de devlet kurmalarına, toprak satın alma taleplerine büyük tepki gösterdi ve karşı çıktı. Yahudiler Arz-i mey'ud (vaadedilmiş topraklar) üzerinde devlet kurma çalışmalarına İngiltere'de başlamışlardı.

» BA'DE HARABÜL BASRA Yabancılara toprak satışını yasaklayan Sultan'a karşı İttihad ve Terakki komitesinin ilk icraatlarından biri Filistin de dahil olmak üzere bütün memleket topraklarından Yahudi olsun diğer millletlerden olsun herkesin toprak alabilmesini sağlamak oldu. Filistin arazisinin statüsünü değiştirip, satılabilir hale getirdiler.

» II. MESRUTIYET 23 Temmuz 1908'de ikinci meşrûtiyyet ilân edildi. Silâh baskısı altında seçim yapıldı. 17 Aralık'ta meclis açıldı. Bununla, devletin idaresi, ehliyetsiz, tecrübesiz, kendilerini dahi yönetmekten aciz kişilerin eline geçti.

» KARDES KANI DÖKÜLMESIN Sultan, Selanik'ten İstanbul'a hareket eden, toplama ve düşman silâhlarını taşıyan hareket ordusuna karşı harekete geçilmesini talep eden kumandanlara, çarpışılmamasını, Müslüman kanı dökülmemesini sık sık tembih etti ve emirler verdi. İsteseydi yalnız Taksim ve Taş kışladaki eğitimli asker ve sâdık subaylar, gelen çapulcu alaylarını darmadağın edebilirdi. Fakat, kardeş kanının dökülmesini istemedi.

» RUS ÇARI'NIN TEKLIFI "Allah bana böyle bir şey yapmayı kısmet etmesin. Başıma gelecek her felakete razıyım. Ecdadımın mezarı neredeyse benimki de orada olmalıdır. Bu ihaneti yapmaktansa ölümü tercih ederim" diyerek elçiye şu emri verir "Çar hazretlerinin selamına teşekkür ettiğimi, işittikleri gibi hasta olmadığımı, gösterdikleri dostluktan dolayı da teşekkür ettiğimi söyleyiniz"

» "KAHT-I VÜKELA" 27 Nisan 1909. Asilerin attığı top sesleri Sarayın duvarlarında yankılanmaya başlar. Çocuklar, kadınlar korku ve dehşet içinde. Sultan Abdülaziz'in hal'i ve kendisine yapılan suikast ve işkenceler, çocukların hafızasında tazelenmektedir.

» HIZMETIN TARIHI VESIKALARI Devletler ve şirketler uyumlu, davaya gönül vermiş, "peki" diyen ve gerektiğinde fikrini açıkça ifade eden kadrolarla yükselirler. Güçlü kadrolar, iyi vezir ve yardımcılar bulunmaz hazinedir. Bu hazineden mahrum liderlerin başarısı çok zordur. 11.Abdülhamid Han bu zoru kısmen de olsa başarmış nadir devlet adamlarındanır.

» ACEMI SIYASETÇILER İsyanın Rumeli'deki yankısı büyük oldu. Hadisenin kim tarafından hazırlandığı belli olmadığı için, Sultan boy hedefi oldu. Üçüncü ordu ile gönüllü Bulgar müfrezesi ve Sırp, Yunan, Yahudi, Arnavut çetecilerden müteşekkil bir ordu kurularak İstanbul'a sevk edildi.

» TARIHIN YÜZ KARASI "Bir Türk padişahına, İslam halifesine hal' kararını bildirmek için bir Yahudi, bir Ermeni, bir Arnavut ve bir nankörden başkasını bulamadılar mı?!" demekten kendini alamadı.

» METANET Baştaki çok iyiliğimi görmüş olan Esad Toptani'dir. İkinci Arif Hikmeti'dir ki bizim Kızlarağası Abdülgani'nin yetiştirdiği ve o yüzden himayeme aldığım, ferikliğe kadar yükselttiğim bir nankördür

» SELANIK'E GOTURULUSU Sultan Abdülhamid de; "Ben burada ölmek isterim. Ecdadımın medfeni buradadır. Beni götürmek istemeniz meşrutiyete mugayirdir"

» KUR'AN-I KERIMI YANINDAN AYIRMAZDI Maneviyatı güçlü liderler her zaman galip gelirler. En sıkıntılı anlarında Allahu tealaya yönelerek ona sığınırlar. II.Abdülhamid Han'ı bütün saldırı ve sıkıntılara karşı ayakta tutan onun güçlü imanı, Rabbine tam teslimiyeti olmuştur.

» ILERI GÖRÜSLÜ OLMAK Avrupadaki mason locaları Osmanlı Devletinin Birinci Dünya Harbi'ne girmesini büyük bir memnuniyetle karşıladılar. Çünkü Osmanlı devletinin yıkılması Filistin'de bir Yahudi Devletinin ortaya çıkması demekti.

» YERI DOLDURULAMAYAN BIR SULTAN Bunun üzerine Sultân Reşâd 16 Hazîranda Kosova'ya gitti. 522 sene önce, dedesinin zafer kazandığı yerde, 100 bin Arnavut ile Cum'a namazı kıldı. Huzuru temîn etti. Mahmûd Şevket Pasanın sekseniki taburla yapamadığını, sultân Muhammed Reşâd, bir gövde gösterisi ile yaptı.

» MACERA "Göreceksiniz Yüzbaşım!...İttihatçılar, İstanbul üzerine yürüyüşlerinden cesaret alarak bu devleti bir takım feci maceralara sürükleyecekler,

» BUHRANLI GÜNLER Meşrûtiyyetin başlangıcı, Osmanlı devleti için büyük felâket ve ziyanlara sebep oldu. Çünki 19H'de Trablusgarb İtalyan[ara bırakıldı. 1912'de Balkan harbi bozgunu yaşand

» OSMANLI KURTLAR SOFRASINDA İttihatçıların Devleti Birinci Dünya Harbine sürüklemeleri ile milyonlarca Müslüman hayatını kaybetti. Osmanlılar, Birinci dünya savaşına 3 milyon askerle katıldı,

» AYNI DININ MENSUPLARI "Evet her nekadar Osmanlı ve Alman olarak ayni safta çarpışıp mağlup olmuşsak da kazanan (haçlılar) oldu. Onlar bizim siyasi muhalifimiz, ama ayni dinin mensuplarıyız"

» TARIH SIYASET DEGILDIR İkinci meşrutiyetten sonra gelen yeni rejim, II. Abdülhamid Han'ın lehinde ve hatta tarafsız yazmayı ve konuşmayı tehlikeli sayıyordu. Bunun bir sebebi, ikinci Abdülhamîdin, asla mürteci', gerici olmamak şartı ile, muhafazakâr olması ve imparatorluğu otuz yıl şahsen adalet ile idare etmesidir.

» KIZINA NASIHATI Maazallah devletimizin dağılmasına ramak kalmıştı. Beni meşrutiyet taraftan olmamakla itham edenler emin olsunlar ki yanıldıklarım anlayacaklardır.

» DÜNYA MALI Tanzimatçılar, Abdülhamid Han'ı tahttan indirmekle kalmadılar, elindeki bütün mal varlığını talep ettiler. Ve hatta ticaretten kazandığı ve çocuklarının ihtiyaçlarım karşılamak için birikterdiği parasını bile istiyorlardı.

» ACI VE IZDIRAP II. Abdülhamid Han ve maiyeti Selanik'e Alatini köşküne götürüldüğünde ve orada kaldıkları süre zarfından çok büyük acı ve ızdırap içerisinde bırakıldılar.

» SEREF VE HAYSIYET "Melek evladım! Takdir böyle imiş. Söyleyeceklerimi iyi dinle. Kulağında kalsın. Ömrün oldukça unutma. Hanedanımız çilelidir. Hepsinin başına bu gibi şeyler gelmiştir. Fakat takdire tevekkül lazımdır.

» IKI GEMI IÇIN FEDA OLDUK Birinci Dünya Harbine bir oyunla Türkiye dahil edilir. II. Abdülhamid Han büyük bir üzüntü ile olayları takip etmekte; "İki gemi için feda olduk. Üç büyük devlete karşı bu harbe girmemiz akıl karı değil. Vahim bir neticeden pek korkuyorum. Nasıl olur? Bu bir deliliktir" demiştir.

» GEMIYI YÜRÜTEN KAPTAN... "Bir gemiyi kaptan yürütür. Fırtına ve tehlikenin ne tarafan geleceğini yine kaptan keşfeder. Gemisini de ona göre idare eder. Dışardakiler bunu nasıl anlayabilir? Bu vaziyette benim ne yürütecek bir fikrim, ne de teklif edilecek bir tedbirim olabilir.

» TESHIS KABILIYETI II. Abdülhamid Han, kendisini öldürmek isteyen düşmanlarına dahi memleketin selameti için fikrini söylemekten çekinmiyordu. Tecrübelerini, yapılması gerekenleri fırsat buldukça anlatıyordu.

» GÜVEN II. Abdülhamid Han'ın yazdığı ve askerin, meclisin ve milletin bilmesini talep ettiği açık mektubunda özetle şöyle demektedir: "...İyi ve kötü, fakat temizniyetle otuzüç sene, vallahi ve billahi geceli gündüzlü devlet ve millete hizmet ettim. Şeyhülislam Efendi vasıtasıyla ettiğim yemine muhalif hal ve harekette bulunmadım.

» BEDDUA "Allahim; bana yapilanlari helal etmiyorum! Sahsima yapildigi için degil, milletime yapildigi için affetmiyorum! Milletime yapilan fenaliklardan, yarin.senin hesap gününde davaciyim!"

» "ASRININ EN BÜYÜK SIYASETÇISI" II. Abdülhamid han'ı gerçek manada anlatan eserlerin sayısı çok azdır. Ve hatta yerli yazarların kaleme alınmayacak şekilde Sultan Abdülhamid Han'a düşmanlığı insaf ehli batılı yazarların birçoğunda görünmez.

» EN AKILIL VE ZEKI PADISAH Ingiliz Büyükelçisi O'Connor "Avrupa'da sulhu muhafaza eden adam" derken ingiliz Akdeniz Filisu komutani amiral Fisher "Abdülhamid bütün Avrupa'nin en mahir ve seri intikal diplomatlarindandir" demistir

» SIYASI DEHA California Üniversitesi'nde Türkçe ve Yakındoğu tarihi sahasında profesörlük yapan, Osmanlı arşivleri konusunda yaptığı geniş araştırmalarla tanınan Prof. Dr. Stanfort Shaw İstanbul'da verdiği "Sultan II. Abdülhamid Han" konulu konferanstaki konuşmasından kısa bir özet sunmak istiyorum.

» NEZAKET Fethi Okyar ; "Hayatımda Sultan Hamid kadar nazik,terbiyeli, buna rağmen karşısındaki ile mesafesini muhafaza eden şahsiyet görmediğimi söyleyebilirim.

» GERÇEK AILE REISI "Bana göre Sultan Abdülhamid, gelmiş geçmiş osmanlı padişahları arasında en müstesna mevkii işgal edenlerden biridir...Osmanlı Devletinin kuruluşundan beri gelen ve başarılı hükümdarlardandır. Çok sakin ve gösterişten uzak bir halde yaşardı.

» YUNANLI YAZARIN TESPITLERI Yunanlı meşhur yazar Michel de Grece ile Sultan Abdülhamid Han'ı anlatan " Le Dernier Sultan" (Son sultan) isimli eseri hakkında "Poin de Vue" dergisinin yaptığı röportajda ilginç tespitlerde bulunuyor;"Osmanlı sanatı ve medeniyetine büyük bir hayranlık dumaktayım. Ama sanırım Türkiye'de başka zenginlikler de var. Şovenizmi sevmem. Bugün olması gereken bir şey bu. Hınç, öfke yaşatılmamalı.

» SON SÖZ II. Abdülhamid Han (rahmetullahi aleyh) 633 yıllık Osmanlı devletinin en müstesna Sultanlarından biri...Devletine, milletine ve hatta dünya insanlığına yaptığı hizmetleri arşivlerde, eserlerde...Tarafsız, insaf ehli yabancıların dahi siyasetine, güzel ahlakına, merhametine, sabrına, tevekkülüne, kuvvetli imanına hayran kaldığı bir Padişah..


dede ali
Kapalı
11 Şubat 2008 14:54

yartoprak emeğine sağlık,güzel olmuş.


yartoprak
Daire Başkanı
11 Şubat 2008 15:52

teşekkür ederimm.. dede


dilŞAD2
Kapalı
11 Şubat 2008 17:30

bilgiler için saol arkadaşım...Hanımızın kıymetini yeni anlıyoruz malesef...Evliya olduğu söylentilerine ne diyeceksiniz peki...ben araştırdım ma pek bir sonuca varamadım


Aydin.b
Şube Müdürü
11 Şubat 2008 18:03

Evliyalığı hakkında bilgim yok ama

Hayatı boyunca örnek davranışları olan mükemmel bir insandır. Hani halifelik diyoruz ya, Halifeliğin 4 halifeden sonraki en güzel örneğidir derim.


*nilay*
Daire Başkanı
11 Şubat 2008 22:18

evliyalık bir söylenti olmalı diye düşünüyorum ben.Bu kızıl sultanlığa karşı geliştirlmiş bir yaklaşım bence. Evet sadedir ama ruhsal dengesizlikleri de vardır.


yartoprak
Daire Başkanı
11 Şubat 2008 22:33

hayır arkadaşlar evliyalik filan yok -- arada çok siyasi oyunlar var... bu dönemi tam olarak bir muaammma haline getirmek isteyenler var.ç..

bu dönemi isteğine göre yazdırmak isteyenler olmuş.. yazdırmiş filan...

ama halifelik ... evliyalık... kızıllık... vs hepsi ... farklı oyunlar....

öyle kulaktan dolma ve bir yerlere baglı kalarak tarih bilğisi olmaz..

hakikkatler... her daim ... tarafsızlıkla olur....

kişisel beğeni ..vs ile olmaz....


*nilay*
Daire Başkanı
11 Şubat 2008 22:38

katılıyorum yartoprak


Aydin.b
Şube Müdürü
11 Şubat 2008 22:52

Ben siyasi yönünde yorum yapmadım, hayatı hakkında bildiğim kadarıyla kişisel yönünü, dini yaşantısı hakkında söyledim, davranışlarını ele aldım, ama sen neleri karıp karıştırdın yartoprak.


Aydin.b
Şube Müdürü
12 Şubat 2008 02:40

yartoprak

birde şunu söyleyim; ben yazdıklarımı kulaktan dolma değil gözden dolma alıyorum (okuyarak)

hakkımda bilmediğin halde yazdıklarını bir hakaret sayıyorum

halifelik nasıl bir oyunmuş? bunuda açıklamanı istiyorum.Yazdıranlar kimler kanıt istiyorum.

Sanırım bilginiz kuvvetlidir. Faydalanalım

Ama yazılarınızda şahsıma yönelik akaret olmasın yine.

Ayrıca dilŞAD arkadaşımında bende daha iyi bildiğini süşünüyorum

Teşekkür ederim.


annex66
Aday Memur
12 Şubat 2008 12:27

utacıdır ama tarih tecrübeylede göstermiştir ıı abdulhamitin anılarındada yazdığı gibi yaptıkları çökmeye yüz tutmuş bi devleti diriltmek ve çıkacak dünya savaşından parçalanmayı en aza indirerek kurtarmak yaptığı imar faaliyetlerinede bakarsanız %99 u anaddoludadır yani anadolunun elde kalacağını devletin azae azar parçalanacağını kendi görmüştü şimdi ise milleti peşinden bi çok çirkin iftiralar atmaktalar ama yahudilere filistinde bi toprak verse4 idi emperyalist oyunlara taviz verseydi ondan iyi padişah olmazdı


asenam54
Aday Memur
12 Şubat 2008 14:58

Sayın Yartoprak Bu anlamlı yazınız için sizi tebrik ediyorum.

Cennet Mekan II. Abdülhamid Han Dünyaya asırda bir gelebilecek abide şahsiyetlerdendir.

Ruhu Şad Olsun...


yedike
Memur
12 Şubat 2008 16:22

ABDULHAMİTTEN MÜKEMMEL BİR DEĞERLENDİRME

Ne kadar garip bir tecellidir ki, amcam abdülaziz Han?ı düşürmek için avrupaya kaçan genç osmanlılar , eninde sonunda muradlarına ermişler, hem Abdüllaziz Han düşmüş, hem de hemen peşinden açılan 93 Rus savaşı Rumeli?nin yarısını alıp götürmüştür. Tıpkı onlar gibi, beni düşürmek için Avrupa?ya kaçan Jön türkler de muradlarına ermişler, beni düşürmüşler ve girdikleri cihan savaşında da Osmanlı imparatorluğunu elden çıkarmışlardır.

Her iki grup ta memleketin okumuş yazmışlarını içine alıyordu. Her iki grupta batıcılığa hayrandı. Her iki grup ta memleketin tek kurtuluşunu meşrutiyette görüyorlardı.Her iki grupta emellerine ordunun bir parçasını vasıta etti.Her iki grubun dayandığı ordu da içinden parçalandı.

Evet, ne kadar garip bir tecellidir ki , ben bu olayların her ikisinin de içinde yaşadım. Amcamın öfkeyle yapamdığını ben sabırla yapmayı denedim. Amcamın ceza ile başaramadığını ben bağışlayarak elde etmeye çalıştım. Ama yine muvaffak olamadım!

Ve daha garip bir tecelliye bakınız ki ?Genç osmanlılar? ı da, ?Jön Türkler? i de Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak isteyen büyük devletlerin hepsi arkalıyorlardı! Bu devletlerin gözünde umut bu gençlerdeydi! Bunların dediği yapılırsa Osmanlı imparatorluğu kurtulacak, dediklerine kulak asılmassa batacaktı! İki kere istemeyerekte olsa, dedikleriniyaptık ve işte battık! Bari son kalan bir avuç vatan toprağında yaşayanların gözleri açıldı mı?... İnşallah!

Evladım sayılan bu vatan çocukları, benim, bir sarayın dört duvarı arasında gördüğüm hakikati koskaca yeryüzünü gezip tozdukları halde nasıl görmediler; nasıl görmediler de ecdad kanıyla sulanmış koskaca bir ülkeyi kendi elleriyle batırdılar!

Suçlamaya dilim varmıyor; fakat görüyorlardı ki, İngilizler, Fransızlar, Ruslar, hatta Almanlar ve Avusturyalılar, yani bütün Avrupa devletleri menfaatlerini Osmanlının mülkünün parçalanmasında bulmuşlardır; düşmandılar. Görüyorlardı ki, bu devletler birbirleriyle dalaşıyorlar ama Osmanlıları üleşmekte anlaşıyorlardı. Anlaşamadıkları, kimin daha büyük parçayı yutacağı idi. Öyle olduğu halde, bu düşüncede olan devletlerin kendilerini arkalamalarından da mı bir mana çıkaramıyorlardı?

Söyledim, yine söyleyeceğim; anlattım, yine anlatacağım, düşünmüyorlar mıydı ki, Osmanlı ülkesi birçok miletlerin biraraya gelmesinden meydana gelmiştir. Böyle bir ülkede meşrutiyet, ülkenin unsur-ı aslisi (temel unsuru) için ölümdür. İngiliz parlementosunda bir Hindli, Afrikalı, Mısırlı; Fransız parlementosunda bir Cezayirli mebus var mıydı ki, Osmanlı parlementosunda Rum, Ermeni, bulgar, sırp, Arap mebusu bulunmasını istemeye kalkıyorlar!

Hayır bunca okumuş, düşünmüş, kendisini davasına vermiş vatan evladının cibilliyetsiz çıkacağını kabul edemem! Sadece aldandılar derim. Aldandılar ama, cezalarını kendilerinde çok, aldanmayan milyonlarca vatan evladı çekti; hem öldüler, hem vatandan oldular!

İsmet bozdağ,Abdülhamidin hatıra defteri:Belgeler ve resimlerle, 5.baskı, İstanbul1975,Kervan yayınları,s.59-61


yartoprak
Daire Başkanı
12 Şubat 2008 17:37

evet arkadaşlar benim burada kimseye hakaret etme gibi durumum söz konusu olamaz olmazda...

kimsenin bilğisine şahıs ına birşey söyleme hakkımın olmadiğini bildiğim ğibi herkesi saygı ile karşiliyorum...

kim veya kimler bu konuda çok veya az biliğili ise saygı duyuyorum... kimseyi eleştirmiyorum... kimseye sataşmiyor...

sataşmak gibi bir niyetim de olmaz....

kim nasıl neyi öğreniyorsa öğrenebilir.... genel olaarak birşeyler yazılıyorsa kimse üzerine almasın... herkese saygı sevgi ile...

evet ortada çok güzel bir dönem var uzun yıl diye degrlendireceeğinmiz.. ve gelecek için çok güzel mükkemel adımlar atmiş bir harika yönetici olan padişahımız ın özeliklerini anlatmaya çalişiyoruz bağlantılardan ve ileri görüşlülüğünden nerelere geldiğimizi anlatmaya çalişiyorum.... ....

burada halifeliğin oyun olduğunu değil..... kızıllık-evliyaliı--- dini simgelerin yapiştırılmasında yanlişlik oldugunu söylüyorum...

zaten idareciliği- bilğisi -- ilmi ile çok saygı deger bir şahsiyet ve dönemi gerçekten objektif olarak incelendiğinde çok güzel neticelere varılacaktırrrr.

ayrıca yazılan ile yazdırılan tarih diye birşley vardır... tarih yaziciliğinda.... lütfen tarih yazilişi çeşitlerini öğrenelim ve ona göre bilği sahibi olalım.... akademik düzeyde gercek bilği doğrulugu kanıtlanmış bilğiler üzerinde duralım....


yartoprak
Daire Başkanı
12 Şubat 2008 17:41

33 yıl süren siyasetin sırrı.

17.Mart.1333 (1917)

Musahibim iki gündür neden yazılara devam etmediğimizi sordu durdu; düşünüyorum. Vatanımın nereden nereye geldiğini düşünüyorum. Üç kıtaya yayılmış koskoca bir cihangirlik, on yılda bir avuç toprak haline geldi. Vebali kimin?.. Kimin olduğunu bulsak ne işe yarar?. Vatan elden gittikten sonra..

Kırk yıldır büyük devletlerin birbirleriyle kapışmasını bekledim. Bütün ümidim oydu ve Osmanlının bahtını buna bağlı görürdüm. O beklediğim gün geldi. Heyhat ki ben tahttan uzaklaştırılmış, ülkemi idare edenler de akıldan ve basiretten uzaklaşmışlardı. Kırk yıl beklediğim büyük fırsat, bir daha ele geçmemek üzere Osmanlının elinden çıktı gitti.

Otuz bu kadar yıl tahttan uzaklaşmamak için çalışmışsam, bunun içindi!. Saltanatım günlerinde bazı büyük devletlere tavizler vermişsem, bunun içindi. Donanmayı Halice kapamış, talime dahi çıkarmamışsam bunun içindi. Girid'i İngilizlere kaptırmamak için Yunan muharebesini göze almışsam, bunun içindi.. Velhasıl otuz bu kadar yıl ne yapmışsam, ne etmişsem, doğrusu da yanlışı da yalnız bunun içindi!

Bu sırrı kırk yıl içimde sakladım. Ahfadıma (gelecek kuşaklar) beni tanımaları için anlatacağım. En güvendiğim Sadrazamlarıma bile açmadım. Çünkü sınayarak öğrendim ki, iki kişinin bildiği bir şey sır olmaktan çıkıyor. Oysa, bunun yabancı devletlerce bilinmemesi, duyulmaması gerekliydi. Osmanlılar, ancak böyle bir fırsatı zamanında ve basiretle kullandıkları takdirde' kurtulacaklar, yeniden büyük devlet olacaklardı.

Bu kanaate nereden ve nasıl ulaştığımı anlatabilmekliğim için tahta çıktığım günlerde dünyayı ve memleketi nasıl bulduğumu bilmek lazımdır. Ben bu kanaate o günlerde de ulaşmış değilim; Rus muharebesini (32) kaybettikten ve bu muharebe içinde büyük devletlerin bize bakışlarını yakından gördükten sonra edindim. Tek başına yaşayacak ve direnecek gücümüz yoktu. Bizi parçalamakta birleşmiş düşmanlarımız kendi aralarında parçalanırlarsa ve biz de bu parçalardan birinin vaz geçemiyeceği kuvvet olabilirsek, yeniden dünya için söz sahibi olabilirdik.

Büyük devletler arasındaki rekabetin eninde sonunda onları çatışmaya götüreceği gözler önündeydi. Öyleyse Osmanlı Devleti de böyle bir çatışmaya kadar parçalanma tehlikelerinden uzak yaşamalı ve çatışma günü ağırlığını ortaya koymalıydı, İşte benim 33 yıl süren siyasetimin sırrı...


Aydin.b
Şube Müdürü
12 Şubat 2008 19:16

Kulaktan dolma ve taraflı tarihçilik ibareleri kullandığınız için yazdım.

Siyasi oyunlar da son yorumunuza katılıyorum.

Kimin nasıl yazdırdığı da bana göre önemli değil, ama değinmenizde fayda oldu.

teşekürler


dilŞAD2
Kapalı
22 Şubat 2008 19:15

Hanımızın abdestsiz evrak imzalamadığını ve önemli görüşmelerine namaz kılmadan gitmediğini biliyor muydunuz...bu imanın ve vatan hizmetinin ne için yapıldığını çok net ortaya koyuyor...Yatağını başında daima temiz bir tuğla bulunurmuş... tuğlayı,yataktan kalktığında çeşmeye kadar ebdestsiz yere basmamak için teyemmüm amacıyla kullanırmış...sebebi sorulduğunda ise"halife olarak ben sünnete dikkat etmezsem,ümmet-i Muhammet bundan zarar görür" demiştir.Bu Hanımız için vebal ve kul hakkı korkusudur.kimileri bunu hastalık olarak nitelendirse de bu hassasiyetin ancak sahabelerde görüldüğünü hatırlatmak istedim...


Aydin.b
Şube Müdürü
22 Şubat 2008 23:57

Evet biliyordum

ben de bu özelliğinden dolayı yazmıştım dört halifeden sonraki 5. halife diye ama arkadaşın birisi kulaktan dolma diye başladı.

:)


yartoprak
Daire Başkanı
23 Şubat 2008 20:54

arkadaşlar bana akademik bilgi gerek..

tamama haklisiniz çeşitli rivayetler var am..

bu konuda benim tezim var seminerlerim var....

ayrıca kimseye laf attmadım.. ki.....

neden hemen böyle yaziyorsunuz...


dilŞAD2
Kapalı
23 Şubat 2008 21:54

yartoprak dostum neden kızdın...yanlış anlaşılacak birşey mi yazdım...sakin ol bakayım biraz...


erarslan38
Kapalı
23 Şubat 2008 23:10

ARKADAŞLAR ABDULHAMİD HAN 4/4'LÜK BİR YETENEK,DAHİ BİR SİYASETÇİ,OSMANLI SOYUNDA İLK ONUN İÇERİSİNDE YER ALACAK KADAR KARAKTERLİ BİR ŞAHSİYETTİR.TANITMAYA GEREK YOK.(AİNESİ İŞTİR KİŞİNİN KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ) YARTOPRAKESER İSMİ YOLLARIM SANA TEZ ARKADAŞLAR,BİLİMSEL OLMAK ZORUNDA.

Toplam 351 mesaj
12345678910111213»

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi