1. Atasözü: ?Merhametten maraz doğar.?
Bu atasözü içinde hisleri barındıran fiilleri yansıtmıyor.Hayatta, ne kadar tepede ya da ne kadar aşağıda-statü olarak- durursak duralım, mutlaka merhamet etme ya da merhamet olunma konumlarında sabit değiliz hiç bir zaman.Olamayızda...
Suç:Bu atasözü,merhamet edildiğinde yani suç bağışlandığında,oluşacak menfi durum sabitse doğrudur.Aklıma Barbaros Hayrettin Paşanın bu tip bir ikileme yakalandığı olay geldi.Barbaros Hayrettin Paşa,bir muharebeden sonra azılı düşmanlarını tutsak eder.Bunlar her fırsatta dirlik ve düzeni bozan,bozmaya yeltenen,bozana destek veren kişilerdir.Yaklaşık 20 kişi olan bu düşmanlarına nasıl muamele edeceğine bir türlü karar veremez.Çıkmaza girdiği nokta,onların şu an elinde tutsak olmaları hasebiyle kötü bir muameleye tabi tutmak istememesidir.Lakin serbest kaldıklarında aynı şeyleri tekrarlamaları ise bir sürü müslümanın hayatını kaybetmesine sebep olacak olaylar,savaşlar,fitneler doğurma ihtimalinin çok yüksek olmasıdır.Paşa alimleri toplar ve istişare eder.Alimler,bu katillerin serbest kalınca fitneyi daha da fazla körükleyeceklerinin sabit olduğunu ve idam kararının uygun olduğunu belirtirler.Paşa bu karara uyar ve bu azılı düşmanlarını idam ettirir.Bu kişilerin alelade askerler olmadıklarını,mevki,makam ve mal sahibi olduklarınıda belirtelim.
İş hayatı da bu atasözünü doğrular niteliktedir.Her zaman için işlerin kuralına uygun olarak yapılması noktasında kimse kimseden merhamet beklememelidir.Burdaki kritik nokta ise niyettir.Bilerek yapılan yanlışlarda,bu atasözü cuk diye yerine oturur.Kasıt olmayan durumlarda ise uğranılan zararın niteliğine göre merhamet gösterilebilir.
2. Atasözü: ?iyilik yap, denize at, balık bilmezse Halik bilir.?
Bu atasözümüz ortada suç olan durumlardan biraz uzaktadır.Kişinin kendi insiyatifi ve gücüyle yapacağı bir yardımdan,katkıdan bahsi daha ağır basmaktadır.Belki suç unsuruna karşı af noktası az da olsa içinde yer alsa bile yukarıda izah temeye çalıştığımız şekilde durum değerlendirmesi yapılabilir.
Karşımızdaki kişi kendi gücü ile birşeyleri değiştirememekte ve yardım istemektedir.Burdaki istemek sözlü olarak bildirmesi anlamında değildir elbette.Hali ortadadadır misali.Bu yardım her zaman maddi olmayadabilir.İnsanoğlunun hayatı yaşarken pek çok noktada desteğe ve yardıma ihtiyacı vardır ve elbette bunlar farklı farklı noktalarda olabilir.Kişinin bu yardım çağrısına cevap vermesini teşvik eden bu atasözümüz şu nokatalar vurgu yapmaktadır aslında
*İyilik yapan aslında kendine iyilik yapar.Çünkü Halık bu iyiliği bildiğinden kul dara düştüğünde bu iyiliklerinin karşısına çıkacağına inanır ve teslim olur.Salt olarak fayda beklentiside değildir bu durum.Amaç Allahın razı olacağı fiileri yapmaktır,O'nu hoşnut etmektir.O'nu hoşnut etmenin yoluda kulları hoşnut etmekten geçer.Tasavvufatki ilk makamın fenafih-ihvan olması gibi
*İyiliği yaptıktan sonra kuldan karşılık beklememelidir.Bu atasözü, bu ihtivasıyla ,ilk atasözünün hissi boyutunun yanlış olduğunu zaten gösteriyor.Hesap sahibi,kerem sahibi,lütuf sahibi olan zaten ama bu dünyada ama öbür dünyada bunların karşılığını verecektir.
Yer,zaman ve olaylar bağlamında her iki atasözümüzde doğrudur vesselam...
1. Atasözü: ?Merhametten maraz doğar.?
Bu atasözü içinde hisleri barındıran fiilleri yansıtmıyor.Hayatta, ne kadar tepede ya da ne kadar aşağıda-statü olarak- durursak duralım, mutlaka merhamet etme ya da merhamet olunma konumlarında sabit değiliz hiç bir zaman.Olamayızda...
Suç:Bu atasözü,merhamet edildiğinde yani suç bağışlandığında,oluşacak menfi durum sabitse doğrudur.Aklıma Barbaros Hayrettin Paşanın bu tip bir ikileme yakalandığı olay geldi.Barbaros Hayrettin Paşa,bir muharebeden sonra azılı düşmanlarını tutsak eder.Bunlar her fırsatta dirlik ve düzeni bozan,bozmaya yeltenen,bozana destek veren kişilerdir.Yaklaşık 20 kişi olan bu düşmanlarına nasıl muamele edeceğine bir türlü karar veremez.Çıkmaza girdiği nokta,onların şu an elinde tutsak olmaları hasebiyle kötü bir muameleye tabi tutmak istememesidir.Lakin serbest kaldıklarında aynı şeyleri tekrarlamaları ise bir sürü müslümanın hayatını kaybetmesine sebep olacak olaylar,savaşlar,fitneler doğurma ihtimalinin çok yüksek olmasıdır.Paşa alimleri toplar ve istişare eder.Alimler,bu katillerin serbest kalınca fitneyi daha da fazla körükleyeceklerinin sabit olduğunu ve idam kararının uygun olduğunu belirtirler.Paşa bu karara uyar ve bu azılı düşmanlarını idam ettirir.Bu kişilerin alelade askerler olmadıklarını,mevki,makam ve mal sahibi olduklarınıda belirtelim.
İş hayatı da bu atasözünü doğrular niteliktedir.Her zaman için işlerin kuralına uygun olarak yapılması noktasında kimse kimseden merhamet beklememelidir.Burdaki kritik nokta ise niyettir.Bilerek yapılan yanlışlarda,bu atasözü cuk diye yerine oturur.Kasıt olmayan durumlarda ise uğranılan zararın niteliğine göre merhamet gösterilebilir.
2. Atasözü: ?iyilik yap, denize at, balık bilmezse Halik bilir.?
Bu atasözümüz ortada suç olan durumlardan biraz uzaktadır.Kişinin kendi insiyatifi ve gücüyle yapacağı bir yardımdan,katkıdan bahsi daha ağır basmaktadır.Belki suç unsuruna karşı af noktası az da olsa içinde yer alsa bile yukarıda izah temeye çalıştığımız şekilde durum değerlendirmesi yapılabilir.
Karşımızdaki kişi kendi gücü ile birşeyleri değiştirememekte ve yardım istemektedir.Burdaki istemek sözlü olarak bildirmesi anlamında değildir elbette.Hali ortadadadır misali.Bu yardım her zaman maddi olmayadabilir.İnsanoğlunun hayatı yaşarken pek çok noktada desteğe ve yardıma ihtiyacı vardır ve elbette bunlar farklı farklı noktalarda olabilir.Kişinin bu yardım çağrısına cevap vermesini teşvik eden bu atasözümüz şu nokatalar vurgu yapmaktadır aslında
*İyilik yapan aslında kendine iyilik yapar.Çünkü Halık bu iyiliği bildiğinden kul dara düştüğünde bu iyiliklerinin karşısına çıkacağına inanır ve teslim olur.Salt olarak fayda beklentiside değildir bu durum.Amaç Allahın razı olacağı fiileri yapmaktır,O'nu hoşnut etmektir.O'nu hoşnut etmenin yoluda kulları hoşnut etmekten geçer.Tasavvufatki ilk makamın fenafih-ihvan olması gibi
*İyiliği yaptıktan sonra kuldan karşılık beklememelidir.Bu atasözü, bu ihtivasıyla ,ilk atasözünün hissi boyutunun yanlış olduğunu zaten gösteriyor.Hesap sahibi,kerem sahibi,lütuf sahibi olan zaten ama bu dünyada ama öbür dünyada bunların karşılığını verecektir.
Yer,zaman ve olaylar bağlamında her iki atasözümüzde doğrudur vesselam...