Editörler : Lanet

Mülga
Kapalı
03 Ağustos 2008 23:30

Martının özlemi

Pervasızca esen rüzgar

Yanan sokak lambaları

Öbek öbek insanlar

İstasyonlarda

Yığın yığın banliyö vagonları

Çıglığın getirdiği akşam simidi

Gevrek gevrek

Köşe başındaki son havadis gazetesi

Başkentten bildiriyor yangın var

Sultan ahmet meydanında tutturmuş

Mavi diye

Bildiri dağıtıyor martılar..,

Raşit ÖZDEMİR


Mülga
Kapalı
04 Ağustos 2008 21:57

Çekik denizler ay vaktini bekler

kendini biliyorsun

biliyorsun ki

her bıçak kendi kınında bileylenir

o vakit

pencereni aç

busemi gönderdim rüzgarla

en boşluk yanına

yanlarım daralıyor

fünyesi çekilmiş

çekik denizler ay vaktini bekler

birazdan bütün midyeler şerefine patlayacak

harami gemilerin döküntü iskelelerinde

derinlerinde bogulduğum

ilmik ilmik dalgalar

ayak ucumu yoklar

çekik denizler ay vaktini bekler

bütün sular boşalmaz mı o daracık okyanusuna

ve tek yoldur gözbeneklerin okyanusun

sinli gecelerde yansıması

pul pul

adresim var

çekik denizler ay vaktini bekler

yürümesi an gibi

nasıl taşırsa sırtında evini bir kablumbağa

insan öyle taşır insanı yarına

çekik denizler ay vaktini bekler

Raşit ÖZDEMİR


Ş@h-in
Müsteşar
05 Ağustos 2008 12:55

Kadın...

Allah kadını yaratırken muhakkak onu ayrı bir özden, ayrı bir hamurdan yoğurup yaratmış. Bu öz bazen nezaket, bazen akla gelmeyen incecik bir düşünce, bazen merhamet, bazen de şefkat olup çıkar karşıma!

"Kadınla erkek eşittir" diyenlere sadece gülüyorum. Hayır efendim eşit değildir. Elmayla eriği birbiriyle karşılaştırmak ne kadar beyhude bir çaba ise erkekle kadını birbiriyle karşılaşmak da o kadar beyhude bir çabadır. Biri kadın diğeri erkek. İki farklı öz, iki farklı hamur... İkisi de mükemmelliğin kendi türündeki timsali.

Kadın gizemdir, kapalılıktır, anlaşılmazlıktır, düğümdür, ilmektir biraz. Çözdükçe tükenmeyen bir düğüm. Erkek için en büyük haz bu düğümleri yeri geldikçe çözmektir. Hepsini bir anda çözmek de mümkün lâkin yarına çözecek bir şeyler bırakmalı.


deli efkar
Kapalı
05 Ağustos 2008 13:46

"Kadın gizemdir, kapalılıktır, anlaşılmazlıktır, düğümdür, ilmektir biraz. Çözdükçe tükenmeyen bir düğüm. Erkek için en büyük haz bu düğümleri yeri geldikçe çözmektir. Hepsini bir anda çözmek de mümkün lâkin yarına çözecek bir şeyler bırakmalı."

kesinlikle kadın ruhundan anlıyorsunuz editörüm :)


Mülga
Kapalı
05 Ağustos 2008 18:26

Kadı'n;

Tüm dünya kadınlarına hitap edilmiş. Elbette kadınla erkek eşit tuttulması ki erkekle erkek dahi eşit olmuyorken. kasır edilen benden ya da madde eşitliği değil.

Bilinen bir gerçek ki yaşam örgüsü bir denge üzerine kurulmuştur. Öylese hayatımızı oluşturan ögelerin dengesini bozmamak gerekiyor. Vesselam..


Melek olmak:)
Kapalı
05 Ağustos 2008 18:32

Kadın sırtında emek küfesi

Elinde işlerin vesvesesi

Hayatın meşakkat miferi

Canı pul kadın!


*yağmur
Kapalı
05 Ağustos 2008 18:40

Kadınlar hakkında yazıp çizmeyin

Ülkemizde yüzde kaçımız kadın

Dertler had safhada sizde üzmeyin

Bilin beş kişide ücümüz kadın

Hak hukukta farklı yol tutulmasın

Onların hakları unutulmasın

Sloganla yalanla uyutulmasın

Gönül sultanımız tacımız kadın

Bir annedir kadın, doğuran odur

En tatlı lisanla çağıran odur

Evaldı büyütüp yoğuran odur

Hayata bağlayan gücümüz kadın

Bazı konuları örnek alarak

Hakaret etmeyin genel olarak

Görelim onları insan olarak

Anamız kızımız, bacımız kadın

(alıntı)


Mülga
Kapalı
05 Ağustos 2008 18:43

:) paylaşım güzeldi...


*yağmur
Kapalı
05 Ağustos 2008 18:43

Kadın..

Ruhu düşleri kadar engin

Teni dağ esintilerinden ılık

Yüreği okyanus tınısı

yarınları yoğuran ellerinin her bir tırnağında ayrı bir hatıra

her bir tencerede yeni bir hatır

bakışının değdiği yerde umut

sesinin çınladığı her bir kulakta öğüt

kadın

nasırlı ellerinde bebesini yoğuran

kadın

ağıdıyla gülüşlü yarınları var kılan

kadın

işinde köle,

kadın

evinde hizmetçi

kadın

amelinde efendi

kadın

yarın...

(alıntı)


Mülga
Kapalı
05 Ağustos 2008 18:53

kadın

bir başka kadına

düşkülerini yasaklar


*yağmur
Kapalı
05 Ağustos 2008 20:46

kadın kadına dost olur,düşman olur,ana olur bacı olur,acı olur..vs de kadın kadına düşkülerini nasıl yasaklar işte bunu anlayamadım...

Mülga açıklar mısın??


Mülga
Kapalı
06 Ağustos 2008 18:48

Pi

Doğudan batıya kuzeyden güneye

yerden göğe kadar

adına dokuyorum

albatros martılara boyanıyor

ufuklarında üşüyorum

güneşine işliyorum tek tek

tırnak uçlarımda kalkıyor rengin

parmak uçlarımda deniz

pençelerini dilime dolayıp

Pi diyorum Ah Pi! !

tanrıların Babil kulesi

sürsem sura yalın kılıcımı

Babili devirsem kule kule düşse

kendi dilimde seslensem sana

pençelerim diyorum

kendi sesime üşüyorum

pençelerin pi! !

yüzüm güneş kırmızı kan parça parça

tanrılara gidiyor rüzgarlar

yalnızım pi

Babil kulesini yıksam

gelir misin pi

dilime

?..

Raşit Özdemir


*yağmur
Kapalı
07 Ağustos 2008 10:57

Kadının Hası Her gün kim bilir kaç kadın görüyorum...Sokakta, vapurda, okulda, kuaförde, orda, burda...Ama olmuyor hanımlar, olmuyor! Kadınlar kadınlığı unutalı daha kaç on yıl oldu ki? Solaryuma girmeye, çıplak gezmeye, kariyer hırsıyla yüzlerini buruşturmaya başlayalı kaç on yıl oldu? Çevremde gördüğüm kadınlardan bazılarının birtakım özelliklerini seçtim. Bunlara, dizilerdeki, filmlerdeki, romanlardaki kadınların hoşuma giden özelliklerini ekledim. Gözlerimi kapadım, Osmanlı zamanından kalma, hani şu afet-i devran denen kadınları düşündüm. O nasıl bir cazibedir ki, peçelerin ardından bile erkekleri aşık eder. Bir Fransız kadınının zarafetini düşündüm sonra, bir İspanyol kadınının ateşini ve bir Türk köylü kızının tazeliğini. Kadının güle benzemesi gerektiğine karar verdim sonunda. Kadının hası güle benzer. Rengiyle, kokusuyla, dikeniyle. Açın televizyonu, bir tane gül görüyor musunuz? Kadının hası... Kadının hası yumuşak başlı olmaz, ama ağırbaşlı ve sıcak olur. Ağırbaşlılıktan kastım, sıkıcılık değil elbet. Şımarıklığın da hakkını verir. Ağırbaşlı tebessümleri olur bir de. Kadın yüzü dediğin mahkeme duvarına benzemeyecek. Bu tebessümler sevgidir. Yumuşacık bir sevgi olur kadın yüreğinde. Kim olursa olsun, ne yaşamış olursa olsun. Erkeğini dizine yatırıp saçlarını okşamayı bilir gerçek bir kadın.Kadının hası nerede, nasıl davranacağını bilir. . İnsanların içinde kapris yapmaz, hır çıkarmaz; ama gerçek bir Osmanlı kadını gibi, adabıyla, raconuyla istediğini alır. Dırdır etmez. Çok konuşup, baskı yapıp erkeği bezdirmez. Yüz göz olmaz kadının hası. Bazen öyle bir bakar ki, hele bir de bazen öyle bir susar ki, bin tümceye bedeldir bu bakmalarla susmalar. Bu kadın üzülmeyi de bilir, ağlamayı da, kızmayı da. Ama üzmemek lazım, ayrıca kızdırmaya da gelmez. Gerçek bir kadın ezik durmaz. Kambur yürümez, dimdik durur. Kendine saygısı, güveni vardır. erkeğine can yoldaşı olur,destek olur, onu dinlemeyi bilir. Bazen utangaç olur, bazen ürkek. Soğuktan ya da yalnızlıktan korkabilir kadın. Olgunluğuyla şaşırtır erkeği. Bazen de öyle çocuk olur, öyle sağlam saçmalar ki, yine, yine şaşırtır onu. Sıkmaz kadın, bunaltmaz, . Huzur verir varlığıyla. İçli bir türkü dinler bazen, üşür, sırtına hırkasını alır. Konuşurken insanın yüzüne bakar kadın. Kibirli olmaz. Kültürsüz olmaz. Bomboş olmaz kafası. Dünyanın, ülkenin olaylarını bilir, anlar, söyleyecek sözü vardır. kişiliklidir. Beceriklidir. Gerçek bir kadın hiçbir zaman reklam panolarındaki kızlara benzemez. Etini teşhir etmez. Fosforlu bir taş gibiliği yoktur onun, loş bir cazibesi vardır. 17. yüzyılın vebalı kadınları gibi mankenlere benzemez. korunmayı sever, ama korunmaya muhtaç olmaz.

alıntı


Mülga
Kapalı
07 Ağustos 2008 20:24

Kaybolmuş kentin yitik sesi

Kaybolmuş kentin yitik sesi

her açılımı karşılıksız düşen ses

bir konuşsan

babil canlanırdı kule kule

aŞk yürüyor

Bildiğimiz her şey unutulur

acılar suyu bir ırmak

dağlardan dökülüyor

yamaçlardan kentlerden

kopardıkça büyüyor.

Hiç bir sed durduramaz kabaran suları

ta ki gözlerin gözlerime değince

diner kanamalar

ninni olan sözlerine

beden uykuya yatırılıyor

Susarsın ben sana susarım

kafi gelmez cennetin

seni ne afet severim

Raşit ÖZDEMİR


Mülga
Kapalı
11 Ağustos 2008 00:06

Dağ türküsü

,

gelipde yokladığım bahçelerin ortasında ki

yasak meyve/adına çığlığım sirkeci gar duvarları

saatin 12 yi gösterdiği vakitlerde

aylardan yasak ayı

ayn deyim mi

bir numara kalmış 13 e

meydan korku gözlerle bürümüş

en güzelllikler törede 13 de

gelme denmiş miş bir hikaye

üstün körü safsatalar

monoloğ çağından arta kalan varsayımlar

bilirsin seni sana bırakmam

akamam kendi kendime

di

dili geçmişlik yok

gözlerinin samanından su

us'uma saplanan sözdür ok.

ok iyi ki kınından çıkmış/sın meydana

ey danalar girmiş bostan masalında

enleşen dengenle

dengemi bulan.Koca dağ türküsü

nice türkülere

...

,

Raşit Özdemir


*yağmur
Kapalı
11 Ağustos 2008 11:45

Kadınlar

Kadın gördüm ezilmiş,doğrultamaz belini

Ekmeğe katık yapar nasırlaşmış elini.

Kadın gördüm cephede,her biri bir cengaver

Tarihi karıştırın nicelerini över.

Kadın gördüm masada,içkiye olmuş meze

Bu ne tuhaf bir yazgı mecbur olmuş herkese

Kadın gördüm kırıtır her kaldırım taşında

Kana ekmek doğruyor hanesinde aşına

Kadın gördüm sınıfta cehaletle güreşir

Kendisi tükenirken gönüllerde devleşir

Kadın gördüm Kenan?da vatan koymuş adını

Siyonist kurşunlara vermişti evladını

Kadın gördüm sarılmış tabutlara ağlıyor

Başın sağ olsun dersen vatan sağolsun diyor

Kenan Ziya Akbaba


Mülga
Kapalı
11 Ağustos 2008 20:51

Ay'ra

vakit sensindir sessizliğindir

sessizliğimdir sesler duyulur

ay'ra çalıyor yıldızlar a

ya düşük çocuk şarkıların da

uyku ile uyanıklık arasında

sözlenen

söz

derviş mecnun arasında

nikahına şahittir

yak mimoza

Vakit gecedir

pencereden giren sesimin yüksekliği

sesim bülbüllerde yükseliyor

sesim açık denizlerden gelen

balıkçı motorlarında

derinlere aşık sünger

sen

sevgili ellerinde inci

ayaklarım kesilirken tabip elinde

kıyıların yar

düşen metafor dalgaları düzlemlerin,

yansımalarım,yanılsamalarım

yıldız ayla buluşur

balık pulunda

gönderilmemiş mektuplar okunur

kendime yazdığım!

Raşit ÖZDEMİR


Mülga
Kapalı
12 Ağustos 2008 22:57

Çocuklar

Çocuklardır!

büyüklerin tüm suçlarını çeken,

çocuklardır

çocukları öldüren

banliyö camlarında

en iyi çocuklar bilir

silah niyetine sapanları kullanırken.

Raşit Özdemir


Mülga
Kapalı
12 Ağustos 2008 23:41

yazı

bulunduğundan beri karmakarışık bir düzen değilmidir.

bu düzenlere inat

noktayı ilgisiz alakasız bir yerde koyduğumuz

tıpkı mutlaklık gibi.

yani şimdi tamda şimdi

ne zamandır yazmadıgım seslenmem.

'şeye' buna 'yazı' adı vermişler...

neden yazı ' yazamıyorum.'

..bir kaşif çıksa'

'bulucu'

durmadan dolaşan sesimi'

kainatın içinden toplasa da'

Pİ! düşürse...yazıya...

parmaklardan öte

avuçlar şahit.

uç noktalarımdan.

gecede oyuşdaşlı düşlerim.

düşerim...düşlerime!

Raşit Özdemir


Mülga
Kapalı
12 Ağustos 2008 23:44

'Bu sayfaya hiç bir sınırlama olmaksızın her konuda mesaj yazabilirsiniz'

her konuda mesaj yazılabilir diyor ve sınırlama olmadan.ilk sesten başlasam,harflerin peşine düşsem kelime olsam cümleyi kursam.büyüsem büyüdükce koscaman bir dev olsam.Yinede sana seni anlatamam.

Ya kendimi kendimi hiçte bilemem...toprak acıktı...

R.Özdemir

Toplam 78 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi