FAİZLE İLGİLİ MESELELER
Ana çizgileriyle faizi açıklar mısınız?
Soru: Nerdeyse Kur?an?ın yasakladığı ?haram faiz?in bugün kalmadığı söyleniyor. Değişik uygulamalarla hemen pek çok konu faiz olmaktan çıkarılmış bulunuyor. Borç alış-verişi altın ve dövize döndü, kimse ödünç vermek istemiyor vs. Faiz yasağının genel çerçevesi nedir? Riba ile faiz arasında fark var mıdır? Kur?an neyi yasaklıyor? Hakikaten vade farkı, enflasyon farkı, enflasyon oranındaki banka faizi vs. faiz yasağı kapsamına girmiyor mu? Toplu bir değerlendirme yapar mısınız?
Cevap:
Kur?an-ı Kerim ve sünnetteki ifedesiyle ?riba?nın yasaklandığında ve bunun uhrevi cezasının ağırlığında şüphe yoktur. Ancak ?riba? kapsamına nelerin girip girmediği ve ribanın illeti konusunda müctehitler arasında görüş ayrılıkları olmuştur. Bir haramın kapsamını belirlemek için önce onun tarifini yapıp, illetini belirlemek gerekir. Meselâ; içki yasağının illeti ?sarhoş etme (iskâr)? niteliğidir. Bu nitelik hangi çeşit yiyecek veya içeceklerde bulunursa o da yasak kapsamına girer. Bu içeceğin şarap, rakı, viski ya da bira adını alması sonucu değiştirmez.
Bu yüzden önce ribanın illeti ve tarifi üzerinde durmak gerekir.
Hanefilere göre, ölçü veya tartı ile alınıp satılan şeylerin kendi cinsi ile değişiminde bir taraf için konulan fazlalık riba olduğu gibi, aynı veya değişik cinslerin veresiye satışından doğacak hükmî fazlalık nesîe ribası adını almıştır. Meselâ; 100 gram altın 120 gr. altınla veya bir ton buğdayı 1,5 ton buğdayla peşin veya vadeli mübadelede riba gerçekleşir. Standart mallarda cinsler değişik olsa bile satışın peşin yapılması esası getirilmiştir. Meselâ; altını gümüşle, buğdayı arpa ile veya inşaat demirini çimento ile mübadelede miktarlar farklı olabilir, fakat değişimin peşin yapılması gerekir. Ancak altın, gümüş veya bunların yerine geçebilen nakit para ile diğer standart (mislî) malların peşin veya veresiye olarak satılması, ya da bunların para peşin mal veresiye bir muamele olan ?selem? akdine konu yapılması mümkün ve caizdir.
Böylece vadenin bağlayıcı olmadığı ?karz-ı hasen? ve nakit para karşılığı veresiye satışlarla selem akdi, İslâm toplumunun bu muamelelere olan ihtiyacı nedeniyle özel nass?larla (ayet-hadis) meşru kılınmıştır.
Faizin illeti cins ve miktar birliğidir. Buna göre ölçü ile alınıp satılan şeylerde cins ve ölçü birliği, tartı ile alınıp satılan şeylerde ise cins ve tartı birliği riba cereyan eden şeylerde ortak nitelik yani illettir.1 İşte bu nitelik gerçekleşen şeylerde aynı cinsin fazlalıkla değişiminde ?fazlalık?, aynı veya değişik cinsin vadeli değişiminde vade (hükmî fazlalık) riba sayılır.
Kur?an-ı Kerim?de; ?Eğer ribadan tevbe ederseniz anaparanız sizindir.?2 buyurulduğuna göre, taraflar arasında ?anapara?nın üstünde olan bir fazlalığın riba sayıldığında şüphe yoktur. ?Cahiliyye ribası? adı verilen bu riba çeşidinin nasıl cereyan ettiği kesin olarak biliniyordu. İbn Rüşd el-Hafid (ö.520/1126) bunu şöyle açıklar:
?Cahiliyye ribası, üzerinde ittifak edilen bir riba çeşidi olup, yasaklanmıştır. Onlar fazlasını almak üzere ödünç veriyorlar ve vade tanıyorlardı. Bu işlem şöyle oluyordu; borçlu alacaklıya ?Bana vade tanı, ben de sana olan borcumu arttırayım? diyordu. İşte Hz. Peygamber?in Veda Haccı?ndaki sözlerinde kasdettiği bu ribadır.3
İbn Cerir et-Taberi de bu konuda şu bilgiyi verir: ?Cahiliyye arapları şöyle diyordu; Allah?ın kullarına helal kıldığı alım-satım (bey?) riba gibidir. Ödeme tarihi gelen borçlu, alacaklısına ?bana vadeyi arttır, ben de borcumu arttırayım? der, bunu yaparlarsa kendilerine; işte helal olmayan riba budur, denilince de şöyle cevap verirlerdi: Bizim için malı ilk defa satarken satış bedelini arttırmakla, bu malın veresiye satılması halinde vadesinde ödenmeyen borcu, yeni bir vade tanıyarak arttırmak arasında hiçbir fark yoktur.?4
Ribanın kapsamı Ubade b. es-Samit (r.a)?ten nakledilen şu hadisle genişletilmiş ve standart (mislî) eşya da riba cereyan eden şeyler arasına alınmıştır: ?Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla hurma hurmayla ve tuz tuzla misli misline eşit ve peşin olarak satılırlar. Ancak maddeler farklı cinsle değiştirilecekse, peşin olmak şartıyla, istediğiniz gibi satış yapınız.?5 Bu hadisin Müslim' deki rivayetinde; ?Her kim fazla verir veya alırsa, şüphesiz riba yapmış olur. Bu konuda alan da veren de eşittir " 6 İlavesi vardır.
Çoğunluk müctehitlere göre, bu hadiste zikredilen altı madde ?örnek kabilinden? olup, ortak nitelik bunların ağırlık veya hacim ölçüsü ile alınıp satılan mallardan olmasıdır.
Buna göre ticari hayatta önemli yer tutan para ve döviz işlemlerinin ve sarrafların tüm altın, gümüş ve zinet işlemlerinin peşin olması gerekir. Diğer yandan mislî malların da aynı cinsle değişiminin eşit ve peşin olması, değişik cinslerin ise miktarı farklı olmakla birlikte yine peşin mübadeleye tabi tutulması gerekir.6
İslâm?da faiz yasağı ile rizikoya girmeksizin para hareketleri sonucunda miktarı önceden belirlenen bir gelir elde etme yolunun kapatılması amaçlanmıştır. Bu arada tasarruf sahiplerinin doğrudan yatırıma yönelmeleri yerine banka gibi bir takım aracı kuruluşların devreye girmesi ve kredilerin faiz maliyetleriyle birlikte müteşebbislere intikali de önlenmek istenmiştir. Bunun yanında darda bulunanların para ihtiyacını karşılamada faizin devreye girmesi bu darlığı daha da artırmaktadır.
Diğer yandan karz olarak verilen nakit para veya mislî malların geri verilmesinde fazlalığın olması için, bunları ilk olarak verirken, bu fazlalığın ?şart koşulması? veya toplumda ?örfleşmiş? bulunması gerekir. Aksi halde borçlunun kendiliğinden vereceği fazlalık veya başka bir cins maldan tek yanlı istekle ilave edeceği bir hediye faiz sayılmaz. Meselâ; ödünç bir parayı verirken ?yıl sonunda %70 fazlası ile geri alırım? demek, bu fazlalığı faiz yaparken, böyle birşey konuşulmaksızın, borçlu yıl sonunda kendiliğinden fazla bir şey verse bu caiz olur. Çünkü ödemek zorunda olmadığı bir fazlalığı kendi isteği ile üstlenmiş ve bir teberru olarak vermiş bulunur. Nitekim Hz. Peygamber?in de borcunu ziyade ederek ödediği ve ?sizin en hayırlınız borcunu en güzel şekilde ödeyeninizdir? buyurduğu nakledilmiştir.7
HAMDİ DÖNDÜREN TİCARET İLMİHALİ
FAİZLE İLGİLİ MESELELER
Ana çizgileriyle faizi açıklar mısınız?
Soru: Nerdeyse Kur?an?ın yasakladığı ?haram faiz?in bugün kalmadığı söyleniyor. Değişik uygulamalarla hemen pek çok konu faiz olmaktan çıkarılmış bulunuyor. Borç alış-verişi altın ve dövize döndü, kimse ödünç vermek istemiyor vs. Faiz yasağının genel çerçevesi nedir? Riba ile faiz arasında fark var mıdır? Kur?an neyi yasaklıyor? Hakikaten vade farkı, enflasyon farkı, enflasyon oranındaki banka faizi vs. faiz yasağı kapsamına girmiyor mu? Toplu bir değerlendirme yapar mısınız?
Cevap:
Kur?an-ı Kerim ve sünnetteki ifedesiyle ?riba?nın yasaklandığında ve bunun uhrevi cezasının ağırlığında şüphe yoktur. Ancak ?riba? kapsamına nelerin girip girmediği ve ribanın illeti konusunda müctehitler arasında görüş ayrılıkları olmuştur. Bir haramın kapsamını belirlemek için önce onun tarifini yapıp, illetini belirlemek gerekir. Meselâ; içki yasağının illeti ?sarhoş etme (iskâr)? niteliğidir. Bu nitelik hangi çeşit yiyecek veya içeceklerde bulunursa o da yasak kapsamına girer. Bu içeceğin şarap, rakı, viski ya da bira adını alması sonucu değiştirmez.
Bu yüzden önce ribanın illeti ve tarifi üzerinde durmak gerekir.
Hanefilere göre, ölçü veya tartı ile alınıp satılan şeylerin kendi cinsi ile değişiminde bir taraf için konulan fazlalık riba olduğu gibi, aynı veya değişik cinslerin veresiye satışından doğacak hükmî fazlalık nesîe ribası adını almıştır. Meselâ; 100 gram altın 120 gr. altınla veya bir ton buğdayı 1,5 ton buğdayla peşin veya vadeli mübadelede riba gerçekleşir. Standart mallarda cinsler değişik olsa bile satışın peşin yapılması esası getirilmiştir. Meselâ; altını gümüşle, buğdayı arpa ile veya inşaat demirini çimento ile mübadelede miktarlar farklı olabilir, fakat değişimin peşin yapılması gerekir. Ancak altın, gümüş veya bunların yerine geçebilen nakit para ile diğer standart (mislî) malların peşin veya veresiye olarak satılması, ya da bunların para peşin mal veresiye bir muamele olan ?selem? akdine konu yapılması mümkün ve caizdir.
Böylece vadenin bağlayıcı olmadığı ?karz-ı hasen? ve nakit para karşılığı veresiye satışlarla selem akdi, İslâm toplumunun bu muamelelere olan ihtiyacı nedeniyle özel nass?larla (ayet-hadis) meşru kılınmıştır.
Faizin illeti cins ve miktar birliğidir. Buna göre ölçü ile alınıp satılan şeylerde cins ve ölçü birliği, tartı ile alınıp satılan şeylerde ise cins ve tartı birliği riba cereyan eden şeylerde ortak nitelik yani illettir.1 İşte bu nitelik gerçekleşen şeylerde aynı cinsin fazlalıkla değişiminde ?fazlalık?, aynı veya değişik cinsin vadeli değişiminde vade (hükmî fazlalık) riba sayılır.
Kur?an-ı Kerim?de; ?Eğer ribadan tevbe ederseniz anaparanız sizindir.?2 buyurulduğuna göre, taraflar arasında ?anapara?nın üstünde olan bir fazlalığın riba sayıldığında şüphe yoktur. ?Cahiliyye ribası? adı verilen bu riba çeşidinin nasıl cereyan ettiği kesin olarak biliniyordu. İbn Rüşd el-Hafid (ö.520/1126) bunu şöyle açıklar:
?Cahiliyye ribası, üzerinde ittifak edilen bir riba çeşidi olup, yasaklanmıştır. Onlar fazlasını almak üzere ödünç veriyorlar ve vade tanıyorlardı. Bu işlem şöyle oluyordu; borçlu alacaklıya ?Bana vade tanı, ben de sana olan borcumu arttırayım? diyordu. İşte Hz. Peygamber?in Veda Haccı?ndaki sözlerinde kasdettiği bu ribadır.3
İbn Cerir et-Taberi de bu konuda şu bilgiyi verir: ?Cahiliyye arapları şöyle diyordu; Allah?ın kullarına helal kıldığı alım-satım (bey?) riba gibidir. Ödeme tarihi gelen borçlu, alacaklısına ?bana vadeyi arttır, ben de borcumu arttırayım? der, bunu yaparlarsa kendilerine; işte helal olmayan riba budur, denilince de şöyle cevap verirlerdi: Bizim için malı ilk defa satarken satış bedelini arttırmakla, bu malın veresiye satılması halinde vadesinde ödenmeyen borcu, yeni bir vade tanıyarak arttırmak arasında hiçbir fark yoktur.?4
Ribanın kapsamı Ubade b. es-Samit (r.a)?ten nakledilen şu hadisle genişletilmiş ve standart (mislî) eşya da riba cereyan eden şeyler arasına alınmıştır: ?Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla hurma hurmayla ve tuz tuzla misli misline eşit ve peşin olarak satılırlar. Ancak maddeler farklı cinsle değiştirilecekse, peşin olmak şartıyla, istediğiniz gibi satış yapınız.?5 Bu hadisin Müslim' deki rivayetinde; ?Her kim fazla verir veya alırsa, şüphesiz riba yapmış olur. Bu konuda alan da veren de eşittir " 6 İlavesi vardır.
Çoğunluk müctehitlere göre, bu hadiste zikredilen altı madde ?örnek kabilinden? olup, ortak nitelik bunların ağırlık veya hacim ölçüsü ile alınıp satılan mallardan olmasıdır.
Buna göre ticari hayatta önemli yer tutan para ve döviz işlemlerinin ve sarrafların tüm altın, gümüş ve zinet işlemlerinin peşin olması gerekir. Diğer yandan mislî malların da aynı cinsle değişiminin eşit ve peşin olması, değişik cinslerin ise miktarı farklı olmakla birlikte yine peşin mübadeleye tabi tutulması gerekir.6
İslâm?da faiz yasağı ile rizikoya girmeksizin para hareketleri sonucunda miktarı önceden belirlenen bir gelir elde etme yolunun kapatılması amaçlanmıştır. Bu arada tasarruf sahiplerinin doğrudan yatırıma yönelmeleri yerine banka gibi bir takım aracı kuruluşların devreye girmesi ve kredilerin faiz maliyetleriyle birlikte müteşebbislere intikali de önlenmek istenmiştir. Bunun yanında darda bulunanların para ihtiyacını karşılamada faizin devreye girmesi bu darlığı daha da artırmaktadır.
Diğer yandan karz olarak verilen nakit para veya mislî malların geri verilmesinde fazlalığın olması için, bunları ilk olarak verirken, bu fazlalığın ?şart koşulması? veya toplumda ?örfleşmiş? bulunması gerekir. Aksi halde borçlunun kendiliğinden vereceği fazlalık veya başka bir cins maldan tek yanlı istekle ilave edeceği bir hediye faiz sayılmaz. Meselâ; ödünç bir parayı verirken ?yıl sonunda %70 fazlası ile geri alırım? demek, bu fazlalığı faiz yaparken, böyle birşey konuşulmaksızın, borçlu yıl sonunda kendiliğinden fazla bir şey verse bu caiz olur. Çünkü ödemek zorunda olmadığı bir fazlalığı kendi isteği ile üstlenmiş ve bir teberru olarak vermiş bulunur. Nitekim Hz. Peygamber?in de borcunu ziyade ederek ödediği ve ?sizin en hayırlınız borcunu en güzel şekilde ödeyeninizdir? buyurduğu nakledilmiştir.7
HAMDİ DÖNDÜREN TİCARET İLMİHALİ