KOCA RAGIP PAŞA ve ŞAİR HAŞMET
Koca Ragıp Paşa, bir temmuz günü öğle vakti, Üsküd...ar iskelesine çıkmış. Biraz gezinmek istemişti; ancak hararetinden aşırı derecede susamış. Kendisi, bir gölgeye oturup, oynamakta olan çocuklara seslenmiş:
- Çocuklar, kimin evi yakında ise bana bir bardak su getirsin.Çocuklar arasında Haşmet de varmış.
-Ben getiririm, demiş ve gidip toprak bir kâse içinde buzlu turşu suyu getirmiş.
Ragıp Paşa, bu hâle pek memnun olmuş ve turşu suyunu kana kana içmiş. Sonra çocuğa teşekkür etmek için demiş ki:
- Yavrum, ben su istemiştim, sen turşu suyu getirdin. Çok düşüncelisin, teşekkür ederim.
- Hiç gerek yok amca! Annem, turşu küpüne fare düştüğünden bu yana gelene geçene soğuk turşu suyu ikram ediyor.
Ragıp Paşa, fena halde öfkelenir ve oturduğu yerden fırlayıp elindeki turşu çanağını yere çarpar. O zaman Haşmet dayanamaz:
- Eyvah, kedimin yal çanağını kırdınız. Şimdi annem benden hesap sorar.
Ragıp Paşa, birden duraklar ve çocuğun çok zeki olduğunu, hazır cevaplılığını ve bunları muziplik olsun diye yaptığını anlar.Sonra Haşmet'i yanına evlatlık alır. Onu okutur, yetiştirir.
Haşmet gençlik çağına gelince konağın halayıklarından birine tutulur ve köşe bucak, kızı nerede görse sıkıştırır. Ragıp Paşa, durumu fark eder ve onu evden çıkarmak ister. Ancak, önce Haşmet'e bir oyun oynamayı düşünür. Halayığı çağırır ve ona tembih eder:
-Kızım, Haşmet sana tekrar musallat olursa onu odana davet et. Ben kapının önünde olacağım. Ona razı olacakmş gibi yapıp elinde nesi var nesi yok, al.
Kız söyleneni yapar ve Haşmet'i odasına çağırır. Ona şartlarını söylemeye başlar:
- Bak Haşmetciğim! Ben de sana tutkunum; ama ben zavallı, kimsesiz bir halayık kızıyım. Kimim kimsem yok. Bu buluşmayı paşa hazretleri duyarsa, beni konaktan kovar. Sonra dışarlarda aç bi-ilaç ne yaparım. Onun için önce kendimi garantiye almalıyım. Sözün kısası, bana şu kadar altın vermezsen bu iş olmaz.
Haşmet, kesesindeki bütün altınları kıza uzatır;
-Al serv-i revânım. İstediğin altın olsun.
Kız bu minval üzere, naz ve işveye devamla Haşmet'in nesi var nesi yoksa alır.Hatta malik olduğu tek gayrimenkul tarlanın da tapusunu ele geçirir. Haşmet verdikçe kız işveyi arttırır; kız cilvelendikçe Haşmet verir.Sonunda kız;
-Haşmetciğim, der.Bu yapacak olduğumuz günah bizi iflâh etmez.Ben, öte dünyada cehenneme gidersem, hiç gönlün razı olur mu ? Onun için bana imanını da ver!
Haşmet çılgına dönmüş gözlerini kıza dikip ayağa fırlar:
- Vallahi de yok billahi de yok!
Kapıda onları dinlemekte olan Ragıp Paşa, gülmekten katılarak içeri girer:
- Ne yaptın Haşmet, iman elden gitti!..
-Ne yapayım paşa hazretleri, var desem onu da alacaktı!..
KOCA RAGIP PAŞA ve ŞAİR HAŞMET
Koca Ragıp Paşa, bir temmuz günü öğle vakti, Üsküd...ar iskelesine çıkmış. Biraz gezinmek istemişti; ancak hararetinden aşırı derecede susamış. Kendisi, bir gölgeye oturup, oynamakta olan çocuklara seslenmiş:
- Çocuklar, kimin evi yakında ise bana bir bardak su getirsin.Çocuklar arasında Haşmet de varmış.
-Ben getiririm, demiş ve gidip toprak bir kâse içinde buzlu turşu suyu getirmiş.
Ragıp Paşa, bu hâle pek memnun olmuş ve turşu suyunu kana kana içmiş. Sonra çocuğa teşekkür etmek için demiş ki:
- Yavrum, ben su istemiştim, sen turşu suyu getirdin. Çok düşüncelisin, teşekkür ederim.
- Hiç gerek yok amca! Annem, turşu küpüne fare düştüğünden bu yana gelene geçene soğuk turşu suyu ikram ediyor.
Ragıp Paşa, fena halde öfkelenir ve oturduğu yerden fırlayıp elindeki turşu çanağını yere çarpar. O zaman Haşmet dayanamaz:
- Eyvah, kedimin yal çanağını kırdınız. Şimdi annem benden hesap sorar.
Ragıp Paşa, birden duraklar ve çocuğun çok zeki olduğunu, hazır cevaplılığını ve bunları muziplik olsun diye yaptığını anlar.Sonra Haşmet'i yanına evlatlık alır. Onu okutur, yetiştirir.
Haşmet gençlik çağına gelince konağın halayıklarından birine tutulur ve köşe bucak, kızı nerede görse sıkıştırır. Ragıp Paşa, durumu fark eder ve onu evden çıkarmak ister. Ancak, önce Haşmet'e bir oyun oynamayı düşünür. Halayığı çağırır ve ona tembih eder:
-Kızım, Haşmet sana tekrar musallat olursa onu odana davet et. Ben kapının önünde olacağım. Ona razı olacakmş gibi yapıp elinde nesi var nesi yok, al.
Kız söyleneni yapar ve Haşmet'i odasına çağırır. Ona şartlarını söylemeye başlar:
- Bak Haşmetciğim! Ben de sana tutkunum; ama ben zavallı, kimsesiz bir halayık kızıyım. Kimim kimsem yok. Bu buluşmayı paşa hazretleri duyarsa, beni konaktan kovar. Sonra dışarlarda aç bi-ilaç ne yaparım. Onun için önce kendimi garantiye almalıyım. Sözün kısası, bana şu kadar altın vermezsen bu iş olmaz.
Haşmet, kesesindeki bütün altınları kıza uzatır;
-Al serv-i revânım. İstediğin altın olsun.
Kız bu minval üzere, naz ve işveye devamla Haşmet'in nesi var nesi yoksa alır.Hatta malik olduğu tek gayrimenkul tarlanın da tapusunu ele geçirir. Haşmet verdikçe kız işveyi arttırır; kız cilvelendikçe Haşmet verir.Sonunda kız;
-Haşmetciğim, der.Bu yapacak olduğumuz günah bizi iflâh etmez.Ben, öte dünyada cehenneme gidersem, hiç gönlün razı olur mu ? Onun için bana imanını da ver!
Haşmet çılgına dönmüş gözlerini kıza dikip ayağa fırlar:
- Vallahi de yok billahi de yok!
Kapıda onları dinlemekte olan Ragıp Paşa, gülmekten katılarak içeri girer:
- Ne yaptın Haşmet, iman elden gitti!..
-Ne yapayım paşa hazretleri, var desem onu da alacaktı!..