Editörler : Lanet

_turnusol_
Aday Memur
31 Temmuz 2009 13:00

Ağaca bir taş attım,

Düşmedi taşım,

Düşmedi taşım.

Taşımı ağaç yedi;

Taşımı isterim,

Taşımı isterim.

Orhan Veli


euslu
Kapalı
31 Temmuz 2009 13:37

MERDİVEN

Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,

Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,

Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...

Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,

Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;

Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,

Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisan-ı hafi:dir ki ruha dolmakta,

Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

Ahmet HAŞİM


kadir_07
Yasaklı
31 Temmuz 2009 15:10

Uzatsan ellerini,

Sımsıkı tutup,hiç bırakmayacağım.

Öpüp,koklayıp o ince beyaz parmaklarını

Bir daha seni hiç bırakmayacağım.

Gözlerimi göreceksin dönüp bir baksan..

Dönüp bir baksan,

Yüzüme nur yağacak.

Bak göreceksin gözlerim seni nasıl kavrayacak...

Dönüp, bir baksan,

Gözlerim gözlerine değecek.

İstemesen de

Bir gün mutlaka yolun bana düşecek.

Gecelerin karanlıklarında yatarken yorgan-döşek.

Biraz düşünsen,biraz yüreğini dinlesen..

Beni göreceksin kendinde..

Göreceksin senden hiç uzakta değilim.

Senden hiç uzak değilim.

Ne dersen de!

Ne yaparsan yap!

Biliyorum içindeyim...


1789__ÖKK
Müsteşar Yardımcısı
23 Ağustos 2009 22:52

sen yoksun artık hayatımda

artık bittin gözümdeki yaş bile değilsin

unuttum beyhudeymiş sevdam

sevmeyi senle öğrendim unutmayıda senden öğrendim

sevmiyorum seni istemiyorum seni yoksun yoksun

içimi acıtan o sevda yok gittin ve bittin.

1789_ökk


kibarcık
Şube Müdürü
23 Ağustos 2009 23:25

Aldırma Reis

Sen içerdeyken ben

Sinemalara gittim

Bütün filmlerini seyrettim

O sevdiğimiz artistin

Sen içerdeyken ben

Vita kutularında çiçek yetiştirdim

Sokakta top oynadım çocuklarla

Ayakkabılarımı eskittim

Güneşe karşı durdum sabahları

Geceleri bir başıma yıldızları bekledim

Annenin gönlüne su serptim

Aldırma dedim aldırma

Bir şarkı söyle bir dilek tut herkes için

Bir ada rüzgarı gibi

Sürtünerek geç hayata

Bir sarmaşık gibi tutun

Ve değer ver hatıralara

Aldırma dedim

Sen annesin, aldırma

Sen içerdeyken ben

Kiramı ödedim pijamalarımı giydim

Haber bültenlerini izledim

Gazetelerden kupon kestim

Sen içerdeyken ben

Sigara içtim, öksürdüm

Otobüse bindim

Fotoğraflarımıza baktım

Acıyan yanlarımı körelttim

Deniz kıyısında yürüdüm

Manavdan soğan aldım

Yeni çıkan şarkıları dinledim

Kafeste beslediğimiz kuşu saldım

Islık çaldım

..........

..........

İbrahim Sadri


_neden_
Müsteşar Yardımcısı
24 Ağustos 2009 15:37

Söz Olsun ( Aşk)

Yitirdiğim birşey var, sende arıyorum

Yüreğim bir madenci feneri, yol uçurum

Yaklaşma diyorsan 'Peki' umudum

Bir daha kimseden sormayacağım seni

Söz olsun...

Akrep tutmuş gibi kirpiklerinin ucundan

Beni görünce üşüyorsun, 'Tamam'

Uğramam bir daha, kamçılasa da kanım

Sana kör bakacağım, görmeyeceğim seni

Söz olsun...

Dağlara doğru uçan kuşlarla

Tüm sırları soyulmuş nemli düşlerle

Öfke çiçekleri getiren kışlarla

Korkma, yokuşlarda yormayacağım seni

Söz olsun...

Kurtlar gibi ulusa da gönlüm ardından

Sormayacağım yüzünü izini yollardan

Tüfeğimin namlusunun ucuna konan

Kınalı keklik olsan da vurmayacağım seni

Söz olsun...

Bir kuvvet iksiridir eski fotoğrafların

Bakışların konuşur, kilitlense de dudakların

Şimdi yol ayrımındayız, sakın

Af çıkmazsa artık, sarmıyacağım seni

Söz olsun...

Elindedir, dönüştür bu ağıtı serenotlara

Düş atları uçursun bizi bulutlara

İki kılınç gibi dövüşürken akla kara

Adak olsan da kurban vermeyeceğim seni

Söz olsun, söz olsun, söz olsun.....

Bahattin Karakoç


kibarcık
Şube Müdürü
24 Ağustos 2009 17:36

İSTANBUL ..

Evin içinde bir oda, odada İstanbul

Odanın içinde bir ayna, aynada İstanbul

Adam sigarasını yaktı, bir İstanbul dumanı

Kadın çantasını açtı, çantada İstanbul

Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm

Çekmeğe başladı, oltada İstanbul

Bu ne biçim su, bu nasıl şehir

Şişede İstanbul, masada İstanbul

Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık

Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul

İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım

Nereye gidersen git, orada İstanbul.

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN


kibarcık
Şube Müdürü
25 Ağustos 2009 17:17

KIŞ BAHÇELERİ

Dinmiş denizin şarkısı, rüzgar uyumakta,

Rıhtım boyu sonsuz bir üzüntüyle karaltı

Körfez düşünür, Kanlıca mahzundur uzakta,

Mazi gibi sislenmiş Emirgan Çınaraltı.

Can verdi kışın sunduğu taslarla zehirden

Her gonca kızıl bir gül açarken yolumuzda,

Üstündeki son dallar ağarmış diye birden

Pas tuttu nihayet suların rengi havuzda.

Yerlerde gezen hatıralar var korulukta;

Yapraklar, atılmış nice mektuplara eştir.

Mehtaba çalan sapsarı benziyle ufukta,

Binlerce dalın verdiği tek meyva güneştir.

İçlenme tabiattaki yekpare kederden,

Yas tutma dağılmış diye kuşlarla çiçekler.

Onlar dönecektir yine gittikleri yerden,

Onlarla giden günlerimiz dönmeyecektir.

F.N.ÇAMLIBEL


pikniktüpü
Müsteşar Yardımcısı
26 Ağustos 2009 09:31

Zübde-î âlemsin sen..

Ey dil ey dil niye bu rütbede pür gamsın sen

Gerçi virane isen genc-i mutalsamsın sen

Secde- ferma-yi melek zat-ı mükerremsin sen

Bildiğin gibi değil cümleden akvamsın sen

Ruhsun nefha-i Cibril ile tev?emsin sen

Sırr-ı Hak?sın mesel-i İsi-i Meryemsin sen

Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen

Merdüm-i dide-i ekvan olan âdemsin sen

Merteben ayn-ı musemmadadır esma sanma

Merciin Halik-i eşyadadır eşya sanma

Gördüğün emr-i muhakkakları rü?ya sanma

Başkasın kendini suretle heyula sanma

Keşf ile sabit olan ma?niyi da?va sanma

Hakkına söylenen evsafı müdara sanma

Hoşça bak zatına kim zübde-î âlemsin sen

Merdüm-i dide-i ekvan olan âdemsin sen

İnleyip sırrını faşeyleme ağyara sakın

Düşme bilmezlik ile varta-i inkara sakın

Değmesün ahların kakül-i dil-dara sakın

Sonra Mansur gibi çıkman olur dara sakın

Arz-i acz etmeyesin yareden ol yara sakın

Bulduğun cevher-i alileri biçare sakın

Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen

Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen

Sendedir mahzen-i esrar-ı mahabbet sende

Sendedir ma?den-i envar-ı fütüvvet sende

Gizli gizli dahi vardır nice halet sende

Ma?rifet sende hüner sende hakikat sende

Nazar etsen yer ü gök duzah u cennet sende

Arş u kürsiyy ü melek sendedir elbet sende

Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen

Merdüm-i dide-i ekvan olan âdemsin sen

Hayftır şah iken alemde geda olmayasınKeder-alude-i ümmid u reca olmayasın

Vadi-i ye?se düşüp hiç ü heba olmayasın

Yanılıp reh-rev-i sahra-yı bela olmayasın

Ademe muttasıl ol ta ki cuda olmayasın

Secdeler eyle ki merdud-i Huda olmayasın

Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen

Merdüm-i dide-i ekvan olan âdemsin sen

Berk-i hatıf gibi bu kayd-i sivadan güzer et

Erişen har u hasa ateş-i aşkı siper et

Damenin tutmaya asar-ı alayık hazer et

Şemş veş hahiş-i Munla ile azm-i sefer et

Saf kıl ayineni kabil-i aks-i suver et

Hele bir cem?-i havas eyle de Galib nazar et

Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen

Merdüm-i dide-i ekvan olan âdemsin sen


Türkçeci0505
Başbakan Müsteşarı
26 Ağustos 2009 13:38

KIMI SEVSEM SENSIN

kimi sevsem sensin / hayret

sevgi hepsini nasıl değiştiriyor

gözleri maviyken yaprak yeşili

senin sesinle konuşuyor elbet

yarim bakışları o kadar tehlikeli

senin sigaranı senin gibi içiyor

kimi sevsem sensin / hayret

senden nedense vazgeçilemiyor

her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet

sarışın başladığım esmer bitiyor

anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli

dudakları keskin kırmızı jilet

bir belaya çattık / nasıl bitirmeli

gitar kımıldadı mı zaman deliniyor

kimi sevsem sensin / hayret

kapıların kapalı girilemiyor

kimi sevsem sensin / senden ibaret

hepsini senin adınla çağırıyorum

arkamdan şımarık gülüşüyorlar

getirdikleri yağmur / sende unuttuğum

hani o sımsıcak iri çekirdekli

senin gibi vahşi öpüşüyorlar

kimi sevsem sensin / hayret

in misin cin misin anlamıyorum

ATİLLA İLHAN


mihri48
Genel Müdür
26 Ağustos 2009 19:06

Son Mektup

Ölürsem şaşırma

Ölebilirim

Ölürsem ağlama

Yine gelirim

Ölürsem seslenme

Uyuyacağım

Ölürsem üzülme

Yaşayacağım

Ölürsem bekleme

Geri dönemem

Ölürsem ölme

Sensiz edemem

Ümit Yaşar OĞUZCAN


mühendismakina
Aday Memur
27 Ağustos 2009 01:52

Akşam erken iner mahpushaneye.

Ejderha olsan kar etmez.

Ne kavgada ustalığın,

Ne de çatal yürek civan oluşun.

Kar etmez, inceden içine dolan,

Alıp götüren hasrete.

Akşam erken iner mahpushaneye.

İner, yedi kol demiri,

Yedi kapıya.

Birden, ağlamaklı olur bahçe.

Karşıda, duvar dibinde,

Üç dal gece sefası,

Üç kök hercai menekşe...

Aynı korkunç sevdadadır

Gökte bulut, dalda kaysı.

Başlar koymağa hapislik.

Karanlık can sıkıntısı...

"Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri,

Bense volta'dayım ranza dibinde

Ve hep olmayacak şeyler kurarım,

Gülünç, acemi, çocuksu...

Vurulsam kaybolsam derim,

Çırılçıplak, bir kavgada,

Erkekçe olsun isterim,

Dostluk da, düşmanlık da.

Hiçbiri olmaz halbuki,

Geçer süngüler namluya.

Başlar gece devriyesi jandarmaların...

Hırsla çakarım kibriti,

İlk nefeste yarılanır cıgaram,

Bir duman alırım, dolu,

Bir duman, kendimi öldüresiye,

Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin,

Ama akşam erken iniyor mahpushaneye.

Ve dışarda delikanlı bir bahar,

Seviyorum seni,

Çıldırasıya...

Ahmed ARİF


kibarcık
Şube Müdürü
27 Ağustos 2009 06:06

AĞUSTOS KONUĞU

Odama bir an giren uçucu bir böcek

-Arıdan irice, kanatları renkli-

Dolaştı bir süre, vızıldamadan.

Sonra bulup yolunu pencerenin

Çıkıp gitti

Bir öykü çeviriyordum Çehov'dan

Masamda bira bardağı

-Odam, kitaplarım,olağan dünyam-

Tül perdede ağustos ışınları

Tanık oldu yaşamıma

Bu uçucu böcek, sadece bir an

Çıkıp gitti sonra

Tıpkı yaşamıma bir an katılan

Sonra yitip giden bir sevgili gibi

ATAOL BEHRAMOĞLU


MehLiKa4
Aday Memur
27 Ağustos 2009 09:13

BAŞKA YARINLAR

Bugün yüzünde bir başka güzellik var senin,

Bugün dudağında başka bir tad var,

Boyunda başka bir yücelik.

Bugün kırmızı gülün bir başka daldan.

Ayın gökyüzüne bugün sığmamış.

Göklere benzeyen göğsün bugün daha geniş.

Hangi yanından kalktın bu sabah, söyle,

Bir başka kavga var dünyada senin yüzünden,

Dünyada bir başka gidiş

Biz senin gözlerinden gördük

Arslanlara meydan okuyan o ceylanı,

Başka bir ovası var o ceylanın bugün

İki cihandan da dışarı

Seven insanın ayağı mı yok,

İşte ona ölümsüzlük kapandı.

Yukarlarda onunla uçar gider.

Gözlerinin denizinde onu arama.

O inci bir başka denizde.

Bakarsın bugün sever bu yürek,

Yarın sevilir bakarsın.

Yüreğimin özünde başka yarınlar var.

MEVLANA CELALETTİN RUMİ


gamze9
Kapalı
27 Ağustos 2009 16:23

Bir İş Var

Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?

Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?

Her zaman güzel mi bu kadar,

Bu eşya, bu pencere?

Değil,

Vallahi değil;

Bir iş var bu işin içinde.

Orhan Veli Kanık


MehLiKa4
Aday Memur
28 Ağustos 2009 08:52

SEN

Koku, tad, sıcak... sende her aradığım vardı:

Seni soğuk bulanlar, ısıtamayanlardı.

ARİF NİHAT ASYA


pikniktüpü
Müsteşar Yardımcısı
28 Ağustos 2009 09:57

Anadolu

Beşikler vermişim Nuh?a

Salıncaklar hamaklar

Havva anan dünkü çocuk sayılır

Anadoluyum ben

Tanıyor musun

Utanırım

Utanırım fıkaralıktan

Ele güne karşı çıplak

Üşür fidelerim

Harmanım kesat

Kardeşliğin çalışmanın

Beraberliğin

Atom güllerinin katmer açtığı

Şairlerin bilginlerin dünyalarında

Kalmışım bir başına

Bir başına ve uzak

Biliyor musun

Binlerce yıl sağılmışım

Korkunç atlılarıyla parçalamışlar

Nazlı seher sabah uykularımı

Hükümdarlar saldırganlar haydutlar

Haraç salmışlar üstüme

Ne İskender takmışım

Ne şah ne sultan

Göçüp gitmişler gölgesiz

Selam etmişim dostuma

Ve dayatmışım

Görüyor musun

Nasıl severim bir bilsen

Köroğlunu, Karayılanı, meçhul askeri

Sonra Pir Sultanı, ve Bedrettini

Sonra kalem yazmaz bir nice sevda

Bir bilsen bunlar beni nasıl severdi

Bir bilsen Urfada kurşun atanı

Minareden barikattan servi dalından

Ölüme nasıl gülerdi

Bilmeni mutlak isterim

Duyuyor musun

Öyle yıkma kendini

Öyle mahsun öyle garib

Nerede olursan ol

İçerde dışarıda derste sırada

Yürü üstüne üstüne

Tükür yüzüne celladın

Fırsatcının fesatcınıın hayının

Dayan kitap ile

Dayan iş ile

Tırnak ile diş ile

Umut ile sevda ile düş ile

Dayan rüsva etme beni

Gör nasıl yeniden yaratılırım

Namuslu genç ellerinle

Kızlarım oğullarım var gelecekte

her biri vazgeçilmez cihan parçası

kaç bin yıllık hasretimin goncası

gözlerinden

gözlerinden öperim

bir umudum sende

anlıyor musun

Ahmet arif


alisenfb
Kapalı
28 Ağustos 2009 21:48

BAĞLANMAYACAKSIN

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.

"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.

Demeyeceksin işte.

Yaşarsın çünkü.

Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.

Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.

Ve zaten genellikle o daha az sever seni,

Senin onu sevdiğinden.

Çok sevmezsen, çok acımazsın.

Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.

Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.

Senin değillermiş gibi davranacaksın.

Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de

korkmazsın.

Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.

Çok eşyan olmayacak mesela evinde.

Paldır küldür yürüyebileceksin.

İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,

Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.

Gökyüzünü sahipleneceksin,

Güneşi, ayı, yıldızları...

Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.

"O benim." diyeceksin.

Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin...

Mesela gökkuşağı senin olacak.

İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait

olacaksın.

Mesela turuncuya, yada pembeye.

Ya da cennete ait olacaksın.

Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.

Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem

de hep senin kalacakmış gibi hayat.

İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...

CAN YUCEL


fuzüli3
Kapalı
29 Ağustos 2009 22:34

AYNALAR

Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;

İşte yakalandık, kelepçelendik!

Çıktınız umulmaz anda karşıma,

Başımın tokmağı indi başıma.

Suratımda her suç bir ayrı imza,

Benmişim kendime en büyük ceza!

Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!

Acı, hapsettiğin sefil gölgeme!

Nur topu günlerin kanına girdim.

Kutsi emaneti yedim, bitirdim.

Doğmaz güneşlere bağlandı vade;

Dişlerinde, köpek nefsin, irade.

Günah, günah, hasat yerinde demet;

Merhamet, suçumdan aşkın merhamet!

Olur mu, dünyaya indirsem kepenk:

Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk?

Çıkamam, aynalar, aynalar zindan.

Bakamam, aynada, aynada vicdan;

Beni beklemeyin, o bir hevesti;

Gelemem, aynalar yolumu kesti.

Necip Fazıl KISAKÜREK


kibarcık
Şube Müdürü
05 Eylül 2009 06:37

Pamuk İpliği

Sonsuz maviliğin kralıyken martılar

Adını unuttum hasretlerin

Sahi mevsimlerin hangisiydi

Yıkılmıştı aramızdaki köprü

Zaten pamuk ipliğiydi

Sonra...........

Anlımın ortasına bir kurşun sıkıldı

Altında kaldım bütün suçların

İşte gördüğün gibi

Her halimden belli

Hüznüme

suskun zamanları giydirdim şimdi

Öylesine yorgundum ki

Vurdum mu vuruldum mu... bilemedim

Yıldızların saklandığı karanlıklar

Çığlıklarımıda sakladılar

Bu yüzden dinmiyor kanamalı sızım

Ben aslında

Mutluluğu çizmeye çalışıyordum

Deniz mavisine boyuyordum tuvalimi

Martıları ekliyordum özgürce

Arkasından kaleme sarılıyordum

İlham diye........

Aşk a aşıktım çünkü

Duygularıma sevgi bulaşıyordu

Ve sonra........sonra şiirlerim küstü

Sen miydin giden ben mi kalan

Yada tam tersi olan

Bildiğim tek şey

Bende öldüm ardından

Bakma yaşıyor olmama

İnanki İğreti yaşananlar

Dedim ya pamuk ipliğiydi aslında

Kopmuştu çoktan bizi bağlıyan

Bütün hikayeler canımın içi

Ayrılıktan ve yanlızlıktan yana şimdi

Ve dinlediğim tüm masallar

Muzeyyen Baskir (Antoloji.com)

Toplam 146 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi