bakınız tespite...
Bu çocuklardan biri liberal, özgürlükçü, AB yolunda, Türk modern muhafazakarlığının genlerini taşıyan bir evlat olacak.!!!!
Diğeri ise daha otoriter, daha içe kapanmacı ve dedesinin baskın İslamcılık genini daha güçlü bir şekilde taşıyan bir evlat olacak.
Siyaset sosyolojisi açısından bu hamileliğin nedenleri doğacak çocukların karakterinden elbette daha önemli.
Hamileliğin nedenlerden ilki yerel seçimlerde ortaya çıkan tablo.
Bu tablo, parti içinde çok ciddi bir tartışma başlattı...
Parti içinde Tayyip Bey'e fatura çıkartan bir kesim var. Abdullah Gül, yeni kabinede etkisini artırdı. Başbakan bir anlamda yalnızlaştırıldı...
Ama bir yandan da kendini bir vasata mahkum etti.
Sadece 'Gündemin Cumhurbaşkanı'...
'Kürt meselesinde iyi şeyler olacak' lafı kofluğu ortaya koydu.
Bülent Arınç, başlıbaşına,
yumurtaları dölleyen spermlerden biri...
Etkisini, çocuklardan biri üzerinde göreceğiz.
İkinci sebep, Türkiye'nin içinde olduğu derin ideolojik buhran.
AKP, kendi içinde dönüşen; yol ayrımına giren Cumhuriyet katarındaki, altı temel vagonun, bir büyük uzlaşı ve uyumla, dağılmadan yoluna devam etmesini sağlayacak bir entelektüel birikime sahip değil.
AKP, bir ramazan çadırı...
AKP, ' Kimlik değil, hizmet' politikasına mahkum... Bu ne demek?
Kadın kolları, gençlik kolları, teşkilat ve kimlik yok. Recep Tayyip Erdoğan'ı AKP resminden çıkarttığınızda geriye ne kalıyor?
Omurgası çıkan bir 'et yığını'.
AKP'nin otoriter sultanı; kabadayısı Tayyip Bey...
Bu arada kabadayı eski mahallemizde iyi bir şeydir... Şirret külhanbeyinden ayırmak gerekir.
Kabadayı, mahallenin namusunu korur (Davos)...
Ancak kabadayı olmak etmiyor... Mahalle değişti... AKP'nin temsil ettiği kimlik tıpkı bir ramazan çadırı gibi...
Halkımız en iyi yemeğin verildiği ramazan çadırı önünde kuyruk olur...
Türkiye'nin siyaset haritası değişirken.
Türkiye'nin siyaset haritasının kimlik parametreleri bellidir.
İslamcılık, milliyetçilik ve laiklik... AKP hangisi? Hepsinden bir tutam ve elbette aslen hiçbiri...
Cumhuriyet katarındaki altı aktörü sayalım.
Burjuva, asker, sivil toplum, cemaatler, Kürtler, İslamcılar...
Elbette bu katarlar kendi içinde kompartımanlara ayrılır.
Burjuva mesela...
TÜSİAD ve MÜSİAD iki ayrı burjuvayı temsil ediyor... Yeni karar verici burası olacak. Çıkarlar ise uzlaştıracak.
Asker mesela...
Tarihi bir yol ayrımında... Cumhuriyetin kurucusudur ve sahibidir bu nedenle temel aktördür... Bu kimliğini korumalı diyen 'gelenekçi ve eski kadro'... 'Evet, elbette öyledir. Ancak, kendimize yeni bir pozisyon tayin etmeliyiz. Muhtıra verdik, millet Abdullah Gül'ü Köşk'e çıkarttı. Bu miladımızdır.'
Sivil toplum mesela...
Asıl anlayış ve uyum aslında bu ana gövdede saklı... Yüzyıllardır içinde barındırdığı uzlaşı kültürü, ekonomik daralma ve işsizlikten ötürü daha da gerilmezse, Türkiye Cumhuriyeti fikrini aynı yerde tutarak dönüştürecek.
Cemaatler mesela...
Fethullah Gülen cemaati ve hareketi... İçindeki 'kendini bilmezler'i ayıklamak zorunda... Üç milyonluk bu dev güç içeride ve dışarıda sanılanın aksine çok ciddi bir sıkışma evresinde. 'Uzlaşı' ve 'hoşgörü' şiarları hiç olmadığı kadar yara aldı. Samimiyet sınavında çaktılar... Geçen ay hocaefendinin bizzat aldığı bir kararla bir tayin furyası yaşandı... Bu furyanın ardından, gerçekten bir uzlaşı ve hoşgörü süreci samimiyetle başlar mı? İnşallah.
Kürtler mesela...
'Part-time' Kürtler ve 'Full time' Kürtler var... DTP'nin yüzde kaç aldığı ortada... Metropollerde yaşayan Kürtlerin siyasi tercihleri ortada... Elbette tüm katar çelikten yapılı iken onlar plastikten değil... Yani ayrı görmek yerine aynı görmenin sırrı bizi bir arada tutan materyali görmekten geçiyor. O da İslam.
İslamcılar mesela...
Saadet Partisi en önemli aktördü... En samimi aktördü... Fakat bir Fatih Erbakan için bu Türkiye'ye yapılır mı? Bilemiyorum...
Milliyetçilik nerede diyorsanız?
Tüm bu katarların içinde milliyetçilik var ve elbette en önemlisi...
Milliyetçi ve İslamcı Kürtler (ki dikkatle izlenmesi gereken) Hizbullah'tır.
Laik milliyetçi Kürtler diyorsanız (PKK'dır).
Sünni milliyetçiler hem askerde, hem cemaatlerde, hem İslamcılar'da yer yer ana gövde oluşturacak güçle ve inançla duruyorlar.
'Cumhuriyet dönüşüyor.'
Türkiye'nin demokrasi mücadelesinin tarihi elbette bugünler içinde yazılacak. Bizzat bizler tarafından... Türkiye'de Siyasi Partiler Kanunu değişmeden, Seçim Kanunu değişmeden ama her şeyden önemlisi Basın Kanunu değişip, medya patronlarının devlet ihalelerine girmesi engellenmeden demokrasi Godot'dur...
Siyasetin etkili ve fakat çatışan aktörlerine makul bir uzlaşı zemini işaret edebilme cesareti gösteren aydınların konuşturulması şu anda herşeyden önemli...
prof.dr hakan yavuz..
bakınız tespite...
Bu çocuklardan biri liberal, özgürlükçü, AB yolunda, Türk modern muhafazakarlığının genlerini taşıyan bir evlat olacak.!!!!
Diğeri ise daha otoriter, daha içe kapanmacı ve dedesinin baskın İslamcılık genini daha güçlü bir şekilde taşıyan bir evlat olacak.
Siyaset sosyolojisi açısından bu hamileliğin nedenleri doğacak çocukların karakterinden elbette daha önemli.
Hamileliğin nedenlerden ilki yerel seçimlerde ortaya çıkan tablo.
Bu tablo, parti içinde çok ciddi bir tartışma başlattı...
Parti içinde Tayyip Bey'e fatura çıkartan bir kesim var. Abdullah Gül, yeni kabinede etkisini artırdı. Başbakan bir anlamda yalnızlaştırıldı...
Ama bir yandan da kendini bir vasata mahkum etti.
Sadece 'Gündemin Cumhurbaşkanı'...
'Kürt meselesinde iyi şeyler olacak' lafı kofluğu ortaya koydu.
Bülent Arınç, başlıbaşına,
yumurtaları dölleyen spermlerden biri...
Etkisini, çocuklardan biri üzerinde göreceğiz.
İkinci sebep, Türkiye'nin içinde olduğu derin ideolojik buhran.
AKP, kendi içinde dönüşen; yol ayrımına giren Cumhuriyet katarındaki, altı temel vagonun, bir büyük uzlaşı ve uyumla, dağılmadan yoluna devam etmesini sağlayacak bir entelektüel birikime sahip değil.
AKP, bir ramazan çadırı...
AKP, ' Kimlik değil, hizmet' politikasına mahkum... Bu ne demek?
Kadın kolları, gençlik kolları, teşkilat ve kimlik yok. Recep Tayyip Erdoğan'ı AKP resminden çıkarttığınızda geriye ne kalıyor?
Omurgası çıkan bir 'et yığını'.
AKP'nin otoriter sultanı; kabadayısı Tayyip Bey...
Bu arada kabadayı eski mahallemizde iyi bir şeydir... Şirret külhanbeyinden ayırmak gerekir.
Kabadayı, mahallenin namusunu korur (Davos)...
Ancak kabadayı olmak etmiyor... Mahalle değişti... AKP'nin temsil ettiği kimlik tıpkı bir ramazan çadırı gibi...
Halkımız en iyi yemeğin verildiği ramazan çadırı önünde kuyruk olur...
Türkiye'nin siyaset haritası değişirken.
Türkiye'nin siyaset haritasının kimlik parametreleri bellidir.
İslamcılık, milliyetçilik ve laiklik... AKP hangisi? Hepsinden bir tutam ve elbette aslen hiçbiri...
Cumhuriyet katarındaki altı aktörü sayalım.
Burjuva, asker, sivil toplum, cemaatler, Kürtler, İslamcılar...
Elbette bu katarlar kendi içinde kompartımanlara ayrılır.
Burjuva mesela...
TÜSİAD ve MÜSİAD iki ayrı burjuvayı temsil ediyor... Yeni karar verici burası olacak. Çıkarlar ise uzlaştıracak.
Asker mesela...
Tarihi bir yol ayrımında... Cumhuriyetin kurucusudur ve sahibidir bu nedenle temel aktördür... Bu kimliğini korumalı diyen 'gelenekçi ve eski kadro'... 'Evet, elbette öyledir. Ancak, kendimize yeni bir pozisyon tayin etmeliyiz. Muhtıra verdik, millet Abdullah Gül'ü Köşk'e çıkarttı. Bu miladımızdır.'
Sivil toplum mesela...
Asıl anlayış ve uyum aslında bu ana gövdede saklı... Yüzyıllardır içinde barındırdığı uzlaşı kültürü, ekonomik daralma ve işsizlikten ötürü daha da gerilmezse, Türkiye Cumhuriyeti fikrini aynı yerde tutarak dönüştürecek.
Cemaatler mesela...
Fethullah Gülen cemaati ve hareketi... İçindeki 'kendini bilmezler'i ayıklamak zorunda... Üç milyonluk bu dev güç içeride ve dışarıda sanılanın aksine çok ciddi bir sıkışma evresinde. 'Uzlaşı' ve 'hoşgörü' şiarları hiç olmadığı kadar yara aldı. Samimiyet sınavında çaktılar... Geçen ay hocaefendinin bizzat aldığı bir kararla bir tayin furyası yaşandı... Bu furyanın ardından, gerçekten bir uzlaşı ve hoşgörü süreci samimiyetle başlar mı? İnşallah.
Kürtler mesela...
'Part-time' Kürtler ve 'Full time' Kürtler var... DTP'nin yüzde kaç aldığı ortada... Metropollerde yaşayan Kürtlerin siyasi tercihleri ortada... Elbette tüm katar çelikten yapılı iken onlar plastikten değil... Yani ayrı görmek yerine aynı görmenin sırrı bizi bir arada tutan materyali görmekten geçiyor. O da İslam.
İslamcılar mesela...
Saadet Partisi en önemli aktördü... En samimi aktördü... Fakat bir Fatih Erbakan için bu Türkiye'ye yapılır mı? Bilemiyorum...
Milliyetçilik nerede diyorsanız?
Tüm bu katarların içinde milliyetçilik var ve elbette en önemlisi...
Milliyetçi ve İslamcı Kürtler (ki dikkatle izlenmesi gereken) Hizbullah'tır.
Laik milliyetçi Kürtler diyorsanız (PKK'dır).
Sünni milliyetçiler hem askerde, hem cemaatlerde, hem İslamcılar'da yer yer ana gövde oluşturacak güçle ve inançla duruyorlar.
'Cumhuriyet dönüşüyor.'
Türkiye'nin demokrasi mücadelesinin tarihi elbette bugünler içinde yazılacak. Bizzat bizler tarafından... Türkiye'de Siyasi Partiler Kanunu değişmeden, Seçim Kanunu değişmeden ama her şeyden önemlisi Basın Kanunu değişip, medya patronlarının devlet ihalelerine girmesi engellenmeden demokrasi Godot'dur...
Siyasetin etkili ve fakat çatışan aktörlerine makul bir uzlaşı zemini işaret edebilme cesareti gösteren aydınların konuşturulması şu anda herşeyden önemli...
prof.dr hakan yavuz..