4- SAİD NURSİ (Direnen ve yürüyen İman)
1.1878 yılında Bitlis?in Hizan Kazasına bağlı İsparit Nahiyesinin Nurs Köyünde dünyaya geldi
2.Öğrenim hayatına dokuz yaşında Tağ Köyündeki medresede başladı. Eğitim hayatı çok hareketli geçti. Kendine uygun medrese arayışıyla yaşadığı bölgede bir çok medreselerde kısa sürelerle bulundu. Bu arayış yaklaşık üç yıl sürdü.
3.Daha sonra Bitlis?e giden Said Nursî, o dönem medrese âlimleri arasında gelenek olan ilmî tartışmalara katıldı. Bu ilmî münazaralardaki üstün başarıları, zekâsı ve hafızasıyla herkesin takdirini kazandı. Bu tartışmalar sonunda on altı yaşındayken aldığı icazetini kabul ettirip, ilmî rüştünü ispat etti ve ?Bediüzzaman? diye anılmaya başlandı.
4.Genç âlimin ününü duyan Van Valisi Hasan Paşa onu Van?a davet etti. Van?da uzun süre kaldı ve araştırmalarına devam etti. Hasan Paşa?nın yerine tayin olan Tahir Paşa?nın geniş kütüphanesinde fen ilimlerine dair kitapları inceleme imkânı bularak fizik, kimya, coğrafya, astronomi ve felsefe ile ilgilendi.
5.Van?da bulunduğu yıllar Said Nursî?nin düşünce dünyasında önemli oluşumların meydana geldiği dönemdir. Bir gazetede okuduğu İngiliz Sömürgeler Bakanı Gladstone?un Kur?ân?ın yok edilmesi veya Müslümanların Kur?ân?dan soğutulması gerektiğine dair sözü Bediüzzaman?ı derinden etkiledi ve daha sonraki hayatını Kur?ân?ın anlaşılmasına adadı.
6.Doğunun en önemli problemlerinden olan öğrenim ihtiyacının giderilmesi için Doğu?da fen ilimleriyle medrese ilimlerinin birlikte okutulacağı bir üniversite kurulması gerektiğini düşünen Üstad Said Nursî, bu fikrini hükümete iletmek ve böyle bir projeyi gerçek gerçekleştirmek için gerekli teşebbüslerde bulunmak amacıyla 1907?de İstanbul?a gitti
7.O yıllarda İstanbul?un gündemini hürriyet ve meşrutiyet tartışmaları oluşturuyordu. Üstad Said Nursî de bu tartışmalara katıldı ve gazetelerde yayınladığı makaleleriyle hürriyet ve meşrutiyetin İslâma aykırı olmadığını bilakis istibdat ve mutlâkiyetçi yönetimlerin İslâma aykırı olduğunu savundu.
8.1909 yılındaki 31 Mart olaylarında karışıklığı önlemek amacıyla konuşmalar yapmasına ve yatıştırıcı rol oynamasına rağmen, tutuklanarak ?Divan-ı Harp?te idam talebiyle yargılandı ve beraat etti
9.1910 yılında İstanbul?dan ayrılarak Van?a döndü ve yöredeki aşiretleri ziyaret ederek başta meşrutiyet, hürriyet, anayasa, parlamento gibi konular olmak üzere bir çok konuda yöre halkını aydınlatıcı bilgiler verdi. Aynı yıl, bu görüşmeleri özetleyen Münazarat adlı eserini yazdı.
10.Aynı yılın kışında Şam?da bulunduğu sırada yöredeki âlimlerin daveti üzerine Şam Emevî Camiinde âlimlere hitaben İslâm dünyasının problemleri hakkında hitapta bulundu. Bu konuşması 1911 yılında Hutbe-i Şamiye adıyla yayınlandı.
11.1913 yılında ?Medresetü?z-Zehra? adını verdiği üniversitenin temelini Van Valisiyle birlikte attı. Ancak Birinci Dünya Savaşı çıkınca öğrencileriyle birlikte cepheye gitti ve uğruna çok çaba sarf ettiği üniversite projesi de savaş sebebiyle yarım kaldı.
12.Savaş sırasında İşârâtü?l-İ?câz isimli tefsir kitabını yazmaya başladı. Bu savaşta pek çok talebesi şehit oldu ve kendisi de 1916?da Ruslara esir düştü. Yaklaşık iki buçuk senelik esaret hayatı Rus ihtilalinin getirdiği karışıklık sırasında firar etmesiyle son buldu. Sibirya, B erlin, Varşova ve Sofya üzerinden 1918?de İstanbul?a geldi.
13.Takvimler 1920 yılını gösterdiğinde İstanbul İngilizler tarafından işgal ediliyordu. Üstad Said Nursî işgale karşı tepkisini yayınladığı Hutuvat-ı Sitte risâlesiyle halkı işgale karşı uyandırmaya çalıştı ve Anadolu hareketini ?isyan? olarak niteleyen Şeyhülislâm fetvasına karşı bir fetva yayınlayarak Kuva-yı Milliye hareketini destekledi.
14.İstanbul?daki faaliyetleri sebebiyle hakkında İngilizlerin idam kararı aldığı Said Nursî, Anadoluda ki Büyük Millet Meclisi tarafından ısrarla Ankara?ya davet ediliyordu. Bu davetler sonucunda 19 Kasım 1922?de Ankara?ya geldi ve Mecliste resmî bir törenle karşılandı.
15.Ancak, vekillerin dine karşı umursamaz tavırları karşısında uyarı için bir beyanname yayınladı. Fakat onun bu çalışmaları, Mustafa Kemal ile tartışmalarına sebep oldu
16.Van?da Erek dağında inzivaya çekildi ve ibadetle meşgul oldu. Siyasetin merkezinden kendisine önerilen makamları reddederek bir dağın başına çekilip, siyasetten uzak durup ibadetle meşgul olması Üstad Said Nursî?de yeni bir dönemin işaretlerini veriyordu.
17.Esaret hayatından itibaren başlayan sorgulama sonucunda, Kur?ân?ı 20. yüzyıl insanının anlayışına uygun bir tarzda açıklayan Risale-i Nur?un yazıldığı ve kendisinin ?Yeni Said Dönemi? diye adlandırdığı yeni bir dönemi ortaya çıktı.
18.Bu Yeni Said döneminde onu hiç rahat bırakmadılar. 1924 yılında başlayan Şeyh Said isyanı bahane edilerek Ankara Hükümetinin emriyle Erek Dağından alınıp Burdur?a mecburî ikâmete gönderildi. Burdur?la başlayan dönemde yalnızlığa mahkum edildi.
19.Burdur?da Nur?un İlk Kapısı adlı eserini yazdı. Buradan 1926 yılında Isparta?ya gönderilen Üstad Said Nursî, Isparta?da kısa bir süre kaldıktan sonra Eğirdir İlçesi?nin Barla Köyüne mecburî ikamete gönderildi. Barla?daki yaklaşık sekiz yıllık mecburî ikamet hayatı boyunca Sözler, Lemalar ve Mektubat adlı eserlerin büyük bölümünü yazdı.
20.Barla döneminde zehirlenme, özel hayatın ihlâli ve dostlarıyla görüşmelerin keyfi engellenmesi gibi çeşitli baskı ve zulümlerle rahatsız ettikleri Üstad Said Nursî?yi daha yakından gözleyip, kontrol altında tutmak için Ankara?nın emriyle tekrar Isparta merkezine getirdiler
21.19 Ağustos 1935 tarihinde verilen kararla bir sene hapis ve Kastamonu?da bir yıllık gözetim altında zorunlu ikamete mahkum edildi. Eskişehir?deki bir yıllık hapis hayatının ardından Kastamonu?ya gönderildi.
22.Ankara hükümetinin talimatıyla Afyonkarahisar?ın Emirdağ ilçesinde zorunlu ikamete tabi tutuldu. 1948 yılında Afyon Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hakkında yeniden dava açılan Üstad Said Nursî, 1949 yılında beraat etti
23.Afyon mahkemesinin beraat kararının ardından yeniden Emirdağ?a döndü.
Üçüncü Said olarak adlandırdığı dönem ise Risale-i Nur?u neşir, yani çoğaltma ve yayma dönemidir. Bu dönem Bediüzzamanın Risale-i Nur?un yayılmasına ve anlaşılmasına yönelik hizmetlere ağırlık verdiği, hizmetin geleceği açısından sosyal hayatla meşgul olduğu bir dönemdir. Bu yıllar bir nebze de olsa rahatlamanın ve hürriyet havasının estiği yıllardır. Muhtelif halk tabakalarına Risale-i Nur hakikatleri duyurulmuş ve özellikle üniversite ortamlarında Risale-i Nur okunmaya başlamıştır.
24.1960 yılı Ocak ayında başladığı seyahatinde İstanbul, Ankara, Konya ve Emirdağ?a uğrayarak tekrar Isparta?ya döndü. 20 Mart 1960 yılında hasta olmasına rağmen, kendilerinin ısrarlı isteği sonucunda talebeleri tarafından Urfa?ya götürüldü. Burada hastalığı iyice ağırlaşan Üstad Bediüzzaman, 23 Mart 1960 tarihinde kaldığı otelin mütevazi odasında hakkın rahmetine kavuştu.
4- SAİD NURSİ (Direnen ve yürüyen İman)
1.1878 yılında Bitlis?in Hizan Kazasına bağlı İsparit Nahiyesinin Nurs Köyünde dünyaya geldi
2.Öğrenim hayatına dokuz yaşında Tağ Köyündeki medresede başladı. Eğitim hayatı çok hareketli geçti. Kendine uygun medrese arayışıyla yaşadığı bölgede bir çok medreselerde kısa sürelerle bulundu. Bu arayış yaklaşık üç yıl sürdü.
3.Daha sonra Bitlis?e giden Said Nursî, o dönem medrese âlimleri arasında gelenek olan ilmî tartışmalara katıldı. Bu ilmî münazaralardaki üstün başarıları, zekâsı ve hafızasıyla herkesin takdirini kazandı. Bu tartışmalar sonunda on altı yaşındayken aldığı icazetini kabul ettirip, ilmî rüştünü ispat etti ve ?Bediüzzaman? diye anılmaya başlandı.
4.Genç âlimin ününü duyan Van Valisi Hasan Paşa onu Van?a davet etti. Van?da uzun süre kaldı ve araştırmalarına devam etti. Hasan Paşa?nın yerine tayin olan Tahir Paşa?nın geniş kütüphanesinde fen ilimlerine dair kitapları inceleme imkânı bularak fizik, kimya, coğrafya, astronomi ve felsefe ile ilgilendi.
5.Van?da bulunduğu yıllar Said Nursî?nin düşünce dünyasında önemli oluşumların meydana geldiği dönemdir. Bir gazetede okuduğu İngiliz Sömürgeler Bakanı Gladstone?un Kur?ân?ın yok edilmesi veya Müslümanların Kur?ân?dan soğutulması gerektiğine dair sözü Bediüzzaman?ı derinden etkiledi ve daha sonraki hayatını Kur?ân?ın anlaşılmasına adadı.
6.Doğunun en önemli problemlerinden olan öğrenim ihtiyacının giderilmesi için Doğu?da fen ilimleriyle medrese ilimlerinin birlikte okutulacağı bir üniversite kurulması gerektiğini düşünen Üstad Said Nursî, bu fikrini hükümete iletmek ve böyle bir projeyi gerçek gerçekleştirmek için gerekli teşebbüslerde bulunmak amacıyla 1907?de İstanbul?a gitti
7.O yıllarda İstanbul?un gündemini hürriyet ve meşrutiyet tartışmaları oluşturuyordu. Üstad Said Nursî de bu tartışmalara katıldı ve gazetelerde yayınladığı makaleleriyle hürriyet ve meşrutiyetin İslâma aykırı olmadığını bilakis istibdat ve mutlâkiyetçi yönetimlerin İslâma aykırı olduğunu savundu.
8.1909 yılındaki 31 Mart olaylarında karışıklığı önlemek amacıyla konuşmalar yapmasına ve yatıştırıcı rol oynamasına rağmen, tutuklanarak ?Divan-ı Harp?te idam talebiyle yargılandı ve beraat etti
9.1910 yılında İstanbul?dan ayrılarak Van?a döndü ve yöredeki aşiretleri ziyaret ederek başta meşrutiyet, hürriyet, anayasa, parlamento gibi konular olmak üzere bir çok konuda yöre halkını aydınlatıcı bilgiler verdi. Aynı yıl, bu görüşmeleri özetleyen Münazarat adlı eserini yazdı.
10.Aynı yılın kışında Şam?da bulunduğu sırada yöredeki âlimlerin daveti üzerine Şam Emevî Camiinde âlimlere hitaben İslâm dünyasının problemleri hakkında hitapta bulundu. Bu konuşması 1911 yılında Hutbe-i Şamiye adıyla yayınlandı.
11.1913 yılında ?Medresetü?z-Zehra? adını verdiği üniversitenin temelini Van Valisiyle birlikte attı. Ancak Birinci Dünya Savaşı çıkınca öğrencileriyle birlikte cepheye gitti ve uğruna çok çaba sarf ettiği üniversite projesi de savaş sebebiyle yarım kaldı.
12.Savaş sırasında İşârâtü?l-İ?câz isimli tefsir kitabını yazmaya başladı. Bu savaşta pek çok talebesi şehit oldu ve kendisi de 1916?da Ruslara esir düştü. Yaklaşık iki buçuk senelik esaret hayatı Rus ihtilalinin getirdiği karışıklık sırasında firar etmesiyle son buldu. Sibirya, B erlin, Varşova ve Sofya üzerinden 1918?de İstanbul?a geldi.
13.Takvimler 1920 yılını gösterdiğinde İstanbul İngilizler tarafından işgal ediliyordu. Üstad Said Nursî işgale karşı tepkisini yayınladığı Hutuvat-ı Sitte risâlesiyle halkı işgale karşı uyandırmaya çalıştı ve Anadolu hareketini ?isyan? olarak niteleyen Şeyhülislâm fetvasına karşı bir fetva yayınlayarak Kuva-yı Milliye hareketini destekledi.
14.İstanbul?daki faaliyetleri sebebiyle hakkında İngilizlerin idam kararı aldığı Said Nursî, Anadoluda ki Büyük Millet Meclisi tarafından ısrarla Ankara?ya davet ediliyordu. Bu davetler sonucunda 19 Kasım 1922?de Ankara?ya geldi ve Mecliste resmî bir törenle karşılandı.
15.Ancak, vekillerin dine karşı umursamaz tavırları karşısında uyarı için bir beyanname yayınladı. Fakat onun bu çalışmaları, Mustafa Kemal ile tartışmalarına sebep oldu
16.Van?da Erek dağında inzivaya çekildi ve ibadetle meşgul oldu. Siyasetin merkezinden kendisine önerilen makamları reddederek bir dağın başına çekilip, siyasetten uzak durup ibadetle meşgul olması Üstad Said Nursî?de yeni bir dönemin işaretlerini veriyordu.
17.Esaret hayatından itibaren başlayan sorgulama sonucunda, Kur?ân?ı 20. yüzyıl insanının anlayışına uygun bir tarzda açıklayan Risale-i Nur?un yazıldığı ve kendisinin ?Yeni Said Dönemi? diye adlandırdığı yeni bir dönemi ortaya çıktı.
18.Bu Yeni Said döneminde onu hiç rahat bırakmadılar. 1924 yılında başlayan Şeyh Said isyanı bahane edilerek Ankara Hükümetinin emriyle Erek Dağından alınıp Burdur?a mecburî ikâmete gönderildi. Burdur?la başlayan dönemde yalnızlığa mahkum edildi.
19.Burdur?da Nur?un İlk Kapısı adlı eserini yazdı. Buradan 1926 yılında Isparta?ya gönderilen Üstad Said Nursî, Isparta?da kısa bir süre kaldıktan sonra Eğirdir İlçesi?nin Barla Köyüne mecburî ikamete gönderildi. Barla?daki yaklaşık sekiz yıllık mecburî ikamet hayatı boyunca Sözler, Lemalar ve Mektubat adlı eserlerin büyük bölümünü yazdı.
20.Barla döneminde zehirlenme, özel hayatın ihlâli ve dostlarıyla görüşmelerin keyfi engellenmesi gibi çeşitli baskı ve zulümlerle rahatsız ettikleri Üstad Said Nursî?yi daha yakından gözleyip, kontrol altında tutmak için Ankara?nın emriyle tekrar Isparta merkezine getirdiler
21.19 Ağustos 1935 tarihinde verilen kararla bir sene hapis ve Kastamonu?da bir yıllık gözetim altında zorunlu ikamete mahkum edildi. Eskişehir?deki bir yıllık hapis hayatının ardından Kastamonu?ya gönderildi.
22.Ankara hükümetinin talimatıyla Afyonkarahisar?ın Emirdağ ilçesinde zorunlu ikamete tabi tutuldu. 1948 yılında Afyon Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hakkında yeniden dava açılan Üstad Said Nursî, 1949 yılında beraat etti
23.Afyon mahkemesinin beraat kararının ardından yeniden Emirdağ?a döndü.
Üçüncü Said olarak adlandırdığı dönem ise Risale-i Nur?u neşir, yani çoğaltma ve yayma dönemidir. Bu dönem Bediüzzamanın Risale-i Nur?un yayılmasına ve anlaşılmasına yönelik hizmetlere ağırlık verdiği, hizmetin geleceği açısından sosyal hayatla meşgul olduğu bir dönemdir. Bu yıllar bir nebze de olsa rahatlamanın ve hürriyet havasının estiği yıllardır. Muhtelif halk tabakalarına Risale-i Nur hakikatleri duyurulmuş ve özellikle üniversite ortamlarında Risale-i Nur okunmaya başlamıştır.
24.1960 yılı Ocak ayında başladığı seyahatinde İstanbul, Ankara, Konya ve Emirdağ?a uğrayarak tekrar Isparta?ya döndü. 20 Mart 1960 yılında hasta olmasına rağmen, kendilerinin ısrarlı isteği sonucunda talebeleri tarafından Urfa?ya götürüldü. Burada hastalığı iyice ağırlaşan Üstad Bediüzzaman, 23 Mart 1960 tarihinde kaldığı otelin mütevazi odasında hakkın rahmetine kavuştu.