Yaşamak zorundasındır,
kimi zaman duvarlar,
üstüne, üstüne gelir,
kendini çaresiz yorgun ve de
tükenmiş hissedersin
ve hatta öylesine bezgindir ki hayat,
etrafındaki sesler, senden millerce uzak,
ayak sesleri, farklı bir galaksideymişcesine,
yabancıdır sana
ama yine de yaşamak zorundasındır,
sevdiklerin için
ve de seni sevenler için...
Kimi zaman mutluymuşsun gibi,
kimi zaman gülümseyerek aynalara;
giyinir,
kuşanır,
taranırsın.
Allanıp pullanarak,
takıp takıştırarak,
tadını çıkarırsın sanki hayatın
ama hissetmezsin hiçbirşeyi.
İçinde kopan med cezirleri,
duyamaz senden başka hiçkimse,
o sesleri ve dokuz onda sekizliklik depremleri
ve işin en komiği de nedir?
Senden uzak gelişir,
seninle ilgili
ve kesinlikle
sana ait olan herşey,
sanki
sanki
sanki,
yaşanan ömür senin değilmiş gibi,
rayından fırlamış bir vagon gibi,
savrulur durursun gardan gara.
Durmak istersin duramazsın,
bazen de öyle bir durur ki tüm evren,
ne yaparsan yap,
yörüngenden bir mikron bile ,
kımıldayamazsın
ama herşeye rağmen,yoluna çıkan tüm engellere rağmen,
tökezlesen de,
engellensen de,
yaşamak zorundasındır ...
Çünkü tüm karamsarlıklara rağmen,
ölüm çok uzak bir ihtimal!
Hele, hele pes etmek,
ölümden de beterdir...
İşte bu nedenle,
yeni dikilen bir fidanın toprakla ilk teması gibi,
yeni doğan bir çocuğun annesine ilk kaynaşması gibi,
merakla,
sevinçle ve coşkuyla,
yaşamak zorundasındasındır,
hayatta.
Sarılarak,
tüm sevdiklerine
arzuyla.
NOT:ALINTIDıR
Yaşamak zorundasındır,
kimi zaman duvarlar,
üstüne, üstüne gelir,
kendini çaresiz yorgun ve de
tükenmiş hissedersin
ve hatta öylesine bezgindir ki hayat,
etrafındaki sesler, senden millerce uzak,
ayak sesleri, farklı bir galaksideymişcesine,
yabancıdır sana
ama yine de yaşamak zorundasındır,
sevdiklerin için
ve de seni sevenler için...
Kimi zaman mutluymuşsun gibi,
kimi zaman gülümseyerek aynalara;
giyinir,
kuşanır,
taranırsın.
Allanıp pullanarak,
takıp takıştırarak,
tadını çıkarırsın sanki hayatın
ama hissetmezsin hiçbirşeyi.
İçinde kopan med cezirleri,
duyamaz senden başka hiçkimse,
o sesleri ve dokuz onda sekizliklik depremleri
ve işin en komiği de nedir?
Senden uzak gelişir,
seninle ilgili
ve kesinlikle
sana ait olan herşey,
sanki
sanki
sanki,
yaşanan ömür senin değilmiş gibi,
rayından fırlamış bir vagon gibi,
savrulur durursun gardan gara.
Durmak istersin duramazsın,
bazen de öyle bir durur ki tüm evren,
ne yaparsan yap,
yörüngenden bir mikron bile ,
kımıldayamazsın
ama herşeye rağmen,yoluna çıkan tüm engellere rağmen,
tökezlesen de,
engellensen de,
yaşamak zorundasındır ...
Çünkü tüm karamsarlıklara rağmen,
ölüm çok uzak bir ihtimal!
Hele, hele pes etmek,
ölümden de beterdir...
İşte bu nedenle,
yeni dikilen bir fidanın toprakla ilk teması gibi,
yeni doğan bir çocuğun annesine ilk kaynaşması gibi,
merakla,
sevinçle ve coşkuyla,
yaşamak zorundasındasındır,
hayatta.
Sarılarak,
tüm sevdiklerine
arzuyla.
NOT:ALINTIDıR