Editörler : E.Kayı Han

03 Temmuz 2009 18:01

Harameyn Nereye?

Her yeni hac ve umre döneminde Haremeyn toprakları bir yıl öncesinden çok daha fazla umreciyi ve hacıyı ağırlıyor. Bu gerçekten sevindirici bir durum. Bunda artan nüfus kadar hac ve umre ibadetinin ifasında artan hassasiyetin de payı var muhakkak.

Hac ve umrecilerin sayısının artması Haremeyn topraklarında hiç kuşkusuz, ibadetlerin rahatlıkla yerine getirilmesi noktasında bir takım sıkıntıları da beraberinde getirmiyor değil. Şeytan taşlama mahallinde yıllar boyu yaşanan zorluklar herkesin malumu. Geçen yıllardan itibaren devreye sokulan genişletme projesi ile şeytan taşlama mahallinde yaşanan sıkıntı önemli ölçüde halledilmiş bulunuyor. Baştan sona yenilenen şeytan taşlama mahallinde artık saatte 500 bin hacı hiçbir sıkıntı yaşamadan vazifelerini yerine getirebiliyor.

Elektrikli Yürüyüş Bantında Say

Geçen hac döneminden sonra başlatılan Say mahallinin genişletilmesi projesinde de önemli bir mesafe kat edilmiş durumda. Yeni proje ile mevcut say mahallinin hemen paraleline başlatılan yeni bir say alanı inşaatı neredeyse tamamlanmak üzere.

40 metre genişliğinde olan yeni say alanı, terasla birlikte dört kattan ol uşuyor. Ayrıca bir de zemin kat bulunuyor, bu kat Doğu meydanını tavaf alanına bağlamak için kullanılacak.

Yapılan diğer bir yenilik ise birinci ve ikinci katlarda yaşlılar ve özürlüler için elektrikli yürüyüş bantları. Proje tamamlandığında saatte 200 binden fazla kişinin say yapmasına imkân sağlanmış olacak.

Gökdelenler Şehri Mekke!

Şeytan taşlama ve say mahallinde gerçekleştirilen genişletmelerinin yanı sıra Suud yönetimi tüm Mekke ve Medine?nin baştan başa şeklini değiştirecek devasa bir projeyi hayata geçirmeye hazırlanıyor. 10 yıl içinde tamamlanması öngörülen ve tam 14 milyar dolarlık bir proje bu. Aralarında yeni yapılmış olanların da bulunduğu 7 bin binanın yıkılacağı ifade ediliyor.

Ömer Tepesi projesi çerçevesinde bölgede, iş makineleriyle düzleştirilme çalışmaları başladı bile. 230 bin metrekarelik alana 30 katlı gökdelen oteller, yerleşim birimleri, alışveriş merkezleri ve sosyal tesisler inşa edilecek. Burada en az 100 bin kişinin ikamet etmesi bekleniyor. Proje tamamlandığında 100 bin kişi aynı anda havalandırmalı özel alanlarda namaz kılabilecek. Proje kapsamında Hilton otelinin taşınarak, binasının yıkılacağı belirtiliyor.

Bu projelerin dışında Kindama Tepesi çalışmaları kapsamında Kabe'nin yanındaki Kraliyet Sarayı Kompleksinin hemen arkasındaki tepede, gökdelen şeklinde otel binaları, alışveriş merkezleri kurulacak.

Ayrıca Kabe'nin hemen yanındaki Ecyad hastanesinin de yer aldığı kompleksin yıkılacağı, buraya çok katlı binalar kurulacağı, hastanenin bu binalardan birinde hizmet vereceği ifade ediliyor.

Kabe'nin güneyinde yer alan Hicrah bölgesinde ise şu anda 1170 metrekare olan ibadet alanının, 30 bin metrekareye çıkarılacağı belirtiliyor. Yeni projelerle Kabe'de ibadet alanının kapasitesinin 100 bin artırılacağı kaydediliyor.

Kabe çevresinde yürütülen ve tamamı 10 yıl içinde tamamlanması öngörülen proje bittiğinde bölgenin görüntüsü tamamen değişmiş olacak

Hemen hemen benzer nitelikteki bir başka proje de Medine için hazırlanmış durumda. Medine de gökdelenlerden fazlasıyla nasibini alacak bir başka değişle.

?Bu proje, Mekke'nin Manhattanlaşmasıdır?

Suud yönetimi konaklama, ulaşım gibi alanlarda sağlayacağı kolaylıklar nedeniyle bu projeye büyük önem veriyor. Ancak şehir planlamacıları ve mimarlar ise bunun zaten çok az kalan kültürel mirası tamamen yok edecek bir proje olarak nitelendiriyor ve büyük tepki gösteriyor.

Suudi Arabistanlı mimar Sami Angavi, Mekke?yi gökdelenler şehrine döndürecek proje daha ortalıklarda yok iken tam olarak da 2005 yılında kutsal şehirdeki tarihi dokuya yönelik tahribata dikkat çekerken uyarıyordu; ?gördükleriniz yapılacakların %10?u bile değil; böyle devam ederse çok daha kötü olacak. Tarihleri Hz. Muhammed?in dönemine dek uzanan sadece 20 yapı kaldı ve bunlar her an yıkılabilir. Bu Mekke ve Medine?nin tarihi ile geleceğinin sonu olur? diyordu.

Sami Angavi o günlerde Mekke?nin yıkımı konusunda bir ?protesto fısıltısı bile? olmamasını kınarken, ?Hz. Muhammed?in oturduğu ve vahiy aldığı evlerden biri yıkıldı ve hiç kimse bunu umursamadı? diyordu.

Haremeyn?i gökdelenler şehrine döndürecek olan projenin detaylarının ortaya çıkmasından sonra Suudlu mimarın endişesinde ne denli haklı olduğu anlaşılıyor.

Washington?da faaliyet gösteren Körfez Araştırma Enstitüsü Başkanı Ali el Ahmet de Mekke?de olup biteni şu çarpıcı sözleriyle özetliyor; ?Mekke Las Vegas?a dönüşmeye başladı ve bu bir felaket. Bu durum Müslümanlar üzerinde feci bir etki yaratır çünkü bölge böyle giderse Mekke?ye gitmenin insanlar üzerinde manevi etkisi kalmayacak. Tüm gördüğünüz cam, beton yığınları?

Harameyn?de tarihi dokunun ve İslam mirasının yok oluşuna dikkat çekenler arasında Londra?da bulunan (Islamic Heritage Foundation) İslami Kültürel Miras Vakfı?nın kurucusu ve eski başkanı Dr. İrfan Ahmed Alavi de var. ?Bu Mekke?nin sonu olur? diyen Dr. Ahmed, ?Osmanlılar zamanında, Harem-i Şerif?ten daha yüksek bina yapılmamıştı. Bugün ise yapılar mabetten çok daha yüksek ve hürmetsiz? diyor ve ekliyor; ?Bu proje, Mekke'nin Manhattanlaşmasıdır. Bugün Mekke ve Medine'nin son günlerine şahit oluyoruz."

The Independent gazetesinde yer alan bir demecinde Dr. İrfan Ahmed Alavi, Arabistan?da kültürel mirasın nasıl yok edildiğine dair bakın başka neler diyor:

"Hz Muhammed'in annesi Hz. Amine'nin mezarı 1998'de bulundu. Buldozerlerle yıkıldı ve içine benzin döküldü. İslam dünyasında binlerce kişiye dilekçe göndermemize rağmen kimse bu yıkımı durdurmak için harekete geçmedi." Bugün Mekke'de 1400 yıl önceden kalma 20'den az yapı kaldı. Bu kayıp tarihten örneklere bakalım:

Hz Hatice'nin evi: Yıkıldı ve yerine abdesthane yapıldı.

Hz Ebu Bekir'in evi: Şimdi Hilton Oteli'nin kompleksi içinde. 1200 yıllık Ebu Kubeys Camii'nin yerinde Kraliyet Sarayı var?

- Evet her geçen sene Harameyn?in ziyaretçileri artıyor. Tabiatıyla konaklama ve ulaşım gibi ihtiyaçlar da artıyor. Bu ihtiyaçların bir şekilde giderilmesi gerekiyor. Ancak tüm bunların tarihi dokuyu ve kültürel mirası yok etmeden, İslami motifli bir mimarı ile yapmak mümkün değil mi? Cidde- -Medine Arası Hızlı Trenle 2 Saat

Başka bir proje kapsamında ise Cidde havaalanı ile Mekke arasında ulaşımı sağlayacak hızlı tren hattı yapılacak. En kısa zamanda yapımına başlanması beklenen trenin, Ömer Tepesine kadar gelmesi planlanıyor. Suudi yönetiminin verdiği bilgiye göre, yap işlet devret prensibiyle uygulanması beklenen ve ihalesi tamamlanan proje bittiğinde, saatte 300 kilometreye kadar hız yapabilen trenler Cidde havaalanı ile Mekke arasındaki mesafeyi 30 dakikada, Cidde ile Medine arasındaki mesafeyi ise yaklaşık 2 saatte alacak.

Mimar Selva Gürdoğan Harameyn Projesini Değerlendiriyor

?Bizim Dünyamızın Kalbi Harameyndir?

Şehirler medeniyetlerin ruhunu dış dünyaya yansıtır. Nasıl bir insanın zaman içinde yaşamı ve iç dünyası vücuduna yansıyorsa toplumlar da şehirlerine yansırlar. Bizim dünyamızın kalbi Haremeyn?dir. Ne yazik ki Haremeyn bile İslam şehirlerinin İstanbul?dan Dubai?ye kadar yüzleştiği sorunlarla karşı karşıya. Bu sorunları anlamak için tarihsel sürece bakmak gerekir; çünkü fikrimce uzun vadede alınması gereken tedbirler, yazının sonunda bahsedeceğim kısa vadede alınabilecek tedbirler kadar önemli.

İslam şehirlerinin, şu anda kendimize mutemadiyen kıstas olarak aldığımız Batı şehirlerine göre iki ana farklılığı vardır.

Birincisi İslamiyetin ve Batı dünyasının fiziksel dünyaya bakışı arasındaki farktır. İslamiyet sürekliliği vurgular, Batı dünyası ise kalıcılığı. Venedik, Paris evlerinde bile inşa edilirken sonsuza dek kalıcılık beklenmiş olduğunu görebilirsiniz; taştan yapılmış, süslemesi taşa oyulmuş binalardan oluşur eski Batı şehirleri. İslam dünyasında ise bu yaklaşım sadece vakıf yapıları ve ibadethaneler için vardır. Evler büyük bir gönül inceliği ile yapılmıştır fakat kalıcılık tasası gütmez. Ahşaptır, kerpiçtir, iklimine göre taş bile olsa mütevazi yapılardan oluşur. Hedeflenen İslam ruhunun sürekliliğidir, belirli bir şeklin ruhu olmadan kalıcılığı değil.

İkinci fark ise Müslüman medeniyetlerde şahıslar bazında yüksek bir ahlak ve toplumsal sorumluluğun sağlanmış olmasından gelir. Böylece kişi kendi kendini kontrol edebilir. Öyle ki Osmanlı örneğinde İstanbul?u gözlemlersek 1870?lere kadar Batılı anlamda bir belediye düzeninin olmadığını görüruz. Bu Batı?ya göre çok geç bir tarihtir. Cünkü Osmanlı?da ve diğer İslam medeniyetlerinde her kişi, iyiliklerde yarışma, komşu hakkına riayet etme, kul hakkına girmeme ve diğer birçok iyiliğe götüren ilkelerle telkin görmüştür. Sayısız vakıflar kurmuş, sebiller inşa etmiş, evini yaparken komşusunun manzarasını kesmemiştir. Allah?ın koyduğu kurallar içerisinde hakları titizlikle korunan şahıslar haklarının varlığını ispat için savaşmak ve polis görevi gören kurumları geliştirmek zorunda kalmamışlardır. Batı dünyasına göre çok kolayca ahenkli bir toplum ve şehir hayatı ve bunun sürekliliği sağlanmıştır.

Günümüzde sahip olduğumuz kendi kendini kontrol mekanizmaları tahrip olmuştur; polis görevi gören kurumlarımız ise Batı?daki gelişmişlikte değil. Kısa vadede şehirlerimizi korumak için bu kurumlar güçlendirilebilinir veya Batı şehirlerindeki gibi yeni kurulan merkezler eski şehrin dışına kurulabilinir. Örneğin Paris için uygun görülmüş çözüm La Defense denilen çok katlı yapıların bulunduğu yeni şehrin 1958?lerden başlayarak Paris?in dışında geliştirilmesi olmuştur. La Defense Paris metrosuyla şehrin eski merkezine bağlanır. Haremeyn?e de daha fazla zarar vermeden şu an için planlanan yeni binalar da benzer bir çözüm ile şehir dışında geliştirilebilinir ve hızlı raylı taşıma bağlantıları ile kolaylıkla merkeze bağlanabilir.

Fakat toplumumuzu ve şehirlerimizi kurtarmak için asıl çaremiz kendimizden başlayıp, en güzel bir nesil yetiştirmektir. Çünkü Venedik, Paris turistlere ayrılmış şehirlerdir, şehircilik diliyle müze şehirler diye anılırlar, yani bir nevi ölü şehirlerdir. Sokaklarında yürürken üreticileri, esnafı, fakiri, zengini ile her çeşit insanın beraber yasadığı bir şehir bulamazsınız. Şehir merkezleri yeni yerlerine doğru taşınırken toplumun birçok kesimi de taşınmak zorunda kalmıştır.

Oysa İslam dünyasının kalbi olan Haremeyn en güzel İslami yaşamın sergilendiği şehirler olmalılar ve İslam dini bugün için de dünyanın en güzel şehirlerini kuracak yolları gösteriyor.. Bu yolları öğrenmeyi ve güzel bir nesil yetiştirmeyi Rabbim bize nasip etsin.


Hak-ka sarıl
Kapalı
03 Temmuz 2009 22:01

haremeyni aslından uzaklaştırma buna denir işte


tekiner06
Yasaklı
05 Temmuz 2009 04:43

Eskimolar hariç Dünya'nın en geri ilkel adetlerine batık Arap

aleminde BENGALDEŞ, PAKİSTAN, İRAN, IRAK, FİLİSTİN, SOMALİ, SUDAN, FAS, TUNUS, CEZAYİR, ARABSTAN, YEMEN berbat haldeler!

Gericilik ve yobazlık onları mahvediyor.

Onların da, Mustafa Kemal Atatürk'ü olmalıydı. Saygılarla..


Hak-ka sarıl
Kapalı
05 Temmuz 2009 09:33

gökdelenler şehri olması gekiyormuydu şartmıydı

Toplam 3 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi