Bir TV seyrederi ile tatlı tatlı tartıştık dün. Dünyaca ünlü bir kalp cerrahını tanımadığım için. Şu sabah programlarında çıkan ünlü(!) bir doktormuş. ?Tüm dünya tanıyor, sen(ben?!) nasıl tanımazsın? diye dalga geçti benimle. :) Sonra benim bundan nasıl haberdar olamayışımdan,tarihe kadar uzandı konu.
Sinema, tıp, siyaset, edebiyat vs bir çok konuda diyecek şeyi mutlaka vardır TV seyrederinin. İnandığını vücudunun fizyolojik dengesini bozabilecek kadar müthiş savunmasına binaen ?alın verin ekonomiye can verin? gibi reklamların-esas oğlanı/kızı olmamasına rağmen, ?esas? alıcısı odur. 1000 kişiye sorduk anketlerinin baş kahramanıdır çünkü o bir otoritedir.
Dikkatli bir TV seyrederini kolay yıldıramazsınız. Bilginin ?bildiği?nin ötesinde şeyler olduğunu düşünüp,sorgulamayacak kadar hocasına (!) inanıp,özgüven sahibi olduğundan,dizilere has repliklerle verdiği hazır cevaplara ?bu da bana kapak olsun? ezikliğinde susarsınız. Ama hayır,hayır,asla susamazsınız. Susmanız şizofren tahayyüllere bir etiket olur o anda. Kemalin saygıyla karışık ifadesi susmak, ?sus-ma? olmuştur bu camiada.
Battal Gazi, madalyonun bilmem kaçıncı yüzü gibi filmlerden devşirilen ?bilgi kalıpları? sizin tarih bilginizden çok daha geniş ve anlamlı(!) bilgiler içerir. Yüksek duvarlarla çevrili bir havuzdur bu kalıp; denizin ortasına oturtulmuş ve dalgalarla dolmaya bırakılmış. Bu havuza girmek hiç de kolay değildir. Yorum da yapamazsınız,analist değilsiniz; analitik geometriyi ise zaten hiç bilmezsiniz. Şefkatin dili bu noktada belki bir şeyler yapabilir,sizden önce onu kullanan olmadıysa?
TV?yi avamın sadece ?basit? eğlencesi olarak görmek-gerçeği ?bilmeme? rağmen, ne büyük yanılgıymış anladım. Rant, müşteri/ürün pazarı, heyecan, haber vs ne ararsan var olan bir çarşıyı es geçmek gibiymiş, TV?yi önemsememek?
Velhasıl;
TV?deki bu hız farkı,beni çok fena çarptı. :p
Yazdıklarım bu konuda düşündüklerimin/endişelerimin başlangıç safhasından alıntılar.
Sizin TV seyrederleriniz neler yapar, eder kitap okurları? :)
Bir TV seyrederi ile tatlı tatlı tartıştık dün. Dünyaca ünlü bir kalp cerrahını tanımadığım için. Şu sabah programlarında çıkan ünlü(!) bir doktormuş. ?Tüm dünya tanıyor, sen(ben?!) nasıl tanımazsın? diye dalga geçti benimle. :) Sonra benim bundan nasıl haberdar olamayışımdan,tarihe kadar uzandı konu.
Sinema, tıp, siyaset, edebiyat vs bir çok konuda diyecek şeyi mutlaka vardır TV seyrederinin. İnandığını vücudunun fizyolojik dengesini bozabilecek kadar müthiş savunmasına binaen ?alın verin ekonomiye can verin? gibi reklamların-esas oğlanı/kızı olmamasına rağmen, ?esas? alıcısı odur. 1000 kişiye sorduk anketlerinin baş kahramanıdır çünkü o bir otoritedir.
Dikkatli bir TV seyrederini kolay yıldıramazsınız. Bilginin ?bildiği?nin ötesinde şeyler olduğunu düşünüp,sorgulamayacak kadar hocasına (!) inanıp,özgüven sahibi olduğundan,dizilere has repliklerle verdiği hazır cevaplara ?bu da bana kapak olsun? ezikliğinde susarsınız. Ama hayır,hayır,asla susamazsınız. Susmanız şizofren tahayyüllere bir etiket olur o anda. Kemalin saygıyla karışık ifadesi susmak, ?sus-ma? olmuştur bu camiada.
Battal Gazi, madalyonun bilmem kaçıncı yüzü gibi filmlerden devşirilen ?bilgi kalıpları? sizin tarih bilginizden çok daha geniş ve anlamlı(!) bilgiler içerir. Yüksek duvarlarla çevrili bir havuzdur bu kalıp; denizin ortasına oturtulmuş ve dalgalarla dolmaya bırakılmış. Bu havuza girmek hiç de kolay değildir. Yorum da yapamazsınız,analist değilsiniz; analitik geometriyi ise zaten hiç bilmezsiniz. Şefkatin dili bu noktada belki bir şeyler yapabilir,sizden önce onu kullanan olmadıysa?
TV?yi avamın sadece ?basit? eğlencesi olarak görmek-gerçeği ?bilmeme? rağmen, ne büyük yanılgıymış anladım. Rant, müşteri/ürün pazarı, heyecan, haber vs ne ararsan var olan bir çarşıyı es geçmek gibiymiş, TV?yi önemsememek?
Velhasıl;
TV?deki bu hız farkı,beni çok fena çarptı. :p
Yazdıklarım bu konuda düşündüklerimin/endişelerimin başlangıç safhasından alıntılar.
Sizin TV seyrederleriniz neler yapar, eder kitap okurları? :)