arkadaşlar dünya üzerinde hangi dil konuşuluyor ise orada Allahın bir resulü yaşamaktadır şu an. İbrahim suresi 4. ayette bu kesinlik kazanıyor.
14 / İBRÂHÎM - 4 : Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâ?(yeşâu), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah'a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz'dir, Hikmet Sahibi'dir.
Gelelim dğer olaya. Bluğ çağına erişip sonra ölen hiç kimse yoktur ki kendisine Allahın hakikatleri anlatılmadan ölmüş olsun. İşte iki ayet bunu kesinleştiriyor.
39 / ZUMER - 71 : Vesîkallezîne keferû ilâ cehenneme zumerâ(zumeran), hattâ izâ câuhâ futihat ebvâbuhâ, ve kâle lehum hazenetuhâ e lem ye?tikum rusulun minkum yetlûne aleykum âyâti rabbikum ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû belâ ve lâkin hakkat kelimetul azâbi alel kâfirîn(kâfirîne).
Kâfirler, zümre zümre cehenneme sürülürler. Oraya geldikleri zaman, onun (cehennemin) kapıları açılır. Ve onun (cehennemin) bekçileri onlara derler ki: ?Size, sizden (sizin aranızdan) olan resûller gelmedi mi ki, size Rabbinizin âyetlerini okusun, bugüne (buraya) geleceğinizi (söyleyerek) uyarsın? (Cehenneme gidenler) dediler ki: ?Evet (geldiler).? Fakat azap sözü kâfirlerin üzerine hak oldu.
67 / MULK - 7 : İzâ ulkû fîhâ semiû lehâ şehîkan ve hiye tefûr(tefûru).
Oraya (cehenneme) atıldıkları zaman onun kaynayan korkunç sesini (gürlemesini) işittiler.
67 / MULK - 8 : Tekâdu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullemâ ulkıye fîhâ fevcun seelehum hazenetuhâ e lem ye?tikum nezîr(nezîrun).
(Cehennem) nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. Oraya herbir grup atılışında onun (cehennemin) bekçileri onlara: ?Size nezir (uyarıcı) gelmedi mi?? diye sordu.
67 / MULK - 9 : Kâlû belâ kad câenâ nezîrun fe kezzebnâ ve kulnâ mâ nezzelallâhu min şey'in entum illâ fî dalâlin kebîr(kebîrin).
Onlar (cehenneme atılanlar) dediler ki: ?Evet, bize nezir gelmişti. Fakat biz onu yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz ancak büyük bir dalâlet içindesiniz, dedik.?
dalâlet : Sıratı Mustakîm üzerinde olmamak
67 / MULK - 10 : Ve kâlû lev kunnâ nesmeu ev na'kılu mâ kunnâ fî ashâbis saîr(saîri).
Ve: ?Eğer biz işitmiş veya akıl etmiş olsaydık, alevli ateş halkı arasında olmazdık.? dediler.
arkadaşlar dünya üzerinde hangi dil konuşuluyor ise orada Allahın bir resulü yaşamaktadır şu an. İbrahim suresi 4. ayette bu kesinlik kazanıyor.
14 / İBRÂHÎM - 4 : Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâ?(yeşâu), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah'a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz'dir, Hikmet Sahibi'dir.
Gelelim dğer olaya. Bluğ çağına erişip sonra ölen hiç kimse yoktur ki kendisine Allahın hakikatleri anlatılmadan ölmüş olsun. İşte iki ayet bunu kesinleştiriyor.
39 / ZUMER - 71 : Vesîkallezîne keferû ilâ cehenneme zumerâ(zumeran), hattâ izâ câuhâ futihat ebvâbuhâ, ve kâle lehum hazenetuhâ e lem ye?tikum rusulun minkum yetlûne aleykum âyâti rabbikum ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû belâ ve lâkin hakkat kelimetul azâbi alel kâfirîn(kâfirîne).
Kâfirler, zümre zümre cehenneme sürülürler. Oraya geldikleri zaman, onun (cehennemin) kapıları açılır. Ve onun (cehennemin) bekçileri onlara derler ki: ?Size, sizden (sizin aranızdan) olan resûller gelmedi mi ki, size Rabbinizin âyetlerini okusun, bugüne (buraya) geleceğinizi (söyleyerek) uyarsın? (Cehenneme gidenler) dediler ki: ?Evet (geldiler).? Fakat azap sözü kâfirlerin üzerine hak oldu.
67 / MULK - 7 : İzâ ulkû fîhâ semiû lehâ şehîkan ve hiye tefûr(tefûru).
Oraya (cehenneme) atıldıkları zaman onun kaynayan korkunç sesini (gürlemesini) işittiler.
67 / MULK - 8 : Tekâdu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullemâ ulkıye fîhâ fevcun seelehum hazenetuhâ e lem ye?tikum nezîr(nezîrun).
(Cehennem) nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. Oraya herbir grup atılışında onun (cehennemin) bekçileri onlara: ?Size nezir (uyarıcı) gelmedi mi?? diye sordu.
67 / MULK - 9 : Kâlû belâ kad câenâ nezîrun fe kezzebnâ ve kulnâ mâ nezzelallâhu min şey'in entum illâ fî dalâlin kebîr(kebîrin).
Onlar (cehenneme atılanlar) dediler ki: ?Evet, bize nezir gelmişti. Fakat biz onu yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz ancak büyük bir dalâlet içindesiniz, dedik.?
dalâlet : Sıratı Mustakîm üzerinde olmamak
67 / MULK - 10 : Ve kâlû lev kunnâ nesmeu ev na'kılu mâ kunnâ fî ashâbis saîr(saîri).
Ve: ?Eğer biz işitmiş veya akıl etmiş olsaydık, alevli ateş halkı arasında olmazdık.? dediler.