hafta sonu Menzil'den bir misafirimiz vardı. Yaklaşık 17 yıldır Sadatların hizmetinde bulunmuş ve hala Menzil'de hizmetini devam ettirmekte olan bir sofi abimiz.
Neler anlattı neler. Başından ne kerametler, ne olaylar geçmiş.
Gece 1'lere kadar sohbet etti bize.
Ne kadar nasipli olduğumuzu daha iyi anladım.
Bize verdiği en önemli mesaj ise; çevrenizdekilere Menzil'i anlatın, Allah dostlarını anlatın, kurtuluşlarına vesile olun. Hidayet Allah'tan dır siz sadece vesile, aracı olun. dedi.
ve sık sık Mürşidinizi ziyarete gelin, gelirkende yanınızda bir arkadaşınızı, akrabanızı getirin ki onlarda görsünler. Bunu yapmadığınız taktirde bu size vebaldir dedi.
Burada Allah dostlarına ileri geri yazı yazan çok arkadaşın yazısını okudum. ONlara kesinlikle kızmıyorum. Çünkü yetiştikleri ortam acaba nasıl bir ortamdı, aynı durumda bizde olabilirdik. Bu kardeşlerimize dua etmemiz lazım. Mübarek'in yanına binlerce insan geliyor, hepsi günahkar ve kirlenmiş. Ancak Mübarek hiç birisine demiyor ki " senin şu kadar günahın var, sen şunu işlemişsin diye " herkese kucağını açmış bekliyor ve sadece diyor ki " gelin tövbe edin, namazınızı kılın, güzel ahlak sahibi olun, Allah'a güzel bir kul olun" çok şükür 10 yıldır bu yoldayız. Ne kadar güzel insanlar tanıdık. Hepsi birbirini sadece Allah için seviyor. kimsenin kimseden bir çıkarı yok.
Menzil hakkında ileri geri konuşacağınıza gelin birde siz kendi gözlerinizle görün yaşananları.
Menzil'e ilk gidişimde bir arkadaşım bana yardımcı olmuştur.
İlk önce camiye gidip bir tarafa eşyalarımızı koyduk. Sonra yolda gelirken vekil abi mürşidinizin yanına çıkmadan bi gusül abdesti alıp temiz kıyafetlerle çıkın demişti. banyolara inip soğuk suyla gusül abdestimizi alıp Mübarek'i beklemeye camiye çıkmıştık.
Ardından namaz,tövbe derken yatsı oldu.
Ama hava yağmurlu, nisanın başı ve havada acayip soğuk.
yatsıdan sonra arkadaşla birkaş bişeyler yedik sıra yatmak için yer aramaya geldi.
Ben yurt binası gibi bir yere gidip ranzalarda yatacağımızı düşünüyorum.
Arkadaşa dedim ki" yatakhane gibi bir yere mi gidecez, sünger yatak mı yatacaz gibi sorular sormaya başlayınca
Arkadaşım gülerek "ne yatakhanesi, ne sünger yatağı, camide yatacaz, hem sünger yatakta yok öyle, beton üzerinde yatacaz.
Ben dedim " ya dalga geçme öyle şeymi olur, bu havada betonda mı yatılır. deli misin sen dedim"
Arkadaş " ya valla diyom bak istersen gel kendin gör dedi. beraber camiye bir gittik. Yatsıdan sonra millet camiden çıkmamış herkes kendine yatacak yer ayarlamış.
ben gözlerime inanamadım. caminin için full dolmuş ,herkes battaniye yastığını almış yatmış uyuyor.
Caminin içi dolu, alt kata indik orası da tamamen dolmuş. battaniye bitmiş.
beni aldı bi korku. ne yapacaz diye.
Arkadaş dedi. " abi yan tarafa yazlık camiye geçecez orada kalacaz başka çare yok, caminin içinde yatmak adabtandır, asıl film burada dönüyor dedi.
Yazlık cami zaten hemen asıl caminin yanında.
Ya biz yazlık camiye bir girdik ama zaten caminin dört bi tarafı açık. Bildiğiniz buzdolabı gibi içerisi. Acayip soğuk.
Arkadaşa dedim "ya burada nasıl yatılır. biz sabaha kadar donarız burada dedim.
O da gülerek "korkma hiçbir şey olmaz dedi."
Yazlık camiye ilk girenlerdendik biz. Daha kimse yoktu. Neyse kendimize köşede bir yer ayarladık.
Tabi bendeki nefis tavan yaptı. Burada uyunur mu, burada yatılır mı, yatak yok, yorgan yok, yastık yok.
Ben bu haleti ruhiye içinde bulduğumuz yere uzandım. hemen burnumun dibinde halılar var. ıslanmış rutubet kokuyor ama nasıl bi rutubet kokusu durmak ne mümkün.
Ben gene dedim arkadaşa " bu gece ben uyuyamam, böyle bir yerde yatamam deyip duruyom.
HAva zaten soğuk, sabahta yıkanmışım acayip üşüyom.
Dedim arkadaşa biraz uzanıp öyle adab yapalım dedim.
Ben bi yatmışım ki uyumuş kalmışım. Arkadaş gitmiş adabını yapmış.
Tabi bizim nefis o kadar kötü ki adab yapmaya kalkamadım.
Resmen betonun üzerinde uyumuşum. sadece altımda plastik şu camilerde namaz kılmak için kullanılan örtü var.
saat 3 buçuk gibi görevliler kaldırmaya geldi.
ben uyurken yazlık camide bizden başka kimse yoktu. bi kalktım yazlık caminin içi bile tamamen dolmuş. herkes betonun üzerinde yatmış uyumuş. ne altlarında bi battaniye ne üstlerinde bi yorgan. sadece herkesin kendi elbisesi.
caminin içi zaten buzdolabı.
valla dedim ben bu gün hasta olmazsam hiçbir zaman olmam.
o kadar kişi yattı orada bir kişi öksürsüz bir kişinin burnu aksın ne mümkün.
kimi dışarıda yağmurun altında bile yatmış.
kendi kendime "EY kurban olduğum Allah'ım en sonunda dostunu buldum çok şükür " dedim.
hafta sonu Menzil'den bir misafirimiz vardı. Yaklaşık 17 yıldır Sadatların hizmetinde bulunmuş ve hala Menzil'de hizmetini devam ettirmekte olan bir sofi abimiz.
Neler anlattı neler. Başından ne kerametler, ne olaylar geçmiş.
Gece 1'lere kadar sohbet etti bize.
Ne kadar nasipli olduğumuzu daha iyi anladım.
Bize verdiği en önemli mesaj ise; çevrenizdekilere Menzil'i anlatın, Allah dostlarını anlatın, kurtuluşlarına vesile olun. Hidayet Allah'tan dır siz sadece vesile, aracı olun. dedi.
ve sık sık Mürşidinizi ziyarete gelin, gelirkende yanınızda bir arkadaşınızı, akrabanızı getirin ki onlarda görsünler. Bunu yapmadığınız taktirde bu size vebaldir dedi.
Burada Allah dostlarına ileri geri yazı yazan çok arkadaşın yazısını okudum. ONlara kesinlikle kızmıyorum. Çünkü yetiştikleri ortam acaba nasıl bir ortamdı, aynı durumda bizde olabilirdik. Bu kardeşlerimize dua etmemiz lazım. Mübarek'in yanına binlerce insan geliyor, hepsi günahkar ve kirlenmiş. Ancak Mübarek hiç birisine demiyor ki " senin şu kadar günahın var, sen şunu işlemişsin diye " herkese kucağını açmış bekliyor ve sadece diyor ki " gelin tövbe edin, namazınızı kılın, güzel ahlak sahibi olun, Allah'a güzel bir kul olun" çok şükür 10 yıldır bu yoldayız. Ne kadar güzel insanlar tanıdık. Hepsi birbirini sadece Allah için seviyor. kimsenin kimseden bir çıkarı yok.
Menzil hakkında ileri geri konuşacağınıza gelin birde siz kendi gözlerinizle görün yaşananları.
Menzil'e ilk gidişimde bir arkadaşım bana yardımcı olmuştur.
İlk önce camiye gidip bir tarafa eşyalarımızı koyduk. Sonra yolda gelirken vekil abi mürşidinizin yanına çıkmadan bi gusül abdesti alıp temiz kıyafetlerle çıkın demişti. banyolara inip soğuk suyla gusül abdestimizi alıp Mübarek'i beklemeye camiye çıkmıştık.
Ardından namaz,tövbe derken yatsı oldu.
Ama hava yağmurlu, nisanın başı ve havada acayip soğuk.
yatsıdan sonra arkadaşla birkaş bişeyler yedik sıra yatmak için yer aramaya geldi.
Ben yurt binası gibi bir yere gidip ranzalarda yatacağımızı düşünüyorum.
Arkadaşa dedim ki" yatakhane gibi bir yere mi gidecez, sünger yatak mı yatacaz gibi sorular sormaya başlayınca
Arkadaşım gülerek "ne yatakhanesi, ne sünger yatağı, camide yatacaz, hem sünger yatakta yok öyle, beton üzerinde yatacaz.
Ben dedim " ya dalga geçme öyle şeymi olur, bu havada betonda mı yatılır. deli misin sen dedim"
Arkadaş " ya valla diyom bak istersen gel kendin gör dedi. beraber camiye bir gittik. Yatsıdan sonra millet camiden çıkmamış herkes kendine yatacak yer ayarlamış.
ben gözlerime inanamadım. caminin için full dolmuş ,herkes battaniye yastığını almış yatmış uyuyor.
Caminin içi dolu, alt kata indik orası da tamamen dolmuş. battaniye bitmiş.
beni aldı bi korku. ne yapacaz diye.
Arkadaş dedi. " abi yan tarafa yazlık camiye geçecez orada kalacaz başka çare yok, caminin içinde yatmak adabtandır, asıl film burada dönüyor dedi.
Yazlık cami zaten hemen asıl caminin yanında.
Ya biz yazlık camiye bir girdik ama zaten caminin dört bi tarafı açık. Bildiğiniz buzdolabı gibi içerisi. Acayip soğuk.
Arkadaşa dedim "ya burada nasıl yatılır. biz sabaha kadar donarız burada dedim.
O da gülerek "korkma hiçbir şey olmaz dedi."
Yazlık camiye ilk girenlerdendik biz. Daha kimse yoktu. Neyse kendimize köşede bir yer ayarladık.
Tabi bendeki nefis tavan yaptı. Burada uyunur mu, burada yatılır mı, yatak yok, yorgan yok, yastık yok.
Ben bu haleti ruhiye içinde bulduğumuz yere uzandım. hemen burnumun dibinde halılar var. ıslanmış rutubet kokuyor ama nasıl bi rutubet kokusu durmak ne mümkün.
Ben gene dedim arkadaşa " bu gece ben uyuyamam, böyle bir yerde yatamam deyip duruyom.
HAva zaten soğuk, sabahta yıkanmışım acayip üşüyom.
Dedim arkadaşa biraz uzanıp öyle adab yapalım dedim.
Ben bi yatmışım ki uyumuş kalmışım. Arkadaş gitmiş adabını yapmış.
Tabi bizim nefis o kadar kötü ki adab yapmaya kalkamadım.
Resmen betonun üzerinde uyumuşum. sadece altımda plastik şu camilerde namaz kılmak için kullanılan örtü var.
saat 3 buçuk gibi görevliler kaldırmaya geldi.
ben uyurken yazlık camide bizden başka kimse yoktu. bi kalktım yazlık caminin içi bile tamamen dolmuş. herkes betonun üzerinde yatmış uyumuş. ne altlarında bi battaniye ne üstlerinde bi yorgan. sadece herkesin kendi elbisesi.
caminin içi zaten buzdolabı.
valla dedim ben bu gün hasta olmazsam hiçbir zaman olmam.
o kadar kişi yattı orada bir kişi öksürsüz bir kişinin burnu aksın ne mümkün.
kimi dışarıda yağmurun altında bile yatmış.
kendi kendime "EY kurban olduğum Allah'ım en sonunda dostunu buldum çok şükür " dedim.