Editörler : F16 Gökçen
17 Kasım 2009 16:10

Kayseri İlimizi Tanıyalım

ŞEHRİN TARİHÇESİ

Kültepe kazılarında yapılan araştırmalar, çevrede M.Ö. 3.500 yıl öncesine kadar uzanan bir yerleşme bölgesi çıkarmaktadır. Bu kazılarda ele geçenler ilk Tunç Çağı'nın izlerini taşır. Ayrıca, Eğriköy höyüğü, Fraktin, Şimşekkaya, Erkilet, Taşçı, Yağmurluköy vc Hanyeri'nde yapılan kazı1arda, buradaki insanlık tarihinin çok eskilere gittiğinden söz cdilmektedir.

Kayseri ve çevresindeki yazılı tarih ise, Asur Ticaret Kolonilerinin bu çevreye gelmeleri ve M.Ö.2500 yıllarına doğru da Hitit İmparatorluğu'nun yerleşmesiyle başlar ve kanisti adıyla şehir kurulur.

Kayseri, bu dönemde Hitit Halkı'nın yerleşme alanıdır ve sık sık da, Ege Göç Kavimleri'nin işgallerine uğramaktadır. Hititlerin bu bölgedcki etkinlikleri, M.Ö. 900 yılı dolaylarında Tabal Krallığı'mn kurulmasıyla yeni bir şekil alır. Artık, çevrenin etkinliği de artmaktadır. Eğe çevresinden, Suriye bölgesinden, hatta Batı'dan gelen ticaret kervanlarının önemli ıığrak yerlerinden birisidir. Geç Hitit Dönemi diye de adlandırılan bu devirde, söz sahipliği Asurlıılar'ın elindedir. Ancak, bunların etkinlikleri de fazla sürmez. M. Ö. 612'de Med'1er, Asurluların çevredeki etkinliklerine son verirler. Bunun peşinden çevrede Kilikya Devleti kurulur. Bunun ömrü de uzun olmaz. M. Ö. 550'de pers'1er Med yönetimine son vererek kendi devletlerini kurarlar. Şehrin adı Mazaka olur. Pers'1erin bu bölgeye gelip yerleşmelerinden sonra şehir Mazak adını alır. Ba adı alasıya kadar Kayseri'nin adı Kanisti'dir. L.Dareios döneminde bu bölgede Kapadokya Karallığı'nın etkinliği artar. Ne var ki, bu da uzun sürmez ve M.Ö. 334'te Makedonyalılar Persler'i yenerek bölgeye yerleşirler.

İskender'in ölümünden sonra bölge yine el değiştirir ve bu defa M.Ö.280'de Persler yeniden Kapadokya Krallığını kurarlar. Kayseri, Pers Kralı IV. Ariaretes Esebes'in döneminde ''Evsebia'' adını alır. Pontus Krallığı kendi hükümranlığını ilari eder. Bunun hemen arkasından, birkaç yıl sonra Roma orduları görüldü. Romalılar'ın buradaki söz sahipliği fazla sürmedi. Romalılar geri çekilirler ve şehirde Kapadokya Hükümdarlığı'nın yönetimi hakim olur. Bunların etkinliği de pek fazla devam etmez. O dönemin istilaları, mevcut kavimlerin birbiri aleyhine seyrettiği için, Kayseri bunun dışında kalamaz. Bu defa, M. Ö. 77'de ermeni Kralı Dikran şehri yağmalar. 9 yıl sonra da yani M.Ö. 66'da Romalı Paypeius, kendilerine bağlı bir devlet kurar. M. S .17 . Yılında ise Kayseri ve çevresi Kapadokya hakimiyetinden tamamen çıkarak Rom,alıların denetimine geçer. Şehir, Kapadokya'nın son kralı Arkilaius z.amanında Kaisaraeia'' adını alır. Bugünkıi adının da buradan geldiği bilinmektedir.


**sude**
Başbakan Müsteşarı
17 Kasım 2009 16:16

Şehir Tepeden Ovaya İniyor

Kuruluş tarihi M.Ö. 11. yüzyıl olarak tah-min edilen Kayseri'nin bugün bulunduğu yere, yani ovaya ne zaman indiği konusunda kesin ve yeterli bilgi yoktur. Bazı yazarlara göre 4. yüzyılda yörenin önde gelen din adamlarından Başpiskopos Basilius, bu-günkü şehrin bulunduğu alanda büyük bir öksüzler yurdu yaptırmıştır. "Basileias" adı verilen bu yapı topluluğu, dönemine göre başlı başına bir şehir niteliği taşıyordu. Çünkü içinde kilisesi, piskopos sarayı, kitaplığı, rahiplerin oturması için yerler, gez-ginler, hastalar ve fakirler için misafirha-neler ve cüzzamlılar için bir hastanesi vardı. Gabriel, buranın şimdiki Kayse-nin ilk çekirdeğini teşkil ettiğini belirt-mektedir (Gabriel, 1954). Ancak bu yapı topluluğundan günümüzde hiçbir eser mevcut değildir.

Tarihin çok eski devirlerinden beri Türkiye'deki şehirler çeşitli nedenlerden dolayı yer değiştirmişlerdir. Bu değişiklikte, korunma endişesi, ekonomik nedenler, askeri nedenler ve doğal olaylar rol oynamıştır.Kayseri'nin yer değiştirmesinde ise bu saydığımız nedenlerden bazılarının etkili olduğu kuvvetle muhtemeldir. Gabriel'in belirttiğine göre Basilius'un inşa ettirdiği yapı topluluğunun bir çekim alanı oluşturdu ğu düşüncesine katılmak mümkündür. Bunun yanında korunma endişesinden de kaynaklanan bir yer değiştirme söz konusu olabilir. Her ne kadar ilk yerleşme yerinin, savunmanın daha kolay olması açısından ova dan yüksekte ve korunaklı bir alanda olması bu fikirle çelişiyor gibi gözükse de, Strabon, "Genellikle Mazaka bir kentin kurulması için uygun bir yer değildir. Çünkü burada ne su vardır, ne de doğal bir şekil de tahkim edilmiştir; ve valilerin ihmali yüzünden surları da yoktur." şeklinde bilgi vermektedir (Strabon, 1987). Bu durum da şehrin savunmasını güçleştirmiş olmalı ki, ova da kurulan şehrin etrafı 3. veya 4. yüzyılda surlarla çevrelenmiştir. Bunun yanında şehrin geçirdiği bir deprem de bu yer değiştirmede rol oynamış olabilir.


**sude**
Başbakan Müsteşarı
17 Kasım 2009 16:28

ŞEHRİN KRONOLOJİSİ

M.Ö.3.500 Şehir ilk tunç çağmda ''Kanisti'' adıyla, Kultepe Kanış (öncesi Karum'da kurulur. Bu dönemde şehre ''Ganeş'' de

1.850-1.460 Eski Hitit Krallık Dönemi

1.460-1.180 Eti imparatorluğu dönemi

1200 Şehir, bugünkü yerleşim alanının güneyinde bulunan ve Eskişehir tabir edilen yerde yeniden kurulur.

1.100-900 Geç Hitit Şehir Devleti Dönemi

637 Şehir, Asur ve Lidya'lıların eline geçer.

612 Klikya

550 Persler, şehre hakim olur. Adı ''Mazaka'' olarak değiştirilir.

334 İskender''in işgali ve Diyadoklar'm hakimiyet dönemi. Şehir, 'Evsebia'' admı alır.

323 Kapadokya Krallığı'na bağlı olarak kurulan Aryaratlar dönemi, Mihridat'm şehri işgal ve yağmalaması.

90 Roma İmparatorluğu'nun denetimindc Pontur Krallığı'nın hakimiyct dönemi.

77 Mihridat'm damadı Ermeni Dikran'm şehri yağmalaması.

66 Romalıların yeniden şehre hakimiycti.

M.S.17 Şehrin adı ''Kaiessareia'' olarak değişir.

260 Sasani Hükümdarı 5ahpur''un şehri istilası.

395 Bizanslılar şehri ele geçirir.

685 Sasani Hükümdarı 2. Hüsrev şehre hakim olur.

647 Emeviler Kayseri'yi fcthcdcr. Kayseri, ilk defa bu tarihte Müslümanlar tarafmdan almmaktadır.

690 Bizanslılar şehri tekrar ele geçirir.

726 İslam orduları şehri yeniden fethederler. Bu dönemde islam orduları, İstanbul'a yaptıkları bütün seferlerde Kayseri'den geçmiş ve şehri fethetmişlerdir.

963 Bizanslılar, Haçlı Akınlarıyla şehri yeniden ele geçirirler.

1067 Kayseri'de ilk Türk akınları görülür. Büyük Selçuk Kumandanı Afşin Bey, Kayseri'yi Bizanslıların elinden alır.

1800 Melik Mehmed Gazi Danişmendliler adına idareyi ele alır.

1097 Haçlı orduları Kayseri'yi tekrar kuşatırlar ama alamazlar.

1162 Danişmend'lilcrin şehirdeki hakimiyeti sona erer.

1169 2. KılıçArslan şehri kendisine bağlar.

1186 Şehri, 2. Kılıçaslan, oğlu Nureddin Sultanşah''a vcrir.

1186 Kutbeddin Melikşah, kardeşi Nureddin Sultanşahı öldürerek şehri kendi yönetimine alır.

1193 İzzeddin Keykavus şchre hakim olur.

1220 Şehir İzzeddin Keykavus'un ölümü üzerine kardeşi Alaeddin Keykubad''a verilir.

1238 Kayseri, Sivas, Amasya ve Maraş'ta baba İshak'ın çıkardığı isyan bastırılır.

1243 Moğollar şehri yağmalar.

1277 Mogol hükümdarı Baybars şehri kendisine bağlar. Ancak şehir aynı yıl Karaman Beyliğinin kontrolüne girer.

1297 İlhanlılar şehri kendilerine bağlar. Gazan Han şehrin hakimi olur.

1323 Emir .Çoban''ın Ebu Said Bahadır. Han tarafından idamı ve Timurtaş''ın şehri terkiyle Kayseri'de Eratna yönetimi başlar. Alaeddin Eratna şehre sultan olur.

1335 Alaeddin Eratna, Kayseri'de bağımsızlığını ilan eder.

1388 Kadı Burhaneddin Kayseri'yi kendisine bağlar.

1404 Moğol İmparatoru Timur, Kayseri'yi işgal eder, giderken de, burasını Karamanoğulları beyliğine devreder.

1430 Samiler şehre hakim olur.

1436 2.Murat Kayseri'yi Karamanoğullarından alıp, DulkadirıoğuIlarına verir. Fatih Sultan Mehmet'in saltanatı sırasında, Gedik Ahmet Paşa, Kayseri'yi Osmanlı İmparatorluğu'na bağlar.

1467 Fatih Sultan Mehmet'in saltanatı sırasında, Gedik Ahmet Paşa, Kayseri'yi Osmanlı İmparatorluğu'na bağlar.

1473 Akkoyunlular'ın Kayseri'deki varlıkları sona erer.

1505 Safaviler şehre saldırır ve yağmalar.

1515 Yavuz Selim Kayseri'yi Osmanlı İmparatorluğu'na bağlar.

1600 Celali isyanları Kayseri'yi on yıl boyunca tahrip eder.

1729 Şehirde büyük bir yangın çıkar ve ağır zarar verir.

1835 Kayseri'de büyük bir deprem olur. Birçok bina büyük hasar görür.

1867 Kayseri Ankara'ya sancak olarak bağlanır.

1909 Kayseri Müstakil vilayet olur.

1919 İşgal kuvvetlerine bağlı Fransız orduları, güneyden girdikleri yurdumuzda ilerler ve Kayseri, Develi tarafından Fransızların işgaline uğrar. Kayseri'de ''Müdafai Hukuk

Cemiyeti'' kurulur ve 19 Aralık günü Atatürk Kayseri'ye gelir. Böylece Kayseri, bağımsızlık mücadelesindeki yerini almış olur.

1920 Develi'deki işgalci Fransızlar ile onlara destek veren Ermeni çetelerinin mukavemeti kırılır.

1921 Hükümet Merkezi'nin Kayseri'ye nakli için T.B.M.M. şartlı karar çıkar ve bazı bakanlıkların nakli yapılırken, düşman ric'ata başladığı için bu karardan vazgeçilir.

1988 Kayseri ''Büyük Şehir'' statüsüne kavuşur. Şehir Merkezi, Melikgazi ve Kocasinan adıyla iki ilçeye ayrılır.


iren17
Başbakan Müsteşarı
17 Kasım 2009 16:28

sudeciğim eline sağlık kayseri dendiğinde ilk aklıma erciyes,mantı ve pastırma geldi :)

bu arada oldukça gelişmiş bir ilimiz gitmeyi çok istediğim illerden bitanesi

erciyesde kayak yapmak lazım yeni yılda

**sude**
Başbakan Müsteşarı
17 Kasım 2009 16:35

Tşk.ederim İren..:))

Kayseri anlat anlat bitmez heralde herşeyiyle gelişmiş bir ilimiz..


iren17
Başbakan Müsteşarı
17 Kasım 2009 16:45

hadi gayret akşama daha çok var :)


*.*carizma38*.*
Aday Memur
17 Kasım 2009 16:48

sudecım benım nasıl yardımım olur senın benden ısteklerın nelerdır söle yardımcı olayım hemen :))))

BU ARADA BASLIK SÜPER :)))


iren17
Başbakan Müsteşarı
17 Kasım 2009 16:51

carisma38 ee sizde katkıda bulunun hadi ne duruyorsunuz ?

38 hatrına yapmalısınız


*.*carizma38*.*
Aday Memur
17 Kasım 2009 17:02

YAPMALIYIM AMA BANA BIRSEY KALMAMIS TARIHINI YAZMIS

BEN NEYINI YAZAM :)))


*.*carizma38*.*
Aday Memur
17 Kasım 2009 17:08

Kayseri İli Tarihi ve Turistik Yerleri

Orta Anadolu?nun ticâret ve sanâyi merkezi, kara ile demiryollarının kavşak noktası olan Kayseri tabiî güzellikleri yanında çok zengin târihî eserlere sâhiptir. Çok eski bir yerleşim merkezi olduğundan pekçok târihî eser ve yeri vardır. Bunların en önemlileri Selçuklu veOsmanlı devrine âit olanlardır. Selçuklu eserleri Konya?dan sonra en çok Kayseri?dedir. Selçuklu ve Osmanlı devri eserleri görülmeye değer güzellikte birer sanat şâheserleridir. Önemlilerinden bâzıları:

Kayseri Kalesi: Beşinci asırda Bizans İmparatoru Justinianus yaptırmıştır. Birçok harpte zarar gören kale Birinci Alâeddîn Keykubâd zamânında tâmir edilmiştir. Daha sonra Karamanoğlu ve Osmanlılar devrinde tâmir edilerek kullanılmıştır. İç ve dış kaleden meydana gelmiş ise de bugün dış kale çok harab vaziyettedir. İç kale dörtgen plânlı 195 burçludur. Doğuda güneyde ve kuzeyde olmak üzere üç kapısı vardır.

Zamantı Kalesi: Pınarbaşı yakınındadır.

Şahmelik Kalesi: Develi ilçesinin Şahmelik köyü yakınlarındadır. Romalılar döneminde yapılan kale, Bizanslılar tarafından da kullanılmıştır. Günümüzde harab vaziyettedir.

Yeşilhisar Kalesi: Adıyla anılan ilçededir.

Develi Kalesi: Develi ilçesinin batısında sarp kaya üzerine yapılmıştır. Harab vaziyettedir.

Hunad Hâtun Külliyesi: Anadolu Selçukluları devrinde yapılan ilk külliyelerdendir. 1238?de Birinci Keykubad?ın eşi Mahperi Hunad Hâtun tarafından yaptırılmıştır. Külliye, câmi, medrese, türbe ve hamamdan meydana gelmiştir. Câmi minâresizdir. Minâresi ve büyük kubbe de İkinci Abdülhamîd Han zamanında yaptırılmıştır. Külliye, taş işçiliği şâheseridir. Hamam 1968?de Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tâmir ettirilmiştir.

Kölük Câmii ve Medresesi: On üçüncü asır Selçuklu eseridir. 1205 senesinde Selçuklu kumandanlarından Mazaffereddîn Mahmûd?un kızı Atsız Elti Hâtun yaptırmıştır. 1335?te depremden zarar gören yapıyı Kölük Şemseddîn tâmir ettirdiği için onun ismi ile anılmaktadır. Câminin mihrabı ve çinileri çok meşhurdur. Medrese iki katlıdır.

Hacı Kılıç Câmii ve Medresesi: Selçuklu vezirlerinden Ebû Kâsım Ali Tûsî 1242-1249 arasında yaptırmıştır. Câmi ve medresenin giriş kapıları nefis taş işçiliğinin güzel örneklerindendir. Câmi dışardan kale gibi gözükür. Sarı ve siyah taştan yapılmıştır.

Ulu Câmi: On ikinci asır Selçuklu eserlerindendir. 1135?te yapılan eser 1,5 m toprağa gömülüdür. Melih Mehmed Gâzi tarafından yaptırılmıştır. Çeşitli zamanlarda tâmir gören eser ilk orjinal yapı özelliğini kaybetmiştir. Yanında türbe ve medrese vardır. En eski Türk eserlerinden ve Anadolu?daki ilk Türk câmilerinden olup, minâresi Türkiye?nin en uzun minârelerindendir. On sekizinci asrın sonlarında Reîsülküttâb Râşit Efendi yanına bir kütüphâne yaptırmıştır. Çok değerli yazma eserleri vardır.

Kurşunlu Câmi: 1585?te yapılmıştır. Osmanlı devrine âittir. Asıl ismi Hacı Ahmed Paşa Câmiidir. Mîmar Sinan?ın eserleri arasında yer almaktadır. Hacı Ahmed Paşa, kaptân-ı deryâ idi. Kubbesi kurşundan olduğu için bu isim verilmiştir. Câmi külliyesinde kervansaray aşhâne, paşa odaları, medrese odaları ve şadırvan vardır.

Fâtih Sultan Mehmed Câmii: 1478?de Fâtih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmıştır. Kale içinde olduğundan Kale Câmii olarak da bilinir.

Lalapaşa Câmii: Muslihiddîn Paşa tarafından 1308?de yaptırılmıştır. Lâle Câmii de denir. Minberi eşi bulunmaz bir şâheserdir. Sultan İkinci Abdülhamîd Hanın hediye ettiği muhâfazada sakal-ı şerîf bulunmaktadır.

Ulu Câmi: Bünyan ilçesindedir. 1256?da Kaluyan bin Karabuda tarafından yaptırılmıştır. Taç kapının kitâbe ve süslemeleri çok güzeldir. Kesme taş duvarları ile kale görünümündedir.

Develi Ulu Câmi: Develi ilçesindedir. 1281?de Göçer Araslan ve eşi Saad tarafından yaptırılmıştır. Mihrabı çok süslüdür.

Avgunlu Medresesi: On üçüncü asırda yapılmıştır. Medrese, Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından yeniden restore edilmiştir.

Sâhibiye Medresesi: 1267?de Selçuklu vezirlerinden Sâhip Ata yaptırmıştır. Kapısını çevreleyen geometrik işlemeler Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örneklerindendir.

Köşk Medrese: 1341?de Alâeddîn Eratna tarafından yaptırılmıştır. Kesme taştandır. Avlunun ortasında bir türbe vardır. Türbede Alâeddîn Eratna ve hanımı gömülüdür.

Hâtuniye Medresesi: 1432?de Dulkadiroğullarından Nâsıreddîn Mehmed bin Halil tarafından yaptırılmıştır. Kapısının yanında sivri kemerli iki güzel çeşme vardır.

Çifte Medrese(Şifaiye Gıyâsiye Medresesi): Biri medrese biri hastâne olmak üzere, bitişik iki yapıdan meydana gelmiştir. Dünyada ilk tıp fakültesidir. 1205?te Selçuklu Sultanı Gıyâseddîn Keyhüsrev kız kardeşi Gevher Nesibe Sultan adına vasiyeti üzerine vakıf olarak yaptırmıştır. Kapısı ince işlemeleri ile Selçuklu taş işçiliğinin ilginç örneklerindendir. Hastâne kısmının duvarına bitişik Gevher Nesibe Sultan Türbesi vardır.

Keykubadiye Sarayları: Alâeddin Keykubâd?ın 1224?te yaptırdığı yazlık binâlardır. Küçük bir gölün kıyısında üç köşkten meydana gelmiştir.

Sultan Hanı: Kayseri-Sivas yolunda, Palaş köyündedir. Kitâbesinden 1236?da yapıldığı anlaşılmaktadır. Avlusunda kare plânlı köşk mescid vardır. Konya Sultan Hanından daha büyüktür.

Tekgöz Köprüsü: Kayseri-Ankara yolunda Kızılırmak üzerindedir. Kitâbesinden 1203?te Rükneddîn Süleymân tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Uzunluğu 120 m genişliği 27 metredir.

Çokgöz Köprüsü: Kayseri-Yozgat yolunda, kızılırmak üzerindedir. On üçüncü asırda yapılmıştır. Değişik ebatlarda on beş gözden meydana gelmiştir. Yapılan tâmirler yüzünden orijinal yapısı kaybolmuştur.

Karatay Hanı: Kayseri-Malatya yolundadır. Atabey Emir Celâleddîn tarafından 1240 senesinde yaptırılmıştır. Bezemeli kapısı çok güzeldir.

Çifte Kümbet: 1247?de Sultan B irinci Keykubad, eşi Melîke Âdile için yaptırmıştır. Sivas Caddesi üzerindedir. Kare kaide üstünde sekizgen gövdeli kümbetin pramit külahı yıkılmıştır.

Döner Kümbet: Kayseri-Talas arasındadır. 1276 senesinde BirinciAlâeddîn Keykubâd?ın kızı Şah Cihan Hâtun için yapılmıştır. 12 köşeli olup, üstü koni biçiminde bir külah ile örtülüdür. Sarımsı kesme taştan yapılmıştır. Bitki motifleri ve geometrik motiflerle süslüdür. Kümbete iki yönlü dar bir merdivenle çıkılır.

Melik Gâzi Türbesi: Pınarbaşı ilçesine bağlı Melik Gâzi köyündedir. On ikinci asırda yapılmıştır. İki katlı olup, alt katta lahid odası, üst katta ise sandukaların bulunduğu oda vardır. Türbenin dış yüzü tuğlalarla kaplıdır. Tuğlalar geometrik desenler biçiminde dizilerek güzel bir görünüm kazandırılmıştır.

Eski eserler: Kayseri?nin 20 km kuzeydoğusunda bulunan Kültepe, Hitit ve Asurlulara âit 4000 senelik bir yerleşim merkezidir. Eski adı ?Kaniş? (Kaneş) idi. Kazılarda binlerce tablet bulunmuştur. Bu antik şehrin kalıntıları da vardır. Asurlu tüccarların bir kolonisiydi. Burada bronz ve bakır çağ devirlerine âit eserler de bulunmuştur. Karum: Kültepe yakınlarında eski bir Hitit ve Asur kenti kalıntısıdır. Erkilet: Hititlere âit bir kentin harâbeleridir. Soğanlı Harâbeleri: Roma devrine âit kiliseler vardır. Bu harâbeler Erdemli, Doğanlı, Araplı ve Göreme?dekilerle aynı özelliği taşır. Başköy?deki büyük kiliseye yer altı kanalları ile bağlıdır. Hepsi fresklerle süslüdür. Kayabaşı Mağaraları: Bünyan ilçesi yakınında olup, ilk çağlara âit sanat izleri bulunur. Roma Mezarı: Sahabiye Medresesi yanında M.Ö. üçüncü asra ve Romalılara âit bir mezardır. Fraktın Yazılı Kabartmalar: Develi ilçesi Fraktın köyü yakınında kayalar üzerinde Hititlere âit yazı ve resimlerdir. İmamkullu Kabartmaları: Develi ilçesinin İmamkullu köyü yakınındadır. Büyük bir kaya (Şimşek Kaya) üzerine yazılmış hiyeroglif yazılar ve kabartma resimler Hititlere âittir. Yemliha Kartalı: Kayseri müzesinde bir Hitit eseridir. Yekpâre granit taştan yapılmıştır. 2 metre 20 cm yükseklikte ve 4 ton ağırlıktadır.

Tabiî güzellikler:

Kayseri?de tabiî güzelliği ile meşhur pekçok mesire yeri vardır. Başlıca mesire yerleri şunlardır:

Erciyes Dağı: Zirvesi devamlı karla örtülü ve İç Anadolu?nun en yüksek dağı olan Erciyes Dağı ve eteklerinde manzarası ve tabiî güzelliği fevkalâde olan mesire yerleri vardır. Ayrıca dağ, kayak sporlarına müsâittir. Erciyes ve Tekir yaylası kış aylarında dağcılık ve kış sporları merkezi özelliğini taşırken, yaz aylarında ideal bir dinlenme yeridir. Çeşitli tesisler, yüzme havuzu, telesiyej yanında dağ evi vardır. Uludağ?dan sonra Türkiye?nin en büyük kış sporları merkezidir. Bağlar: Merkez ilçe ile Erkilet, Gesi, Talas ve Hisarcık arasındadır. Boğaz Köprü: İl merkezinin batısında 20 km mesâfede bulunan bu mesire yeri Karasu yanındadır. Gesi: Tabii bir dinlenme, yeridir. Bağları türkülere konu olmuştur. Talas: Şehre 7 km mesâfededir. Hisarcık: Park ve yüzme havuzu vardır. Dağ evi, su, yeşillik, güneş ve devamlı rüzgâr ile eşsiz bir mesire yeridir. Hisarcık, dağ evine gitmek isteyenlerin geçtiği bir mesire yeridir. Mimar Sinan Parkı ile İnönü Parkı: Şehrin içindedir. Geniş bir sahaya yayılmıştır.

Kapuzbaşı Şelâlesi: Kayseri?ye 170 km mesâfede, ilin güney sınırındadır. Torosların Hacer bölgesinde, yüksekliği yer yer 70 ilâ 150 metreyi bulan kayalardan çıkıp aynı adlı bir çayı meydana getiren şelâleler, Kayseri ve civârının en önemli tabiat harikalarından birisidir. Bir vâdide yükselen kayalıklara eski Türkçede ?kapuz? adı verildiği için şelâleler bu adla anılmaktadır. Türklerin bahar mevsiminde buraya gelip şelâlelerin başında kopuz çaldıkları için bu adı aldığını nakledenler de vardır. Yedi ayrı kaynaktan çıkan sular, meydana getirdikleri şelâleler ile seyredenleri âdeta büyülemektedir.

Kaplıca ve içmeleri:

Kayseri ili içme ve kaplıca bakımından oldukça zengindir. Önemli ve meşhur kaplıcaları şunlardır:

Bayramhacı Kaplıcası: Kayseri?ye 80 km uzaklıkta Bayramhacı köyü yakınlarındadır. Romatizmal rahatsızlıklara, gut hastalığına ve dolaşım sistemi rahatsızlıklarında faydalıdır. İçme kürleri karaciğer ve safrakesesi hastalıklarına iyi gelir. Kaplıca yanında tesisleri vardır.

Yeşilhisar İçmesi: Yeşilhisar ilçesine 11 km uzaklıkta, Kayseri-Niğde yolu üzerindedir. Mîde ve barsak rahatsızlıklarına faydalıdır. Kaplıca yanında tesisleri vardır.

Tekgöz Kaplıcası: Yemliha köyündedir. Çok eski zamanlardan beri kullanılan bu kaplıca nevralji, yarım felç, kırık ve çıkık ile kadın hastalıklarına iyi gelmektedir.

Hasanarpa Mâden Suyu: İl merkezine 12 km uzaklıkta Hasanarpa köyündedir. Mîde, karaciğer ve böbrek hastalıklarına iyi gelir.

TCMB KURLARI SATIŞ

.


*.*carizma38*.*
Aday Memur
17 Kasım 2009 17:11

ERCiYES'İN TARİHCESİ

Jeologlar, Erciyes'in tarihini 20 milyon yıl öncesine kadar götürürler. Yapılan araştırmalara göre, bugünkü dağ ve çevresi, 20 milyon yıl önce, denizle kaplıydı. Zamanla yerkabuğundaki çatlamalar sonucu, deniz çevresindeki kara parçaları oluştu ve çevre göl halini aldı. Bu iş için milyonlarca yıl geçti ve nihayet l5 milyon yıl kadar önce, bu gölde volkanik patlamalar oldu. ''neojen dönemi'' adı verilen bu devrede meydana gelen bu patlamalar, gölün ortasında bu günkü Erciyes?ten 400 metre daha yüksek koni şeklinde bir dağın oluşmasına sebep oldu. Tepede bulunan krateri iki baca beslediği için, buradan fışkıran lavların iri parçaları göl içerisinde tortulaşarak yeni bir tabaka; ince toz parçaları ise dağın 100 km. ötesine kadar savrularak buralarda kül yığınları meydana getirdi. Bu durum, bu günkü Kayseri?nin çevresindeki hulunan taş ocaklarının teşekkülüne ve Göreme çevresindeki Peri Bacalarının oluşmasına ve özellikle de bimis dediğimiz krater küllerinin çevrede büyük kütleler halinde bulunmasına sebep oldu. Tomarza ve Develi bölgesindeki bimis yatakları, Cırgalan, Güzelyurt, Gesi çevresindeki taş ocakları, ürgüp ve Göremedeki rüzgarın aşındırarak oluşturduğu Peri Bacaları, Erciyes dağının bu dönemde püskürtttüğü lav ve küllerin sonucu meydana geldi. Erciyes dağı, bu ilk oluşumundan sonra, uzlun bir sessizlik dönemine girdi. Bu dönemde, çevresindeki gölün suları çekildi ve kara parçası oluşarak bunda da kırılma ve kaymalar meydana geldi. Tekir Yaylası, Koç Dağı, Sultan Sazlığı teşekkül etti. Dağ, daha sonra yeniden faaliyete geçti. Bunun tarihi de takriben, 2.2-5 milyon yıl önceye rastlar. Bu yeni volkanik hareket, Ali Dağı, Yılanlı Dağı, Beşparmak Dağı ve Kara Siöri dağını meydana getirdi. Bu dönemdeki patlamalarda küçük taş parçaları dağın etrafındaki volkanik tepelerin oluşmasını sağladı. Artık çevre, tamamen kara parçasıdır. Sular çekilerek oluşan arazinin tek bekçisi ise Erciyes'tir. Erciyes Dağı, bu ikinci hareketinden sonra derin bir sessizliğe gömüldü. Bundan takriben bir milyon yıl önceye rastlayan bıı dönem, buzul çağıdır. Erciyes?i de kalın bir buzul tabakası kapladı. Bu; arzın buzullaşma dönemi ya da dördüncü zamanın başlangıcıdır. İnsanoğlu'da bu dönemde ortaya çıktı. Erciyes kendisini, insanoğluna, buzlarla kaplanmış bir halde takdim etti. Bugün o dönemden kalma buz parçalarının yükseklerdeki iki bazat yatağında bulunduğu ifade edilir. Yer kabuğunun oluşumu üzerinde araştırma yapan Uzmanlar, Erciyes dağının meydana gelişini böylece anlatırken, onun üçüncü defa ateş püsküttüğü ve bunun da oldukça yeni olduğunu söylerler. Bu konuda en önemli Kaynak da, Miladi takvimin başlangıç dönemine rastlayan yıllarda Kayseri?ye gelen strabon adında bir coğrafyacı, Erciyes dağında kızgın ateş bacalarının bulunduğunu, buradan geceleri lavların çevreye ateş yağdırdığını söyler. Araştırmacılar, bu söylenenlerin doğru olduğunu, Erciyes'in volkanik yapısının bunu gösterdiğini ifade ederler. Bu dönemdeki püskürtmeler sonucu Büyük ve Küçük Kızıltepe?ler ile kefe ve Kırmızı dağlar meydana gelir. Artık ''Sönmüş bir Volkan'' ya da ''İhtiyar bir yanardağ'' olarak Adlandırılan Erciyes, ilk harekete geçtiği dönemin izlerini tamamen kaybetmiştir. İlk bacalar, şimdiki iki büyük zirvenin bulunduğu yerde kaybolmuş ve Dağ, bugünkü şeklini üçüncü ve son faaliyet döneminde almıştır. Dağın, ilk oluşumundaki yüksekliğinden de takriben 400 metre kaybettiği sanılmaktadır. Bu durumun, dağın tek bir volkan yerine, çeşitli volkanlardan meydana gelen bir ''volkanlar topluluğu'' o]uşundan kaynaklandığında ayrıca işaret edilmektedir. Günümüzde, heybetine rağmen cazip görünüşü, büyüleyici silüeti Kayseri yi kucaklayan ihtişamı, onu tabiattan çok, Kayseri'nin vazgeçilmez tek sembolü haline getirmektedir. Üzerine yazılan sayısız şiir de bunun en güzel göstergesidir. Uzmanlar, son yıllarda dünyanın çeşitli bölgelerindeki Yanardağlarda görülen volkan püskürtmelerinden hareket ederek, Erciyes dağı için de öyle bir durumun söz konusu olup olmayacağı sorusuna, ''Çok uzak, hatta çok zayıf bir ihtimal'' diye cevap veriyorlar. Uzmanlar, bir yanardağın harekete geçmeden önce belirtilerinin görüleceğini ifade ederek, ''Sismografik araştırmalar, Erciyes'te böyle bir şeyin olmayacağını ortaya koyuyor. Çünkü çevrede ne yer sarsıntısı oldu, ne de dağda buhar ya da duman izleri görüldü. Bir dağın yeniden faaliyete geçebilmesi için bunların olması gerekir'' diyor ve ilave ediyorlar: ''Jeolojik araştırmalar, Erciyes'in tamamen sönmüş bir dağ olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır. ''


*.*carizma38*.*
Aday Memur
17 Kasım 2009 17:14

ERCİYES DAĞI GENEL BİLGİ

İÇ ANADOLUMUZUN Tekir Yaylası üzerinde bulunan ERCİYES Kayak Merkezi (3916) m. Türkiye'nin en gözde manzarası , Kayak öğrenme ve yapmaya en elverişli düzgün pisteine sahiptir. Kayseri ilinin 25 KM güneyinde yükselir. Kayak severler bilir ; Kayak kaymanın zevkini en güzel toz kar verir en güzel toz karı erciyes verir. Toz kar zevkini ve kayağın tadının doruklarına ulaşacağınız erciyeste 8 adet mekanik lift bulun maktadır. Bunlardan 3'ü Baby-lift 3'ü teleski ve 2'si dünyada kayakçıların en çok tercih ettiği telesiyejdir. Bu telesiyejler ZÜMRÜT Limited Şirketinin bünyesinde bulunup Erciyes kayak merkezinin en uzun ve taşıma kapasitesi en fazla olan mekanik tesisidir. 1'inci telesiyej1500m uzunluğunda olup, 2215 rakımdan başlar ve2550 rakımda biter. Daha çok profesyonel kayakçılara hitap eden 2'inci telesiyej 1600 mt uzunluğunda olup sizleri 2550 rakımdan alıp 3000 rakıma ulaştırır. Bu özelliklerinden dolayı Türkiye de bulunan en uzun chair -lifttir.

Konumu: Kayseri?nin hemen güneyinde yükselir. Yaz tırmanışları için en uygun zaman Mayıs-Ekim ayları arası. Sönmüş genç bir volkan dağ, Orta Anadolu?nun en yüksek doruğudur. Dağın kuzeyinde 700 m. uzunlukta bir dağ buzulu vardır. Doğu yüzünde 2100-2900 m. yükseklikte yer alan Tekir yaylası bir kış sporları merkezidir. Telesiyejden sonra kamp yeri olan Çobanini?ne kışın yürüyerek yaklaşık 2,5-3 saatte gidilir. Tırmanış genellikle Çobanini?nden mola taşına kadar 1 saat sürüyor. Mola taşı tam şeytan deresinin ağzındadır. Buradan, küçük zirve yaklaşık 2-3 saat sürer. Orta Anadolu'nun en yüksek doruğu olan Erciyes Dağı (3916 m.) Kayseri ilinin hemen güneyinde yükselir. Erciyes Dağı, sönmüş bir volkandır. Üzerinde birçok yan volkan konisi bulunur. Dağın yüksek kısımları yılın her mevsiminde kalıcı karlarla örtülüdür. Dağın kuzeyinde ise 1 km. uzunlukta bir dağ buzulu mevcuttur. Erciyes Dağı'nın 1500 m. yüksekliğe kadar olan kesimleri bağlarla kaplidir. Dağın doğu yüzünde 2100-2900 metreler arasında yer alan Tekir Yaylası aynı zamanda bir kış sporları merkezidir. Kayseri şehir merkezine 25 km. uzaklıktadır. Erciyes Kayak Merkezi, ülke düzeyinde dağ turizmi ve özellikle kış sporları turizmi açısından, geliştirilmesi gereken bir kaynak özelliği taşmaktadır. Kayak alanları % 30 ile % 10 arasında değişiklik gösteren eğime sahiptir.


*.*carizma38*.*
Aday Memur
17 Kasım 2009 17:19

yaaa sudecım buralara resım eklemem gereklı

veya ıren sen yardımcı olsan nasıl olacak


**sude**
Başbakan Müsteşarı
17 Kasım 2009 17:30

irem mantı çok güzel duruyor canım istedi..:))

carizma iren editim resim işini halleder merak etme..:)


*.*carizma38*.*
Aday Memur
17 Kasım 2009 17:33

iren yardımcı ol resımler ıcın


iren17
Başbakan Müsteşarı
17 Kasım 2009 17:41

kayseri kapali carsi

kayseri alışveriş merkezi


iren17
Başbakan Müsteşarı
17 Kasım 2009 17:42

tamam karizma siz bilgi yüklemesini yapın görüntü yüklemesi benden aakşama tanıyamıyacaksın burasını

:)

haydin durmak yokk


**sude**
Başbakan Müsteşarı
18 Kasım 2009 08:22

Konum: Kayseri ili sınırlarındaki Ali Dağı, il merkezine 15 dk. uzaklıktadır. Otomobil ile dikkatlice çıkılabilir. Ya da, Zincidere otobüslerine binerek Alidağı Tabelası'nda inildiğinde, yürüyerek 45 dakikada tepeye ulaşılabilir.

Bölge Özellikleri: Dünyaca ünlü Kapadokya'da yer alan Kayseri her yıl binlerce yerli yabancı turisti ağırlamaktadır. Kayseri elverişli coğrafyası ile yamaç paraşütünün yanı sıra, kayak, bisiklet gibi diğer sportif turizm çeşitlerine de olanak sunar. Erciyes Ünivesitesi'ndeki Sivil Havacılık MYO, Ali Dağına hafta sonları eğitim uçuşları düzenlemektedir.

Kalkış Pisti : 600 ile 750 irtifa farkına sahip, birisi güney, diğeri kuzey rüzgarlarına uygun iki kalkış pisti mevcuttur. Stabil rüzgarlarda tepenin dik ve düzgün eğimi saatlerce yelken yapmaya elverişli,ancak türbülanslı havalarda dikkatli olmak gereklidir.

İniş Pistleri: Tepenin önünde rahatlıkla iniş yapılabilecek alanlar bulunmaktadır.

Tepe Adı: Alidağ

Yükseklik: 600 metre

Kayseri'ye Uzaklık: 5 km

http://www.yamacparasutu.net/menu/menufotolari/kayseri.jpg


iren17
Başbakan Müsteşarı
18 Kasım 2009 10:37

Rum Kilisesi (Talas)

Soğanlı Kiliseleri (Yeşilhisar)

Kubbeli Kilise (Yeşilhisar)

Hagia

Barbara (Tahtalı Kilise) Kilisesi

Karabaş Kilisesi (Yeşilhisar)


*.*carizma38*.*
Aday Memur
18 Kasım 2009 10:49

sudecım kayserı ıle cok sey var yazılacak toparlayımda yayınlayacagım


**sude**
Başbakan Müsteşarı
18 Kasım 2009 10:56

carizma senin memleketin olduğu için senin yardımların daha önemli bende tanımış olacağım senin sayende..

Toplam 66 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi