Editörler : Lanet

efe21
Memur
18 Temmuz 2007 11:27

dEĞERLİ ARKADAŞLAR, Mona Rosa, Sezai KARAKOÇ'un gençliğinde platonik aşkına yazdığı ve dörtlüklerin ilk dizelerindeki harfleri birleştirdiğin zaman yarinin adı çıkan mükemmel bir şiirdir.Bence yazarın bu şiiri bile onu ölmekten kurtarır zaten ölüm yaklaşamaz artık onun yanına....Yorumlarınız için şimdiden teşkkürler.


matematik78
Memur
26 Temmuz 2007 10:43

MONA ROZA

Mona Roza, siyah güller, ak güller

Geyvenin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Ah, senin yüzünden kana batacak

Mona Roza siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar

Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa

Mona Roza, bugün bende bir hal var

Yağmur iğri iğri düşer toprağa

Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek

Mona Roza seni görmemeliyim

Bir bakışın ölmem için yetecek

Anla Mona Roza, ben bir deliyim

Açma pencereni perdeleri çek...

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi

Bende çıkar güneş aydınlığa

Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi

Seni hatırlatıyor her zaman bana

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ve vardır her vahşi çiçekte gurur

Bir mumun ardında bekleyen rüzgar

Işıksız ruhumu sallar da durur

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin ellerin ve parmakların

Bir nar çiçeğini eziyor gibi

Ellerinden belli oluyor bir kadın

Denizin dibinde geziyor gibi

Ellerin ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Saat onikidir söndü lambalar

Uyu da turnalar girsin rüyana

Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşları

Konar bahçenin incirlerine

Kiminin rengi ak, kimisi sarı

Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine

Akşamları gelir incir kuşları

Ki ben Mona Roza bulurum seni

İncir kuşlarının bakışlarında

Hayatla doldurur bu boş yelkeni

O masum bakışlar su kenarında

Ki ben Mona Roza bulurum seni

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Henüz dinlemedin benden türküler

Benim aşkım sığmaz öyle her saza

En güzel şarkıyı bir kurşun söyler

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Artık inan bana muhacir kızı

Dinle ve kabul et itirafımı

Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı

Alev alev sardı her tarafımı

Artık inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Meyvalar sabırla olgunlaşırmış

Bir gün gözlerimin ta içine bak

Anlarsın ölüler niçin yaşarmış

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten

Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne

Bir tüy ki can verir bir gülümsesen

Bir tüy ki kapalı gece ve güne

Altın bilezikler o kokulu ten

Mona Roza siyah güller, ak güller

Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!

Mona Roza siyah güller, ak güller


matematik78
Memur
26 Temmuz 2007 10:45

RÜZGÂR

Uçurtmamı rüzgâr yırttı dostlarım!

Gelin duvağından kopan bir rüzgâr...

Bu rüzgâr yüzünden bulutlar yarım;

Bu rüzgâr yüzünden bana olanlar...

O ceviz dalları, o asma, o dut,

Gül gül, mektup mektup büyüyen umut...

Yangından yangına arda kalmış tut.

Muhabbet sürermiş bir rüzgâr kadar.


nehir657
Memur
26 Temmuz 2007 11:14

EY SEVGİLİ

Senin kalbinden sürgün oldum ilkin

Bütün sürgünlüklerim bir bak1ma bu sürgünün bir süregi

Bütün törenlerin sölenlerin ayinlerin yortularin disinda

Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim

Af dilemeye geldim affa layikolmasam da

Uzatma dünya sürgünümü benim

Aşkın bu en onulmazından koparıp

Bir tuz bulutu gibi

Savuran yüregime

Ah uzatma dünya sürgünümü benim

Nice yoruldugum ayakabilarimdan degil

Ayaklarimdan belli

Lambalar egri

Aynalar akrep melegi

Zaman çarpilmis atin son hayali

Ev miras degil mirasin hayaleti

Ey gönlümün dogurdugu

Büyüttügü emzirdigi

Kus tüyünden

Ve kus südünden

Geceler ve gündüzlerde

Insanliga anit gibi yükselttigi

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünüm benim

Bütün siirlerde söyledigim sensin

Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin

Seni saklamak için görüntülerinden faydalandim Salome'nin Belkis'in

Bosunaydi saklamaya çalismam öylesine asikarsin bellisin

Kuslar uçar senin gönlünü taklit için

Ellerinden devsirir bahar çiçeklerini

Deniz gözlerinden alir sonsuzlugun haberini

Ey gönüllerin en yumusagi en derini

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünümü benim

Yillar geçti sapan ölümsüz iz birakti toprakta

Yildizlara uzaniphep seni sordum gece yarilarinda

Çati katlarinda bodrum katlarinda

Gölgendi gecemi aydinlatan essiz lamba

Hep Kanlica'da Emirgan'da

Kandilli'nin kursuni safaklarinda

Seninle söylesip durdum bir ömrün baharinda yazinda

simdi onun birdenbire gelen sonbaharinda

Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim

Af dilemeye geldim affa layik olmasam da

Ey çagdas Kudüs (Meryem)

Ey sirrini gönlünde tasiyan Misir (Züleyha)

Ey ipeklere yumusaklik bagislayan merhametin kalbi

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünümü benim

Daglarin yikilisini gördüm bir Venüs bardaginda

Köle gibi satildim pazarlar pazarinda

Günesin sarardigini gördüm Konstantin duvarinda

Senin hayallerinle yandim düslerin civarinda

Gölgendi yansiyip duran bengisu pinarinda

Ölüm düsüncesinin beni sardigi su anda

Verilmemis hesaplarin korkusuyla

Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim

Af dilemeye geldim affa layik olmasam da

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünüm benim

Ülkendeki kuslardan ne haber vardir

Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardir

Ask celladindan ne çikar madem ki yar vardir

Yoktanda vardan da ötede bir Var vardir

Hep suç bende degil beni yakip yikan bir nazar vardir

O sarkiya özenip söylenecek misralar vardir

Sakin kader deme kaderin üstünde bir kader vardir

Ne yapsalar bos göklerden gelen bir karar vardir

Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardir

Yanmissam külümden yapilan bir hisar vardir

Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardir

Sirlarin sirrina ermek için sende anahtar vardir

Gögsünde sürgününü geri çagiran bir damar vardir

Senden umut kesmem kalbinde merhamet adli bir çinar vardir

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili


matematik78
Memur
26 Temmuz 2007 11:24

BATIŞ

Güneştir düşen turuncusunda menekşeler sunarım

Gece artık hiç dönülmeyecek yerlerdeki o sevgiliye

Çocuklara kekik toplıyan o sevgiliye

Bir kekik uzatan çocuk anne deyince

Deniz dibinden çatı çeken

Çocuk üstüne arkadaş üstüne

Güneştir düşen yeşilinde bir yüz döner

Değişmiyen o gençliğiyle sevgili

Ölümden sonraki kurtulma gibi

Döner döner de gelir karşıma

Deniz dibinden cıkan ahtapot ölüleri

Eski utanmaları çeker su yüzüne

Güneştir kırmızı ve ben en çömezi bir rengin

Altın hatıralar hükümetinin

Bitmeyen sultanı o sevgiliye adanmış

Soy utanc soy anış soy sevgi

Gel artmaz azalmaz ey sevgi


ayni
Aday Memur
26 Temmuz 2007 17:48

Ben Kandan Elbise Giydim Hiç Değiştirsinler İstemezdim'

Kendinden birşeyler kattın

Güzelleştirdin ölümü de

Ellerinin içiyle aydınlattın

Ölüm ne demektir anladım

Yer değiştiren ben değildim

Farklılaşan sendin

Sendin bana gelen aynalarla

Sendin bana gelen sendin

Artık ölebilirdim

Bütün İstanbul şahidim

Ben kandan elbiseler giydim

Bundan senin haberin var mı

Sezai Karakoç


ruzgaryy
Genel Müdür
11 Aralık 2007 01:32

Sen geldin benim deli köşemde durdun

Bulutlar geldi üstünde durdu

Merhametin ta kendisiydi gözlerin

Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu

Bulutlar geldi altında durduk

Konuştun güneşi hatırlıyordum

Gariptin yepyeni bir sesin vardı

Bu ses öyle benim öyle yabancı

Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı

Dişlerin öpülen çocuk yüzleri

Güneşe açılan küçük aynalar

Sert içkiler keskin kokular dişlerin

İçinden geçilen küçük aynalar

Ve güldün rengarenk yağmurlar yağdı

İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı

Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak

Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı

Sen geldin benim deli köşemde durdun

Bulutlar geldi üstünde durdu

Merhametin ta kendisiydi gözlerin

Sezai KARAKOÇ


sbengisu42
Müsteşar
29 Ocak 2008 23:11

bu gece şiir okuyalım biraz.

hüzünlenmişken VEDA şiirinden bir kısmını eklemek istedim.

*****

Sen bir gece gelsen

Güneş doğmasa

Gitmeden yine gelsen

Bu yeni geleni

Bu bize bakanı

Sana bir anlatsam

Güneş doğmasa

Sandıkların içini göstersem sana

Çizdiğim resmin

Yalnızlığın geyik gözlü köşesinde

Bir rafa koyabilsen

Olup biteni ve onları

Sabaha kadar konuşsak

O ürkek ürkek bakanı sana bir anlatsam

Ateşi karı tüfeği çeksem

Ocağa pencereye kapıya

Kemana veda

***

Sana veda

SEZAİ KARAKOÇ


muratyanar
Kapalı
29 Ocak 2008 23:23

kimse bu şiiri yazmamış

Kar Şiiri

Karın yağdığını görünce

Kar tutan toprağı anlayacaksın

Toprakta bir karış karı görünce

Kar içinde yanan karı anlayacaksın

Allah kar gibi gökten yağınca

Karlar sıcak sıcak saçlarına değince

Başını önüne eğince

Benim bu şiirimi anlayacaksın

Bu adam o adam gelip gider

Senin ellerinde rüyam gelip gider

Her affın içinde bir intikam gelip gider

Bu şiirimi anlayınca beni anlayacaksın

Ben bu şiiri yazdım aşkın çeşidi

Öyle kar yağdı ki elim üşüdü

Ruhum seni düşününce ışıdı

Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın

Sezai Karakoç


başak.e
Kapalı
29 Ocak 2008 23:39

ey yeşil sarıklı ulu hocalar..

bunu bana öğretmediniz..

bu kesik dansa karşı..

bana birşey öğretmediniz..

kadının üstün olduğu ama mutlu olamadığı günlere geldim..

bunu bana öğretmediniz..

hükümdarın hükümranlığı için halka yalvardığı..

ama yinede eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdim

bunu bana öğretmediniz..

kardeşim İbrahim..

bana mermer putları nasıl devireceğimi öğretmişti..

bende gün geçmezki birini patlatmıyayım

ama siz..

kağıtlardakini..kelimelerdekini..

ve sözlerdekini..

nasıl sileceğimi öğretmediniz...

s.karakoç


castagna2
Yasaklı
05 Şubat 2008 13:35

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi

Bende çıkar güneş aydınlığa

Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi

Seni hatırlatıyor her zaman bana

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

***

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ve vardır her vahşi çiçekte gurur

Bir mumun ardında bekleyen rüzgar

Işıksız ruhumu sallar da durur

Zambaklar en ıssız yerlerde açar


mavi kuş
Aday Memur
06 Şubat 2008 00:28

SEZAİ KARAKOÇ Büyük şair ve düşünür.MONA Rosa`nın hikayesini bi lirsiniz ama ben çok severim bide ben anlatayım.

Sezai Karakoç edebiyat fakültesinde okurken bir kıza aşık olur. Fakat kız nişanlıdır Sezai Karakoçun aşkına karşılık vermez.Son sınıfta edebiyatçılar mezuniyet gecesi düzenler.Sezai Karakoç tertip komitesine gider der ki benimde bir şiirim var okumak istiyorum der.Tertip heyeti şöyle bir bakarlar kara kuru bir anadolu genci pek istemezler ama kırmamak için tamam programın sonunda oku derler.Neyse program biter Sezai Karakoç şiirini mona rosa yı okur.salon ayakta alkışlar bir daha bir daha tam üç kez okur herkes çok beğenmiştir.

Sezai Karakoç çıkar arkasından sevdiği kız gelir ve tamam kabul ediyorum der fakat Sezai Karakoç istemez.Mona rosa şiirinin beşliklerinin ilk harfleri birleştirilince sevdiği kızın adı MUAZZEZ AKKAYAM Çıkıyor ortaya. üstad hiç evlenmemiştir fakat büyük bir çığır açarak çalışmalarını sürdürmektedir.Hayatını tez olarak alan Turan Karataş çok yönlü olarak üstadı bizlere tanıtmıştır.

Bizim aşklarımızda ve yaşamımızda hep Sezai Karakoça gıpta ve özeniş vardır. Allah sağlıklı uzun ömürler versin....


siegon
Yasaklı
13 Şubat 2008 20:24

Aşk acısını,en derinlerde ve de en güzel anlatımı......

Not:sn editör görüntüyü ekrana verirsenin sevinirim. tşkler


edeler
Kapalı
15 Şubat 2008 17:53

gcl


edeler
Kapalı
16 Şubat 2008 13:11

güncel


edeler
Kapalı
17 Şubat 2008 14:46

gcl


dilara111
Kapalı
19 Şubat 2008 13:02

güzel şiirler bunlar.

bu şairimiz hala yaşıyor mu acaba?

13 Ağustos 2008 17:25

Hayatımda okuduğum en güzel şiiri duymayanlara duyurmak istedim.

MONA ROZA

Mona Roza, siyah güller, ak güller

Geyvenin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Ah, senin yüzünden kana batacak

Mona Roza siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar

Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa

Mona Roza, bugün bende bir hal var

Yağmur iğri iğri düşer toprağa

Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek

Mona Roza seni görmemeliyim

Bir bakışın ölmem için yetecek

Anla Mona Roza, ben bir deliyim

Açma pencereni perdeleri çek...

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi

Bende çıkar güneş aydınlığa

Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi

Seni hatırlatıyor her zaman bana

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ve vardır her vahşi çiçekte gurur

Bir mumun ardında bekleyen rüzgar

Işıksız ruhumu sallar da durur

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin ellerin ve parmakların

Bir nar çiçeğini eziyor gibi

Ellerinden belli oluyor bir kadın

Denizin dibinde geziyor gibi

Ellerin ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Saat onikidir söndü lambalar

Uyu da turnalar girsin rüyana

Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşları

Konar bahçenin incirlerine

Kiminin rengi ak, kimisi sarı

Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine

Akşamları gelir incir kuşları

Ki ben Mona Roza bulurum seni

İncir kuşlarının bakışlarında

Hayatla doldurur bu boş yelkeni

O masum bakışlar su kenarında

Ki ben Mona Roza bulurum seni

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Henüz dinlemedin benden türküler

Benim aşkım sığmaz öyle her saza

En güzel şarkıyı bir kurşun söyler

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Artık inan bana muhacir kızı

Dinle ve kabul et itirafımı

Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı

Alev alev sardı her tarafımı

Artık inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Meyvalar sabırla olgunlaşırmış

Bir gün gözlerimin ta içine bak

Anlarsın ölüler niçin yaşarmış

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten

Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne

Bir tüy ki can verir bir gülümsesen

Bir tüy ki kapalı gece ve güne

Altın bilezikler o kokulu ten

Mona Roza siyah güller, ak güller

Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!

Mona Roza siyah güller, ak güller

SEZAİ KARAKOÇ

15 Ağustos 2008 16:51

güncel


"oblomov"
Kapalı
16 Ağustos 2008 14:20

Bu başlığı yeni gördüm. S. Karakoç benim de sevdiğim, şiirleri hakkında kafa yorduğum bir şair. Başlık altında yazılanların büyük bölümü "Mona Rosa" ile ilgili. Henüz kitap haline getirilmeden benim de fotokopi yoluyla okuduğum gerçekten çok güzel bir şiir. Aşk şiiri. Fakat bu, onun gençlik dönemine ait. Oysa zaman içinde S. Karakaç'un şiirindeki temler değişmiş, bireysellikten uzaklaşıp evrenselliğe (milliliğe değil, ki bunun, onunla Necip Fazıl arasındaki en büyük fark olduğu kabul edilir) yönelmiştir. "Ötesini Söylemeyeceğim" de bu evrensel yönelimlerin yansımasından biridir:

ÖTESİNİ SÖYLEMEYECEĞİM

Kırmızı kiremitler üzerine yağmur yağıyor

Evimizin tahtadan olduğunu biliyorsunuz

Yağmur yağıyor ve bazı tahtalar vardır

Suyun içinde gürül gürül yanan

Dudağımı büküyorum ve topladığım çalıları

Bekçi Halilin kız kardeşinin oğluna ait

Daha doğrusu halasından kendisine kalacak olan

Arsasındaki yıkık duvarın iç tarafına saklıyorum

Hiç kimsenin bilmesine imkan yok

İmkan ve ihtimal bile yok sizin bilmenize Bay Yabancı

Ve yağmur yağıyor ben bir şeyler olacağını biliyorum

Ellerime bakıyorum ve ellerimin benden bilgili

Bir hayli bilgili olduğunu biliyorum

Bilgili fakat parmaklarım ince ve uzun değil

Sizin bayanınızınki gibi ince ve uzun değil

Annemi babamı karıştırmayın işin içine

İnanmazsınız ama onların şuncacık

Şuncacık evet şuncacık bir alakaları bile yok

Sizin def olup gitmenizi istiyorum işte o kadar

Ali de istiyor ama söylemekten çekiniyor

Halbuki siz insanı öldürmezsiniz değil mi?

Gidiniz ve öteki yabancıları da beraber götürünüz

Tuhaf ve acaip şapkalarınızı da beraber götürünüz emi

Boynunuzdaki o uzun ve süslü şeritleri de

Kirli çamaşırları tahta döşemelerin

Üzerinde bırakmamanızı yalvararak istiyeceğim

Yalvararak istiyeceğim diyorum Medeni Adam

Siz bilmezsiniz size anlatmak da istemem

Kardeşim Ali gömleğinizi mutlaka giyecektir

Halbuki ben Bay Fransız sizin gömleğinizi

Hatta Matmazel Nikolun o kırmızı ipekli gömleğini

Hani etekleri şöyle kıvrım kıvrımdır ya

Bile giymek istemem istemiyeceğim

Evimizin tahtadan olduğunu biliyorsunuz

Kibrit gibi iç içe sıkışmış tahtadan

Hem şu bildiğiniz usule de lüzum yok

Tepesi demir askerleriniz babamı alıp götürmeseler

O zaman siz görürsünüz Bay Yabancı

Ağaçların tepesine çıkabileceğimizi

Ben ve kardeşim Alinin anlayabileceğinizi umarım

Siz uyuduktan sonra odanıza girebileceğimizi

-Ben bunu ispat edeceğim-

Hani sizin şu yüzü kurabiye bir bayanınız var ya

Beyaz ve yumuşak

Hani tepesinde ikisi kısa biri uzun üç tüy var

Onu siz başka yerlerden getiriyordunuz

Sayın Bayanınızın gözleri çakmak çakmak yanıyordu

Siz ötekini Bay Yabancı gizli gizli öpüyordunuz

Elinizle onu belinden tutuyordunuz sonra öpüyordunuz

Siz bizi görmüyordunuz

Biz ağacın tepesinden seyrediyorduk

Siz onu çok öpüyordunuz

Ötesini söylemiyeceğim Bay Yabancı

Ben siz belki bilmezsiniz on yaşındayım

Annem böyle konuşmak ayıptır dedi

Annem o kadına şeytan diyor

Bizim kediler de ona tuhaf tuhaf bakıyorlar

Siz şeytanı çok seviyorsunuz galiba Bay Yabancı

Siz şeytanı niçin bu kadar çok öpüyorsunuz

Kabul ediyorum sizinki bizimkinden daha güzel

Ama bizimki sizinkinden daha efendi daha utangaç

Onu hiç görmedim o bize hiç gelmiyor

Hele yağmur onu hiç deliğinden çıkarmıyor sanıyorum

Ben yağmuru çok seviyorum Bay Yabancı

Sizin ıslak saçlarınızı hiç sevmiyorum

Tunusluların saçlarına benzemiyor sizin saçlarınız

Bizim saçlarımıza benzemiyor sizin saçlarınız

Ben karayım beni de amcamın oğlu seviyor

Sizin o kadını sevmiyor Süleyman

Süleyman benden başka kimseyi sevmiyor

Ben de onu seviyorum

Onu ve bizim evi seviyorum

Bizim evin her tarafı tahtadandır

Ayrıca matmazelin üzerine

Bir akrep atabileceğimi de düşünün

Tam karnının beyaz yerinden tutarsanız bir şey yapmaz

Ama onu Matmazel bilmez ki o tam kuyruğundan tutar

Sizin Matmazel bir ölse siz onu bir daha göremezsiniz

Halbuki bizim ölülerimizi teyzem görüyor

Onlarla konuşuyor onlara ekmek veriyor

Onlar ekmek yiyor anladın mı Bay Yabancı

Matmazel bir ölse ona kimse ekmek vermez

Onun için gidip şapkalarınızı da beraber götürün

Melekler bir demir parçasının üzerine oturmuşlar

Her biri bir damla atıyor aşağıya

İşte yağmur bunun için yağıyor

Ben bunun için yağmuru seviyorum

Yağmur bizim için yağıyor

Çalılar için Süleymanın tabancası için

Kalkıp gidin kırmızı kiremitler üzerine

Bizim tahta evin üzerine yağmur yağıyor

Toplam 198 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi