Editörler : Lanet

Rüştü ÖZDEMİR
Müsteşar Yardımcısı
05 Nisan 2009 00:30

Alın size has bir dize:

Yüreğimle karşılaşınca

Bütün kılıçlar kırıldı.

(Şiirler 2)

Ben Kristof Kolomb'un uşağı değilim.

&&&&&&&&&&&&&

Ekin gibi biçildim öldüm ama dirildim.

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

Tren kaçırmış gibiyim

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

Hurma gölgesinde su düşleri gören

%%%%%%%%%

Ekmeği cebir diliyle istedim vermediler

Suyu rakama çevirdim içirmediler

&&&&&&&&&&&&&&

Dört mevsim geçmiş beşinci mevsimdeyim.

&&&&&&&&&&&

Sen kaç köşeli yıdızsın

%%%%%%%%%%%%

Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil

Ayaklarımdan bellidir.

&&&&&&&&

Kuş tüyünden

Ve kuş sütünden

&&&&&&&&&&&&

Sen kış güneşi misin

Yakarsın ısıtmazsın

:::::::::::

Bir de düz yazıya örnek verelim mi:

"Çölün sonsuzluğunda bile hurmalar sallanır. Kurak yaz sabahlarında da çiğ yağar. Bir Musa doğmasın diye doğan binlerce çocuk öldürülür." (Yitik Cennet)

...........

Hadi bir örnek daha verelim:

"Yılanların zümrüt gözleri, temmuz sıcağında, seni albeni tuzağına düşürüp,aşırmasınlar mücevherlerini." (Makamda)

Yeter mi!

Daha güzel alıntılarım var, sabredin hele.


Rüştü ÖZDEMİR
Müsteşar Yardımcısı
05 Nisan 2009 08:23

"Derinden akan suya bak ruhum... Çarptığı taşları yıkayan ve taşlara çarpa çarpa yıkanan suya dik gözlerini... Bin suyu dinleyerek, bin su imbiğinden geçerek durulacaksın. Ve birgün, onunla birlikte yeraltından fışkırarak çıkacaksın... Zincire vurulmayan su! Ruhumu dinle!" (Makamda)


Rüştü ÖZDEMİR
Müsteşar Yardımcısı
05 Nisan 2009 09:27

"Suya hasret, serinliğe yangın, yere yakın bol yıldızlı bir göğün altında, samanyolunu bir kuşak gibi alnına dolamış Ortadoğu gecelerinde nice genç, en dinç rüyaların etkisinden başını doğrultabilir." (Sütun)

"Ey!... Gök Medeniyetinin son çocukları." (Çağ Ve İlham 1)


Rüştü ÖZDEMİR
Müsteşar Yardımcısı
11 Nisan 2009 09:24

Ateşimize biraz cumartesi odunu atatlım, sönmesin; üşüyenler olabilir.

"Ölümü günlük iş elbisesi gibi giyinip soyunabilecek inanmış insanların başlatacağı insanlığın dirilişi." (Farklar)

***********

"Artık bu dünyanın enine/ Bu dünya yüksekliğince/Bu dünyanın derinliğine/Kendimi bir avuç buğday gibi/Öfkeyle direnerek ve güvenerek/Savurabilirim." (Şiirler-3)

**********************

Ölü bir kaynakta ama asıl ölü benim

Savaşta ölmedim

Savaşmamak için öldüm. (Şiirler-3)

*****************

Seni süt içmeğe çağırıyorum parmaklarımdan

Kara yılan... (Şiirler-3)

*************

Buğday sunmasını bil boşuna dönmesin değirmen

Sonra kendi kendini yer değirmen taşı. (Şiirler-5)

***********

Yolları urgan gibi beline dolayıp yeryüzünün bütün bucaklarına hakikat meşalesini .... taşıyan... (Yitik Cennet)

*************

Sen yürürken TİLKİLER karşına çıkacaktır. Gülümse ve geç.

TAVŞANLAR çıkacaktır, ürkütmemeye bak onları, yoksa fazla korkudan, aşırı bir sıçramayla kendilerini belli eder ve yutmak için açılmış ağızlara yem olurlar.

KAPLANLARA rastlayacaksın, kendini korumasını bil.

Ve ASLANLARI göreceksin: "selam!" deyip yoluna devam et.

Ve dikkat et! Ayağına bir yılan dolanmasın, parmağını bir akrep sokmasın.

MAYMUNLARIN yukardan atacakları hindistan cevizleriyle kafan kırılmasın.

Ve CİNLER, GULYABANİLER, dudağındaki dualarla etkisiz hale gelecek. (Makamda)

Dostlar burada biraz duralım. Son odun fazla geldi yanarız valla. Bu alıntı Sezai Karakoç denince ilk aklıma gelendir. Hayat ve davet yolunda bana kılavuzluk yapmıştır ilk gördüğümden beri. Sahildeyiz değil mi, ateşin etrafında. Dağılmak yok. Odun taşıyamayanlar boş oturmasın, üflesin ateşe. Ne olur!


Rüştü ÖZDEMİR
Müsteşar Yardımcısı
12 Nisan 2009 10:08

Selam Dostlar! Sesiniz sadanız çıkmıyor, hayrola! Olsun, biz yine günlük görevimizi yapalım, ateş sönmesin.

****************

Kalbe girmenin yolu samimiyettir, feragattır, alçakgönüllülüktür. (Sütun)

***********

Kirli suyu, insan, üstüne sıçratmamalı. Bırakın sineklerüşüşsün onun üstüne. Siz ışıl ışıl parlayan kaynaklara koşunuz. (Sütun)

******************

Çağırdık, ama çağırmasını bilemediğimizden gelmedin... İnsanlığa süt yerine kan getirenlere geldiler... sen gelmedin. (Sütun)

********

Çölde vahaya suya varmadan önce, kaç seraptan geçilir. (Sütun)

*********


mimesis2
Kapalı
12 Nisan 2009 15:06

Çölde vahaya suya varmadan önce, kaç seraptan geçilir. (Sütun)

***

Kaç seraptan geçilir; geçilecek serapların sayısı var mıdır ya da önemi?


Rüştü ÖZDEMİR
Müsteşar Yardımcısı
13 Nisan 2009 17:19

Kaç seraptan geçileceğine Rab karar verir. Biz olgunlaşana kadar devam eder. Gerçek ile serabın ayrımını yaptığımızda olay tamamlanmış olur.


Saba_
Kapalı
13 Nisan 2009 17:22

Rüştü Özdemir hocam,

Sezai Karakoç,Diriliş partisini kurmuş ama seçimlere hiç katılmamış.Sebebi nedir ki?


Rüştü ÖZDEMİR
Müsteşar Yardımcısı
14 Nisan 2009 10:54

Seçimlere katılmama sebebini bilmiyorum. Belki rağbet görmedi, belki seçimlere katılmamak gibi bir düşüncesi vardı, bilmiyorum. Zaten olayın bu yönü beni ilgilendirmedi.Bir edebiyatçının parti kurması, tüzük, proğram ortaya koyması daha çok ilgimi çekmişti.


Gülümser_
Kapalı
12 Haziran 2009 21:19

"Sezai Karakoç?ta gül bir anahtardır. Şiire onunla başlanmalı, kelimeler ülkesine "baharı kollayarak" onunla girilmelidir. O, sevgilinin, "en sevgili"nin remzidir zira:

Gülle başla şiire atalara uyarak

Ey şair kelimeler ülkesine gir gülle"

Okuduğum bir yazıdan alıntı çok hoşuma gitti.


PiLLi_BeBeK
Şube Müdürü
12 Haziran 2009 22:41

mavi kuş Mona Rosa'nın hikayesini anlatmış. Bildiğim kadarıyla kız o olaydan sonra intihar ediyordu..


iştiyak
Genel Müdür
14 Haziran 2009 18:27

Örneği Peygamber(a.s.v)olan çocuklar,despotların,tiranların ve diktatörlerin serapsı hayâllerinin peşinden koşmazlar...Peygamber(a.s.v)ve çocuk...Bu tabloyu ortadan kırmış olan insanlık,daha nice zaman azap çekecektir...

Sezai Karakoç

23 Ağustos 2009 01:26

?Bütün zulümler, haksızlıklar, eksiklikler, bu dünyayı bu dünyadan ibaret bilmekten kaynaklanıyor. Öteye ruhların kapalı oluşundan... Gözlerin perdeli oluşundan... Kalplerin mühürlü oluşundan... Vakti hep ?öğle? sanışımızdan... ?İkindi?nin sırlarından habersiz oluşumuzdan... ?Akşam?ı güneş batmadan düşünemeyişimizden... ?Gece?yi, gece gelmeden hatırlayamayışımızdan...?


karakocali
Kapalı
21 Aralık 2009 19:38

Tahta At

...

Dostlarımız geldi hafif danslar geldi

Şeker verdik aslan yeleleri aldık kırk kapı açtık

Kırk kapı açtık Mavi Sakal öldü

Kırk odanın içinde güzel aslanlar güldü

Sen güldün Asya güldü hafif danslar geldi

...

Gel kalbini saat yap odamıza

Saatin içine kutsal sözler yaz

Güneş yap aşka güzel ölümleri uslu ölümleri

Gel mesut odalar içinde çözül güzel bulmaca

Güzel ve mağrur ve katil

...

İç dünyamı ikili susmalarla bölme

Şiir günlük konuşma dilimiz

Kıskançlığımdan örülme bir perde

Perdeye çarpan beş deniz

Kuvveti yok bende itham etmek hakkından önce

...

II

Dostlarımız geldi sağlam izleri var karda

Yapacaklarının yapılabileceği iyi öğretildi onlara

Ve sağlam kutular içine koydular gölgelerini

Karışık bir ses teller üzerinde Londra

Gel bu gece görülmemiş bir şey olacak

...

Yanlış bir dağın altından yanlış bir su çıkarsa

Kaybolursa taşlar içinde taşlar getiren taş bir bulut

Eşkiya heybesinde çizgili kayığa asıl

Merhametin bildik kaynağı eşkiyalar

Kıldan ince çarpık bilgileri unut

Sessiz derin sonsuz yaslı duvarlar önünde

Türküler içinde en şen en senin olanı söyle

...

III

Aşk kadar nazlı saat kadar gerçek

Bir bülbül bakıyor bana doğru

Boş oda kadar tedirgin tehlike kadar güzel

Bir bülbül içimde sedefle kaplanıyor

Payıma korkarım eşsiz bir azap düşecek

...

Dostlarımız geldi öldü büyücüler

İnsanla peygamber arası basık bir gürültü içinde

Korkunç ilgiler döner dolaplar

Sedef gurur ve inat içinde

...

Seni bana getirsin ölüm yatağımdayken

Kırık ayaklı tahta at.

...

Sezai Karakoç


Rüştü ÖZDEMİR
Müsteşar Yardımcısı
09 Şubat 2010 16:03

Diriliş Erleri, toparlanın bir yere gitmiyoruz. Bu akşam CİNE5'de 20:30'da Sezai Karakoç Ağabeyimizin belgeselini izleyeceğiz birlikte. Değil mi.


zuzula
Şef
10 Şubat 2010 12:01

"Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardir

Sirlarin sirrina ermek için sende anahtar vardir

Gögsünde sürgününü geri çagiran bir damar vardir

Senden umut kesmem kalbinde merhamet adli bir çinar vardir

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili "


glikozist
Aday Memur
11 Şubat 2010 20:38

'İlan-ı aşk eden dil balıkları

Aşina suları çabuk terkeder'

aşkını itiraf eden ,kelamının yüzyıllarca söylenmiş olan sözlerden oluştuğunu farkedince hemen kanadı kırılır...

nasıl olurda el,göz değmemiş bakirlikteki güzelim hisler, kalpten dile gelinceye kadar olgunlaşır,pişer ,yanar da ;daha önce defaatle kullanılmış adi gemilere bindirilerek aşığının kulağına yüzdürülür...

aşık utanır ve ...

duyulmamış kelam ,

ya da yeni bir dil icad edene kadar susar...


Huzn
Aday Memur
12 Mart 2010 16:45

Arkadaşlar üstadın Liliyar şiirinde ki Lili kimdir, nedir bileniniz var mı? Paylaşırsanız sevinirim...


h.a.t.i.
Kapalı
28 Haziran 2010 02:28

MONA ROZA

Mona Roza, siyah güller, ak güller

Geyvenin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Ah, senin yüzünden kana batacak

Mona Roza siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar

Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa

Mona Roza, bugün bende bir hal var

Yağmur iğri iğri düşer toprağa

Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek

Mona Roza seni görmemeliyim

Bir bakışın ölmem için yetecek

Anla Mona Roza, ben bir deliyim

Açma pencereni perdeleri çek...

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi

Bende çıkar güneş aydınlığa

Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi

Seni hatırlatıyor her zaman bana

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ve vardır her vahşi çiçekte gurur

Bir mumun ardında bekleyen rüzgar

Işıksız ruhumu sallar da durur

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin ellerin ve parmakların

Bir nar çiçeğini eziyor gibi

Ellerinden belli oluyor bir kadın

Denizin dibinde geziyor gibi

Ellerin ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Saat onikidir söndü lambalar

Uyu da turnalar girsin rüyana

Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşları

Konar bahçenin incirlerine

Kiminin rengi ak, kimisi sarı

Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine

Akşamları gelir incir kuşları

Ki ben Mona Roza bulurum seni

İncir kuşlarının bakışlarında

Hayatla doldurur bu boş yelkeni

O masum bakışlar su kenarında

Ki ben Mona Roza bulurum seni

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Henüz dinlemedin benden türküler

Benim aşkım sığmaz öyle her saza

En güzel şarkıyı bir kurşun söyler

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Artık inan bana muhacir kızı

Dinle ve kabul et itirafımı

Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı

Alev alev sardı her tarafımı

Artık inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Meyvalar sabırla olgunlaşırmış

Bir gün gözlerimin ta içine bak

Anlarsın ölüler niçin yaşarmış

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten

Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne

Bir tüy ki can verir bir gülümsesen

Bir tüy ki kapalı gece ve güne

Altın bilezikler o kokulu ten

Mona Roza siyah güller, ak güller

Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!

Mona Roza siyah güller, ak güller


gumuskupe
Genel Müdür
07 Şubat 2011 14:03

köşe

1

saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın

saçlarını ruhumun evliyalarınca örülen

tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin

gözlerin kac kişinin gözlerinde gezinir

sen kaç köşeli yıldızsın

fabrika dumanlarında resmin

kirli ve temiz haritaları doldurmuşsun

hatırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi

aşka veda etmiş topraklarda durmuşsun

benim geçmiş zaman içinde yan gelip yattığıma bakma

ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim

bir tek köşen bile ayrılmamışken bana

var olan ve olacak olan bütün köşelerinin sahibi benim

ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim

sen kaç köşeli yıldızsın

2.

evlerinin içi ayna döşeli

ayna hatıra gözler ve sevmek

benim aşkım binbir köşeli ah binbir köşeli

bir köşe gidince bin köşe yeniden gelecek

ayna hatıra gözler ve sevmek

evlerinin içi kabartma bahar

köşelerde keklik gibi bakıp duran saksılar

halıları öpe öpe nakış yapar nakış gibi ayaklar

siz söyleyin insan seve seve ölmez ne yapar

köşelerde keklik gibi bakıp duran saksılar

evlerinin içi yeni güllerden

görülmemiş güneşleri görülmemiş gözlerine getiren

sağ köşedeki entari sol köşedeki şapka

beni katıl suların ortasına bıraka

katıl sular güneşi gözlerinden götüren

evlerinin içi gurur döşeli

benim aşkım binbir köşeli ah binbir köşeli

3.

sen geldin benim deli köşemde durdun

bulutlar geldi üstünde durdu

merhametin ta kendisiydi gözlerin

merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu

bulutlar geldi altında durduk

konuştun güneşi hatırlıyordum

gariptin yepyeni bir sesin vardı

bu ses öyle benim öyle yabancı

bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı

dişlerin öpülen çocuk yüzleri

güneşe açılan küçük aynalar

sert içkiler keskin kokular dişlerin

içinden geçilen küçük aynalar

ve güldün rengarenk yağmurlar yağdı

insanı ağlatan yağmurlar yağdı

yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak

yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı

sen geldin benim deli köşemde durdun

bulutlar geldi üstünde durdu

merhametin ta kendisiydi gözlerin

4.

taşların ortasında leylanın gözleri

leyla köşe köşe göz göz şiirin ortasında

ben leylayı bulduğumdan yahut kaybettiğimden beri

leyla ya o adamın bardağında ya o dağın ortasında

ben leyla gibi güneş doğarken uyanamam

şehir gece gündüz benim içimde uyur

leylayı götürüp londranın ortasına bıraksam

bir bülbül gibi yaşayışını değiştirmez çocuktur

leyla diyorsam kesik yanaklarıyla leyla

üç köşeli dünyasıyla

okuyla yayıyla yaylasıyla acımasıyla

leyla diyorsam şu bizim gerçek leyla

biz seni işte böyle seviyoruz leyla

o gitti bize ağlamak kaldı kala kala

5.

beni yeraltı sularına karşı iyi savun

tırnağını taşa sürten yitik keçilere karşı

bu çeşmenin üç köşesinden hangisinden su içecek

senin bahtsız ve mesut eyyubun

atların en güzel biçimini sessizce kalbime indiriyor

içımde istanbul çalkanırken bozbulanık çeşme

bir dans için can vermeğe hazır bekliyorum

sen orda gelirayak kuklalara insan gibi konuşmasını öğretme

su akıyor birikiyor kan lekeleri

kurtulsam diyorum bir eser buna engel

öyle büyüyor öyle çoğalıyorsun

istanbul kalmıyor

hangi köşesinde huzur o köşesinde sen

hangi köşesinde yeni çağlara uygun odalar

ben bölünmez bir şairsem

sen bölünmez bir anne

bir çeşme

Toplam 198 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi