merdi kıpti şecaat arzederken sirkatin söylermiş
sanırım ne anlama geldiğini bilirsin... değil mi?
alıntı yaparak daha iyi izah edeyim... alttaki senin yazdığın...
Aşağıdaki soruları birçok yerde okumuşsunuzdur. Sizin görüşleriniz nelerdir?
1) "Bir kız için ağlamaya değmez" cümlesi ögelerine nasıl ayrılır?
2) "Saat on ikiye beş var." cümlesinin ögelerine ayrılmış şekli nedir?
3) Kaynaştırma ünsüzü, "iki ünlü" arasına girer deriz. Peki "evinde, başında, odalarında" vb. kelimelerde bulunan "n" sesi kaynaştırma ünsüzü müdür? Öyleyse neden "iki ünlü" arasında değildir.
4) Takısız isim tamlaması mı yoksa sıfat tamlaması mı?
5) "-la/-le" eki "isimden fiil yapan ekler" içinde verilir. O halde "dinle-, ağla-, bekle-, anla-" fiilleri kök müdür yoksa isimden mi türemiştir?
6) "başlıyordu" kelimesi için "şimdiki zamanın hikayesi" deriz. peki bir fiilin gösterdiği hareket nasıl olurda hem geçmişte hem de şimdiki zamanda olur?
7) "Bütün kitaplar tek tek sayıldı" cümlesinde yer alan "sayıldı" kelimesinin kökü ve ekleri nelerdir?
8) "Onun gibisi" şeklindeki bir tamlamada "gibi" sözcüğü 3. kişi iyelik eki almıştır. Peki, "benim gibi" tamlasında da "gibi" kelimesinin 1. kişi iyelik ekini alması gerekmez mi?
Türk_Dili
14 Mart 2006 21:13 Düzenle Sil
İlahi Türk_Dili öğretmenim, siz gerçekten bir tanesiniz...
:::::::)))))))))))))))))))))
akarcalı
14 Mart 2006 22:06 Düzenle Sil
İyi akşamlar değerli arkadaşlar... Özellikle akarcalı sana teşekkür ederim... PM den de yazmışsın... Ordan yazmak yerine burdan yazmayı ve teşekkür etmeyi uygun buldum... 3 saat kadar yoktum ve gelip bir baktım ki mesajlar yığılmış... Hepsine sıra dahilinde cevap vereceğim ama özellikle Türk Dili arkadaşıma bütün sorularını copy yapıp sorularının hepsine birden tek bir yorum yapacağım...
Sen bu soruları sorarken cevabını biliyorsun ve cevabını bildiğin soruları neden buraya yazma gereği duydun ki?
Ben burada düşüncemi belirttim....
ve sonra sen benim düşünceme
kh@ron hocam,
"narses" hocam problemli konuları istemişti, o nedenle yazdım. bu soruların hepsinin cevabını bilmiyorum. "Sen bu soruları sorarken cevabını biliyorsun ve cevabını bildiğin soruları neden buraya yazma gereği duydun ki?"
diyerek benim "bakın ben bunları biliyorum, siz de biliyor musunuuuuuz" havasına girdiğimi ima etmeye çalışıyorsanız yanılıyorsunuz. Zira başta sayın akarcalı olmak üzere forumun birçok üyesi beni yakından tanır ve böyle karakterde olmadığımı bililer.
bilmediğim soruların cevaplarını sizin yorumunuzda bulacağımdan eminim ve size müteşekkirim.
bu karşılığı verdin... istersen linkleri ile beraber vereyim... ben de şiddetle ve de ısrarla samimi olmadığını soruların cevabını bildiğini ifade ettim ama yukarıdaki düşüncen de bilmiyorum dedin... sizin yorumlarınızdan hareketle bulacağından eminim dedin... ancak gelen yorumlar doğrultusunda değil de zaten kafanda olan cevapları verdin...
"ordaki n ünsüzü kaynaştırma ünsüzü değildir aslında... ancak milli eğitim - ösym - üniversite arasında bir uçurum olduğundan tam olarak adı konulamamıştır... ordaki n nazal n dir... ki bir Türkçe öğretmenliği , veya Türk Dili Edebiyatı / öğretmenliğini bölümünü bitiren bir kişi isen zaten bilirsin bunu... "
:):)
aziz dostum, ben elbette edebiyat mezunuyum. Nedense paylaşmak için değil de "şunun haddini bildireyim" amacıyla yazdığınız hissine kapılıyorum.
Şimdi yukarıdaki açıklamanıza geleyim:
nazallık ünsüzün karakteridir, görevi değildir.
Mesela "k" ünsüzü kalındır ve arka damak ünsüzüdür, bu özelliği "k" ünsüzünü birinci çoğul kişi eki olmaktan çıkarır mı. ya da "geldik" kelimesindeki "k" nın görevi sorulduğunda "arka damak ünsüzü" şeklinde cevap verebilir miyiz?
"onun (başında)" "(onların) ellerinde"
başında ve ellerinde kelimlerinde geçen "n" ünsüzlerinin görevi nazallık değildir, dediğim gibi nazallık bir özelliktir. Bu ünsüze zamir n'si adı verilir. Üçüncü kişi iyelik eklerinden sonra hal eklerinden biri geldiği zaman hal eki ile iyelik eki arasına bu "n" ünsüzü girer.
kaynak:
1) Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Gramer Terimleri Sözlüğü, s. 178: Teklik ve çokluk 3. şahıs zamirlerinin çekimiyle, teklik 3. şahıs iyelik ekli kelimelerin hal ekleriyle kullanılışında araya giren "n" ünsüzü.
2) Prof. Dr. Vecihe Hatipoğlu Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü s 10: Çok defa 3. kişi iyelik ekleriyle ad durumu ekleri arasına giren ve 3. kişi adıllarıyla kullanılan "n" ünsüzü
Zamir n?si hakkında daha fazla bilgi için bakınız:
1)Yard. Doç Dr. Cengiz Alyılmaz, ?Zamir n?si Eski Bir İyelik Ekinin Kalıntısı Olabilir mi?? Türk Gramerinin Sorunları toplnatısı TDK Ankara 1999
2)Prof. Dr. Talat Tekin, ?Üçüncü Kişi İyelik Eki Üzerine? Genel Dilbilim Dergisi Cilt 2, sayı 7-8, sayfa 10-17
ve dikkat edersen bu konuda kaynak bile verebiliyorsun...
yine
burada "ı" düşmesi falan yok. Cümle edilgen bir cümle. Edilgenlik eki "(ı)l" mutlaka fiile gelir. "say-" fiiline "-ıl" edilgenlik eki gelmiştir hepsi bu.
şimdi başa dönüyorum... yine de bu konuda bilgini ortaya koyabilmem için soruların doğru cevaplarını bildiğini sana söyletebilmem için yanlış bir kaç cevaba ihtiyacım vardı...
kısaca
cevapları söylerken
merdi kıpti şecaat arzederken sirkatin söylermiş
merdi kıpti şecaat arzederken sirkatin söylermiş
sanırım ne anlama geldiğini bilirsin... değil mi?
alıntı yaparak daha iyi izah edeyim... alttaki senin yazdığın...
Aşağıdaki soruları birçok yerde okumuşsunuzdur. Sizin görüşleriniz nelerdir?
1) "Bir kız için ağlamaya değmez" cümlesi ögelerine nasıl ayrılır?
2) "Saat on ikiye beş var." cümlesinin ögelerine ayrılmış şekli nedir?
3) Kaynaştırma ünsüzü, "iki ünlü" arasına girer deriz. Peki "evinde, başında, odalarında" vb. kelimelerde bulunan "n" sesi kaynaştırma ünsüzü müdür? Öyleyse neden "iki ünlü" arasında değildir.
4) Takısız isim tamlaması mı yoksa sıfat tamlaması mı?
5) "-la/-le" eki "isimden fiil yapan ekler" içinde verilir. O halde "dinle-, ağla-, bekle-, anla-" fiilleri kök müdür yoksa isimden mi türemiştir?
6) "başlıyordu" kelimesi için "şimdiki zamanın hikayesi" deriz. peki bir fiilin gösterdiği hareket nasıl olurda hem geçmişte hem de şimdiki zamanda olur?
7) "Bütün kitaplar tek tek sayıldı" cümlesinde yer alan "sayıldı" kelimesinin kökü ve ekleri nelerdir?
8) "Onun gibisi" şeklindeki bir tamlamada "gibi" sözcüğü 3. kişi iyelik eki almıştır. Peki, "benim gibi" tamlasında da "gibi" kelimesinin 1. kişi iyelik ekini alması gerekmez mi?
Türk_Dili
14 Mart 2006 21:13 Düzenle Sil
İlahi Türk_Dili öğretmenim, siz gerçekten bir tanesiniz...
:::::::)))))))))))))))))))))
akarcalı
14 Mart 2006 22:06 Düzenle Sil
İyi akşamlar değerli arkadaşlar... Özellikle akarcalı sana teşekkür ederim... PM den de yazmışsın... Ordan yazmak yerine burdan yazmayı ve teşekkür etmeyi uygun buldum... 3 saat kadar yoktum ve gelip bir baktım ki mesajlar yığılmış... Hepsine sıra dahilinde cevap vereceğim ama özellikle Türk Dili arkadaşıma bütün sorularını copy yapıp sorularının hepsine birden tek bir yorum yapacağım...
Sen bu soruları sorarken cevabını biliyorsun ve cevabını bildiğin soruları neden buraya yazma gereği duydun ki?
Ben burada düşüncemi belirttim....
ve sonra sen benim düşünceme
kh@ron hocam,
"narses" hocam problemli konuları istemişti, o nedenle yazdım. bu soruların hepsinin cevabını bilmiyorum. "Sen bu soruları sorarken cevabını biliyorsun ve cevabını bildiğin soruları neden buraya yazma gereği duydun ki?"
diyerek benim "bakın ben bunları biliyorum, siz de biliyor musunuuuuuz" havasına girdiğimi ima etmeye çalışıyorsanız yanılıyorsunuz. Zira başta sayın akarcalı olmak üzere forumun birçok üyesi beni yakından tanır ve böyle karakterde olmadığımı bililer.
bilmediğim soruların cevaplarını sizin yorumunuzda bulacağımdan eminim ve size müteşekkirim.
bu karşılığı verdin... istersen linkleri ile beraber vereyim... ben de şiddetle ve de ısrarla samimi olmadığını soruların cevabını bildiğini ifade ettim ama yukarıdaki düşüncen de bilmiyorum dedin... sizin yorumlarınızdan hareketle bulacağından eminim dedin... ancak gelen yorumlar doğrultusunda değil de zaten kafanda olan cevapları verdin...
"ordaki n ünsüzü kaynaştırma ünsüzü değildir aslında... ancak milli eğitim - ösym - üniversite arasında bir uçurum olduğundan tam olarak adı konulamamıştır... ordaki n nazal n dir... ki bir Türkçe öğretmenliği , veya Türk Dili Edebiyatı / öğretmenliğini bölümünü bitiren bir kişi isen zaten bilirsin bunu... "
:):)
aziz dostum, ben elbette edebiyat mezunuyum. Nedense paylaşmak için değil de "şunun haddini bildireyim" amacıyla yazdığınız hissine kapılıyorum.
Şimdi yukarıdaki açıklamanıza geleyim:
nazallık ünsüzün karakteridir, görevi değildir.
Mesela "k" ünsüzü kalındır ve arka damak ünsüzüdür, bu özelliği "k" ünsüzünü birinci çoğul kişi eki olmaktan çıkarır mı. ya da "geldik" kelimesindeki "k" nın görevi sorulduğunda "arka damak ünsüzü" şeklinde cevap verebilir miyiz?
"onun (başında)" "(onların) ellerinde"
başında ve ellerinde kelimlerinde geçen "n" ünsüzlerinin görevi nazallık değildir, dediğim gibi nazallık bir özelliktir. Bu ünsüze zamir n'si adı verilir. Üçüncü kişi iyelik eklerinden sonra hal eklerinden biri geldiği zaman hal eki ile iyelik eki arasına bu "n" ünsüzü girer.
kaynak:
1) Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Gramer Terimleri Sözlüğü, s. 178: Teklik ve çokluk 3. şahıs zamirlerinin çekimiyle, teklik 3. şahıs iyelik ekli kelimelerin hal ekleriyle kullanılışında araya giren "n" ünsüzü.
2) Prof. Dr. Vecihe Hatipoğlu Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü s 10: Çok defa 3. kişi iyelik ekleriyle ad durumu ekleri arasına giren ve 3. kişi adıllarıyla kullanılan "n" ünsüzü
Zamir n?si hakkında daha fazla bilgi için bakınız:
1)Yard. Doç Dr. Cengiz Alyılmaz, ?Zamir n?si Eski Bir İyelik Ekinin Kalıntısı Olabilir mi?? Türk Gramerinin Sorunları toplnatısı TDK Ankara 1999
2)Prof. Dr. Talat Tekin, ?Üçüncü Kişi İyelik Eki Üzerine? Genel Dilbilim Dergisi Cilt 2, sayı 7-8, sayfa 10-17
ve dikkat edersen bu konuda kaynak bile verebiliyorsun...
yine
burada "ı" düşmesi falan yok. Cümle edilgen bir cümle. Edilgenlik eki "(ı)l" mutlaka fiile gelir. "say-" fiiline "-ıl" edilgenlik eki gelmiştir hepsi bu.
şimdi başa dönüyorum... yine de bu konuda bilgini ortaya koyabilmem için soruların doğru cevaplarını bildiğini sana söyletebilmem için yanlış bir kaç cevaba ihtiyacım vardı...
kısaca
cevapları söylerken
merdi kıpti şecaat arzederken sirkatin söylermiş