Editörler : F16 Gökçen
14 Aralık 2009 21:58

Öykü Müzeleri...*

Ne güzel bir isim değil mi ?

öykü ve Müze

insanda ne hoş duygular uyandırıyor

..............................................***


iren17
Başbakan Müsteşarı
14 Aralık 2009 22:01

SAİT FAİK MÜZESİ

video - izlesene sait faik abasıyanık | izlesene.com

Öykü deyince Türkiye?de ilk akla gelen isimler şüphesiz Sait Faik ve Sebahattin Ali?dir. Sebahattin Ali ne yazık ki bir müzeye sahip değil fakat yaşamının özellikle son on yılını Burgazada?da geçiren Sait Faik?in evi, bugün bir müze olarak ziyaret edilebiliyor.

Darüşşafaka?nın öğrencileri, düzenleyecekleri etkinlik için Sait Faik?i okullarına davet ederler. Öyküler ve şiirler yüksek sesle okunurken Sait Faik çok duygulanır ve tüm mal varlığını Darüşşafaka Cemiyeti?ne bağışlamaya karar verir. Annesi Makbule Hanım da bu vasiyete uyar ve onun ölümünden sonra, yani 1964 yılında ev müzeye dönüştürülür.

Çayır Sokak, No:15?te yer alan ev iki katlı müstakil bir köşk. Darüşşafaka tarafından onarılan köşkte bugüne kadar tam olarak elden geçirilmeyen, büyük kısmı eski yazı olan el yazmaları, yazarın kişisel eşyaları, fotoğrafları, kitapları, mektupları, not defterleri sergileniyor.

Alt katında oturma odası, yemek odası ve Sait Faik?in fotoğraflarının sergilendiği bir oda yer alıyor. Üst katında ise Sait Faik?in yatak odası, çalışma odası ve kütüphanesi bulunuyor.

Sait Faik?in amcasının oğlu Mustafa Reşit Bey?in aktardıklarına bakılırsa Sait Faik?in ailesi 1920 yılında Adapazarı?nın Yunanlılar tarafından işgalinin ardından İstanbul?a yerleşiyor. Burgazada?daki eve ilk önce sadece yazları kiracı olarak gidilmiş. Şu an müze olarak kullanılan evin alınış tarihi 1934. Sait Faik bu tarihlerde Fransa?da yaşıyormuş ve aynı yıl Türkiye?ye dönmüş. Zaten evi gezerken Fransızca kitapların çokluğu da dikkat çekiyor.

Mustafa Reşit Bey Sait Faik?i anlatırken şöyle diyor; ?Yalnız insandı. Kafasında yaşattığı dünyayı, mutluluğu bulamamanın, anlaşılamamanın ıstırabını çekerdi. Hikayeleri çoğunlukla bir boşalımın sonucudur. Yazıları dışında duygularını açıkladığına pek az rastlanır. İnsanların dış görünümünden ziyade özüne kıymet verirdi. Bu nedenle de hayatı boyunca göze çarpmaktan kaçınmıştır. Giyimini çoğunlukla ihmal edişinde bu düşünce tarzı rol oynamıştır.

Bunların dışında, kendisini kadınlar tarafından beğenilmeyecek olan bir kişi sanırdı. Bu kompleks onu sevgi ve sıcaklık dolu iç dünyasının başkaları tarafından keşfedilmesini beklemeye itmiştir.?

Müze, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma ve Pazar günleri 10.00-12.00/14.00-17.00, Cumartesi günü ise 10.00-13.00 saatleri arasında ziyarete açık. En çok 20 kişilik grupların alınabildiği müzeye giriş ücretsiz.

Sait Faik, 1977?den beri her yıl bu evin önünde ve Kalpazankaya?da düzenlenen etkinliklerle anılıyor. 1955?ten beri verilen ?Sait Faik Hikâye Armağanı? ise, Darüşşafaka?ya bırakılan eserlerin geliriyle karşılanıyor.


iren17
Başbakan Müsteşarı
14 Aralık 2009 22:04

HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR MÜZESİ

Ziyaret edebileceğiniz bir başka müze ev de Hüseyin Rahmi Gürpınar Müzesi. Hüseyin Rahmi Gürpınar Heybeliada?daki bu evde, 1912-1944 yılları arasında yaşamış. Üstelik evi, kitaplarından kazandığı para ile satın almış ki bu, bugünün yazarları için bile oldukça zor. Heybeliada?da denize hâkim bir tepede bulunan müze 447 metrekare büyüklüğe sahip ve Demirtaş Sokağı?nda yer alıyor. Müzede, Gürpınar`ın kendi yaptığı el işlerinin de bulunduğu eşyalar ve kitaplar sergileniyor.

İl Özel İdaresi?nin mülkü olan müze Kültür Bakanlığı?na tahsis edilmiş. 1918 yılında yapılan köşk eski eser olarak kaydedilerek korumaya alınmış. Müze-ev Adalar Kaymakamlığı ve Adalar Vakfı?nca ziyarete açık tutuluyor. Her gün 9.00-18.00 saatleri arasında açık.

Bu iki müzeyi anarken Ada Dostları Derneği?nin her iki müze için de çok çaba sarf ettiğini belirtmeden geçmeyelim.


iren17
Başbakan Müsteşarı
14 Aralık 2009 22:14

OSCAR WILDE MÜZE EVİ

Dublin/İrlanda

Oscar Wilde?ın 1855 ? 1878 yılları arasında yaşadığı, çocukluğu ve gençliğini geçirdiği ev, American College Dublin öğrencileri tarafından keşfedilmiş. New Yorklu çift Tina & William E. Flaherty?den yardım alınarak tekrar restore edilen ev, Dublin, İrlanda?da bulunuyor. Wilde?ın içinde yaşadığı döneme uygun dekore edilen ve boyanan müze sadece 20-25 kişilik gruplar halinde gezilebiliyor.


iren17
Başbakan Müsteşarı
14 Aralık 2009 22:15

POE EVİ VE MÜZESİ

Baltimore/Amerika

1830?larda inşa edilen evin önceleri Edgar Allen Poe?nun yaşadığı ev olduğu bilinmiyordu. Çevredeki diğer binalarla uyum sağlayamadığı için 1930?da yıkılma tehlikesi geçiren bina çevre sakinleri tarafından kurtarıldı. Poe?nun evde gerçekten de yaşadığı öğrenilince, 1949 yılında müze haline getirildi. 90.000 Dolar?a mal olan restorasyon çalışmaları sonrası hizmete açılan ev için, ziyaret edenlerin ?ürkütücü? ifadesini kullandıkları biliniyor.


iren17
Başbakan Müsteşarı
14 Aralık 2009 22:15

JULIO CORTAZAR MÜZESİ

Managua/Nikaragua

Latin edebiyatının en önemli öykücülerinden biri olan Julio Cortazar ile ilgili her şeyin bulunabileceği bir yer olan müze, Managua?da bulunuyor. Küçük bir Latin ülkesi olan Nikaragua, bu yazara olan hayranlığı ile biliniyor ve onun adına açılmış müzeler ve yaptığı değişik çalışmalar ile başkent Managua?da Cortazar?ın hatırlanmasını sağlıyor.


iren17
Başbakan Müsteşarı
14 Aralık 2009 22:15

O. HENRY EV MÜZESİ

Austin/Amerika

Takma adı O. Henry olan kısa öykü yazarı William Sydney Porter?ın Teksas eyaletlerinden Austin?de 3 yıl boyunca ikamet ettiği ev bir müzeye dönüştürülmüş. Bina, 1891 yılında inşa edilmiştir. Pek gösterişli olmamasına rağmen tipik Amerikan evi özelliklerini taşıyan müzede, Henry?nin kişisel eşyalarını, kendine özel dekore edilmiş odaları ve yazı çalışmalarını görebilirsiniz.


iren17
Başbakan Müsteşarı
14 Aralık 2009 22:16

ROBERT LOUISE STEVENSON EVİ

New York/Amerika

Stevenson burada, 1887 yılından 1888 Nisan ayına kadar eşi, oğlu ve annesiyle beraber yaşamış. Evde kaldığı sürece, yazdığı çeşitli hikayelerini Scriber?s Magazine isimli bir dergiye yollamış ve sesini duyurmuştur. The Master of Balantree isimli kitabını yazmaya da burada başlamış, yazmaya Honolulu?da devam etmiştir.


iren17
Başbakan Müsteşarı
14 Aralık 2009 22:16

HOUSE OF HAPPY WALLS

Kaliforniya/Amerika

Jack London burada hiç yaşamasa da, Jack London Evi olarak bilinen bu ev, 1919-1926 yılları arasında yazarın eşi Charmion London tarafından inşa ettirilmiş. Jack London öldükten 3 yıl sonra yapımına başlanan bina, London?ın kendine özel inşa ettiği ?Kurt Evi?ne benzetilmiştir. Charmian, evde, yurt dışına çıkmadığı ve akrabaları ağırladığı zamanlarda kalıyordu. Ölümünden sonra ise bina, müze olarak kullanılmaya başlanmış, içinde özel Jack London odası yapılmış ve hediyelik eşya bölümleri oluşturulmuş.


iren17
Başbakan Müsteşarı
14 Aralık 2009 22:16

ÇEHOV EV MÜZESİ

Moskova/Rusya

En iyi modern kısa öykü yazarlarından biri olarak bilinen Rus yazar Anton Çehov, Moskova?da bulunan iki katlı pembe boyalı evde, 1886 sonbaharından 1890 ilkbaharına kadar yaşamış. Ailesi ile beraber oturduğu bu evde, yazarın zevkine uygun döşenmiş odalar, ailesinin ve kendisinin kişisel eşyaları ve çeşitli yazı örnekleri ziyaretçilere sunuluyor.


iren17
Başbakan Müsteşarı
14 Aralık 2009 23:12

Ünlü Fransız siyasetçi, yazar ve şair Lamartine?in yaşamının bir bölümünü geçirdiği Tire?deki evi..


iren17
Başbakan Müsteşarı
14 Aralık 2009 23:29

o Çocuk ben çocuk ülkemiz o deniz ülkesiydi ne güzel bir şiirrdir ana bell lee

kendi el yazısı...

( 19 Ocak 1809 Boston - 7 Ekim 1849 Baltimore) Amerikalı yazar ve şair. Kendisi Amerikan Romantik Akımı'nın öncülerinden biridir. ABD'nin ilk kısa hikaye yazarlarından olan Poe modern anlamda korku, gerilim ve polisiye türlerinin de babasıdır. Bugün birçok kimse tarafından ABD'nin ilk büyük yazarı kabul edilse de Poe hayattayken sık sık küçük düşürülmüş ve yanlış anlaşılmıştır.

Her ikisi de profesyonel oyuncu olan,üç çocuklu David ve Elizabeth (Arnold) Poe'nun ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Doğduktan bir yıl sonra babası evi terk etti.Ertesi yıl annesi veremden öldü ve Richmond, Virjinya'dan İskoç tütün tüccarı John Allan kendisini yanına aldı. Ortanca adı Allan buradan gelir.

1815'te Allan'ın ailesiyle İngiltere'ye gitti ve Londra va Richmond'daki özel okullarda okudu. Öğrenciliği sırasında tanıştığı alkol ve kumar, yaşımını altüst etti. Kendisinden daha ünlü olan eşinin gölgesinde kaldı.

1820'de Virjinya'ya geri döndü. Virjinya Üniversitesi'ne kaydoldu ama burada sadece bir yıl kaldı. Bu dönemde kumar borçları yüzünden manevi babasıyla arası açıldı.

Önceleri başarısız fanzin denemeleriyle başladığı edebiyat yaşamı, 1832'de Saturday Courrier'da basılan beş öyküyle ve 1833'te Baltimore Saturday Visiter tarafından düzenlenen yarışmada "MS. Found in a Bottle" (Şişede Bulunan Elyazması) adlı öyküsüyle birinciliği kazanmasıyla devam etti. 1843'te, Godey's Lady's Book'ta yayımlanan "The Visionary" adlı öyküsüyle adı ülke genelinde duyulmaya başlandı.

Düzyazılarından başka, ustaca kurgulanmış ve yazılmış "The Raven" (Kuzgun) başta olmak üzere, "Annabel Lee" ve "To Helen" (Helen'e) adlı şiirleriyle de tanınan Poe 7 Ekim 1849'da öldü.

Charles Baudelaire'in "Çağımızın en güçlü yazarı..." dediği Poe, yazdığı özgün metinlerle birçok yazarı derinden etkiledi. Gerçekten de, ondan başka hiç kimse yaşamın ve doğanın istisnalarını daha büyülü anlatamadı.

Ayrıca Edgar Allan Poe babasıyla hiç anlaşamayan bir yazardır ve eserlerinde babasıyla olan çatışmalarına rastlarız.Tam olarak bilinmese de babası tarafından cinsel tacize uğradığı eserlerinden anlaşılmaktadır.Babasına olan düşmanlığını babasının İspanyol oluşundan dolayı İspanyaya karşı görüşlerinden anlıyoruz.

Ryan's Inn adlı bir meyhanede kötü bir halde bulunduktan 4 gün sonra, 7 Ekim 1849 günü Baltimore'daki hastanede öldü, öldüğünde 40 yaşındaydı. 8 Ekim günü Westminster Presbiteryen Mezarlığı'nda kendisi için düzenlenen cenaze törenini Rahip William T.D. Clemm yönetti. Törene yalnızca 4 kişi katılmıştı. Bu 4 kişi kuzeni Neilson Poe, karısı tarafından akrabası olan Henry Herring, okuldan arkadaşı Z.Collins Lee, meslektaşı Dr. Joseph Snodgrass' dır. Ölüm olayı ve nedenleri ile ilgili çok çelişkili ve anlaşılmaz raporlar hazırlanmıştır. Yıllar geçtikçe kendisini tanıyan ve tanımayanlar tarafından ortaya atılan kuramlar ve söylentiler arttı. Hala ölümünün arkasındaki gerçekler bilinmemektedir...


iren17
Başbakan Müsteşarı
14 Aralık 2009 23:40

amatör - namık kemal?in hayatı | izlesene.com

Namık Kemal'in öykü Evi

Namık Kemal Zindanı ve Müzesi

"Namık Kemal zindanı ve Müzesi"nin restorasyon ve çevre düzenleme çalışmaları 1993 yılında Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Rölöve ve Restorasyon Şubesi tarafından gerçekleştirilerek ziyarete açıldı.

Tekirdağ?da, Orta Cami Mahallesi Namık Kemal Caddesi?ndeki XIX. yüzyıl Osmanlı evi aslına uygun biçimde Namık Kemal Derneği, İl Özel İdare, Tekirdağ Milli Eğitim Vakfı, Tekirdağ Belediyesi ve gönüllü kuruluşların ortak çalışmaları ile Namık Kemal Evi olarak üç katlı yapılarak düzenlenmiş ve 21 Aralık 1993?de ziyarete açılmıştır. Evin düzenlenmesinde araştırmacı Mehmet Serez?in de büyük katkıları olmuştur.

Tekirdağ sivil Osmanlı yapılarından olan üç katlı bu ahşap evde Namık Kemal ile ilgili dokümanların yanı sıra yöreden toplanmış etnoğrafik eserler de sergilenmektedir.

Geniş bahçe içerisindeki evin bodrum katında büyük panolarla donatılmış bir sergi salonu bulunmaktadır. Mermer döşeli zemin katın holünde Atatürk ve Namık Kemal?in portreleri bulunmaktadır. Ayrıca burada bir teşhir dolabı, Namık Kemal?in Bolayır?daki mezarının ve II.French Rakoczi?nin yağlı boya tablolarına yer verilmiştir. Sofadaki iki büyük panoda Namık Kemal?in ismini taşıyan yerler, basında çıkan haberler, belgeler, ailesine ait fotoğraflar ile Tekirdağ?ın eski resimlerine yer verilmiştir. XIX. yüzyıl ev ve el işleri, aydınlatma araçları kahve ve çay takımları da onları tamamlamaktadır.

Sofanın sol kenarında Ahmet Yavuzkurt Tekirdağ Mutfağı odası görülmektedir. Burada davlumbaz, maltız, ocak, sergen, tel dolap, sinili Tekirdağ sofrası, gömme su kazanları, tırtıllı ve kapaklı bakır sahanlar, bakraç serisi, tahta kaşıklık, sürahi ve testiler, Ekmek pişirmeyi gösteren yağlı boya tablolar, yayıklar, bulgur taşları, nişasta ve hamur tekneleri, kahve dolapları, kahve tokmakları, baklava tepsileri, turşu kapları, yaprak basılan küpler, sepetler teşhir edilmektedir. Böylece bu bölümde Tekirdağ mutfağında kullanılan tüm eşyalar teşhir edilmektedir.

Asıl adı Mehmet Kemal olan yazar 21 Aralık 1840'da Tekirdağ'da doğdu. Babası II. Abdülhamit döneminde müneccimbaşılık yapmış Yenişehirli Mustafa Asım Bey'di. Küçük yaşta annesi Fatma Zehra Hanım'ı kaybetmesi üzerine dedesi Ratib bin Osman'nın yanında büyüdü. Dedesinin kaymakam ve vali olmasından dolayı Anadolu'nun ve Rumeli'nin çeşitli şehir ve kasabalarını dolaştı ve özel eğitim ile Arapça ve Farsça dersleri aldı. Dedesiyle 12 yaşında Kars'a, bir yıl sonra da Sofya'ya giden Namık Kemal, 18 yaşına gelince İstanbul'a yerleşti. İlk şiirleri de bu dönemde yazmaya başladı.

1858 yılında İstanbul'a gelmesiyle Tasavvufa merak saldı. Divan Edebiyatı geleneğini devam ettiren şiirler yazdı. Yakınlık kurduğu Leskofçalı Galib Bey ile Divan Edebiyatı ile ilgili sohbetlere katıldı. Edebiyat dilinde Galib Bey'den etkilenen Namık Kemal, Divan tarzı şiirlerinin oluşmasında etkili oldu. 1861 yılında Galib Bey'in başkanlığında kurulan "Encümen-i Şuara"da yer aldı. Ardından 1862 yılında Tercüme Odası'na Katip olarak girmesiyle batı etkisindeki kişilerle tanıştı. Tercüme Odası'nda 4 yıl çalıştığı sürece dönemin önemli düşünür ve sanatçılarıyla tanışma fırsatı buldu. 1865 yılında kurulan daha sonra "Genç Osmanlılar" adını alan İttifak-ı Hamiyet isimli derneğe üye oldu. Bu gizli derneğin basın kolu olan Tesvir-i Efkar adlı gazetede Yeni Osmanlılar lehine yazılar yazdı. Agah Efendi ile Tercüman-ı Ahval gazetesinin kurucularından olan İbrahim Şinasi, Sultan Abdülaziz'e düzenlenen suikast girişiminin düzenleyicileri arasında olmasından dolayı 1865 yılında gazeteyi Namık Kemal'e bırakarak Paris'e kaçtı. Bu olay Namık Kemal'in gazeteciliğin yanında siyasete de girmesine neden oldu.

Gazetenin hükümet aleyhine yazdığı yazılar nedeniyle 1867 yılında kapatılmasıyla İstanbul'dan uzaklaşması için Erzurum'a vali muavini olarak atandı. Yeni görev yerine gitmeyi reddetmesi üzerine Mustafa Fazıl Paşa'nın yardımıyla Ziya Paşa ile birlikte Paris'e kaçtı. Aynı dönem Ali Suavi ve Ziya Paşa'nın da bulunduğu Yeni Osmanlılar Cemiyeti'nin kurucuları arasına girdi. Paris'te Osmanlı hükümeti'ne karşı yürüttükleri propagandalar ile Millet Meclisi'nin kurulmasını ve Meşrutiyet idaresinin getirilmesini amaçlıyorlardı. Yeni Osmanlılar Cemiyeti'nin fikirlerin yaymak amacıyla çıkardığı "Muhbir" gazetesinde çalıştı. Ali Suavi ile görüşlerinin ayrılması üzerine kısa bir süre sonra Mustafa Fazıl Paşa'nın yardımıyla Londra'ya geçerek Ziya Paşa ile birlikte 1868 yılında "Hürriyet" isimli gazeteyi çıkardı. Bu gazetedeki yazılarında da siyasi muhalefete devam etti.

Avrupa'da yeterince destek görmemesi üzerine Sadrazam Ali Paşa ile birlikte 1870 yılında İstanbul'a döndü ve Mutasarrıf olarak Gelibolu'ya gönderildi. Kısa zamanda azledilmesiyle İstanbul'a dönerek "İbret" isimli gazetenin başına geçti. Yazıları yüzünden gazete kapatılınca tiyatro ile ilgilenmeye başladı. Güllü Agop'un Gedikpaşa'daki tiyatrosunda 1 Nisan 1873'te ünlü oyunu "Vatan Yahut Silistre" oynandı. Daha oyunun ilk gecesinden siyasi içeriği yüzünden tepkileri üzerine çekti.

Oyunun tepkileri üzerine Kıbrıs'ta Magosa'ya sürüldü. Otuz sekiz ay süren dönem, onun çalışmalarının en verimli zamanı oldu. Çıktığında 5 piyes ve ilk romanı "İntibah" hazırdı.

Mezarı ordadır şimdi o deniz şehrinde benim dedelerimin şehrinde Gelibolu BOLAYIR'da


ali karadayı
Müsteşar
16 Aralık 2009 16:33

AŞİYAN MÜZESİ

Aşiyan Müzesi ünlü Türk şairi Tevfik Fikret?in 1906?1915 yılları arasında yaşadığı Bebek?teki üç katlı evidir. 1940 yılında eşi Nazime Hanım?dan, dönemin vali ve belediye reisi olan Lütfi Kırdar?ın girişimiyle satın alınıp kamulaştırıldıktan sonra müzeleştirilen ev, 1945 yılında Edebiyat-ı Cedide Müzesi adıyla hizmet sokulmuştur.

Giriş katı idari işler için kullanılan müze evin birinci katında; kadın şairlerimizden Nigar Hanım?a ait fotoğraf, resim ve eşyaların sergilendiği Şair Nigar Hanım Odası, Edebiyat-ı Cedide yazarlarına ait eserlerin ve belgelerin sergilendiği Edebiyat-ı Cedide odası, makber şiiriyle hafızalara kazınan şair Abdülhak Hamit?e ait eşya ve belgelerin sergilendiği Abdülhak Hamit Salonu bulunur. Tevfik Fikret?e ayrılmış ikinci katta ise; yazarın hayata gözlerini yumduğu yatağı ve özel eşyalarının bulunduğu yatak odası; koltuğu ve çalışma masasının yanında şaire ait eşyaların ve tabloların bulunduğu, yazılarını ve şiirlerini kaleme aldığı yazarın çalışma salonu bulunur.

1961 yılında Aşiyan Müzesi adını alan eski adıyla Edebiyat-ı Cedide Müzesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi?ne bağlı faaliyet gösteren müzelerimizden olup, edebiyatseverler tarafından gezilip görülmesi elzem mekânlar arasındadır.

Şair evin planlarını bizzat kendisi yapmıştır. 1906 yılında yapılan evin arazisi muhtemelen Robert College idaresince verilmiştir.


ali karadayı
Müsteşar
16 Aralık 2009 16:37

Taceddin Dergahı

Taceddin Dergâhı, İstiklâl Marşı?nın yazıldığı mekandır. Akif, Milli Mücadeleye katılmak için Ankara? ya geldiğinde ev bulmanın çok zor olduğundan dolayı Dergâhın şeyhi tarafından ikâmet etmesi için Mehmed Akif e tahsis edilmişti.

Burası Akif in dostlarını ağırladığı, ülke sorunlarının, sanatın ve Milli Mücadele ile ilgili konuların konuşulduğu, tartışıldığı ve bağımsızlık mücadelesinin odak noktalarından biridir. Bu açıdan da Taceddin Dergâh? ı önemli ve hatırlanması, korunması gereken bir mekandır.

Ancak Dergâh çok uzun yıllardır kendi kaderine terkedilmiş, bakımsız ve içinde sarhoşların barındığı bir yer olarak kaldı. İlk olarak 1968 yılında, Ankara Eski Valisi ve senatör Ömer Naci Bozkurt tarafından fark edilerek tamir ve tadilatı yapıldı.

Daha sonra, bazı sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte Mehmed Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı? nın çabalarıyla Akif i anma günlerinin yapıldığı bir merkeze dönüştü.

Ancak bizzat Hacettepe Üniversitesi sit alanı olan bu bölgede kaçak yapılarla Dergâh? ın etrafını kuşattı. Mahkemede yıkım kararı alınmasına rağmen bu binalar yıkılamıyor.

Dergâh ?Mehmed Akif Ersoy Evi? olarak hizmet veriyor.

Konumu ; Ankara Altındağ ilçesi?nde , Talatpaşa Bulvarı üzerindedir.


ali karadayı
Müsteşar
16 Aralık 2009 16:39

Goethe-Evi ve Goethe-Müzesi

Johann Wolfgang von Goethe, ?Kurgu ve Gerçek? adlı eserinde belirttiği gibi, 28 Ağustos 1749?da ?Çan onikiyi vurduğunda? dünyaya geldi. Großer Hirschgraben?deki doğduğu evin yerinde bugün Goethe Evi ve Goethe Müzesi (Goethe-Haus und Goethe-Museum) yer almaktadır. 17. yüzyıldan kalma yapı II. Dünya Savaşı?nda bombalanmış olan eb yine aslına uygun biçimde yeniden inşa edilmiştir. Mutfak, oturma ve karşılama odalarının dekorasyon ve mobilyaları geç barok dönemi oturma kültürüne uygun biçimde oluşturulmuştur.

İkinci katta bulunan Goethe?nin çalışma odası, aynen korunmaya çalışılmıştır. Edebiyat üstadı Goethe burada "Götz von Berlichingen?, ?Urfaust? ve ?Genç Werther?in Acıları? adlı eserlerini yazmıştır. Günümüzde bu odalara dünyanın dört bir yanından akın eden ziyaretçiler sayesinde bu evde her türlü dili duymak mümkündür.

Goethe Müzesi?nde ayrıca, 18.-19. yüzyıl arasındaki barok döneminin sonlarından, klasik dönemden, romatik ve Biedermeier dönemine kadar uzanan resimleri, grafikleri ve büstleri de bulmak mümkündür. Zira bunlar ünlü şairin Johann Heinrich Füssli, Caspar David Friedrich gibi sanatçılara ve Frankfurtlu ressamlara karşı tutumunu göstermektedir.

Ortak amaçlı Freie Deutsche Hochstift Kuruluşu, hatıra merkezi olarak tabir edilebilecek bu evi, Goethe?nin ailesinin evi, Goethe Müzesi, şiir arşivi ve bir araştırma kütüphanesiyle canlı tutmaktadır. Özel sergilerde ziyaretçiler koleksiyon ve kütüphanenin el yazısı arşivinden değerli, hassas dokümanlara ve baskılara göz atma fırsatı yakalamaktadır.

Frankfurter Goethe-Museum / Freies Deutsches Hochstift

Großer Hirschgraben 23-25

60311 Frankfurt am Main

Internet: http://www.goethehaus-frankfurt.de

Toplam 15 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi