Editörler : Lanet
24 Aralık 2009 22:43

Özgürlük Üzerine...

Modern toplum insanı, adeta bir dağın eteğinde gezinmekteymişçesine özgürlük arıyor. Bulunamayanı bulmak ümidi içerisinde olan özgürlük arayışçısının zirve tırmanışı, bedenin biyolojik enerjisinin tümünü alabiliyor. Zirveye yaklaştıkça sınır daralıyor ve adımlar daha bir ihtiyatla atılıyor. Düşme, ölme, sakat kalma tehlikeleri zaten sayısı hiç de az olmayan prangalarınızın arasında yerlerini alıyorlar. Ve işte zirve... Adım atacak yer kalmadı, sınırlar daha da daraldı. Sukutu hayal!

Özgürlük bu olmasa gerek.

Bu benzetme kuşkusuz özgürlük arayışçılarının tümüne hitap etmeyebilir, ama hitap ettikleri de az değildir.

Günümüzde ne özgürlüğün tanımını bulabiliyoruz ne de kendisini. Geleneklerin, âdetlerin, dogmaların, yazılı kuralların yanında bir de sorumluluklarımız eklenince özgürlüğün onlarca, yüzlerce tanımı ve aranış şekli ortaya çıkabiliyor.


mislina2
Kapalı
25 Aralık 2009 13:08

Öz-gür-lük başlığında aklımızdan geçenleri özümüzün gürlüğüyle yazmak istesek yazabilir miyiz?

Biz daha yazmaya başlamadan sansür mekanizmamız sinsice çalışmaya başlar; aklımızdan geçenleri toplumun onay göreceği bir hal alasıya kadar biçer, keser sonra noktasına virgülüne yazım kurallarına da özen göstererek yazmaya başlarız. Misal olay yerinde son dakika haberlerini seslenen spiker gibi noktalama işaretlerini kullanmadan aklımdan geçenleri yazıya aktarmayı isterdim.

İçimizden geldiği gibi özgürce yazmadığımız gibi seçeneklerin seçenekleri arasında seçilmiş bize ait olmayan başka hayatı yaşıyoruz. ?bu hayatı reddediyorum, seçimlerimiz özgürce kendim yapmak istiyorum? diyecek kadar cesur ve kararlı değilim. Hayyam gibi;

?Her şeyi düzene koymuşun gibi yaşa

İçindeymişsin gibi yemyeşil bir sevincin

Sanki geçimin falan yolunda

Çiy gibi oturdun soy yeşillikte bir gececik

Kalkıp gidiyormuşsun gibi sabahleyin.? bu mısraları kim cesurca söyleyip yaşayabilir ki!

En basiti dış görünüşümüzü şekillendirirken dış çevrenin etkisiyle -sosyal çevre, cinsiyeti, mesleği v.b.- etkenlerle şekillendiriyoruz. Kendi seçtiğimiz elbiseyi değil ait bize sunulan elbiseler arasında bir tercih yaparken bile özgür değiliz tıpkı hayatımız gibi.

Velhasıl özgürüm/ özgürsün/ özgürüz diyemiyorum.


gülşah3
Kapalı
25 Aralık 2009 14:05

Adamın biri bilge bir kral olmakla ün salmış kralın yanına gider. Krala şunu sorar 'Efendim söyleyin bana hayatta özgürlük var mıdır? '

Kral 'Elbette' der. 'Kaç bacağın var senin? '

Adam soruya şaşırarak 'İki efendim' der.

Kral 'Pekala, tek bacağının üstünde durabilir misin? '

'Elbette' diye cevap verir adam.

Kral 'O halde hangi bacağın üstünde duracağına karar ver'.

Adam biraz düşünür ve sol bacağı üstünde durmaya karar verir.

'Tamam' der kral 'Şimdi de öteki bacağını kaldır.'

Adam şaşırır 'Bu imkansız kralım' der.

'Gördün mü? ' der kral ' Özgürlük budur. Sadece ilk kararı almakta özgürsün. Ondan sonrasında değil.'

Tiziano Terzani'nin Atlıkarıncada Bir Tur Daha adlı kitabında okuduğum bu küçük öykü yıllardır tartışılan özgürlük kavramı üzerinde bir kez daha düşünmeme yol açtı.

Hayat gerçekten böyleydi. İlk kararı alıyordun ve gerisi o ilk karara bağlı olarak gerçekleşiyordu. Hayat hata kabul etmiyordu. İlk kararın doğruysa işler yolunda gidiyordu ama eğer yanlış bir karar aldıysan, herşey zincirleme yanlış gidiyordu.

Mesela mesleğini seçerken... Hasbelkader, iyi düşünmeden, yeteneklerinin

farkında olmaksızın bir meslek seçtiğinde ömür boyu işini zorla yapmaya mahkum oluyordun. İşinin başındayken başka bir iş yapmayı özlüyordun. Ama biliyordun ki; özgürlüğünü kullanmış ilk kararı vermiştin ve yeniden başlama cesaretin yoktu.

Bazı insanlar vardır hayatta... Onlar ise herşeyi ardlarında bırakıp yeniden başlayacak kadar cesurlardı. Ama sen onlardan biri olamıyordun. Bunca emek bunca çalışmayı sanki çöpmüş gibi bir çırpıda atıveremiyordun. Oysa göz ardı ettiğin birşey vardı. Hayat çok kısaydı ve mutsuz olduğun işlerle zaman öldürmek aynı zamanda ruhunu öldürmekle eş anlamlıydı...


kudretsolmaz
Başbakan Müsteşarı
25 Aralık 2009 14:19

Hani vardır ya düşünürsün düşünürsün başlangıcını bulamazsın. İşte özgürlüğün kavramı öyledir ,düşünürsün nerede nasıl başlar öncesi ve sonrası var mıdır. Sonsuzluk içinde sondur aslında özgürlük...


umur samaz
Daire Başkanı
25 Aralık 2009 15:29

Özgürlük kendini tanımaktır... Zira özgürlüğe tek engel insanın kendisidir. Toplum, kurallar, sorumluluklar hep bir noktaya kadar etki eder insana asıl engel kendimizizdir kendimize.. Olmadık çabalar harcarız özgürlük adına,olmadık esaretlikler özgürlük adına.. Ve sonunda bakarız ki kendimize köle olmaktan öteye gidememişiz..

Ben engelini kaldırabilen varsa özgürlüğe yaklaşabiyodur..


kudretsolmaz
Başbakan Müsteşarı
25 Aralık 2009 16:12

Peki engel nedir özgürlük için ?


zeynep56
Kapalı
25 Aralık 2009 18:15

Özgürlük deyince aklıma hep şu söz gelir " özgürlük istediğin zaman istediğin yere gidebilmek değil, istemediğin yerden istediğin zaman gidebilmektir" çok güzel tanımlamış özgürlüğü.Aslında en önemli özgürlük düşüncelerde olmalı, asıl özgürlük kendince düşünebilmekte kendince düşünemediğin zaman başlıyor en vahim esaret.


tefekkür_
Kapalı
25 Aralık 2009 20:19

yaşamı anlayıp, algılayabilmek...


dilŞAD2
Kapalı
26 Aralık 2009 17:20

İnsan olan insan hiçbir zaman özgür olamaz...

Vicdan denilen şey elini, ayağını, hatta yüreğini bağlayıverir...


sabah melikesi
Başbakan Müsteşarı
26 Aralık 2009 17:27

Her özgürlüğün içerisinde mutlaka bir tutsaklık olduğu gibi.


suppourters
Müsteşar Yardımcısı
26 Aralık 2009 18:56

on liberty......

özgürlük (seçim) .....

seçimini yaptığın anda sorumlusundur,seçimin yanlış ise zorunlu....

gülşahın yazdığı örnek çok iyi açıklıyo bu durumu...


ŞeMs913
Kapalı
26 Aralık 2009 19:55

özgür değilim mantıklı düşünemiyorum

ben ben değilim belki bu görünmeyen duvarlar içinde

dışarı çıkamıyorum çıktığımda ise içeri alınmıyorum

tabu oynardık meğer ne büyük tabular yaratmışız

ben kendimi rahat ifade edemiyorum

doğu batı nedeni ne ise ben insanları anlamıyorum

ak'kın neden kara'ya tahammülü olmaz bilemiyorum

çok mücadelesini verdim yenildim ama yine de yılmadım

çabalıyorum hani belki olur diye nafile

kime neyi niçin anlatırsın boşa

özgürlük benim için koca bir umut

belki yarın belki yarındanda yakın ...


englshtchr
Genel Müdür
27 Aralık 2009 10:00

Özgürlük üzerine tartışmadan önce özgürlüğün tanımını tartışmak gerekir. Nedir özgürlük? İstediğin zaman istediğin şeyi yapmakmıdır? İstediğin zaman istediğin şeyi yapamıyorsan ne kadar özgür sayılabilirsin? İstediğin herşeyi yapsan, herkes yapsa o zaman bu özgürlük güzel biir şey mi olur?

Bu dünya ve içindekiler bize ait olmadığı için, asıl özgürlük Allah'a kul olmaktır. Her şeyin, hatta kendimizin bile sahibi olana bağlandığımız takdirde asıl özgürlüğü elde etmiş oluruz. Peki nasıl olur bu özgürlük? Başka bütün boyundurukların esaretinden kurtulur insan, sadece O'na yönelir, O'nun kapısına baş koyar. Zaten O da, insana verdiği cüz-i iradeyle hareket alanını genişletir. Gereksiz korkulardan, dertlerden, telaşelerden azade olur insan O'na kul olmakla. Bu dünya çölünde seyahatini rahatça yapabilir böylelikle. Aksi takdirde çöldeki eşkiyaların, vahşi hayvanların saldırısına uğraması muhtemeldir...


zuzula
Şef
29 Aralık 2009 18:32

sanırım şu soruyla başlamak uygun olur.Mutlak anlamda özgürlük var mıdır?

insanı baskı altında tutan her şeyi bir tarafa atarsanız, mutlak anlamda özgürleşirsiniz...

mesela kişi hayatıyla ilgili kuralları bizzat kendisi koysun.. sosyal değerleri bir kenara bıraksın..hele dinden tamamen uzaklaşsın.zira kişiyi baskı altında tutan en önemli değer dindir. duygularını frenleyen her şeyi yok etsin.. sadece kendisi kural koysun..

bunları deneyenler, bütünüyle kendi heveslerine ve zevklerine göre yaşamaya ve hiçbir şeyi takmamaya başlamışlar ve böylece özgür olduklarını düşünmüşler..hala böyle düşünenler olabilir.peki,bu insanlar gerçekten özgürleştiler mi?

kesinlikle hayır?insan ilah olarak Kainatın Sahibi Olan Allah?ı kabul etmezse,yani Allah-u Teala?ya kulluk yapmayı kölelik sayarsa,fark etmeden başka ilahlara köle olur.mesela şeytanın kölesi olur,arzunun kölesi olur.kölelikten kurtulmak için Allah?ın dininden kaçanlar,meğer kötü efendilerin esiri olurlar da haberleri yok..hani özgürlük nerede?

Öyleyse ne yapmalı?

aslında çok basit ..Sn. englshtchr de dediği gibi ?asıl özgürlük Allah'a kul olmaktır?..eğer insan Allah?a kul olmayı kabullenirse,sahte ilahlara köle olmaktan kurtulur..bu da insanın varabileceği en yüksek özgürlük makamıdır..şimdi irade insanda,ister kul olur ister köle olur..başka seçenek yok?


(TAÇMAHAL20)
Kapalı
30 Aralık 2009 11:19

bence insanlar özgür değildr.çünkü hiç kimse adını,ailesini,yaşını,yaşayacağı yeri vs seçme hakkına bile swahip değilken nasıl özgür olabilirler.söyleyin kaçınız adınızı yada yaşınızı,ailenizi vs.seçtiniz....tabiki hiç birimiz.seçemediğimiz şeyleri yaşamak,kullanmak,katlanmak,sahipolmak zorunda kalırken hangi özgürlükten bahsedebiliriz....


arkanabakma
Kapalı
30 Aralık 2009 11:51

özgürlük mü!!!! oda neymiş? yenirmi, içilirmi,yaşanırmı.......bence hiçbiri....çünkü hayatımıza dair kararların %1ini bile biz almıyor daha doğrusu alamıyorken özgürlükten bahsetmek çok yanlış olur.çünkü bize verileni yaşıyoruz yada yaşamak zorunda kalıyorz.tercihlerimiz bile bize verilenler arasından şekilleniyr.


mehemed
Aday Memur
02 Ocak 2010 19:12

özgürlük senin hakların kısıtlanmaya çalışıldığında dik durma, başkalarına da zarar vermemedir.


Ş@h-in
Müsteşar
09 Ocak 2010 11:49

Kimimiz banka kredisinin, kimimiz evin, kimimiz arabanın, kimimiz çocuğunun, kimimiz işin, kimimiz paranın, kimimiz de daha başka şeylerin kölelik çengellerini boynumuza, ruhumuza, bedenimize takmışız. Kendimizi esaret altına alan, özgürlükten mahrum eden yine kendimiz olduğumuz hâlde "özgürlük"ü başkalarından dilenip duruyoruz.


*aNaRşİsT*
Memur
09 Ocak 2010 12:39

özgürlük baskalarından dilendiği zaman özgürlük olmaktan cıkar biraz ve sanırım onun adı hak isteme yada buna benzer bişey olabilir. özgür olmak yoktur bence sadece toplumun beklentileri vardır, topluma aykırı düşüncelerin eylemlerin, dedilik yada serserilik yada kötü bişey işte...

bir dil yasaklanmıssa mesela bunun mucadelesi özgürlükten cok hak arama mucadelesidir ama bu durumda özgürlük; yasaklanmıs dili yasakken konusmaktır. yonetimsizlik ve kuralsızlık...


Türkçeci0505
Başbakan Müsteşarı
09 Ocak 2010 12:42

Bir üst iletide bahsedilenler gereksinim dışı olan şeyler değil.

Vatandaşın evinin ve arabasının olması, çocuğumuzun dershanesi, sabah uyanıldığında paranın değerinin bir anda düştüğü bir ülkede biraz daha iyi yaşamak için yastık altında bir miktar paranın olması insan hayatında -özellikle Türkiye şartlarında- gereksinim dahilinde olan şeylerdir diye düşünüyorum.

Burada bir dilenme varsa bile, bu dilenme ''bireysel özgürlük''ün önündeki engellerden uzaklaşmak için dolaylı ve/veya zorunlu bir dilenmedir.

Benzine verdiğimiz paranın yarısı vergiye gidiyorsa, maaşımızın yüzde otuzunu ev kirasına vermemek için mütevazi bir ev almak istiyorsak, günde 2 saatimizin yollarda geçmemesi ya da on kişi kapasiteli ama içine yirmi kişi alan dolmuşlarda sıkışıp ezilmemek için araba sahibi olmak istiyorsak dilenme kaçınılmaz oluyor.

Sonuçta birey, en doğal hakkı olan ''özgürlük''e devlet tarafından mahkum ediliyor.

Velhasılıkelam, daha doğarken kısıtlanmışız.


Türkçeci0505
Başbakan Müsteşarı
09 Ocak 2010 12:45

(Önceki mesajımda işaret ettiğim üst ileti, ben iletimi yazıp gönderdiğimde iki üst ileti olmuş.)

Toplam 55 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi