Editörler : Lanet


Kapalı
29 Aralık 2009 20:28

Trajedi

Hayata meydan okuma ile umutsuzluk arasındaki zikzaklar; isyan ile kadercilik, istekler ile temayüllerin çelişmesi? insanın kendi varlığını idrakinden beri içinde bulunduğu, bazen durulan bazen coşan ikilemler, çatışmalar. Başka bir deyişle insanın trajedisi?

Tarihi süreçte bu trajediye çözüm olabilecek ilahi veya insani kaynaklı emir yahut teklifler ortaya konmuş: din, felsefi kuramlar, ideolojik kuramlar vb.


uluda
Müsteşar Yardımcısı
30 Aralık 2009 18:22

Tragedyanın doğuşu kitabında Nietzsche Attika trajedisinden söz eder.. Attika trajedisi, temelde birbirlerinden tamamen zıt iki dünya görüşü ve eğiliminin bulunduğu iddiasına dayanmaktadır.. Bunlardan ilki Likya kökenli bir Anadolu tanrısı olan Apollon, ötekisi ise Lidyalı Şarap Tanrısı Dionysos?tur..

Apollon: aklı, aydınlığı, ölçülü gücü ve akıl idaresindeki insan davranışını simgeler.. Nietzsche bu tanrının simgelediği şeyin, insanın kuramsal düşünce yaratma gücü olduğu düşüncesindedir..

Dionysos: Apollon?un tersine; akıl yerine hissi, ölçü yerine coşkuyu, sınır yerine taşkınlığı ifade eder..

Nietzsche'ye göre Sokrates, aklın, rasyonalizmin egemenliğini kurarak, Apollon unsurunu Dionysos unsuruna karşı tek hakim haline getirmiştir.. Yani aklı egemen kılarak doğayı, insan coşkunluğunu, sarhoşluğunu hatta çirkinliği yok saymıştır.. Bu anlayış insanı doğanın gerçeklerinden kopararak ona yalancı bir iyimserlik ve yaşam (Din) vermek demektir .. Ancak Nietzsche akla karşı değildir ancak aklın her şeye kadir olduğunu sanarak gözlerini doğaya yada Dionysos?a kapayanlara karşıdır.. O adeta Kartezyen bir akla karşıdır. Zira kartezyen akılcılık metodolojik açıdan gerektirdiği tamlık ve kesinlik nitelikleriyle ahlaki sorulara cevap veremez..

Nietzsche?nin bu konudaki görüşlerini özetlersek:

Dionysos; coşku, taşkınlık, sınırsızlık içinde, bir sürü çirkinliği de içerir.. Bunları yok saymak gerçekliği inkar demektir.. Nietzsche Apollon ögesini bir düşe(Metafizik düşünceler ve kabuller), Dionysos ögesini ise sarhoşluğa benzetir..

Düşler hayal ürünüdür.. Sarhoşluk ise; çarpıtılmış olsa bile, gerçeğin seyredilmesi ve gerçekle yaşamaktır.. Rüya; gerçeğe çarpamaz, sarhoş ise çarpar..

Nietzsche; hem dinde, hemde geleneksel felsefe ve bilimde insanı uyutmaya , bir düş aleminde yaşamaya zorlayan unsurlar görmekte, her ikisinin de insanı deneyimden uzak tuttuğunu vurgulamaktadır.. Düş ile sarhoşluk yada akıl ile coşkunluğun bu girift yapısından trajedi doğmuştur..

"Bu anlamda Nietzsche trajediyi; aklı, çıplak doğayı, ölçüyü, coşkuyu, sınırı, taşkınlığı bünyesinde birleştiren bir sanat şekli olarak görmüştür.."


englshtchr
Genel Müdür
06 Ocak 2010 18:32

Bunu bir trajedi olarak niteliyorsak, bu trajedinin kaynağı insanın esfel-i safilinle ala-yı illiyin arasında gidip gelebilmesi özelliğidir. Bu kadar zıt noktalarda olabilme kabiliyetinde olan insan bunun doğal sonucu olarak hayatı boyunca hep git-gel ler yaşamaktadır. Bu sebeple yapılan en önemli dualardan biri sırat-ı müstakimde olma duasıdır. İnsan ne kaderci olup iradesini yok saymalı, ne de elinin ulaşamayacağı şeyler için kendini harap etmelidir. Ne karalar bağlayıp hayatı kendine zindan etmeli, ne de herşeye aşırı bir pozitiflikle yaklaşıp gerçeklerden kaçmalıdır...


_neden_
Müsteşar Yardımcısı
31 Mayıs 2014 21:48

Bazen kelebek olmak gerek, yanma pahasına aydınlığı seçmek gerek!..

Toplam 3 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi