Gariplik bir tohumdu ve YARADAN onu insanların özüne yerleştirdi.Bu tohumda AŞK'ının tadını gizledi.O önce dostlarını halktan ayırdı, garip bıraktı, sonra onların gönüllerini baştan sona kendisiyle doldurdu. O'nunla dolup taşan aşıklar; tahkiki imana ulaştı...
Gariplik, insanın kendini keşfettiği, yaradılışın sırlarına erdiği, ilahi bir dergahtı. Bu dergahın salikleri, ölümün öldürülemeyeceği gerçeğini anlayarak, insanlığı bu durumdan haberdar ettiler...
Gariplik yüreğe Hakk'ı yerleştiren, kulu Hakka bağlayan uhrevi bir zincir, vuslat arzusuyla kavrulan gönülleri Rableriyle buluşturan şifalı bir iksirdir.
VEFA, SADAKAT, SABIR her gariplik dergahında kemale erdi.
Gariplik; kalbi masivadan temizlemenin, benlikten geçmenin, nefsi tanımanın reçetesidir.Sevginin beşiği, kırık gönüllerin yoldaşı, en mahrem sırların nigehbanıdır gariplik.
En büyük garip ALLAH Resulüydü. Onun bütün hayatı gariplikle geçti. Yalnızlığında oturdu sonsuzluk tahtına...
Gök ehlinden Cebrail Aleyhisselam, yer ehlinden Hz.Ebu bekir'le dost olmadan önce Hira yalnızlık mektebinde çile çekti.Aynı zamanda cahiliyyenin günahlarından incinen mübarek ruhları, bu yalnızlıktan inşirah buldu...
O ashabını ashabı da onu sevdi.Dünya dönmeye başladığından beri böyle bir SEVDA görmemişti.Dostlarına garipliğin sırlarını anlattı...
Yüce nebi; Bu yola çıkmanın bu yolda kazanmanın şartının; anadan, yardan, evlattan,maldan, candan geçmek olduğunu öğretti...
Aradan asırlar geçti.Dünya onun ve ashabının aşıklarıyla can buldu. Aşıklarıda efendileri gibi yapayalnızdı. Bu yalnızlıkla KEMALE erdiler...
Mevlana, Şems'ten sonraki yalnızlığının ateşiyle pişirdi Mesnevisi'ni. Yunus, yalnızlığında yoğurdu gönüllerin hamurunu. Geylani hazretleri küçük bir çocukken yalnız çıktı yolculuğuna...
daha nice gönül dostu yalnızlıkla erdi menzile...
Aradan asırlar geçti, gül renkli kitaplar barla dağlarında yalnızlığın doruğunda kaleme alındı.
YALNIZLIK VE GARİPLİK ALLAH DOSTLARININ KADERİYDİ.
Tende çürüyüp yok olma yerine, canda ve özde derinleşmeyi, ruhlarındaki ilhamlarını başka gönüllere boşaltmayı, HAK'dan kopmadan, halkın içinde kendi yalnızlıklarında daima muhasebe içinde olmayı başarmışlardır...
Gariplik bir tohumdu ve YARADAN onu insanların özüne yerleştirdi.Bu tohumda AŞK'ının tadını gizledi.O önce dostlarını halktan ayırdı, garip bıraktı, sonra onların gönüllerini baştan sona kendisiyle doldurdu. O'nunla dolup taşan aşıklar; tahkiki imana ulaştı...
Gariplik, insanın kendini keşfettiği, yaradılışın sırlarına erdiği, ilahi bir dergahtı. Bu dergahın salikleri, ölümün öldürülemeyeceği gerçeğini anlayarak, insanlığı bu durumdan haberdar ettiler...
Gariplik yüreğe Hakk'ı yerleştiren, kulu Hakka bağlayan uhrevi bir zincir, vuslat arzusuyla kavrulan gönülleri Rableriyle buluşturan şifalı bir iksirdir.
VEFA, SADAKAT, SABIR her gariplik dergahında kemale erdi.
Gariplik; kalbi masivadan temizlemenin, benlikten geçmenin, nefsi tanımanın reçetesidir.Sevginin beşiği, kırık gönüllerin yoldaşı, en mahrem sırların nigehbanıdır gariplik.
En büyük garip ALLAH Resulüydü. Onun bütün hayatı gariplikle geçti. Yalnızlığında oturdu sonsuzluk tahtına...
Gök ehlinden Cebrail Aleyhisselam, yer ehlinden Hz.Ebu bekir'le dost olmadan önce Hira yalnızlık mektebinde çile çekti.Aynı zamanda cahiliyyenin günahlarından incinen mübarek ruhları, bu yalnızlıktan inşirah buldu...
O ashabını ashabı da onu sevdi.Dünya dönmeye başladığından beri böyle bir SEVDA görmemişti.Dostlarına garipliğin sırlarını anlattı...
Yüce nebi; Bu yola çıkmanın bu yolda kazanmanın şartının; anadan, yardan, evlattan,maldan, candan geçmek olduğunu öğretti...
Aradan asırlar geçti.Dünya onun ve ashabının aşıklarıyla can buldu. Aşıklarıda efendileri gibi yapayalnızdı. Bu yalnızlıkla KEMALE erdiler...
Mevlana, Şems'ten sonraki yalnızlığının ateşiyle pişirdi Mesnevisi'ni. Yunus, yalnızlığında yoğurdu gönüllerin hamurunu. Geylani hazretleri küçük bir çocukken yalnız çıktı yolculuğuna...
daha nice gönül dostu yalnızlıkla erdi menzile...
Aradan asırlar geçti, gül renkli kitaplar barla dağlarında yalnızlığın doruğunda kaleme alındı.
YALNIZLIK VE GARİPLİK ALLAH DOSTLARININ KADERİYDİ.
Tende çürüyüp yok olma yerine, canda ve özde derinleşmeyi, ruhlarındaki ilhamlarını başka gönüllere boşaltmayı, HAK'dan kopmadan, halkın içinde kendi yalnızlıklarında daima muhasebe içinde olmayı başarmışlardır...