De ki:
Biz adamlığı da erkekliği de okuldan değil, atamızdan, ceddimizden aldık.
Korkusuzluğu Fatih'den,
Mertliği Metehan'dan,
Bilgeliği Selim'den,
Bittiğini sandığımızda yürekliliği Abdülhamid Han'dan, Gazi Mustafa Kemal'den aldık.
1999 yılında Hakkâri dağlarında sol kulağımın hizasından geçen kurşundan sonra ölümü de öldürdük bu sinede, şehadet için Hüda'ya kul olduk.
2001 yılında Ankara'da Necati Bey Caddesinde sokakta yatan bir balicinin savurduğu falçatasını da şahdamarımıza yiyecektik ama ecel gelmemiş belli, Allah nefes ya kulum dedi yaşamaya devam ettik.
Dört kere bıçak altına yattık, gittik kesimhaneye gelin gibi sekeleyerek, dönerken muzaffer komutan edasıyla.
Yemediğimiz hançer kalmadı, dost, akraba, arkadaştan ama küsmedik, ah etmedik.
500 bin TL mal varlığını kaybederken ah diyerek canımız acıdıysa da dilenmedik, menfaatin peşine düşmedik. Allah dedik ve ses karşı taraftan geldi "imtihan ya kul" dedi.
Kutsiyet namına, Allah'a, Peygambere, Kitaba, Anaya Babaya dil uzatmadık, uzattırmadık. Kadınları bacı bildik yan gözle bakmadık. Kıçı başı oynayan her kimse her mecrada dersini verdik. Yeri geldi daldık on onbeş kişinin arasına dayak yedik, yeri geldi bir karıncayı ezerim korkusuyla yaşadık bu inceliği.
Ağlamadık, yalvarmadık, yalaka dalkavuklar gibi şaklabanlığa soyunmadık. Üzüldük, yandı ciğer, ellerimiz titredi ama namertlik yapmadığımız gibi yapanları adam ettik, etmeye çalıştık.
Bak insanoğlu benim gibileri sevmez yüreğin. Çünkü bizden Hak söz çıkar ve bu nedenle verdiğimiz sözden dönmedik. Mutlu olacağınız diye yalanı iltifat yapıp boca etmedik. Bak insanoğlu neye inandıysak neyi doğru bildiysek Şah-ı Nakşibend rahıyla Hızır A.S.' a nasıl ben gavsıma sadıkım, seni derman bilmem dediyse, biz de sadık kaldık sözümüze. Can vermek var bu uğurda ama dönmek yok dedik, biçildik, doğrandık ama rüzgar gibi savrulmadık.
Bu boynumuz yere düşmez, anadan helal süt, babadan helal rızık yedik. Allah'tan başkasından korkmadık, yeri geldi Kürşat olduk yeri geldi Süleyman. Allah'tan başkasından aman dilenmedik, kula kul olmadık.
Bak insanoğlu sert konuşuruz, ters konuşuruz, namerde yumruğu konuştururuz, sevene nagmeyi konuştururuz, evliyaya gönlü, muhtaca açık eli konuştururuz. Yeri gelir bülbül misali kadını konuştururuz, yeri gelir kadına terbiye vermek için çatık kaşımızı. Evladı hazine biliriz, babalığı konuştururuz.
Bakmayın böyle herkes konuşur ama biz bileği konuştururuz. Ölmedik daha ama eceli konuştururuz zalime karşı.
Geldim gidiyorum ama ne eyvanım var ne de eyvallahım.
İyi bilin bizim gibileri, böyle yazar da gök gürültüsü işte arkası yok fos derler, görmek isteyen varsa kaşımın ortasında iki büyük yarık var 2013'te gezi parkı kafasındaki yüze yakın andaval anarşistlerin arasına korkusuzca daldığımızdan. Klavyede yazması kolay, ama erkeklik 250 Gr.da değil yürektedir yürekte. Yürek yedik, ama hak yemedik bu böyle biline.
Selametle...
De ki:
Biz adamlığı da erkekliği de okuldan değil, atamızdan, ceddimizden aldık.
Korkusuzluğu Fatih'den,
Mertliği Metehan'dan,
Bilgeliği Selim'den,
Bittiğini sandığımızda yürekliliği Abdülhamid Han'dan, Gazi Mustafa Kemal'den aldık.
1999 yılında Hakkâri dağlarında sol kulağımın hizasından geçen kurşundan sonra ölümü de öldürdük bu sinede, şehadet için Hüda'ya kul olduk.
2001 yılında Ankara'da Necati Bey Caddesinde sokakta yatan bir balicinin savurduğu falçatasını da şahdamarımıza yiyecektik ama ecel gelmemiş belli, Allah nefes ya kulum dedi yaşamaya devam ettik.
Dört kere bıçak altına yattık, gittik kesimhaneye gelin gibi sekeleyerek, dönerken muzaffer komutan edasıyla.
Yemediğimiz hançer kalmadı, dost, akraba, arkadaştan ama küsmedik, ah etmedik.
500 bin TL mal varlığını kaybederken ah diyerek canımız acıdıysa da dilenmedik, menfaatin peşine düşmedik. Allah dedik ve ses karşı taraftan geldi "imtihan ya kul" dedi.
Kutsiyet namına, Allah'a, Peygambere, Kitaba, Anaya Babaya dil uzatmadık, uzattırmadık. Kadınları bacı bildik yan gözle bakmadık. Kıçı başı oynayan her kimse her mecrada dersini verdik. Yeri geldi daldık on onbeş kişinin arasına dayak yedik, yeri geldi bir karıncayı ezerim korkusuyla yaşadık bu inceliği.
Ağlamadık, yalvarmadık, yalaka dalkavuklar gibi şaklabanlığa soyunmadık. Üzüldük, yandı ciğer, ellerimiz titredi ama namertlik yapmadığımız gibi yapanları adam ettik, etmeye çalıştık.
Bak insanoğlu benim gibileri sevmez yüreğin. Çünkü bizden Hak söz çıkar ve bu nedenle verdiğimiz sözden dönmedik. Mutlu olacağınız diye yalanı iltifat yapıp boca etmedik. Bak insanoğlu neye inandıysak neyi doğru bildiysek Şah-ı Nakşibend rahıyla Hızır A.S.' a nasıl ben gavsıma sadıkım, seni derman bilmem dediyse, biz de sadık kaldık sözümüze. Can vermek var bu uğurda ama dönmek yok dedik, biçildik, doğrandık ama rüzgar gibi savrulmadık.
Bu boynumuz yere düşmez, anadan helal süt, babadan helal rızık yedik. Allah'tan başkasından korkmadık, yeri geldi Kürşat olduk yeri geldi Süleyman. Allah'tan başkasından aman dilenmedik, kula kul olmadık.
Bak insanoğlu sert konuşuruz, ters konuşuruz, namerde yumruğu konuştururuz, sevene nagmeyi konuştururuz, evliyaya gönlü, muhtaca açık eli konuştururuz. Yeri gelir bülbül misali kadını konuştururuz, yeri gelir kadına terbiye vermek için çatık kaşımızı. Evladı hazine biliriz, babalığı konuştururuz.
Bakmayın böyle herkes konuşur ama biz bileği konuştururuz. Ölmedik daha ama eceli konuştururuz zalime karşı.
Geldim gidiyorum ama ne eyvanım var ne de eyvallahım.
İyi bilin bizim gibileri, böyle yazar da gök gürültüsü işte arkası yok fos derler, görmek isteyen varsa kaşımın ortasında iki büyük yarık var 2013'te gezi parkı kafasındaki yüze yakın andaval anarşistlerin arasına korkusuzca daldığımızdan. Klavyede yazması kolay, ama erkeklik 250 Gr.da değil yürektedir yürekte. Yürek yedik, ama hak yemedik bu böyle biline.
Selametle...