Her ne kadar tarih bölümü mezunu olsam da Türk milletinin bir bireyi olarak Türk tarihi ve kültürüne , Türk edebiyat tarihine, kültürel mirasımıza her zaman yatkınlığım olmuştur.
Bu bağlamda; hem akademik çalışmalarım sebebiyle hem de özel merakım hasebiyle asırları devirip günümüze ulaşan el yazması eserler daima ilgi odağımda olagelmiştir.
Yazma eserler ile ilk tanışıklığım 12-13 yıl öncesine dayanır.Üniversite tahsilim esnasında ülkemizin nadide üniversite kütüphanelerinden biri olan Atatürk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi'ne Erzurumlu Seyfettin Özege beyefendinin hibe ettiği on sekiz bin küsür kitap ve süreli yayından oluşan "Seyfettin Özege Koleksiyonu"nu gördüm.İçinde yüzlerce yazma eser (Kur'an-ı Kerim,layihalar,hatıralar,seyahatnameler ,risaleler vb.) de vardı.Cam kafesler içinde muhafaze ediliyorlar.Türkiye'nin dört bin yanından gelen araştırmacılar özel izinlerle çalışabiliyorlar.Gerçekten sessizlik içinde pür dikkat çalışılan,araştırmacıya huzur ve haz veren bir ortam yazma eserler koleksiyonu.
Sonra Ankara Milli Kütüphane Yazma Eserler dairesi bünyesindeki TÜYATOK (Türkiye Yazmaları Toplu Kataloğu) çalışmalarını (bir hemşehrimin tavassutuyla)yakından izleme fırsatım oldu.Onlarca uzmandan (pataloglar dahil) oluşan heyet öyle titizlikle çalışıyordu ki bir Türk genci olarak kültür tarihimize ışık tutulduğu için gurur duydum.
Ne yazık ki yeterli değildi tüm bunlar.Hem maddi kaynak hem de yetişmiş insan gücü noktasında eksiklerimiz var.Bunlardan bence en önemlisi kataloglama yapılan yerel kütüphanelerin araştırma taleplerini karşılayacak düzeye eriştirilememesi.Evet.Elimizde muazzam bir katalog var ama araştırmalarımızda kullanacağımız kaynakların birçoğuna el atamıyoruz ne yazıkki...Bürokratik ve mali işler açısından Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinin bu eksikliği en kısa zamanda ortadan kaldırmalrını arzu ediyorum.
İkinci önemli bir eksiklik ise ulusal ve yerel düzeydeki yazma eser koleksiyonları arasında iş birliği ve hizmet paylaşımının yapılmaması.Her bir kamu/özel kurum münferiden hareket ettiği için kaynağa yerinden ve zamanında ulaşılaması,ulaşmada güçlükler çekilmesi araştırmacılara zaman,emek ve maddi külfetler yüklemekte.Bu da ister istemez araştırmaları akıbetini doğrudan etkilemekte.
Ümit ediyorum ki; siyasî ve iktisadî açıdan atılıma kalkışan Türkiye kültürel varlıklarını mirasını da şaha kaldırır.
Her ne kadar tarih bölümü mezunu olsam da Türk milletinin bir bireyi olarak Türk tarihi ve kültürüne , Türk edebiyat tarihine, kültürel mirasımıza her zaman yatkınlığım olmuştur.
Bu bağlamda; hem akademik çalışmalarım sebebiyle hem de özel merakım hasebiyle asırları devirip günümüze ulaşan el yazması eserler daima ilgi odağımda olagelmiştir.
Yazma eserler ile ilk tanışıklığım 12-13 yıl öncesine dayanır.Üniversite tahsilim esnasında ülkemizin nadide üniversite kütüphanelerinden biri olan Atatürk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi'ne Erzurumlu Seyfettin Özege beyefendinin hibe ettiği on sekiz bin küsür kitap ve süreli yayından oluşan "Seyfettin Özege Koleksiyonu"nu gördüm.İçinde yüzlerce yazma eser (Kur'an-ı Kerim,layihalar,hatıralar,seyahatnameler ,risaleler vb.) de vardı.Cam kafesler içinde muhafaze ediliyorlar.Türkiye'nin dört bin yanından gelen araştırmacılar özel izinlerle çalışabiliyorlar.Gerçekten sessizlik içinde pür dikkat çalışılan,araştırmacıya huzur ve haz veren bir ortam yazma eserler koleksiyonu.
Sonra Ankara Milli Kütüphane Yazma Eserler dairesi bünyesindeki TÜYATOK (Türkiye Yazmaları Toplu Kataloğu) çalışmalarını (bir hemşehrimin tavassutuyla)yakından izleme fırsatım oldu.Onlarca uzmandan (pataloglar dahil) oluşan heyet öyle titizlikle çalışıyordu ki bir Türk genci olarak kültür tarihimize ışık tutulduğu için gurur duydum.
Ne yazık ki yeterli değildi tüm bunlar.Hem maddi kaynak hem de yetişmiş insan gücü noktasında eksiklerimiz var.Bunlardan bence en önemlisi kataloglama yapılan yerel kütüphanelerin araştırma taleplerini karşılayacak düzeye eriştirilememesi.Evet.Elimizde muazzam bir katalog var ama araştırmalarımızda kullanacağımız kaynakların birçoğuna el atamıyoruz ne yazıkki...Bürokratik ve mali işler açısından Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinin bu eksikliği en kısa zamanda ortadan kaldırmalrını arzu ediyorum.
İkinci önemli bir eksiklik ise ulusal ve yerel düzeydeki yazma eser koleksiyonları arasında iş birliği ve hizmet paylaşımının yapılmaması.Her bir kamu/özel kurum münferiden hareket ettiği için kaynağa yerinden ve zamanında ulaşılaması,ulaşmada güçlükler çekilmesi araştırmacılara zaman,emek ve maddi külfetler yüklemekte.Bu da ister istemez araştırmaları akıbetini doğrudan etkilemekte.
Ümit ediyorum ki; siyasî ve iktisadî açıdan atılıma kalkışan Türkiye kültürel varlıklarını mirasını da şaha kaldırır.