Editörler : E.Kayı Han

Bozkurt-1903
Yasaklı
23 Haziran 2012 22:23

Tarihimiz şanımız bir, dilimiz irfanımız bir

Kim girecek aramıza canımız, kanımız bir

Dede Korkut bize söyler, Fuzuli Yunus'u över

Elbet Türk Türk'ü sever, Azerbeycan Türkiye

Dağımız taşımız bir, töremiz aşımız bir

Kim girecek aramıza, derdimiz gözyaşımız bir

Ankara Bakü'ye kardeş, Gence Erzurum'a eş

İki sevda iki güneş, Azerbeycan Türkiye

Ege'den Hazar'a kadar, beşikten mezara kadar, Azerbaycan Türkiye

Tarihin yazdığı destan, iki bedende bir can, Türkiye Azerbeycan

http://www.youtube.com/watch?v=yaYzmhjB4lY


Bozkurt-1903
Yasaklı
23 Haziran 2012 22:25

''Türklük denildiği zaman Büyük TURAN'ı tanımalıyız.''

Ebulfez ELÇİBEY


Bozkurt-1903
Yasaklı
23 Haziran 2012 22:27

Azerbaycan'da Türkiye ve Atatürk Sevgisi

http://www.youtube.com/watch?v=DrUtMWmvGfA

http://www.youtube.com/watch?v=tH6fD83nwM4&feature=related


Bozkurt-1903
Yasaklı
23 Haziran 2012 22:29

Türkiye Türkleri ve Güney Azerbaycan Türkleriyle Birlikte Turan Yemini

http://www.youtube.com/watch?v=lMmK8ntNQWo


Bozkurt-1903
Yasaklı
28 Temmuz 2012 19:37

Bakü, Tebriz, Ankara!

http://www.youtube.com/watch?v=AmaBLM8zZJQ


koşançağ
Yasaklı
31 Temmuz 2012 12:18

Türk dünyasına, Azerbaycan'a buradan saygılar ve selamlar..


Bozkurt-1903
Yasaklı
31 Temmuz 2012 21:06

SSCB?nin yardımları ile Ermenilerin Azerbaycanlı Türk kardeşlerimize uyguladıkları Dağlık Karabağ ve Hocalı katliamlarını geçireli, on dokuz yıl oldu. İki gün sonraki 26 Şubat?ın, 1992 yılından itibaren artık, Azerbaycan ve Anadolu Türkleri için sıradan bir gün olmadığı, Ermeni katiller tarafından Türklere karşı işlenen bir suç olduğu kabul edilmiştir. Ermenilerin bu hareketlerinden birkaç ay önce de, Rus orduları Bakü?ye girmiş ve Azerbaycanlı kardeşlerimize hakaretler ve işkenceler uygulamışlardı. Türk Milliyetçileri olarak bizler de, telefon haberleşmeleri ile Taksim Meydanı?nda toplanmış ve Tünel yolundaki Sovyet Elçiliği?ne siyah çelenk koyarak uygulamayı protesto etmiştik. Ancak, Türk Dünyası?nın Kutup Yıldızı görünümündeki Cumhuriyetimizi en üst seviyede temsil eden yöneticilerimiz, bizim davranışlarımızı uygun bulmamışlar ve günlük beyanları ile bizlere, Ermenilerin uyguladıkları ?Hocalı Katliamı? kadar acı çektirmişlerdir;

Cumhuriyetimizin o devirde başında bulunan Turgut Özal, ?Bunda üzülecek ne var? Onlar Şii, biz Sünni?yiz? demişti. Başbakan Süleyman Demirel de, ?Rusların Kızıl Orduları ile yirmi yedi bin atom başlıklı füzeleri var? diyerek, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Elçibey?in Hocalı?daki yaralıları taşımak için istediği iki helikopteri vermemişti.

Sami YAVRUCUK

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=17118


boğacan
Yasaklı
04 Ağustos 2012 04:21

Kurtuluş Savaşı yıllarında Padişah-Halife gavurlara hizmet ederken, Afganistan ve Azerbaycan Türkleri de bize Rusya kanalıyla yardımlar gönderiyordu.


akansoy
Yasaklı
05 Ağustos 2012 09:10

ATATÜRK Azerbaycanlılar ile kurduğu dostluk sayesinde, onlardan bir hayli yardım sağlamıştı. Bunda, Azerbaycan'ın Ankara Büyükelçisi olan Abilov'un etkisi çok büyüktür. ATATÜRK'ün büyük dostu idi. Bu arada Ruslar da çok yardım etti. Lenin ile Çiçeron'un katkıları epeyce fazla!


Bozkurt-1903
Yasaklı
05 Ağustos 2012 21:09

Lenin yardım falan etmedi. Buhara hazinesinin altınlarını bize göndermek için Türkistan Türklerinden teslim alan Lenin, altınların çok az bir kısmını bize gönderdi, büyük bir kısmını ise gaspetti. Kurtuluş Savaşında Rus yardımı diye bilinen yardımlar Türkistan Türklerinin yardımlarıdır.


berraksu01
Yasaklı
08 Ağustos 2012 09:33

Türkün Türkten başka dostu yoktur.

Araplar ve Filistinliler, 1914-1918 yıllarında Haçlı Ordusunun yanında bize karşı savaşmışlardı.. O melunların kalleşliği unutulmaz.

18 Kasım 2012 22:28

Azerbaycan-Türkiye futbol maçında Azerbaycan Türklerinin açtığı pankart;

AYRILIR MI GÖNÜL CANDAN, TÜRKİYE-AZERBAYCAN

http://imageshack.us/photo/my-images/708/azervo.jpg/

18 Kasım 2012 22:35

Günel - Biz İki Devlet Bir Milletiz Azeriyiz Türk Oğluyuz

http://www.youtube.com/watch?v=dW9n1dwlOwc

29 Ocak 2013 22:33

Ebulfez Elçibey: Türklerin ve Atatürk'ün Askeriyim - 31.03.2000

Elçibey'i, Esenboğa Havalimanı VIP Salonu'nda Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz karşıladı. Elçibey, Esenboğa'da düzenlediği basın toplantısında, tekrar Ankara'da olmaktan son derece onur duyduğunu ifade ederek, geliş nedenini şöyle açıkladı:

"Gelişimin iki nedeni var, bunlardan biri Anadolu'yu özlemem. Türkiye'de çok iyi dostlarım var, ben Türkiye'nin, tüm Türklerin ve Atatürk'ün askeriyim. Ayrıca, buradaki ziyaretimde belli kişilerle görüş alış-verişinde bulunacağım."

http://www.dunya.com/haberArsiv.asp?id=3513
http://forum.hunturk.net/ebulfeyz-elcibeyi-saygiyla-aniyoruz-4568-s0.html

29 Ocak 2013 22:34

Türk Dünyası Birimi – Agil Samedbeyli İle Elçibey Söyleşisi - Agil Samedbeyli'nin Elçibey ile ilgili verdiği röportajdan:

- “Ben Atatürk’ün askeriyim” diyen rahmetli Ebulfez Elçibey’in Atatürk’e olan bu sevgisinin sebebi sizce nedir?
- Elçibey Atatürk’ün askeriyim derken Büyük Türk Milletinin askeri olduğunu ifade etmişti. Atatürk’e sevgisi sonsuzdu. Eğer Atatürk olmasaydı bugün Türkiye Cumhuriyeti adındaki çağdaş devlet olmayacaktı-derdi. Ataturk Türk Dünyasının Başkomutanıdır-derdi. O’nu Türk Dünyasının ortak değeri kabul ederdi. Atatürk’ün tarihte eşine az rastlanacak türden bir dehaya sahip olduğunu her zaman vurgulardı.

http://www.antalyaulkuocaklari.com/Turk-dunyasi-birimi-agil-samedbeyli-ile-elcibey-soylesisi.html?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=Turk-dunyasi-birimi-agil-samedbeyli-ile-elcibey-soylesisi

29 Ocak 2013 22:36

Atatürk tarafından ressam İbrahim Çallı'ya çizdirilen Ergenekon'dan Çıkış resmi ve o resmi iki eli arasında tutan bir Bozkurt Ebulfez Elçibey.

http://imageshack.us/photo/my-images/10/bozkurtelibey.jpg/

29 Ocak 2013 22:38

Ebulfez Elçibey, Atsız'ın kabri başında.

http://imageshack.us/photo/my-images/802/elibey1.jpg/

29 Ocak 2013 22:39

Anadolu Türklerinin geçirdiği sıkıntılı döneme kayıtsız kalmayarak, Türkiye halkı ile ilgili haberlere sütunlarında sık sık yer veren, Bakü’de Latin harfleri ile yayın yapan “Yeni Yol” gazetesi, Azerbaycan halkına yaptığı bir çağrıda şöyle yazıyordu:

“Mustafa Kemal’in askerlerinin tek başlarına mücadele ettiği bir dönemde Anadolu’da ki Türk kardeşlerimize yardım etmeli, iaşe toplamalı ve gerekirse gidip orada canımızı feda etmeliyiz…”

(Aslan, B. (2004): Türkiye Azerbaycan İlişkileri ve İbrahim Ebilov (1920-1923) İstanbul, Kaynak Yayınları. 108,109)

http://193.255.140.18/Tez/0069731/METIN.pdf

http://imageshack.us/photo/my-images/217/64798124417934352856420.jpg/

29 Ocak 2013 22:41

Elçibey’in Gözüyle Atatürk – Saday Alışov

Malumunuz üzere, bugün Milli Kurtuluş Mücadelesi’nin önderi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı, dahi asker, büyük devlet adamı ve büyük Türkçü Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümü. Evet, Ata’mız 10 Kasım 1938’de, tam 74 sene önce bugün yumdu dünyaya gözlerini, bir daha açmamak üzere. Ama dünyadan ayrılan sadece cismiydi. Fikirlerini bizlere, Türk Gençliğine emanet bırakarak ayrıldı fani dünyadan. Tarihte silinmeyecek, silinemeyecek kadar derin bir iz bırakarak ayrıldı. Ama sonsuz adalet sahibi ALLAH (c.c) onun ölümünden 138 gün önce, 24 Haziran 1938 tarihinde, onun fikirlerini benimseyecek, onun yolunu kendi yolu olarak belirleyecek, onun gibi tüm hayatını Türk Milletine adayacak, onun gibi mert ve yiğit bir lideri bağışlamıştı Türk Dünyasına: Ebülfez Elçibey’i.

Bu yazımızda Elçibey’in düşüncelerinde Atatürk’ün nasıl bir yere sahip olduğunu anlatmaya çalışacağız ve bunu yaparken bizzat Elçibey’in kendi ağzından söylediği sözleri veri olarak kullanacağız.

Ebulfez Elçibey, Atatürk’ün ve Mehmet Emin Resulzade’nin fikirleriyle üniversite yıllarında tanıştı ve bu olay Elçibey’in hayatında çok önemli bir dönüm noktası oldu. Elçibey bu olayı bir konuşmasında şu şekilde anlatmıştır: “Ben gençliğimde – üniversitede ikinci ve ya üçüncü sınıftayken Atatürk’ü ve Resulzade’yi anladım. Üçüncü sınıftayken anladım ki, o ana kadar yanlış düşünceyle yetiştirilmişim, çünkü o zaman Lenin, Stalin ve başkaları aşırı derecede övülmekte, dillerde Napolyon, Hitler gibi adlar dolaşmaktaydı. Sonradan Atatürk ve Türk Dünyası’nın diğer büyük şahsiyetleri hakkında okudum ve gördüm ki Atatürk Türk Dünyası’nın son iki yüz yılda yetiştirdiği en büyük liderdir. Atatürk yeni, modern, çağdaş bir devletin temellerini attı. Bizim için bir başka gurur verici nokta da şudur ki aynı şekilde demokratik bir devlet daha önce Azerbaycan’da Mehmet Emin Resulzade tarafından kurulmuştu. Daha Türkiye’de cumhuriyet fikri yokken o Azerbaycan’da artık kurulmuştu”.

Elçibey’in burada bahsettiği devlet, 28 Mayıs 1918 tarihinde Mehmet Emin Resulzade’nin öncülüğünde Azerbaycan’da kurulan ve doğudaki ilk demokratik cumhuriyet olan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’dir. Bu cumhuriyet sadece 23 ay yaşayabilmiş, 1920 yılının Nisan ayında Sovyet Rusya tarafından varlığına son verilmiş ve Azerbaycan Sovyetler Birliğine katılmak zorunda kalmıştır. Elçibey bu konuyla ilgili yapmış olduğu bir konuşmasında bu durumu izah etmeye çalışırken yine Atatürk’ten şu şekilde bahsetmiştir:

“… Bizle kıyaslandığında çok güçlü olan Sovyet ordusu, bizim kurduğumuz Cumhuriyetin varlığına son verdi. Çünkü bizim onlara karşı koyacak gücümüz yoktu. Fakat Mustafa Kemal’in kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti, askeri bakımdan yeteri kadar güçlü olduğu için kendini koruyabilmiştir. Atatürk, işgalci güçleri ülkeden kovdu ve devletin bağımsızlığını yaşatabildi. Böylece, dünyada büyük Türk Milletinin yarattığı ve Türk Milletini temsil eden devlet sadece Anadolu’da mevcut şekilde yaşadı. Onun yaşaması gelecekte Azerbaycan, Özbekistan ve Orta Asya’daki diğer Türk Cumhuriyetleri ve halkları için yol gösterici, hayat kaynağı oldu. Bu halklar Türkiye Cumhuriyeti’nden ilham alarak kendi bağımsızlıkları uğrunda mücadele ettiler. Bu, Atatürk’ün Türk Milletine karşı en büyük hizmetiydi.”

Elçibey, Milli Kurtuluş Mücadelesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecini detaylı şekilde incelemiş ve bu onun Atatürk’e duyduğu hayranlığı daha da artırmıştır. Elçibey, bir gazeteciyle yaptığı söyleşide bu süreci şöyle anlatmaktadır: Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduğu zaman, bazıları onun bu Cumhuriyeti ayakta tutamayacağını düşündü. Fakat Atatürk bütün dünyaya gösterdi ki Türk Milleti cumhuriyet rejimi de kurabilir ve bu rejimde yaşayabilir. Hatta bu tarz yaşamı, Türk’ün doğası talep etmektedir. Atatürk inanmıştı ki cumhuriyet monarşiyle kıyaslandığında, milleti çok daha ileri taşıyabilecek bir rejimdir. Bu, o devir için demokrasiye yaklaşma bağlamında atılan çok önemli bir adımdı. Türkiye’nin bugün bu kadar gelişerek yükselmesinin, Avrupa ve Asya’da önemli bir güç haline gelmesinin nedeni, Atatürk’ün bu devleti sağlam temeller üzerine inşa etmesidir.

Bir kıyaslama yaparak bu durumu daha net kavrayabiliriz. Osmanlı İmparatorluğu da, Rus İmparatorluğu da çökünce yerlerine yeni cumhuriyetler kuruldu. Birinin kurucusu Atatürk oldu, diğerinin Lenin. Her ikisi de yeni devlet kurdu. Bakın, Atatürk’ün kurduğu devlet bugün bile gelişiyor, demokrasiye doğru yürüyor, Avrupa ve Asya’yı bütünleştirmeye çalışıyor ve bu devletin daha yüzyıllar boyunca yaşayacağı konusunda da kimse şüphe duymuyor. Ama Rusya’da kurulan devletin temeli doğru atılmadığı için, bu devlet hala kendini bir İmparatorluk olarak gördüğü için, Rus olmayan halkları zulmederek yönettiği için, onlara bağımsızlık vermek istemediği için ve dünyayı tehdit ettiği için sadece 70 sene yaşayabildi. Bu konuda Atatürk’ün dâhiliğini ispat eden nokta ise, onun egemenliği kayıtsız şartsız Türk Milletine vermiş olması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin de bu fikri temel üzerine inşa edilmesidir. Atatürk kendinden önce hiçbir sultanın söylemediğini söyledi. Atatürk dedi ki: “Bir efendi var – o da Türk halkıdır, milletimizdir. Hakkı koruyan bir güç var – o da milletin gücüdür, egemenlik de kayıtsız şartsız milletindir ve sen Ey Türk, kendi kendini kurtaracaksın, muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”

Elçibey’in Atatürk’e ve genel olarak Türk Milletine karşı duyduğu sevgi, kelimelerle anlatılamayacak kadar büyüktür. Bu sevgiyi daha iyi anlamamız için birkaç örnek daha verelim: 1980’li yılların sonunda, Sovyetler Birliği’nin çözülme sürecine girdiği bir dönemde, Azerbaycan’ın bağımsızlığı için ayağa kalkan halka seslendiği bir konuşmasında şu sözleri söylemiştir Elçibey: “Ulu önder Atatürk’ün güzel bir sözü vardır: ‘Başkalarının gücü ile kazanılan bağımsızlık başkalarına borçlu kalır.’ Biz borçlu kalmayacağız, bağımsızlık ve vatan toprakları uğrunda yürüttüğümüz büyük mücadele inşallah zafer ile sonuçlanacaktır.” Yine başka bir konuşmasında şu ifadelere yer vermiştir: “Azerbaycan’ın yolu Türkiye yoludur, Azerbaycan’ın yolu Atatürk yoludur.”

Kendisini Atatürk’ün devamcısı olarak gören, tüm hayatını Atatürk’ün düşüncelerini hayata geçirmeye adayan, onun hakkında günlerce değil aylarca ara vermeden konuşabilecek donanıma sahip olan Elçibey, Azerbaycan Cumhurbaşkanı olduktan gerçekleştirdiği Türkiye seferinde Anıtkabir’e gitmiş, burada belki de hayatının en anlamlı ve en heyecanlı dakikalarını yaşamış ve oradaki hatıra defterine kısa ama anlayana çok şey ifade edecek şu notu yazmıştır: “Ey böyük Türk’ün böyük Komutanı! Sizi ziyaret etmekle özüm ve bütün milletim adına şeref duydum. Senin esgerin, Ebülfez Elçibey.”

Evet, yazdığı notta da belirttiği gibi, Elçibey kendisini Atatürk’ün askeri olarak görüyor ve bunu söylemekten çekinmiyordu. Her bir Türk genci Atatürk’ü Elçibey gibi sevmeli, onun yolundan yürümeyi kendisi için borç ve şeref bilmelidir.

Vefatının 74. Yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve 12 sene önce aramızdan ayrılan Ebülfez Elçibey’i, Türk Milletinin iki büyük liderini saygı, özlem ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad, mekânları Cennet olsun. Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin!

Kaynakça:

Nerimanoğlu, K.V. (1992), “Azərbaycan Türklərinin Azadlıq Elçisi Əbülfəz Əli Elçibəy”, İstanbul
Tahirzadə, Ə. (1999), “Elçi Bəy”, Bakü
Tahirzadə, Ə. (2001), “Prezident Elçibəy”, Bakü
Yusifli M. ve Tahirzadə, Ə. (2002), “Elçi düşüncələri”, Bakü

http://www.ulkuocaklari.org.tr/elcibeyin-gozuyle-ataturk-saday-alisov.html

01 Şubat 2013 23:12

Günümüzün Kürşad’ı Mübariz İbrahimov

Mübariz İbrahimov Henüz 22 yaşında Azerbaycan Türk’ü bir yiğit, bir aslan parçası ona vereceğimiz bütün sıfatların hafif kalacağı şehidimiz. Tarih boyunca sayısız kahraman yetiştiren bir milletin evladı. Nasıl Kürşad 40 çerisi ile çin sarayını bastıysa, tek başına ardında görünmez bir ordu ile Ermenistan sınırını Ermeni kuvvetlerinin başına yıkan Kahraman. Bana göre 20. yüzyılın Kürşad’ı.

Bizim medyamızda yer verilmemesi, naaşının aylarca teslim edilmemesi, Türkiye’nin teslimi konusunda herhangi bir görüşme yapmaması bir yana, adını bile anmaması Libya’ya, Mısır’ a akıl veren Başbakanımızın Mübariz konusunda tek bir girişimde bulunmaması, ‘Kardeş Ülkemizin bu yiğidine sahip çıkmamamız’ geçtiğimiz yıl içinde beni son derece üzmüştür. bu sebeplerden dolayı birkaç kişiyi daha bu Destan dan haberdar etmek Mübarize karşı görevimizdir.

http://lent.az/photosession/Mubariz-Ibrahimov-Milli-Qehreman%20%286%29.jpg

Mübariz 1988 yılında Azerbaycan'ın Bilesuvar şehrinde dünyaya geldi. 2005 yılında askerlik görevini yapmak üzere Azerbaycan İçişleri Bakanlığı'na bağlı Özel Kuvvetler Birliği'ne alındı. 2007 yılında askerlik görevini tamamladı ama 2009 yılında uzman çavuş olarak yeniden askeri hayata döndü. Çünkü onun bir ülküsü vardı. Karabağ'ın acısı hiç dinmemişti, "ya ölüm, ya Karabağ" sözleri yüreğine düşmüştü. Kendi isteğiyle Azerbaycan Karabağ cephesindeki sınır birliğine atandı.

http://7saylimekteb.ucoz.ru/40889mubariz.jpg

Tarih 19 Haziran 2010 saat:23.30 Azerbaycan Türk’ü bir yiğit Mübariz İbrahimov yıllarca ermeni zulmünü yaşamış bir milletin evladı olan Mübariz ardında ‘’Vatan Sağolsun’’ yazılı bir mektup bırakarak tek başına iki ordu arasındaki 1 kilometrelik mayın döşenmiş cephe hattını geçerek düşman birliklerinin yerleştiği tarafa geçti. Ermenistan Silahlı Kuvvetleri'nin beklemediği anda çok sayıda asker ve subayı ( Ermenistan kayıtlarında bile 45 kişi) öldürdü. Daha sonra Ermeni askerlerin kendi silahlarını kullanarak 5 saat boyunca çatışırken sabah saatlerinde Toprağa düştü. Tıpkı Çin zulmüne direnen bir avuç Türk ve Kürşad gibi, tıpkı Avustralya’ya Osmanlıya saldıracaklarından dolayı savaş ilan eden 2 Çılgın Türk gibi ve tıpkı Kurtuluş Savaşı'nda "merminiz yoksa süngünüz var" diyen, "ya istiklal ya ölüm" diyebilen Mustafa Kemal'in askerleri gibi.

Mübariz İbrahimov'un babası Ağakerim İbrahimov o günün sabahını şöyle anlatır. ‘’Olay günü sabah erken saatlerde beni telefonla aradılar. Oğlumun eve gelip gelmediğini sordular. Hatta çok miktarda silah götürdüğünü ve araziden uzaklaştığını bildirdiler. "Ben oğlumu tanırım, sınıra doğru gidin" dedim. Daha sonra mektubunu bulmuşlar...’’
Mubariz bu çatışmada oldukça fazla ermeni askeri öldürdüğü için Ermeniler onun şehit naaşını vermekte zorlandılar. Şehit olduğu yerde cesedinin ellerini bağlayacak kadar düşmanına korku salmış, sınır bölgesindeki tüm komuta kademesinin değişmesine sebep olmuş, naşınının eli bağlı fotoğraflarını rus internet sayfalarına verdirecek kadar Ermenileri biçare bırakan bir yiğit Mübariz.

http://webpark.az/uploads/posts/2010-08/1282504602_m15.jpg

Şehit Mubariz'in cenazesinin geri verilmemesine rağmen, halk akın akın şehidin evine, ailesine taziyeye gitti. Bu duruma babası; ‘‘cenazenin geri verilip verilmemesi hiç önemli değil, oğlum şehid oldu, Allah'ın yanında rızıklanıyor’’ diye cevap veriyordu. Ve Mubariz`e uğruna şahadet şerbeti içtiği devleti vefasını ödüyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin Uzman Çavuşu Mübariz Ağakerim oğlu İbrahimov’a ‘Azerbaycan’ın Ulusal Kahramanı' unvanının (ölümünden sonra) verilmesi hakkında kararını onaylıyordu.

Bir dönem sonra Ermenistan, şehit Mubariz`in aziz naşını Azerbaycan’a teslim etti.
Ve `Şehitler Hıyabanına defnedilen Mubariz’in cenazesinde binlerce insan ‘‘Hamımız Mubarizik ( Hepimiz Mübariziz )’’ diye haykırdılar.

Eminim İbrahimov'un kahramanlığını birçoğumuz duymadık. Tek başına destan yazan bu kahraman bizim basına ve medyaya konu olamadı. Çünkü bu olay, bu kahramanlık destanı Türk'e, unutulmaya yüz tuttuğu zannedilen bir damarı hatırlatabilirdi. Aman, sonra Ermenistan'la imzalanan protokoller zarar görürdü! Dahası bu kahramanlık değil, delilikti, değil mi? Hem sonra Avrupa ne derdi? Ya Amerika? Günümüz "aydınlarının" özür kampanyaları düzenleyen bir iki kendini bilmezin ne diyeceklerini bilmek zor olmasa gerek..

Ermeni sorunu Türkiye’nin baş belası desek yeridir diaspora’nın baskıları ve ard arda kabul edilen soykırım yasaları, Hrant Dink in öldürülmesi ve kendilerine aydın diyen bir grubun özür kampanyası derken Türkiye Ermenistan futbol maçlarında esen sözde dostluk rüzgarı. Bursa da oynanan maçta Azerbaycan bayrağının stada alınmamasını da unutmamak lazım.

Vatan bizim namusumuz değil mi? Ermenistan anayasasında Ağrı dağı da dahil olmak üzere bir kısım toprağımız Ermenistan toprağı sayılıyor, yani namusumuzda gözleri var hükümetimiz ise oturup konuşmaktan bahsediyor. Namusumuz pazarlık konusu mudur ?

Ülkemiz üzerinde hesapları olanlara son bir söz.

‘’Bizler gün gelir Kürşad olur 40 çeri ile çin sarayını basar, gün gelir Mübariz olur tek başımıza sınırınızı başınıza yıkarız.’’

Bizler Türk dünyasının gurur duyduğu bu kahramanımızın müthiş öyküsünü artık biliyoruz. unutanlara hatırlatalım ki hem biz Türklüğümüzü hatırlayalım, hem de İbrahimov'la birlikte tüm şehitlerimizin ruhu huzur bulsun.

http://www.gemlikgazete.net/haberdetay.asp?ID=357

Toplam 64 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi