editörler...
ya Allah-ü Teala nezdinde, hasletiniz size armağan ettiği vicdanınız hürmetinde, şu başlıkta yazan, ya da kendi gayreti içinde hakkı için didinen insanların sesini duyun ve haber yapın.. yalvarıyorum size, haber yapın ve bu durumu ilgili yerlere ulaştırın...
insanlar mağdur,
sağlık personelleri arasında, yaşadığımız hastalıkların seyri bu kabilde iken,
hayatı idame ettirme çabasında iken,
koca Sağlık Bakanlığının personelleri alenen mağdur edilmekte iken,
Dahası ölüm koridorlarında kendi kaderini tayin eden bu hastaların sesini duyun,
Elinizi vicdanınıza koyun ve duyun artık,
Bu başlık açılalı haftalar oldu ama ne sizden ne de çoğu yazardan vurdrumduymazlık derecesinde gözlemler içindeyiz...
derdimizi şöyle ifade edelim ya da,
biz idari izin hakkımızı savunurken, evimizde yan gelip yatalım derdinde olmadık,
biz idari izin hakkımızı savunurken, miskinlikle de bezemek amacında da değiliz yaradılışımızı.
kelepçeler içinde gibiyiz biliyor musunuz,
kapalı ortamlarda, iş ortamlarında insanlarla birlikte ortaklaşa kullandığımız her şeyin ama her şeyin bize olumsuz yönde getireceği şeyi size de izah edemeyeceksek, olsun varsın içimizde tutalım...
ben kronik astım hastası bir bireyim.
bunun yanında kronik yönden saymadığım hastalıklarım da hali hazırda,
hayatı bana sorun,
hayatımı nasıl yaşadığımı...
nasıl biliyor musunuz?
cehennemi nefes alışverişlerle,
iki adım attıktan sonra adeta vücuduma prangalanan nefessizliğin acısıyla,
bu sadece astımın getirdiklerinin binde biri, bir de diğerleri var ki bahsetmiyorum bile...
işte,
şahsım ve benzerleri, covid-19 batağına saplanırsa, diğer insanlar gibi şanslı olmayacaklar...
hayatı bir lüks dahilinde yaşamıyoruz biz, gerekliliğimiz oldu hayat bize,
zaruriyetimizdir artık her nefesimizde,
ölmeye terkediyorlar bizi,
bakanlığın umrunda olmadığımız yetmiyor gibi,
twitter üzerinden sürekli olarak telkin, tembih, rica...
oturduğumuz yerden ahkam kesmeyle olmuyor bu işler işte,
ölüyoruz...
koronadan 1 hafta içinde 3 akrabamı kaybettim ben geçen hafta,
benim gibi nice olumsuzlukları yaşayan insanlar,
hele ki risk grubunda olan kronik rahatsızlıkları bulunanlar,
sıranın çaresizce kendilerine gelmesini bekliyorlar,
ve ellerinden hiç bir şey gelmiyor...
prangalandık anlıyor musunuz?
ısrarımı sürdüreceğim,
ben ve benim gibi onbinlerce hasta memur için...
sesini çığlıklayan, duyuramayan,
duyursa da sindirilen,
sesi boğazına düğümlenenler için...
e-nabız bile bize yüzlerce ICD kodlu tanılara rağmen, hakkım olanı vermiyorken,
verse de bu hakkımız bakanlığımız yazılarıyla, idari amir gözetiminde gaspediliyorken....
söyler misiniz?
sesimiz boğazımızda kalmaz mı?
yalvarıyorum sesimiz olun artık....
bu çaresizlere çare olun ve bir şekilde bunu gündeme getirin...
ağlıyorum artık...
ölmek hepimizin kaderi, sonunda karşılaşacağımız kabul edilmesi gereken bir akıbet...
ama kendisine, ailesine, yaşına ve hayatına doyamadan ölenlerden olmak istemiyoruz..
sırf fıtrattır deyip kenara çekilenler bize ahkam kesecekse,
olsun varsın, hayatımızın bize biçtiği kadarını yaşar,
boyumuza göre elbisemizi giyeriz...
saygılar...
editörler...
ya Allah-ü Teala nezdinde, hasletiniz size armağan ettiği vicdanınız hürmetinde, şu başlıkta yazan, ya da kendi gayreti içinde hakkı için didinen insanların sesini duyun ve haber yapın.. yalvarıyorum size, haber yapın ve bu durumu ilgili yerlere ulaştırın...
insanlar mağdur,
sağlık personelleri arasında, yaşadığımız hastalıkların seyri bu kabilde iken,
hayatı idame ettirme çabasında iken,
koca Sağlık Bakanlığının personelleri alenen mağdur edilmekte iken,
Dahası ölüm koridorlarında kendi kaderini tayin eden bu hastaların sesini duyun,
Elinizi vicdanınıza koyun ve duyun artık,
Bu başlık açılalı haftalar oldu ama ne sizden ne de çoğu yazardan vurdrumduymazlık derecesinde gözlemler içindeyiz...
derdimizi şöyle ifade edelim ya da,
biz idari izin hakkımızı savunurken, evimizde yan gelip yatalım derdinde olmadık,
biz idari izin hakkımızı savunurken, miskinlikle de bezemek amacında da değiliz yaradılışımızı.
kelepçeler içinde gibiyiz biliyor musunuz,
kapalı ortamlarda, iş ortamlarında insanlarla birlikte ortaklaşa kullandığımız her şeyin ama her şeyin bize olumsuz yönde getireceği şeyi size de izah edemeyeceksek, olsun varsın içimizde tutalım...
ben kronik astım hastası bir bireyim.
bunun yanında kronik yönden saymadığım hastalıklarım da hali hazırda,
hayatı bana sorun,
hayatımı nasıl yaşadığımı...
nasıl biliyor musunuz?
cehennemi nefes alışverişlerle,
iki adım attıktan sonra adeta vücuduma prangalanan nefessizliğin acısıyla,
bu sadece astımın getirdiklerinin binde biri, bir de diğerleri var ki bahsetmiyorum bile...
işte,
şahsım ve benzerleri, covid-19 batağına saplanırsa, diğer insanlar gibi şanslı olmayacaklar...
hayatı bir lüks dahilinde yaşamıyoruz biz, gerekliliğimiz oldu hayat bize,
zaruriyetimizdir artık her nefesimizde,
ölmeye terkediyorlar bizi,
bakanlığın umrunda olmadığımız yetmiyor gibi,
twitter üzerinden sürekli olarak telkin, tembih, rica...
oturduğumuz yerden ahkam kesmeyle olmuyor bu işler işte,
ölüyoruz...
koronadan 1 hafta içinde 3 akrabamı kaybettim ben geçen hafta,
benim gibi nice olumsuzlukları yaşayan insanlar,
hele ki risk grubunda olan kronik rahatsızlıkları bulunanlar,
sıranın çaresizce kendilerine gelmesini bekliyorlar,
ve ellerinden hiç bir şey gelmiyor...
prangalandık anlıyor musunuz?
ısrarımı sürdüreceğim,
ben ve benim gibi onbinlerce hasta memur için...
sesini çığlıklayan, duyuramayan,
duyursa da sindirilen,
sesi boğazına düğümlenenler için...
e-nabız bile bize yüzlerce ICD kodlu tanılara rağmen, hakkım olanı vermiyorken,
verse de bu hakkımız bakanlığımız yazılarıyla, idari amir gözetiminde gaspediliyorken....
söyler misiniz?
sesimiz boğazımızda kalmaz mı?
yalvarıyorum sesimiz olun artık....
bu çaresizlere çare olun ve bir şekilde bunu gündeme getirin...
ağlıyorum artık...
ölmek hepimizin kaderi, sonunda karşılaşacağımız kabul edilmesi gereken bir akıbet...
ama kendisine, ailesine, yaşına ve hayatına doyamadan ölenlerden olmak istemiyoruz..
sırf fıtrattır deyip kenara çekilenler bize ahkam kesecekse,
olsun varsın, hayatımızın bize biçtiği kadarını yaşar,
boyumuza göre elbisemizi giyeriz...
saygılar...