Editörler : Lanet
15 Şubat 2007 00:46

Güldürü, Komedi, İroni, Eleştiri ve Mizah

KOMEDİ:

Komedi hayatın, olayların daha çok hafif yönüyle ilgilenir. İnsanı sadece neşelendirir. Yani, komedi suyun yüzeyini gösterir size. Fakat mizahı keşfetmeniz için suyun dibine dalmanız gerekir. Suyun dibinde toplumsal gerçekler vardır. Sancılarımız vardır. Acılarımız vardır. Çürümüşlüğümüz vardır. Yozlaşan yanlarımız vardır. Mizah bu sıkıntılardan hiciv süzülerek elde edilir. Komedide bir kişinin topluma uyumsuz bir kusurunu konu edinip, abartarak kahkaha elde edebilirsiniz. Sonuçta seyirci yalnız o adama ve onun kusurlarına güler.

MİZAH.

Mizahta ise durum farklıdır. Mizah, toplumun bir aynasıdır. Toplum bu aynada kendi kusurlarını görür ve dönüp kendi haline güler! Komedi kahkaha attırıp insanı deşarj eder, mizahsa güldürdüğü insanı uyarır, ikaz eder! Ama ikisi de güldürmek zorundadır! Güldürmeyen şey ne mizah sayılır, ne de komedi!

TOPLUM, SANAT VE MİZAH:

Mizah, kültür ve sanatın yaramaz çocuğu. Ama halkın işine en çok yarayan çocuğu. Mizahçı yeri geldiğinde kendisini bile eleştirmeli eksik yanlarıyla da alay etmeli, tıpkı Nasrettin Hoca gibi. Mizahçı, hayatın orta yerinde durmalı. Hayatın yanında yer almalı. Çarpıklığa, bozukluğa ve saçmalıklara, sırdan insanlar gibi göz yummak yerine, mizahçi adeta bir Don Kişot gibi saldırmalı. Çoğu zaman ?Akıntıya yürek çektiğini? bilse bile.


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
15 Şubat 2007 00:50

NASREDDİN HOCA

Nasreddin Hoca, ünü asırları ve sınırları aşmış, bütün dünyada tanınmış ve sevilmiş bir hiciv, ironi ve nükte dehasıdır. O, kendi şöhret sahası içinde pek çok özelliği ile dikkat çekmiştir. Öncelikle Anadolu'nun "gülen yüzü"dür o.

Güldürürken düşündüren bir halk bilgesidir. Nasreddin Hoca sadece Anadolu''da tanınmakla kalmamış, ünü dünyaya yayılmış ve fıkraları dünya dillerine çevrilmiş bir bilge kişidir.

Nasreddin Hoca deyince hemen hepimizin yüzünde bir tebessüm oluşur. Gülmemek için kendimizi zorlarız. Kafamızda bir sürü fıkrası belirir. Çünkü Türk mizahının ve kıvrak zekasının en canlı örneğini onda buluruz.

Bizleri güldüren, güldürürken düşündüren ve bizlere fıkralarıyla ders veren Nasreddin Hoca''yı günlük hayatımızın her yerinde görebiliriz. Anadolu kültürünün temel taşlarından biri olan Nasreddin Hoca''nın fıkralarına günümüz okuyucusunun yepyeni yorumlar getirerek MİZAH kültürümüze renk katmaları en büyük dileğimiz.


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
15 Şubat 2007 00:54

İŞTE YİNE GÜLDÜRÜRKEN DÜŞÜNDÜREN BİR NASREDDİN HOCA KLASİĞİ:

SATMAK İÇİN GETİRMEMİŞ

Satmak için eşeği

Hoca pazara gider,

Verir de bir tellala

?Şunu sen satıver? der.

Biri müşteri olur

Dişine bakmak ister,

Eşek elini kapar

Adam hemen vazgeçer.

Bir başkası eşeğin

Kuyruğuna dokunur,

Yediği bir çifteyle

Kendini yerde bulur.

Bu eşeği satmanın

Bakar ki yok imkânı,

Tellâl Hoca?ya koşar

Anlatır olanları:

?Önüne kim gelirse

Hemen onu kapıyor,

Ardında kim durursa,

Ona çifte atıyor.?

Hoca hiç aldırmadan,

Ona teşekkür eder,

Geri alır eşeği,

Tellâla şöyle söyler:

?Benim de satmak değil

Bu eşeği niyetim;

Ondan ne çektiğimi,

Herkes anlasın dedim.?


tombilibaykuşş
Yasaklı
15 Şubat 2007 00:56

hırsızın hiçmi suçu yok fıkrası çok güldürüo beni :))


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
15 Şubat 2007 01:03

DELİK ÇORAPLI ADAM!

Gün geçmiyor ki ülkemizde bir acıklı olay daha meydana gelmesin.

Evet, Dünya Bankası Başkanı Poul Wolfowitz?in delik çoraplarından bahsediyorum.

Bu üzücü, üzücü olduğu kadar yürek parçalayan olayı hepimiz televizyonlardan izledik, gazete manşetlerinden okuduk.

Edirne?deki cami ziyaretinde ayakkabılarını çıkarmak zorunda kalınca bu zavallı adam, ayak parmacıkları nasılda ortaya çıkıverdi.

Konuyu sokaktaki adama sorduk. İşte Wolfovitz?in delik çoraplarıyla ilgili yorumlar.

Samatya?dan Halil

Görünce içimiz parçalandı. Hemen yumakçıya gidip iki tane yünlü yumak aldım. Anneme dedim ?Yazıktır adama, şuna bir çift çorap ör de giysin fakir.? Bugün yarın biter çoraplar. İnşallah o zamana kadar gitmez de çorapları götürür veririm.

Kağıthane?den Celil

Abi çok dikkatli göremedim ama çorapları eski gibi gelmedi bana. Bana göre Wolfowitz ihmal kurbanı. Ayak tırnaklarını zamanında kesseydi, böyle bir manzarayla karşılaşmazdık biz de. Belki de yanında tırnak makazı yoktu; istemeye de utandı. Olamaz mı yani, insanlık hali.

Pendik?ten Yusuf

Bence Wolfowitz?i tecrübesizlik yaktı. Biraz da saf herhalde. Şimdi benim bir gün başıma geldi böyle bir olay. Ama ben hiç çaktırmadım durumu. Bi akşam misafirliğe gittik hanımla. Anaaaa! Bir baktım ayak baş parmağım patates gibi çıkmış. Ayakkabıları çıkardıktan sonra uçtan çektim çorapları, ayak parmaklarımı da bir büzmüşüm... Tak! Çorabın yırtık yerini sıkıştırdım mı, parmaklarla! Kimse anlamadı çorapların yırtık olduğunu. Hanım bile. Sonra zaten terlik getirdi ev sahipleri, iyiden iyiye rahatladım. Oh dedim.

Unkapanı?ndan Sezai

Şimdi bu adam kalkmış bize borç vermeye geliyor. Ayağına çorap al oğlum önce, demeyeyim de ne diyeyim ben buna. Ne diyeyim soruyorum size! Parasını da istemiyoruz, borcuna da istemiyoruz, hiçbir şeyini de istemiyoruz! Gitsin, daha da gelmesin! Offf, tansiyonum çıktı yav...


tombilibaykuşş
Yasaklı
15 Şubat 2007 01:05

bizim insanımız acaip yetenekli yaa:))


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
15 Şubat 2007 01:09

OSMANLI DÖNEMİNDE BİLGİSAYAR OLSAYDI BİLGİSAYAR TERİMLERİ HERHALDE BÖYLE OLURDU.

Görev çubuğu: Değnek-ül vazife

Çift tıklama: Tıkırtı-ül tekerrür

Administrator: Sahip-ül edevat

Software: Edevat-ül yumuşak

Hardware: Edevat-ül civanmert

Anti spyware: Müdafaa-ül hafiye

My documents: Hazine-i evrak

İnternet: Allâme-i ulûl arz

Google: Kaşif-ül ali

Google earth: Seyr-ül arz, kaşif-ül arz

Denetim masası: Sehba-i saltanat

Cd rom: Pervane-ül hâfıza

Ekran: Perde-ül temaşa

Kasa: Kaide

Enter: Duhûl

Virüs: Deyyus

Msn: Elçi

Hacker: Deyyus-ül-ekber

Hata raporu: Malumat-ül kabahat

Mail server: Divan-ül mektubat

Messenger: Havadisçi

Chat: Muhabbet ül zabi


tombilibaykuşş
Yasaklı
15 Şubat 2007 01:10

en çok hackere güldüm:))


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
15 Şubat 2007 01:18

Ben de, en çok GÖREV ÇUBUĞU = DEĞNEK-ÜL VAZİFE ye :))


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
15 Şubat 2007 01:24

EN YENİ FOBİ ÇEŞİTLERİ

Aşırı korku anlamına gelen ?fobi? çağımızın hastalığı. Her gün yeni yenileri çıkıyor karşımıza. En son İngiltere?de yaşayan 36 yaşındaki bir adamda ?yaşlı kadın? fobisi olduğu ortaya çıkmış. Yaşlı kadın göreceğim diye sokağa çıkamayan adamın hayatı zehir olmuş. En yeni fobi çeşitlerini sizin için araştırdık. Ama siz yine de fobilerinize teslim olmayın...

Garnitürsilahfobi: Kuvayı Milliye Derneği genel başkanı Fikri Karadağ?ın silaha el bastırarak yemin töreni yaptırıp, ondan sonra da silahların oyuncak olduklarını ve ?garnitür? olarak kullanıldıklarını söylemesinden sonra ortaya çıkan korku çeşidi.

Ajdarofobi: Kötü ve armonisiz seslere karşı duyulan korku.

Alihanfobi: Sansasyonla gündemde kalmaya çalışan sanatçı müsfettelerine karşı duyulan korku.

Evhanımıayşeteyzefobi: Orman Bakanı Osman Pepe?nin ?Küresel ısınmaya karşı ev hanımı Ayşe teyzenin de sorumluluğu bulunmaktadır? şeklindeki açıklamasından sonra ortaya çıkan, Ayşe teyzelere karşı duyulan korku.

Çankayafobi: Medyadaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair haberlerden korkmak.

Robokopfobi: Polis copuna ve biber gazına karşı duyulan korku.

Bonapartfobi: Beş parasız kalma korkusu.

Popstarfobi: Bülent Ersoy korkusu.

Hızrekorufobi: Şarkıcı Metin Şentürk?ün, Türkiye?nin ismini dünyaya duyurmak için, körler arasında otomobille kırılmış olan hız rekorunu egale edeceğim, diye tutturup, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan?ın da ?Al sana destek, al sana otoyol, aha da araba, kır bakalım rekoru, demesi üzerine hıza karşı duyulan korku.

Depderinfobi: Bir gazetecinin, bir faşist tarafından katledilmesinden korkmak.

Hepimizermeniyizfobi: İnsan olma korkusu.

Üçyüzbirfobi: Ölüm korkusu.

Doktorofobi: Bir gün Dr. Mehmet Öz?ü gazetede ya da televizyonda görememe korkusu.

Kartalofobi: 100. yılında şampiyon olmak isteyen futbol kulübünün en yakın rakibiyle puan farkının azalmasıyla şampiyon olamamaktan duyduğu korku.

Polatofobi: Televizyonda zap yaparken yanlışlıkla Kurtlar Vadisi-Terör?e denk gelmekten duyulan korku.

M. Öner

GÖZLEME / MİZAH


tombilibaykuşş
Yasaklı
15 Şubat 2007 01:25

evhanımıayşe teyzenin suçu ne yaa:))


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
16 Şubat 2007 01:37

Leman?dan ÖSYM soruları

1. Ahmet bir işi 9 günde bitiriyor. Mehmet ise aynı işi 43 günde bitiriyor, o da yarım yamalak, tam bitmiş de sayılamaz yani. Mehmet kadar sorumsuz, lakayıt adam olamaz. Haa, eğlence olsun, Mehmet hemen devreye girer. Ama iş deyince kaçar. Bu durumda Ahmet?le Mehmet beraber çalışırlarsa, o işin akibeti ne olur?

a) Ahmet, Mehmet?i daha ilk gün kalasla döver!

b) Ahmet işi bırakır, yük gemisine kalfa olarak binip Nikaragua?ya gider!

c) Mehmet hepimizi şaşırtıp işi 5 saatte bitirir! (Asla olmaz böyle bişey abi!)

d) Mehmet, Ahmet?i de kendine benzetir, o iş yıllar yılı bitmez!

e) Hepbiri

2. Modern matematiğin en önemli özelliği aşağıdakilerden hangisidir?

a) Modern matematikte işlemler, hesap makinasıyla yapılır!

b) Modern matematikte bilinmeyenli denklem yoktur, her sey şeffaftır!

c) Modern matematik diye birşey yoktur, doğrusu postmodern matematik olmalıdır!

d) Modern matematikte, doğal sayılar evlerinde,

kilimlerin üzerinde ayakkabılarıyla gezerler!

e) Modern matematikte, bir rakama ortam içinde kare kökünü sormak, ayıplanagelen bir tutumdur!

3. Bir baba, yaşları 5, 8 ve 33 olan çocuğuna 120

milyon lira harçlık vererek, yaşları ile orantılı

olarak bölüşmelerini istemiştir. 33 yaşındaki büyük çocuğun (ismini soracak olursanız Ragıp?tır) paranın büyük kısmını alacağı açıktır. Bu yaşta hiç utanmadan babasından harçlık isteyen bu kişi, işi daha da azıtıp iki kardeşine toplam 2.500.000 TL. bırakıp, geri kalanı almıştır. Bu problemdeki babaya matematikte ne denir?

a) Etkisiz Eleman

b) Çaresiz Eleman

c) Ragıpsal Eleman

d) İkinci Evliliğini Yapmış Eleman

e) Hayırsız Oğluna Eleman Diyen Eleman

4. ?TERKOS? kelimesindeki harflerle anlamlı ya da anlamsız 6 harfli kaç kelime yazılabilir diye sormuyoruz, biz hesapladık, 720 farklı kelime yazılabiliyor. Bu kelimeler içerisinde doğru anlama sahip olanı, aşağıdakilerden hangisidir?

a) SEKTOR - Yeni bir sektor anlamında

b) KOTRES - Şişman metres anlamında

c) ROSTEK - Rosto ile biftek karışımı bir yemek anlamında

d) KOSTER - Posterin yanlış yazılmışı anlamında

e) TOSREK - Gizli gizli titreyen anlamında

5. Fizikte makara problemleri anlatılırken, konuyla ilgilenmeyip makara yapan öğrencilere ne denir?

a) Silindir yarıcapı

b) İletişim sigarası

c) Kaynatma noktası

d) Eriyik arsızı

e) Çıkrık (Çık dışarı?nın hızlı söylenişi gibi)

6. Periyodik cetvelle kafasına dokuz kez vurulan bir insanın kimyasında nasıl bir değişim olur?

a) Sodyum fizik azalır, direnyum artar

b) Sulfat anlamını yitirir

c) Fosfor ürker, siner

d) Alkali metaller coşku gosterir (Alkali:Alakalı)

e) Hiçbirisi (Yaşayan bilir anlamında)

7. Bir bitkinin, güneş ışığını engelleyen bir başka

bitkiyi budamaya çalışmasına ne denir?

a) Fotosentez

b) Fotomontaj

c) Foto Namık (Yanıltma şıkkı)

d) Eşeyli takılma

e) Eşeysiz takılma (Eşey şakası)

8. ?Nusret?in yüzüne mahsun bir ifade gelmişti, belli ki sakal istiyordu.? cümlesinde hangi değişiklik yapılırsa anlam değişmez?

a) ?Sakal? yerine ?avanta? gelirse!

b) ?Sakal? yerine ?top sakal? gelirse!

c) ?Mahsun? yerine ?vurdumduymaz? gelirse!

d) ?Nusret? yerine ?Basri Can? gelirse!

e) ?Mahsun? ile ?Nusret? yer değiştirirse!

16 Şubat 2007 19:51

çok komik olmuş ya.

özgür eline sağlık çok kaliteli ve güzel bir başlık. espriler bile seçme ve kaliteli.

zaten bayağı banal ve belden aşağı çirkin esprilere gülmek yerine tepki duyuyorum. o tür espriler genelde mehmet ali erbil tarzı oluyor. zaten espri bile olamaz.

tebrikler özgür deniz mizahda da kaliteli ve farklı çizgini sürdürmüşsün.


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
20 Şubat 2007 00:33

14 mart sevgililer günü, pardon 14 şubat

Sevgililer Günü'nün nereden geldiğini sevgilisi olan veya sevgililerine 14 Şubat bağıyla bağlı arkadaşlar benden çok daha iyi biliyorlardır. Benim kadar bilmeseler bile ben alçak gönüllülük edip benden daha iyi bildiklerini herkese söylerim.

Sevgililer Günü'nün tarihin hangi karanlık gecesinin ardından geldiğini araştırırken şansım çok iyi gitti ve bu konuda daha önce yapılmış hazır bir araştırma buldum. Bu araştırmaya göre Sevgililer Günü Romalılardan kalma. Askeri alanda oldukça ileri düzeyde olan Romalılar sevişme konusunda çok geride kalmışlardı. Bu durum ülkedeki doğum sayısının ve dolayısıyla da asker sayısının azalması endişesini gündeme getirmiş. Sorunu ortadan kaldırmak için Romalı bir komutan askerlerine, "savaşmayın sevişin!" komutunu vermiş. Askerler bu emre o kadar da sevinmemişler. Hâlbuki komutan, askerlerin çok sevineceğini düşünüyormuş; hemen silahları bırakıp cepheyi terk edeceklerini bekliyormuş.

Uzun araştırmalar ve denemeler sonunda, Peder Valentin adında bir papazın gizlice askerleri sevgilileriyle evlendirdiği anlaşılmış. O yüzden askerler o emre fazla sevinmemişler. Peder Valentin suçlu bulunmuş. Tabii o zamanlar derin devlet sistemi o kadar iyi gelişmediği için resmi devlet suçluyu hapse atıp idama mahkûm etmiş. Papaz Valentin hapishanede de rahat durmamış; orada da gardiyanlardan birinin kızıyla askercilik oyunu oynamaya devam etmiş.

Ölümünden önce de sevdiği kıza bir mektup bırakmış. Mektubun altına da, "Ya benimsin ya kara toprağın", "Çilemse ipimi çekerim", "İstedim vermediler, senin idamın yakın dediler", mektubun en sonuna da "Seni seven Valentin'in" gibi Roma halkını galeyana getiren sözler yazmış. Bunun üzerine tüm askerler ve sevgilileri -o zamanlar kredi kartı ve taksit imkânı olmadığı için- bütün paralarını toplayıp bu mektubun çok büyük bir heykelini dikmişler. O günden sonra her yıl sevgililer ellerinden hediyelerle gidip o heykeli ziyaret etmişler ve ziyaret sonunda da hediyeleri kendi aralarında değiştirmişler.

Eğer bizde buna benzer bir olay yaşansaydı ve Dünya Sevgililer Günü'ne benzer özel bir gün bizim topraklardan çıkmış olsaydı. Belki de bugün, Dünya Söz Kesme Günü veya Dünya Kına Günü ya da Başlık Parası Biriktirme Günü olacaktı.

Aziz Gültekin


asapiva
Kapalı
22 Şubat 2007 12:53

İcra memurları yanlış adresi boşaltıp gitti

Burcu Şensoy'un ev eşyaları "yanlış adrese" gelen icra memurları tarafından haczedildi. Genç kadın eşyasını almak için 1 Mart'taki duruşmayı bekliyor.

Ankara'da Burcu Şensoy, akşam işten geldiğinde bomboş bir evle karşılaştı. Hiçbir eşyasını yerinde bulamayan Şensoy, evine hırsız girdiğini düşünerek karakola gitti. Genç kadın, evine hırsızın değil, polis ve çilingir eşliğinde icra memurlarının girdiğini öğrenince tam bir şok yaşadı. Burcu Şensoy, "Bu kadarına da pes" dedirten olayı SABAH'a şöyle anlattı: "Nermin Karabaloğlu isimli şahıs 10 bin YTL alacaklı olduğu Tülay Çıplak'ı icraya vermiş. Çıplak'ın adresi Nakış Sokak 11/25. Benim adresim ise Nakış Sokak 25/11. Maalesef, icra memurları ne muhtarlıkta ne de apartmanda bir araştırma yapmaya gerek görmemiş. Kimseye danışmadan evime girerek eşyalarımı alıp gitmişler." Eşyalarını göremeyince hem korktuğunu hem de şaşırdığını ifade eden Şensoy, "Bir yatakla birkaç parça eşya bırakmışlar. Buzdolabından televizyona, koltuk takımından çamaşır makinesine kadar her şeyi almışlar" dedi.


asapiva
Kapalı
23 Şubat 2007 13:10

ACI BİLİRKİŞİ RAPORU

Bismil'de otobüsün çarpması sonucu ölen sekiz yaşındaki Meki Ayaz'ın ailesinin açtığı tazminat davasında bilirkişinin hazırladığı rapor acı ama gerçek rakamları ortaya koydu. Görevlendirilen iki ayrı bilirkişi, çocuğun büyümesine kadar ailenin 54-55 bin YTL arasında masraf yapacağını, ancak onun aileye katkısının 13-15 bin YTL arasında olacağını hesapladı. Bilirkişiler bu hesapla Ayaz ailesinin aslında 'kazançlı' olduğu öne sürdü. detayı:http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=152350


tombilibaykuşş
Yasaklı
23 Şubat 2007 13:42

:)))))))

:((((((((


asapiva
Kapalı
24 Şubat 2007 15:42

Belediye evi yıktı, 'Pardon' dedi. (23.02.2007)

İSTANBUL - Sulukule Neslişah Mahallesi'nde oturan Güldür ailesi önceki sabah evde yoktu. Aynı saatlerde Fatih Belediyesi'nin yıkım ekibi işbaşındaydı. İçinde eşyaların olduğu ev, birkaç dakika içinde yerle bir oldu. Betonların altından Güldür ailesinin eşyaları görünüyordu. Komşuların 'evinizi yıktılar' telefonuyla olaydan haberdar olan aile şaşkına döndü. Fatih Belediyesi'nin açıklaması şöyleydi: "Yanlışlık yapılmış. Asıl hedef sağdaki binaydı."


tombilibaykuşş
Yasaklı
24 Şubat 2007 15:43

sonraa:))))))))

24 Şubat 2007 15:49

Elektirik direğine ayaktayken dayanıp , ayakkabısını bağlayan adamın bağlama esnasındaki hareketlerinden dolayı elektirik çarptığını zanneden bir GERZEK TAHTA KALASLA

ADAMA VURARAK ADAMIN ÖLÜMÜNE SEBEBİYET VERMİŞ....

Elektirik direğine yaslanırken İŞGÜZAR GERZEKLERİN bir

faaliyetine kurban gidebilirsiniz...


tombilibaykuşş
Yasaklı
24 Şubat 2007 15:50

daha yanaşmam:)

Toplam 155 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi