Editörler : Lanet
«202122232425262728293031»
02 Eylül 2007 21:27

Akıl

Cüce akıl, bilmece salıncağında çocuk:

"Bir ufacık fıçıcık, içi dolu turşucuk"...

Necip Fazıl Kısakürek


suleymankaygisiz
Aday Memur
03 Eylül 2007 11:12

ZULMÜ ALKIŞLAYAMAM

Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem;

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ boğarım!..

- Boğamazsın ki!

- Hiç olmazsa yanımdan koğarım.

Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;

Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.

Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,

Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle!

Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?

Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!

Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!

Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım.

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...

İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?

MEHMED AKİF ERSOY


mrarsenic
Kapalı
03 Eylül 2007 20:37

Tozpembe

Yıllar yılı yanımızda

Kavruldun yağımızla.

Hiç bu böyle kalır mı,

Biraz geç de olsa

Göreceksin hayatın sana da güldüğünü,

Sabret yoksa.

Nasıl mı?

Topraklarda tohumlar vardır

Karlar altında kış boyu,

Kış geçer, bir bahar günü

Çiçek açar tozpembe,

Tıpkı öyle.


xy2008
Memur
04 Eylül 2007 11:58

HAYAT,MAYAT DİYORLAR

BENİM GÖZÜM MAYATTA

HAYATIN EKSİĞİ VAR

HAYAT EKSİK HAYATTA

TAKINSAM KANAT MANAT

KUŞ MUŞ OLSAM SEĞİRTSEM

MANATA DOĞRU GİTSEM

N.FAZIL K.

05 Eylül 2007 18:16

Atilla ilhan ve ben sana mecburum


YolugTegin
Aday Memur
05 Eylül 2007 20:55

BU AKŞAM O KADAR DURGUN Kİ SULAR

GÖMÜL BENİM GİBİ KEDERE DİYOR

İÇİMDE MAZİDEN KALMA DUYGULAR

AĞLA GERİ GELMEZ GÜNLERE DİYOR

EY GÖNÜL GİDENDEN ÜMİDİNİ KES

KAÇAN BİR HAYALE BENZİYOR HERKES

SANKİ KULAĞIMA GARİPTEN BİR SES

BULUŞMALAR KALDI MAHŞERE DİYOR

ENGİNDEN ENGİNE KOŞARKEN RÜZGAR

BENDE BİR YOLCULUK HEYECANI VAR

YATTIĞIM KAYAYA ÇARPAN DALGALAR

ÇIKIVER BİR SONSUZ SEFERE DİYOR

NECİP FAZIL KISAKÜREK


YolugTegin
Aday Memur
05 Eylül 2007 21:03

Belki de sahiden bırakacaksın beni.

belki de ben bırakılması elzem

en zararlı alışkanlığım.

Belki bir hata idi benle olmak

ve hayaller kurmak.

hayallerin hepsi de

işkembe-i kübradan sallanmış şeyler

ki sırf belki de sırf

senin ellerini tutmak

ve ensene arkadan

bir öpücük kondurmak için

belki de.

belki de dünya zaten dönmüyor,

ve Pakistan'da binlerce kişi ölmedi depremde

ve donmuyor kalanları.

Şırnak'ta sevgi yok belki de,

elleri ve yüreği olan bir sevgi.

belki de küre zaten yok

ve zaten ısınmamakta yüreği,

erimemekte buzulları,

yükselmemekte denizleri.

Telef edilmiş kuşlar,

ve hatta kuş gribi yok belki de.

Belki gökyüzü bile yok.

Belki sen yoksun,

belki de ben.

Belki ve belli ki

biz yokuz sade bu dünyada,

sevgi var bizden öte

öteden beri


Ulu Bilge
Aday Memur
06 Eylül 2007 15:15

Üstat Sezai karakoç tan Mona Roza anlatır ancak saf aşkın ruh halini. Sevmeyi ama karşılıksız. İç çalkantılarını saygının.

Bir mumun ardında bekleyen rüzgar

Bir gün gözlerimin ta içine bak

Anlarsın ölüler niçin yaşarmış


elhan-ı şita
Aday Memur
06 Eylül 2007 19:05

Yollarım hep dönemeçliydi ya

Penceremden baktığımda

Dolu çarpardı içime uzunluğunca

Dönermiydim o yollardan geriye

Yoksa sen mi gelirdin bilemiyorum

Söyleyebildiklerim sadece benimdi

Söyleyemediklerimse senin...

06 Eylül 2007 23:24

"Ardımda bırakıp

Gül çağrısını

Ayrılık anı bu sisli şarkıyı

Irmaklar gibi akıp uzun uzun

Terk ediyorum bu kenti

Ah ölüler gibi"

06 Eylül 2007 23:25

"Şarkılar bir çığlığa sığınmaksa şimdi

Sonsuz bir yangın gibi

Sevmesem öyle kolay çekip gitmek

Yaralı bir kuş gibi"

06 Eylül 2007 23:27

"Kumral bir çocuğun

Yaz öyküsü bu

Şarkılarla geçtim aranızdan

Yalnızlar gibi susup uzun uzun

Terk ediyorum bu kenti

Ah bir aşk gibi"

06 Eylül 2007 23:30

"Şarkılar bir çığlığa sığınmaksa şimdi

Sonsuz bir yangın gibi

Sevmesem öyle kolay çekip gitmek

Yaralı bir kuş gibi

Düşlüyorum bu kenti

Son bir aşk gibi"

06 Eylül 2007 23:32

***

"Yaralanmış bir akşam vakti ömrüm

Beni geceler bile anlar oldu

Bütün ezgilerin sustuğu diyardayım

Sen anlamadın gülüm suskunluğumu"

06 Eylül 2007 23:39

"Varsın yokluğun zehir gibi yaşansın

Düş de git yüreğimden sessizce

İçimdeki çocuk öksüz kalsın

Yorgunum gitmelerin tümüne"

06 Eylül 2007 23:41

Hadi git

Yangın yemiş türküler gibi git

Kalmasın gök mavisi ezgimde

Su yeşili akmasın yüreğimde

Bir solukta sussun ayrılık gülüm

Tamamlanmış yalnızlık olur ömrüm

Gidersen temelli susarım gülüm

İçim acır, ürperirim ormanlarca

En ağır yara olursun yüreğimde

Yıldızların en uzağı gibi susarım

Yangınlar başlar sustuğum yerimden

İçim acır, ürperirim ormanlarca

En ağır yara olursun yüreğimde


lyke_lily
Kapalı
07 Eylül 2007 19:19

Sevinci kapıştılar taşımayı bilmeden,

Şimdi bilen yok, nerede oturuyor.

Köyün delisi Hüzün, yalnız kaldı yollarda

Adam-adam, sınıyor, arAyor yoldaşını..

Kıskandıran özlemi, yüzünden okunuyor.

Görünüp siliniyor o gündenberi.

Sevinç bin an gözlerde, dudaklarda.

Yerini sevgilisi Hüzün'e bırakıyor.

Sevinç'se, uzaklarda, hep uzaklarda..

Şöyle bir görünüyor, hemencecik uçuyor.

İşte o günden beri gözlerde, dudaklarda

Hüzün, aramaktadır yitik yavuklusunu.

O günden beri Sevinç yerinde durmaz

Ve kişiliğini ararken uzaklarda

O günden beri kimliksiz hüzün olmaz...

.

Özdemir Asaf


mrarsenic
Kapalı
07 Eylül 2007 20:41

Osetya'ya Kış Erken Düştü

Bazen mevsimler kişilerin derinliklerinde zamansız yaşar. Mevsim kışken yazı, yazken kışı yaşarinsan...

Hiç bir mevsimi yaşamayacak kimseler de vardır. Onlarda yaşanan belki de keşfedilmemiş beşinci mevsimdir.

Hiç bir zaman, hiç bir mevsimi göremeyecek çocukların ve devamlı beşinci mevsimleri yaşayacak anaların ve babaları anısına...

Osetya'da durmuş zaman.

Bilinmeze başlamış bekleyiş.

Sıcaklardan doğmuş eylül sıcağı.

Osetya korkunun kaçıncı kucağı.

Bir gün ki;

Boşlukta gibi.

Bir gün ki;

Patlamış güneş,

Kaybolmuş bulut;

Çırılçıplak kucaktaki bir vücut.

Korkudan imbiklenmiş

Uzayan her bakış;

Osetya 'ya erken düştü

İki bin dörtte kış.

Eylülde gündüz güneşi,

Düşen bakışlar kopuk kopuk.

Güneş içen küçücük bir tabut

Kucakta çıplak bir beden,

Sarkmış bir kol;

Beyni hükmetmeden.

Ölüm sessizliğinde her bakış,

Ve milyarlarca haykırış.

Osetya'ya erken düştü;

İki bin dörtte kış.


mrarsenic
Kapalı
07 Eylül 2007 20:55

Ayrılırken

Dinle sevdiğim bu ayrılık saatidir

Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk

Ergeç içeceğimiz bir ilaç gibi

Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk

Bu saatte gözyaşları, yeminler

Boş bir tesellidir inandığımız

Perde kapanıyor, film bitiyor işte

O hiç bitmeyecek sandığımız

Görüyorsun konuşacak bir şeyimiz kalmadı

Sadece bakışlarımizda hüzün

İşte ayrılık bu; hiç beklemediğimiz

O ikiz kardeşi ölümün

Anlıyorum bir daha görüşemeyeceğiz

Bu son buluşmamızdır seninle

Yeni bir hayata başlıyacaksın artık

Onunla, o yeni sevgilinle..

Anlıyorum artık o öpecek ellerini

Kulağına aşkı o fısıldayacak

İçinde bir pişmanlıktan başka

Benden eser kalmayacak..

Sigaranı söndür, kalkabiliriz

On adım sonra yollarımız ayrılmalı

Sakın ağlama ve bir şey söyleme bana

İnsan ayrılırken bile büyük olmalı..


magdur30
Daire Başkanı
08 Eylül 2007 03:08

MAVİ GÖZLÜ DEV, MİNNACIK KADIN VE HANIMELLERİ

O mavi gözlü bir devdi,

Minnacık bir kadın sevdi.

Kadının hayali minnacık bir evdi,

bahçesinde ebruliii

hanımeli

açan bir ev.

Bir dev gibi seviyordu dev,

Ve elleri öyle büyük işler için

hazırlanmıştı ki devin,

yapamazdı yapısını,

çalamazdı kapısını

bahçesinde ebruliiii

hanımeli

açan evin.

O mavi gözlü bir devdi,

Minnacık bir kadın sevdi.

Mini minnacıktı kadın.

Rahata acıktı kadın

yoruldu devin büyük yolunda.

Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,

girdi zengin bir cücenin kolunda

bahçesinde ebruliiii

hanımeli

açan eve.

Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,

Dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:

bahçesinde ebruliii

hanımeli

açan ev...

nazım HİKMET

Toplam 2378 mesaj
«202122232425262728293031»

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi