VAN GÖLÜ
İli:Van,Bitlis İlçe:Edremit,Tatvan,Gevaş,Ahlat,Adilcevaz,Erciş,Mu radiye,Van Merkez Yüzölçümü:390 000 ha.
Van Gölü, Nemrut volkanının patlamasıyla akan lavların Muş ovası'na doğru olan gölün eski çıkışını kapatmasıyla oluşmuş Türkiye'nin en büyük gölüdür. Göl içerisinde irili ufaklı 4 ada bulunmaktadır. Bu adalar ile Ahlat sazlıkları, Dönemeç Deltası, Karasu Deltası, Bendimahi Deltası ve gölün kuzeyinde sazlıklarla kaplı bir tatlı su gölü olan Nurşun Gölü Van Gölünde kuşlar açısından önem taşıyan alanlardır.
Van sazlığında kuluçkaya yatan yaz ördeği, gölün batısındaki yarımadada üreyen toy, adalarda kuluçkaya yatan Van Gölü martısı ile Van Gölü'ne özgü bir balık türü olan inci kefali Van Gölü'nün uluslararası öneme sahip sulak alanlar içerisinde yer almasını sağlamaktadır.
Koruma Statüsü
Van Göl'ündeki adalar 1990 yılında Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmiştir.
Sulak Alanın Kullanım Durumu:
Van Gölü kıyılarında yer alan kumsallar rekreaktif amaçlı kullanılmaktadır.
Göl balıkçılık açısından önem taşımaktadır. İnci kefali bölge pazarlarında satılmak üzere önemli miktarlarda yakalanmaktadır.
Göl kıyısında yer alan bataklıklar, meralar ve adlar yoğun olarak hayvan otlatmasında kullanılmaktadır.
Göl kıyısında yer alan meyli tarıma elverişli alanlarda genellikle kuru hububat tarımı yapılmaktadır. Sulu tarımın yapıldığı alanlarda ise ekimi yapılan başlıca ürün şeker pancarıdır.
Sulak Alanı Tehdit Eden Faktörler:
Kirlenme:
Göl çevresindeki başlıca yerleşim birimleri olan Van Merkez, Erciş ve Tatvan ilçelerinin kanalizasyon sistemleri mevcut olmasına rağmen atıksu arıtma tesisleri yok veya yetersiz kalarak çalıştırılamamakta ve göle gelen kirliliğin kaynağını oluşturmaktadır. Göle gelen sanayi kaynaklı kirliliğin büyük bir kısmı ise et entegre tesisleri ile un ve şeker Fabrikalarından kaynaklanmaktadır.
Göle taşınan tarımsal kirliliğin en büyük kaynaklarını havzadaki en büyük üç ova olan Muradiye, Erciş ve Van Ovaları oluşturmaktadır. Bendimahi çayı Muradiye ovasından, Ilıca ise Erciş ovasından tarımsal kirlilik getirmektedir. Kırsal alanlar azot ve fosfor parametreleri için evsel kirlilikten sonra en büyük kirlilik kaynağını oluşturmaktadır.
Erozyon:
Van Gölü çevresindeki tarım arazilerinin yaklaşık %90'ında erozyon problemi mevcuttur. Erozyonun başlıca nedenini yanlış arazi idaresi ve meyli yüksek arazilerin tarım alanı olarak kullanılması oluşturmaktadır. Aynı zamanda yörenin başlıca gelir kaynağını hayvancılık oluşturmaktadır. Her mevsim otlatmaya açık olan meralarda aşırı otlatma sonucu doğal örtü tahribata uğramakta ve erozyon şiddetlenmektedir.
04-05-2009 #3 (mesaj-linki)
ThinkerBeLL
Cvp: Türkiye'nin Gölleri - Van Gölü
--------------------------------------------------------------------------------
Van Gölü
MsXLabs.org & Temel Britannica
Van Gölü'nün uydu görüntüsü
Van Gölü, Van ve Bitlis illerinde yaşayanlar tarafından "deniz" olarak da adlandırılır. Karşı kıyının her yerden kolayca görülmemesi nedeniyle kapladığı alanın çok geniş olması düşünülerek yöre halkı tarafından böyle anılan Van Gölü, ülkemizdeki en büyük doğal göldür.
Biçimi üçgeni andıran göl sularının deniz düzeyinden yüksekliği 1.646 metredir. Yaklaşık olarak 3.700 km²'lik bir alan kaplayan ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan Van Gölü'nün doğu yansı Van ilinin, batı yansı da Bitlis ilinin sınırları içinde kalır. Uzunluğu 130 kilometreyi, genişliği de 80 kilometreyi bulan gölün Erciş ve Van kıyıları açığında derinlik en çok 50 metredir. Van Gölü'nün en derin yeri, batı kesiminde Adilcevaz ve Ahlat açıklarındaki çukurlukta 450 metre kadardır. Van Gölü'nde yer alan adalar daha sığ olan doğu kesimdedir. Göldeki en önemli kara parçaları Yaka, Çarpanak ve Akdamar (Ahtamar) adalarıdır. Göl kıyılarındaki başlıca girintiler ise Erciş Körfezi ile Van, Gevaş ve Tatvan koylarıdır.
Van Gölü'nün oluşumuyla sönmüş bir yanardağ olan Nemrut Dağı'nın ortaya çıkışı arasında doğal bir bağlantı vardır. Eski jeolojik çağlarda Muş Ovası'yla Van Gölü sularının kapladığı çukurluk kesintisiz bir çöküntü alanıydı. Sonraki jeolojik dönemde Süphan ve Nemrut yanardağlarından püsküren lavların yığılmasıyla oluşan doğal baraj bu geniş çöküntü alanını ikiye ayırdı. Eskiden bu çöküntünün tümü sularını dışa akıtırken, Nemrut Dağı'nın çıkardığı lavlarla önü tıkanan doğu kesimde sular birikmeye başladı ve bugünkü Van Gölü ortaya çıktı.
İçindeki suyun hacmi yaklaşık 600 km3 olarak tahmin edilen göl, daha çok dağlardan inen ve fazla uzun olmayan akarsularla beslenir. Bunlardan başlıcaları Zilan Deresi, Bendimahi ve Marmit çayları ile Hoşap Suyu'dur. Van Gölü'nün su toplama alanının genişliği 12.000 km2'dir. Van Gölü'nde yıllık düzey değişikliği 50?60 cm kadardır. Göl sularının düzeyi dağlardaki karlar ve buzların erimesine bağlı olarak yazın yükselir, suların donduğu kışın ise biraz çekilir. Van Gölü'nün geçmişte büyük düzey değişiklikleri gösterdiği bilinmektedir. Bunlardan biri Erciş kentinde yaşanmıştır. 1841'de göl suları yükselip kıyıdaki Erciş'i basınca, kent 3 km kadar içeride bulunan bugünkü yerine taşındı.
Dışa akışı olmadığından Van Gölü'nün suları tuzludur. Göl suları binde 22 oranında tuz içerir. Bu tuzlu sularda yüksek miktarda soda bulunmasının nedeni, gölü besleyen akarsuların geçtiği volkanik araziyi oluşturan kayaçlarda sodyum bileşiklerine rastlanmasıdır. Bu bileşiklerin eriyerek akarsular tarafından taşınması ve buharlaşma sonucunda oluşan yoğunlaşma göl sularının sodalı olmasına yol açar. Göle girip uzunca bir süre yüzenlerin saçları boyanmış gibi sarılaşır. Doğal çamaşır suyu özellikleri gösteren göl sularından soda elde edilir. Kıyıdaki kırsal yerleşmelerde yaşayanlar çamaşırlarını Van Gölü'nde yıkar. Erciş Körfezi kıyısında oldukça sığ olan suların yüzeyi bazı kışlar görülen şiddetli soğuklar sırasında donar. Yazın göl sularının sıcaklığı yüzeyde 21°C'yi bulur.
Van Gölü kıyılarındaki akarsu ağızlarında suların tuzluluğu azalır. Bu kesimlerde göl sularının koşullarına uyum sağlamış bir balık türü olan inci kefali yaşar. Av yasağı uygulandığı dönemlerde teknelerini kamyonlara yükleyen bazı Karadenizli balıkçılar inci kefali avlamak amacıyla Van Gölü kıyısına gelir. Göl kıyısında sazlıklarla kaplı birçok sulak alan vardır. Bu alanların bir bölümü akarsuların taşıdığı alüvyonların yığılmasıyla oluşan küçük deltalar, bir bölümü de küçük birer lagün olan tuzlu bataklıklardır. Sulak alanlarda oldukça canlı bir yabanıl yaşam göze çarpar. Bu alanlardan en önemlileri Bendimahi deltası ile Çelebibağ, Edremit, Van ve Horkum sazlıktandır. Bu delta ve sazlıklarda çok sayıda kuş yaşar ve kuluçkaya yatar. Kuluçkaya yattığı gözlenen başlıca kuş türleri batağan, karabatak, balıkçıl, kaz, angıt, ördek, çamurcun, dikkuyruk, delice, turna, uzunbacak, kızılbacak, sumru, yelve, suna, çaylak, akbaba, kerkenez ve bülbüldür. Koruma altına alınmamış durumdaki bu doğal yaşam alanları saz kesimi, sürü otlatma ve aşın avlanma gibi tehlikelerle karşı karşıyadır.
Van Gölü'ndeki adalardan en önemlisi Akdamar Adası'dır. Bunun nedeni, Akdamar Kilisesi adıyla anılan eski bir dinsel yapının bu adada bulunmasıdır. 10. yüzyılın ilk yarısında yapılan kilisenin mimarı keşiş Manuel'dir. Akdamar Kilisesi yüzyıllar boyunca Van yöresinde yaşamış olan Ermeniler'in kültür ve sanat yapıtlarından başlıcasıdır. Dış duvarları ile iç mekânlarında bezeme ve heykel sanatının etkileyici örnekleri görülen bu önemli ortaçağ mimarlık anıtı her yıl çok sayıda turist tarafından ziyaret edilir. Van Gölü çevresinde turistik açıdan önem taşıyan öteki yerler Van
Kalesi, Ahlat'taki mezar taşları, Gevaş'taki kümbetler ile Bendimahi Çağlayanı'dır.
Gerek yolcu, gerek yük taşımacılığı açısından Urartular döneminden beri Van Gölü'nden yararlanıldığı bilinmektedir. Eskiden suyolu ulaşımında k
ullanılan yelkenli teknelerin yerini 19. yüzyılda küçük buharlı gemiler aldı. Göl kıyısındaki yerleşim yerleri arasında düzenli gemi işletmeciliği ilk kez işgal sırasında Ruslar tarafından başlatıldı. Cumhuriyetten sonra bu işletmenin etkinliği devlet eliyle sürdürüldü. Günümüzde Van Gölü İşletmesi adını almış olan bu işletme Türkiye Denizcilik İşletmeleri adlı bir kamu kuruluşu tarafından çalıştırılmaktadır. İşletme Van Gölü kıyılarındaki iskeleler arasında yolcu, yük, tren vagonu ve öteki taşıtların ulaşımını sağlar. Feribotla Tatvan'daki iskeleden Van'ın iskelesine yaklaşık 3,5 saatte ulaşılır. Gölde çalışan teknelerle gemilerin yapım ve onarımıyla uğraşan Tatvan'daki atölye de bir başka kamu kuruluşuna aittir. Ayrıca düzgün bir karayolu Van Gölü kıyısı ile kıyı yakınında yer alan kent ve kasabaları birbirine bağlar.
VAN GÖLÜ
İli:Van,Bitlis İlçe:Edremit,Tatvan,Gevaş,Ahlat,Adilcevaz,Erciş,Mu radiye,Van Merkez Yüzölçümü:390 000 ha.
Van Gölü, Nemrut volkanının patlamasıyla akan lavların Muş ovası'na doğru olan gölün eski çıkışını kapatmasıyla oluşmuş Türkiye'nin en büyük gölüdür. Göl içerisinde irili ufaklı 4 ada bulunmaktadır. Bu adalar ile Ahlat sazlıkları, Dönemeç Deltası, Karasu Deltası, Bendimahi Deltası ve gölün kuzeyinde sazlıklarla kaplı bir tatlı su gölü olan Nurşun Gölü Van Gölünde kuşlar açısından önem taşıyan alanlardır.
Van sazlığında kuluçkaya yatan yaz ördeği, gölün batısındaki yarımadada üreyen toy, adalarda kuluçkaya yatan Van Gölü martısı ile Van Gölü'ne özgü bir balık türü olan inci kefali Van Gölü'nün uluslararası öneme sahip sulak alanlar içerisinde yer almasını sağlamaktadır.
Koruma Statüsü
Van Göl'ündeki adalar 1990 yılında Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmiştir.
Sulak Alanın Kullanım Durumu:
Van Gölü kıyılarında yer alan kumsallar rekreaktif amaçlı kullanılmaktadır.
Göl balıkçılık açısından önem taşımaktadır. İnci kefali bölge pazarlarında satılmak üzere önemli miktarlarda yakalanmaktadır.
Göl kıyısında yer alan bataklıklar, meralar ve adlar yoğun olarak hayvan otlatmasında kullanılmaktadır.
Göl kıyısında yer alan meyli tarıma elverişli alanlarda genellikle kuru hububat tarımı yapılmaktadır. Sulu tarımın yapıldığı alanlarda ise ekimi yapılan başlıca ürün şeker pancarıdır.
Sulak Alanı Tehdit Eden Faktörler:
Kirlenme:
Göl çevresindeki başlıca yerleşim birimleri olan Van Merkez, Erciş ve Tatvan ilçelerinin kanalizasyon sistemleri mevcut olmasına rağmen atıksu arıtma tesisleri yok veya yetersiz kalarak çalıştırılamamakta ve göle gelen kirliliğin kaynağını oluşturmaktadır. Göle gelen sanayi kaynaklı kirliliğin büyük bir kısmı ise et entegre tesisleri ile un ve şeker Fabrikalarından kaynaklanmaktadır.
Göle taşınan tarımsal kirliliğin en büyük kaynaklarını havzadaki en büyük üç ova olan Muradiye, Erciş ve Van Ovaları oluşturmaktadır. Bendimahi çayı Muradiye ovasından, Ilıca ise Erciş ovasından tarımsal kirlilik getirmektedir. Kırsal alanlar azot ve fosfor parametreleri için evsel kirlilikten sonra en büyük kirlilik kaynağını oluşturmaktadır.
Erozyon:
Van Gölü çevresindeki tarım arazilerinin yaklaşık %90'ında erozyon problemi mevcuttur. Erozyonun başlıca nedenini yanlış arazi idaresi ve meyli yüksek arazilerin tarım alanı olarak kullanılması oluşturmaktadır. Aynı zamanda yörenin başlıca gelir kaynağını hayvancılık oluşturmaktadır. Her mevsim otlatmaya açık olan meralarda aşırı otlatma sonucu doğal örtü tahribata uğramakta ve erozyon şiddetlenmektedir.
04-05-2009 #3 (mesaj-linki)
ThinkerBeLL
Cvp: Türkiye'nin Gölleri - Van Gölü
--------------------------------------------------------------------------------
Van Gölü
MsXLabs.org & Temel Britannica
Van Gölü'nün uydu görüntüsü
Van Gölü, Van ve Bitlis illerinde yaşayanlar tarafından "deniz" olarak da adlandırılır. Karşı kıyının her yerden kolayca görülmemesi nedeniyle kapladığı alanın çok geniş olması düşünülerek yöre halkı tarafından böyle anılan Van Gölü, ülkemizdeki en büyük doğal göldür.
Biçimi üçgeni andıran göl sularının deniz düzeyinden yüksekliği 1.646 metredir. Yaklaşık olarak 3.700 km²'lik bir alan kaplayan ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan Van Gölü'nün doğu yansı Van ilinin, batı yansı da Bitlis ilinin sınırları içinde kalır. Uzunluğu 130 kilometreyi, genişliği de 80 kilometreyi bulan gölün Erciş ve Van kıyıları açığında derinlik en çok 50 metredir. Van Gölü'nün en derin yeri, batı kesiminde Adilcevaz ve Ahlat açıklarındaki çukurlukta 450 metre kadardır. Van Gölü'nde yer alan adalar daha sığ olan doğu kesimdedir. Göldeki en önemli kara parçaları Yaka, Çarpanak ve Akdamar (Ahtamar) adalarıdır. Göl kıyılarındaki başlıca girintiler ise Erciş Körfezi ile Van, Gevaş ve Tatvan koylarıdır.
Van Gölü'nün oluşumuyla sönmüş bir yanardağ olan Nemrut Dağı'nın ortaya çıkışı arasında doğal bir bağlantı vardır. Eski jeolojik çağlarda Muş Ovası'yla Van Gölü sularının kapladığı çukurluk kesintisiz bir çöküntü alanıydı. Sonraki jeolojik dönemde Süphan ve Nemrut yanardağlarından püsküren lavların yığılmasıyla oluşan doğal baraj bu geniş çöküntü alanını ikiye ayırdı. Eskiden bu çöküntünün tümü sularını dışa akıtırken, Nemrut Dağı'nın çıkardığı lavlarla önü tıkanan doğu kesimde sular birikmeye başladı ve bugünkü Van Gölü ortaya çıktı.
İçindeki suyun hacmi yaklaşık 600 km3 olarak tahmin edilen göl, daha çok dağlardan inen ve fazla uzun olmayan akarsularla beslenir. Bunlardan başlıcaları Zilan Deresi, Bendimahi ve Marmit çayları ile Hoşap Suyu'dur. Van Gölü'nün su toplama alanının genişliği 12.000 km2'dir. Van Gölü'nde yıllık düzey değişikliği 50?60 cm kadardır. Göl sularının düzeyi dağlardaki karlar ve buzların erimesine bağlı olarak yazın yükselir, suların donduğu kışın ise biraz çekilir. Van Gölü'nün geçmişte büyük düzey değişiklikleri gösterdiği bilinmektedir. Bunlardan biri Erciş kentinde yaşanmıştır. 1841'de göl suları yükselip kıyıdaki Erciş'i basınca, kent 3 km kadar içeride bulunan bugünkü yerine taşındı.
Dışa akışı olmadığından Van Gölü'nün suları tuzludur. Göl suları binde 22 oranında tuz içerir. Bu tuzlu sularda yüksek miktarda soda bulunmasının nedeni, gölü besleyen akarsuların geçtiği volkanik araziyi oluşturan kayaçlarda sodyum bileşiklerine rastlanmasıdır. Bu bileşiklerin eriyerek akarsular tarafından taşınması ve buharlaşma sonucunda oluşan yoğunlaşma göl sularının sodalı olmasına yol açar. Göle girip uzunca bir süre yüzenlerin saçları boyanmış gibi sarılaşır. Doğal çamaşır suyu özellikleri gösteren göl sularından soda elde edilir. Kıyıdaki kırsal yerleşmelerde yaşayanlar çamaşırlarını Van Gölü'nde yıkar. Erciş Körfezi kıyısında oldukça sığ olan suların yüzeyi bazı kışlar görülen şiddetli soğuklar sırasında donar. Yazın göl sularının sıcaklığı yüzeyde 21°C'yi bulur.
Van Gölü kıyılarındaki akarsu ağızlarında suların tuzluluğu azalır. Bu kesimlerde göl sularının koşullarına uyum sağlamış bir balık türü olan inci kefali yaşar. Av yasağı uygulandığı dönemlerde teknelerini kamyonlara yükleyen bazı Karadenizli balıkçılar inci kefali avlamak amacıyla Van Gölü kıyısına gelir. Göl kıyısında sazlıklarla kaplı birçok sulak alan vardır. Bu alanların bir bölümü akarsuların taşıdığı alüvyonların yığılmasıyla oluşan küçük deltalar, bir bölümü de küçük birer lagün olan tuzlu bataklıklardır. Sulak alanlarda oldukça canlı bir yabanıl yaşam göze çarpar. Bu alanlardan en önemlileri Bendimahi deltası ile Çelebibağ, Edremit, Van ve Horkum sazlıktandır. Bu delta ve sazlıklarda çok sayıda kuş yaşar ve kuluçkaya yatar. Kuluçkaya yattığı gözlenen başlıca kuş türleri batağan, karabatak, balıkçıl, kaz, angıt, ördek, çamurcun, dikkuyruk, delice, turna, uzunbacak, kızılbacak, sumru, yelve, suna, çaylak, akbaba, kerkenez ve bülbüldür. Koruma altına alınmamış durumdaki bu doğal yaşam alanları saz kesimi, sürü otlatma ve aşın avlanma gibi tehlikelerle karşı karşıyadır.
Van Gölü'ndeki adalardan en önemlisi Akdamar Adası'dır. Bunun nedeni, Akdamar Kilisesi adıyla anılan eski bir dinsel yapının bu adada bulunmasıdır. 10. yüzyılın ilk yarısında yapılan kilisenin mimarı keşiş Manuel'dir. Akdamar Kilisesi yüzyıllar boyunca Van yöresinde yaşamış olan Ermeniler'in kültür ve sanat yapıtlarından başlıcasıdır. Dış duvarları ile iç mekânlarında bezeme ve heykel sanatının etkileyici örnekleri görülen bu önemli ortaçağ mimarlık anıtı her yıl çok sayıda turist tarafından ziyaret edilir. Van Gölü çevresinde turistik açıdan önem taşıyan öteki yerler Van
Kalesi, Ahlat'taki mezar taşları, Gevaş'taki kümbetler ile Bendimahi Çağlayanı'dır.
Gerek yolcu, gerek yük taşımacılığı açısından Urartular döneminden beri Van Gölü'nden yararlanıldığı bilinmektedir. Eskiden suyolu ulaşımında k
ullanılan yelkenli teknelerin yerini 19. yüzyılda küçük buharlı gemiler aldı. Göl kıyısındaki yerleşim yerleri arasında düzenli gemi işletmeciliği ilk kez işgal sırasında Ruslar tarafından başlatıldı. Cumhuriyetten sonra bu işletmenin etkinliği devlet eliyle sürdürüldü. Günümüzde Van Gölü İşletmesi adını almış olan bu işletme Türkiye Denizcilik İşletmeleri adlı bir kamu kuruluşu tarafından çalıştırılmaktadır. İşletme Van Gölü kıyılarındaki iskeleler arasında yolcu, yük, tren vagonu ve öteki taşıtların ulaşımını sağlar. Feribotla Tatvan'daki iskeleden Van'ın iskelesine yaklaşık 3,5 saatte ulaşılır. Gölde çalışan teknelerle gemilerin yapım ve onarımıyla uğraşan Tatvan'daki atölye de bir başka kamu kuruluşuna aittir. Ayrıca düzgün bir karayolu Van Gölü kıyısı ile kıyı yakınında yer alan kent ve kasabaları birbirine bağlar.