YANKI YAZGAN, 1 EYLÜL, AKŞAM
Orhan Pamuk'un son kitabını, sahiden de (yazarın niyetine yakın biçimde) bir müzedeki daimi serginin küratörünün sergilenen her bir nesnenin tek tek önünde durup anlattıklarını dinlermişim gibi okuyorum.. 'Küratör-romancı' Orhan Pamuk'un savruk yazım tarzını (ve o tarzdaki pürüzlü anlatımı) seven benim gibi okurlar için keyif sürme zamanı.
EMRE AKÖZ, 2 EYLÜL, SABAH
'Gerçek' ile 'kurgu'yu iç içe geçiren, hakikaten müthiş bir fikir bu; ben hayran kaldım. Bizim komutanların hiç hoşlanmadığı 'postmodernizm' sayesinde işte böyle yaratıcı işler yapılabiliyor. (...) Böylesine çarpıcı bir fikir bulup 10 yıl boyunca sabırla onu uygulayan kaç yazar tanıyorsunuz?
NAZLI ILICAK, 2 EYLÜL, SABAH
Acaba sıradan bir aşk romanından farkı olacak mıydı? İlk merakım buydu. Zihnimi kurcalayan bir başka soru da, diğer kitapları kadar okunması zor bir eser mi söz konusuydu? Daha ilk sayfalarda, bu iki sorunun cevabını buldum. Pamuk, aşk romanının, -Tayyip Erdoğan'ın tabiriyle-hem de 'daniskasını' yazmıştı. Öylesine akıcı bir üslubu vardı ki, elinize aldınız mı, bir türlü bırakamıyordunuz. Hatta kızım Aslı ile büyük sorun yaşadık. Bir o alıyor okuyor; elinden ben kapıyorum, kaldığım yerden devam ediyorum.
NECATİ DOĞRU, 5 EYLÜL, VATAN
Porno ağırlıklı olduğu anlaşılan yeni 500 sayfalık romanı için izin vermiyor ki 'bu iyi bir edebiyat ürünü müdür, yoksa zengin erkek-fakir kız konularını milyon defa işlemiş Yeşilçam filmlerinin çok kötü bir edebiyat salçalı kopyası mıdır' okuyan karar versin. Okuru aptal yapıyor. (...) Gerçek bir edebiyat adamına yakışan bu tavrı göstermek yerine, satışı artırmak için 'romanın kahramanı Cihangirli fakirlemiş kızın küpesini, kolyesini, reçel yapmak için kullandığı ayva rendesini, hela taşının sifon zincirini' topladığını, bunlardan bir müze kuracağını ve kitabı satın alanların bu müzeye ilk girişinin bedava olacağını anlatıyor. 10 yıldır küpe topluyormuş. Fakat ortada müze yok. SPK'nın harekete geçmesi gerekir. Orhan Pamuk'un kurulmamış bir müzenin giriş biletini kitabın içinde bir lotarya olarak sunması, halktan para toplama kanununa girer. Savcıların harekete geçmesi gerekir.
SELAHATTİN DUMAN, 6 EYLÜL, VATAN
Necati Doğru, kitabı okumadan yargılayan, 'amanın bayıldık' hükmünü de okumadan veren medyanın bu marifeti üzerine öfkelenmekte haklıdır... Orhan Pamuk'a edebiyat dalında değil de pazarlama dalında Nobel verildiğini söyleyecek kadar öfkelenmişse bunu da anlamak lazım...
PAKİZE BARIŞTA, 7 EYLÜL, TARAF
Orhan Pamuk'un yeni romanı Masumiyet Müzesi'nde, bir duygunun mu, yoksa bir durumun mu üzerine gereğinden fazla gidiliyor diye düşünüyor insan. (...) Bir de gerçek hayata da taşınan müze meselesi var; herkes hoşlandı sanırım bu fikirden ama benim kalbimde hiçbir sıcaklık doğamıyor o hususa karşı. Romandan, gerçek hayata taşınan bir ısrar gibi geliyor bana. İnsan bir romanı okuyup bitirdiğinde, onunla ilişkisi sona erer, artık okurun geçmişinin bir parçasıdır o. Neden hayali bir kahramanın, sağdan soldan derlenmiş hayal mahsulü objelerini gidip görmek istesin ki okur? Bu bir iletişim stratejisi olabilir ama, pek de dahiyane bulmuyorum doğrusu.
YANKI YAZGAN, 1 EYLÜL, AKŞAM
Orhan Pamuk'un son kitabını, sahiden de (yazarın niyetine yakın biçimde) bir müzedeki daimi serginin küratörünün sergilenen her bir nesnenin tek tek önünde durup anlattıklarını dinlermişim gibi okuyorum.. 'Küratör-romancı' Orhan Pamuk'un savruk yazım tarzını (ve o tarzdaki pürüzlü anlatımı) seven benim gibi okurlar için keyif sürme zamanı.
EMRE AKÖZ, 2 EYLÜL, SABAH
'Gerçek' ile 'kurgu'yu iç içe geçiren, hakikaten müthiş bir fikir bu; ben hayran kaldım. Bizim komutanların hiç hoşlanmadığı 'postmodernizm' sayesinde işte böyle yaratıcı işler yapılabiliyor. (...) Böylesine çarpıcı bir fikir bulup 10 yıl boyunca sabırla onu uygulayan kaç yazar tanıyorsunuz?
NAZLI ILICAK, 2 EYLÜL, SABAH
Acaba sıradan bir aşk romanından farkı olacak mıydı? İlk merakım buydu. Zihnimi kurcalayan bir başka soru da, diğer kitapları kadar okunması zor bir eser mi söz konusuydu? Daha ilk sayfalarda, bu iki sorunun cevabını buldum. Pamuk, aşk romanının, -Tayyip Erdoğan'ın tabiriyle-hem de 'daniskasını' yazmıştı. Öylesine akıcı bir üslubu vardı ki, elinize aldınız mı, bir türlü bırakamıyordunuz. Hatta kızım Aslı ile büyük sorun yaşadık. Bir o alıyor okuyor; elinden ben kapıyorum, kaldığım yerden devam ediyorum.
NECATİ DOĞRU, 5 EYLÜL, VATAN
Porno ağırlıklı olduğu anlaşılan yeni 500 sayfalık romanı için izin vermiyor ki 'bu iyi bir edebiyat ürünü müdür, yoksa zengin erkek-fakir kız konularını milyon defa işlemiş Yeşilçam filmlerinin çok kötü bir edebiyat salçalı kopyası mıdır' okuyan karar versin. Okuru aptal yapıyor. (...) Gerçek bir edebiyat adamına yakışan bu tavrı göstermek yerine, satışı artırmak için 'romanın kahramanı Cihangirli fakirlemiş kızın küpesini, kolyesini, reçel yapmak için kullandığı ayva rendesini, hela taşının sifon zincirini' topladığını, bunlardan bir müze kuracağını ve kitabı satın alanların bu müzeye ilk girişinin bedava olacağını anlatıyor. 10 yıldır küpe topluyormuş. Fakat ortada müze yok. SPK'nın harekete geçmesi gerekir. Orhan Pamuk'un kurulmamış bir müzenin giriş biletini kitabın içinde bir lotarya olarak sunması, halktan para toplama kanununa girer. Savcıların harekete geçmesi gerekir.
SELAHATTİN DUMAN, 6 EYLÜL, VATAN
Necati Doğru, kitabı okumadan yargılayan, 'amanın bayıldık' hükmünü de okumadan veren medyanın bu marifeti üzerine öfkelenmekte haklıdır... Orhan Pamuk'a edebiyat dalında değil de pazarlama dalında Nobel verildiğini söyleyecek kadar öfkelenmişse bunu da anlamak lazım...
PAKİZE BARIŞTA, 7 EYLÜL, TARAF
Orhan Pamuk'un yeni romanı Masumiyet Müzesi'nde, bir duygunun mu, yoksa bir durumun mu üzerine gereğinden fazla gidiliyor diye düşünüyor insan. (...) Bir de gerçek hayata da taşınan müze meselesi var; herkes hoşlandı sanırım bu fikirden ama benim kalbimde hiçbir sıcaklık doğamıyor o hususa karşı. Romandan, gerçek hayata taşınan bir ısrar gibi geliyor bana. İnsan bir romanı okuyup bitirdiğinde, onunla ilişkisi sona erer, artık okurun geçmişinin bir parçasıdır o. Neden hayali bir kahramanın, sağdan soldan derlenmiş hayal mahsulü objelerini gidip görmek istesin ki okur? Bu bir iletişim stratejisi olabilir ama, pek de dahiyane bulmuyorum doğrusu.