Doçentlik Dil Barajı Artıyor

Doçentlik dil puanı ile ilgili yorumlara baktım, herkes olaya kendi penceresinden bakmış. Herkesin bir yarası olduğu belli. Kimi kadro alamamış, alan herkesi aşağılamış. Kimi dili geçememiş dil gereksiz demiş, kimi dili geçmiş artırılsın demiş. Toplum olamıyoruz, olaylara bireysel değil de toplumsal bakamıyoruz. Bundan dolayı da hiçbir alanda başarılı değiliz. Daha 3 yıl önce doçent adayları YDS sınavını geçemiyor diye oldukça basit bir sınav olan Yökdil sınavını çıkarıp, dili 55?e düşüren Yök, şimdi diyor ki kaliteyi artıralım mı? Peki bu arada doçentliği alanlar kalitesiz mi? Ben YDS?den 80 üzeri aldım hem de bir kaç farklı sınavda. Ama İngilizce konuşamıyorum. Doğu?da öğretmen olmayan bir mahallede yetiştiğim için midir ? Lise?de İngilizce dersine beden öğretmeni girdiği için midir bilmiyorum ama konuşamıyorum. Çok istedim konuşmayı ama olmuyor. Şimdi geçmişe gidip birçok şeyi değiştirmem gerekiyor galiba konuşmak için. Ama öyle bir gücüm maalesef yok. Suriye?den savaştan kaçıp ülkemize sığınan mülteciler anadili gibi İngilizce konuşuyor. Acaba onlar mı çok zeki biz mi çok salağız. Sorunlarının temelini araştırmıyoruz. Hep yüzeysel hep göstermelik çözümler üretiyoruz. Bir de şu mesele var. Akademiden olmayan insanlar doçent olmayı kolay sanıyorlar. Dillerinin kemiği yok her meydanda akademisyenlere sallıyorlar. Bunun tek sebebi akademisyenlerin birbirine sahip çıkmaması ve her fırsatta birbirinin açığını araması. Lisans, Yüksek Lisans ve doktora 10 yıl demek, bir iyi ihtimal ile 5 yıl sonra doçentlik olsa eder 15 yıl. Bir insan sıradan bir şirkete 15 yılını verse o şirketin vazgeçilmez adamı olur. İnanıyorum ki aldığı maaş doçent maaşından fazla olur. Bu işin parasal olmadığını insanlara anlatmak zor. Çıkan her ilanda bir şaibe olduğu için insanlar sosyal medyada akademisyenlere küfür eder duruma gelmiş. Fakat bu durum hakkıyla bir yerlere gelmiş olanlara haksızlık. Umarım birgün ülkemizde akademisyenliğe saygı duyulur.

Dil puanım 75; ama ilk değil ikinci de değil hatta üçüncü bile değil ancak dördüncü doçentlik başvurusundan başlamak üzere getirilmeli bence bu kural. Çünkü bu durumda, bu ülkenin kronik sorunlarından biri, bir kuralı aniden uygulamaya koymak, yine birilerini mağdur etmiş olacak.

Ne demek istiyorum? Şöyle anlatayım: Lise sona geldiğimde "okul puanının üniversiteye giriş puanlarına ilave edilmesi" kuralı getirilmişti. Böylece, görece iyi bir okulda okuyan ortalama bir öğrenci olarak, ortalama bir okulda okuyan ortalama bir öğrenciden daha az puan almıştım okul puanı olarak. Bu nedenle, ham puan olarak kendi alanımın birincisinden sadece 20 puan aşağıdayken okul puanlarının ilave edilmesiyle çok büyük bir düşüş yaşamıştım. Bu da, takdir edersiniz ki, bütün hayat çizgimi değiştirmişti.

Şimdi, doçentliğe başvurmak için tüm hazırlıklarını tamamlayıp başvurmayı bekleyen doktor arkadaşlar birdenbire, sürpriz bir şekilde bunu yapamayacaklarını öğreniyorlar. Bu, kimse kusura bakmasın, kesinlikle adil değil. Aralık ayında doçentliğe başvuranla şubat ayında başvuran arasında bu anlamda bir adaletsizlik oluşmuş olur. Kural koyucu, son dakikada oyunun kurallarını değiştirmiş olur.

İşte gerçek bir yorum helal olsun, her şeyi dil ile ölçenlere çok güzel kapak gibi yazı olmuş, asistanlığımın ilk yılları yurtdışından gelmiş bir hoca benim yabancı dilimi beğenmiyor dalga geçiyordu, aradan yıllar geçti o hoca 10 senelik prof. ben ise zar zor doçent oldum, benim yabancı dilimde iyi değil okuduğumu çok iyi anlıyorum biraz konuşuyorum ama makale yazmada çok zayıfım aynı benzer bölümdeki o hocanın ingilizce bilgisi hariç hiç bir şeyi yok hayatı ingilizcesiyle övünmekle geçti benim 32 adet çok kaliteli dergilerde yayınım ve 600 atıfım var hocanın 4-5 yayını 25-30 atıfı ve 4-5 tanede açık öğretim, diploması var, adam hobi edinmiş açık öğretim okumayı sınava bir gidiyoruz hoca öğrenci olarak sınavda, yani demem o ki bu hocaya devlet milyon para harcayıp yurtdışına göndermiş (1992) dönmüş gelmiş yabancı dili övünüp durmuş bir tane eleman yetiştirmemiş, insanları dil bilmediği için aşağılamaya kalkmış,ha bu arada bu hoca 6 sene kalmış yurt dışında (92-98) şu an ingilizce konuşamıyor ben daha iyi konuşuyorum.

bu yüzden sınavdan 80-90 alanlar yukarda bir yerde iyi bir yorum vardı, gidip yurtdışı bir kongrede şakır şakır konuşamıyorsanız o 90 not sadece test sınavı notunuz buralarda ahkam kesmeyin.

YABANCI DİL TES SINAVI İLE

ÖĞRETİLEMEZ

BUNU HERKES BEYNOME SOKSUN

YABANCI DİL HAYATIN İÇİNE YAŞAMIN İÇİNE SOKULUP ÖĞRETİLİR

ANA OKULUNDAN İTİBAREN ÖĞRETİLİR

GÜNLÜK KONUŞULARAK ÖĞRETİLİR

BİLİM DİLİ İNGİLİZCE OLUP ÖĞRETİLİR

Duyduklarimiza göre haftaya yok dili asgari 65 müracaat bedeli ide 900 TL olarak belirledi . Anket lerinde çoğunlukla değişmesin yada 65 olsun yönünde olduğu söyleniyor hayırlısı olsun inşallah..

Evet, yine dayatma ve yine insanların mağduriyeti söz konusu bir durum.

Bu sorun gerçek anlamda ve samimi bir niyetle tartışılacaksa herkese açık bir platformda değil, akademisyenler arasında tartışılmalıdır. Her akademisyen kendi şifresiyle sisteme girecek ve yorumunu anket şıkkını işaretleyecektir. İşte o zaman gerçek anket ve yorum sonucu ortaya çıkar.

Dil puanı geri getirilsin diyenler, Türkiye'de dil puanından 90 -100 almış bir prof ve doçentin ve hatta kendilerinin iki cümle İngilizce konuşamadıklarını bile bile "bir akademisyen dil bilmeli yabancı dille makale yazmalı, sunum yapmalı" gibi son derece saçma bir görüşü savunmaktadırlar. Bu görüş günümüz gerçeklerinden fersah fersah uzaktır. Dil sınavını bu puanlarla geçenler bile bir ay sonra bütün grameri unuttuklarını ifa etmektedirler. Bu yol yanlış bir yoldur.

Değerli arkadaşlar bu Avrupalının diline altı yılımı vermiş bir insan olarak yazıyorum. Ömrümden altı yıl çalan bu dilin bize nasıl yanlış öğretildiğini sizi bütün samimiyetimle temin ediyorum ki Dubai, Arabistan, Gürcistan, İran gibi ülkemizden bir çok yönüyle geri kalmış ülkelere gittiğim zaman tek bir cümle konuşamadığımda anladım ve utandım. Bu ülkelerde toplumun büyük bir kısmı yaşlısından gencine rahatça konuşuyordu. Bu ülkelerden birinde İngilizce kursunda iki ay gibi bir sürede İngilizce konuşmayı bana öğrettiler. Bizim programımızda ortaokuldan üniversite sonuna kadar verilir hatta dil dershanelerinde de aynı şekilde gramer verilir, ama boşuna verilir. Sadece at, it, on gibi saçma gramer kurallarıyla uğraştırılır.

Tamam bir kriterin getirilmesi gerektiğini ben de bütün kalbimle inanıyor ve kabul ediyorum. Yukarıdaki yorumlarda da haklı olarak yazıldığı gibi kimse kendi akrabasını eşini dostunu kayırıp üniversiteye almasın, bu adaletsizliktir. Fakat bunun engelleme yöntemi kesinlikle dil gibi bir gramer yumağı olmamalıdır.

Eğer gerçek anlamda bir kriter isteniyorsa herkes kendi alanından, branşından örneğin, edebiyat, tarih, sosyoloji fizik vs. vs. ÖSYM ce hazırlanan ve yapılan ortalama yüz soruluk bir alan sınavı olmalı. Bu sınav TUS gibi olmalı. Bu sınav asistanlığa girişte, ya doktorada ya da doçentliğe kabul de olmalı var mısınz buna. İşte bu sınavı geçene kimse yan gözle bakamaz, bir şey diyemez. TUS'u gecen tıpçılara kimsenin yan gözle bakamadığı, bu torpille gelmiş diyemediği gibi.

Devlet üniversitesinde akademisyenim. Bu iş ancak Üniversitelerin Özelleşmesi ile mümkün olur. Özelleşen üniversite ihtiyaç duyduğu veya piyasanın ülkenin ihtiyaç duyacağı bölümleri açar, gereksizse kapatır. Ülkeye bir kazanç sağlayacaksa bu şekilde süreci yönlendirir. Hangi alanda dil bilen hocaya ihtiyacı varsa yabancı dille eğitim istiyorsa arar bulur. Yabancı dilde yayın yapmış hocalar isterse yine ihtiyaçlarına göre süreç gelişir. Böylece akademisyen adayı dilden şu puanı aldı, bu puanı aldı derdi kalkar ve bizlerde 3.dünya ülkesi gibi dil şartı şu oldu bu oldu konuşmayız. Öğrencilerde başarı durumuna göre tasnif edilir. Başarılılar burslu okur, orta başarılı yarı burslu başarısızlar da ücretini tam verir ve bir sistem oluşur.

Tebrik ederim hocam, yıllardır benzer şeyleri haykıran bir akademisyen olarak düşüncelerime tercüme olmuşsunuz, aynen sizin gibi düşünüyorum ve şu an akademik olarak yabancı dil sınav not sorunumda yok ancak bu yabancı dil konusunda çok üzülüyorum, akademisyenlerin bencilliğine üzülüyorum, gerçekten yabancı dili bilen, konuşan yazana saygı duyup ceketimin önünü iliklerim ancak test imtihanı ile 80-90 alıp iki kelime konuşamayıp gelip buralarda caka satanlarada hayatınız boyunca bencil gelmiş bencil gideceksiniz diyorum.

Bu bilginin kaynağı var mı? yani benim öğrenebildiğim sadece anket yapıldığı şeklinde. Değişiklik planlanıyor ama zaman alacak gibi...

keşke 80 yapsalar. en azında parayla makale çevirtmezsiniz! kendiniz yazarsınız!

Herşeyin ötesinde çevirisine para verip gelen makalenizin doğru çevirilip çevrilmediğini kontrol etmeniz lazım. Dil bilmeden çeviriye versen ne olur vermesen ne olur. Terminoloji doğru mu, redaksiyon uygun mu? Dil bilmeden çevirttiririm olur mantığı çok ama çok yanlış. Eğitim ve öğrenim faklıdır. Beğenseniz de beğenmeseniz de öğrenme teste tabidir. Dil konusunda akademisyenin mazereti yok, olamazda.

Sınavlar bir şeyi öğretmek için yapılmaz. Yabancı dil sınavı veya herhangi bir sınav bireyin bir konuyu ne kadar bilip bilmediğini ölçmek için yapılır. YDS ,YÖKDİL, TOEFL size dil öğretmek için değil 25 -30-35 yaşına kadar dil konusunda kendinize ne kadar özen gösterdiğinizi ortaya koymak için var. Hepsi için tek bir baraj puanı kesinlikle yanlış olur. YDS, YÖKDİL, TOEFL için ayrı başvuru puanları belirlenmelidir. Ki il iki YÖKDİL sınavı üstlenizi Ankara ve Eskişehir Üniversiteleri idi ÖSYM üzerinde değildi. Bu nedenle beklentinizi düşükten yana değil yüksekten yana tutun Ve var olan üzerine koymak üzere sınavlara hazırlanın. Başvuru da baraj YDS:65 YÖKDİL: 70 TOEFL ve IELTS için xxx puan ve 900 TL başvuru ücreti olarak hazırlayın. ÜAK üzerine çok yük bindi sistem kilitlendi kilitlenecek.

Hatta etikte bir jüri yerine asilden 3 jürinin etik demesi,

Asgari koşul değerlendirmelerinde yine x adet jürinin asgari demesi.

Dergilerin Q değerleri gibi birçok yeni detaylar çalışılıyor.

Etik ve Asgariden canı yanan dostların bu konularda takipçi olmalarını tavsiye ederim.

Yaygın kitap içi bölüm yazarlıklarının incelenmesi. (Doçentlik dönemi yaklaşıyor size uluslar arası kitap içi bölüm davetiyesi gönderen e postaları bilirsiniz konu bununla ilgilidir.)

Herkese iyi pazarlar.