Editörler : F16 Gökçen
22 Ekim 2009 15:28

Gönüller Diyarı *Konya*

DÜNYA KENTİ KONYA TARİHİ HAKKINDA...

konyada her köse başında bu harika eserleri görmek insanın geçmişle bağını güçlendiriyor. acaba biz de 500 yıl sonrasına böyle eserler bırakıyor muyuz? maalesef.. ***

KONYA, M.Ö. 7000'li yıllardan itibaren, insanlık tarihi açıdan önemli medeniyetlere sahne olmuş, oldukça zengin bir kültürün izlerini bağrında taşıyan, Mevlana gibi yetiştirdiği İslam büyükleri ile gönülleri fetheden, tarihi ipek yolunun ticaret ve konaklama merkezi olarak adeta bir müze şehir kimliğine sahip olan istisna bir şehirdir. Türk târihinin en eski ve kıymetli eserlerini sînesinde barındıran Konya, ayrıca bir gönül diyârıdır.

*

KONYA, ben biraz senden sen biraz bendensin

sen bana dedemin hatırası

ben sana atamın hediyesiyin

sende akar kanım canım heyecanım

ben biraz KONYA'lıyım

küçük bir VEFA borcum var sana

ey şehirlerin sultanı KONYA


iren17
Başbakan Müsteşarı
22 Ekim 2009 15:29

Önemli bir turizm merkezi olan Konya?da Aralık ayının ilk Pazar gününden 17 Aralıka kadar devâm eden Mevlânâ Haftası; 5 Temmuzda başlayıp bir hafta devam eden Akşehir Nasreddin Hoca şenlikleri; 25-30 Ekim arasında yapılan Âşıklar Bayramı; 9 Eylülde yapılan Cirit Yarışmaları ve 1971?den bu yana 5 Ağustosta başlayıp bir ay devâm eden Konya Fuarı ile turizm faaliyetleri hızlanır.

Konya ve milli kültürümüzün manevi mimarları, Mevlana Celaleddin Rumi; yaşama sevinci, dünya görüşü ve hayat felsefesi ile dünyaya ışık tutarken; Nasreddin Hocamız, Türk Milleti'nin hazır cevaplılığını nükteleriyle dile getirmiş; Yunus Emre ise insan ve insanlık sevgisiyle adeta Ortaçağ karanlığındaki Avrupa' ya "medeniyet dersleri" vermiştir.


iren17
Başbakan Müsteşarı
22 Ekim 2009 15:31

*Konya'da günümüze gelebilen başlıca tarihi eserler *

Hitit Şehri: Konya?ya 7 km uzaklıkta Karahöyük?te çıkarılmıştır. Mimarî kalıntılar, mühürler, çanak ve çömlekler bulunmuştur. Çatal Höyük: Konya?dan 50 km mesafede olup, Anadolu?da insanlığın bilinen ilk yerleşme merkezlerinden biridir.

Çatal Höyük (Çatalhüyük), Çumra?ya 12 km uzaklıktadır. Evler, renkli resimler, seramik ve mezarlar bulunmuştur.

İvriz Kaya Anıtı: Tarihin ilk tarım anıtı olup, Hitit devrinden kalma bir kabartma taştır. Ereğli ilçesindedir. Hititler toprağın bereketine şükür ifadesi olarak dikmişlerdir.

Nane ve Dede Höyükleri: Ilgın?ın 25 km kuzeydoğusunda Hitit devrinde III. Hattuşil?nin oğlu Tatalya ?Salburt? isimli bir şehir kurmuştur. Bu şehir ile ilgili eserlerden öğrenildiği kadarıyla Hititler ?Hiyeroğlif? yazıyı Mısırlılardan 500 sene önce M.Ö. 3500?de kullanmışlardır.

Hitit Çeşmesi Anıtı: (Eflatunpınar), M.Ö. 1300-1200 yıllarından kalmadır. Beyşehir?e 15 km mesafededir. 14 taştan yapılmış olup, duvar şeklindedir. Belviranköyünde tarihi kalıntılar, Hadim?de Bolat ve Eserler köylerinde önemli Hitit eserleri vardır.

Ak Manastır: Konya-Silifke yolu ü zerinde, kayaya oyulmuş bir manastırdır. 274 senesinde Saint Horion adına yapılmıştır.

Haghia Kilisesi: Sille?de 327 senesinde yapılmış olup, Anadolu?daki en eski kiliselerden biridir. Bizans Çağı Kalıntıları: Cihanbeyli Akçaşar köyünde tarihi kalıntılardır.


Blue_Ocean
Kapalı
22 Ekim 2009 15:33

İren editörüm Konyalı mısınız.

Sizi başlığımızda hiç göremedik :))

Hafta sonu Konya daydım.Eski Konya değil artık Konya.MEDENİYETLER ŞEHRİ :))))


iren17
Başbakan Müsteşarı
22 Ekim 2009 15:39

Sırçalı Medrese

sevgili Blue_Ocean dedem Konya Hadimden gelmiş Çanakkale'ye bir yanım konyalıdır benim o yüzden aslında Konya başlıklarına mümkün olduğu kadar gitmeye çalışırım ama hepsine, her bölüme katılamıyorum :(

bu arada konya ile ilgili katkılarınızı bekliyorum

*medeniyetler * şehri konya'mız için destek bekleriz hep birlikte el birliği ile şehrimizi tanıtalım nedersiniz ?


Blue_Ocean
Kapalı
22 Ekim 2009 15:42

16 yıldır Konya dışında olan bir Konyalıyım :)

Son zamanlarda ben bile tanıyamıyorum,çok güzelleşmiş...

En güzel tarafı yüksek binalar olmasının yanında geniş caddeler sayesinde hâlâ gökyüzünü görebiliyorsunuz.

Nefes alabiliyorsunuz yani...


iren17
Başbakan Müsteşarı
22 Ekim 2009 15:51

evet HUZUR veren bir şehir gerçekten

alaaddin tepesi

Blue_Ocean
Kapalı
22 Ekim 2009 16:00

Selçuklu'yu Anlatan 5 Mekan

Anadolu toprakları, ilkçağlardan günümüze kadar sayısız medeniyete ev sahipliği yaptı. Her bir medeniyetin tavrı, duruşu başka başka oldu buralarda. Ama bunlardan bir tanesi var ki, onlar çok farklı bir anlayışla geldiler buralara. Daha yeni yeni yaşamaya başladıkları inançlarının etkisi ile çok farklı bir duruş sergilediler bu topraklarda. Anadolu Selçukluları?nı anlamak için beş mekânın mutlaka görülmesi, gezilmesi gerekiyor.

Anadolu gizli bir hazine... Tabii ki görebilene, gezebilene ve keşfedebilene... Tarih boyunca nice medeniyetler gelmiş ve geçmiş bu topraklardan. Her biri nice iz, ses ve eser bırakmışlar. Kimisi katliamlar yapmak için gelmiş bu topraklara, kimisi ise bahar iklimleri oluşturmak için?

İlkçağdan Ortaçağ?a ve Yeniçağ?a kadar neler neler görmüş bu yaşlı Anadolu toprakları. Her bir medeniyetin tavrı, duruşu başka başka zuhur etmiş buralarda. Ama bunlardan bir tanesi var ki, onlar çok farklı bir anlayışla gelmişler buralara. Daha yeni yeni yaşamaya başladıkları inançlarının etkisi ile çok farklı bir duruş sergilemişler bu topraklarda. O zamana kadar Diyar-ı Rum deniliyormuş buralara. Ama kısa sürede ?Anadolu? oluvermiş buralar. Hiçbiri burada doğmamış ama hepsi de burada ölmeyi tercih etmişler. Büyük bir adanmışlıkla adanmışlar bu yeni vatanlarına. Öncesinde buraları ıslatan kanları ve kinleri bertaraf ettikleri gibi kendilerinden sonra gelecek ve çevreye huzur ve sükûn iklimi yaşatacak ortamlara da güç ve kuvvet, ilim ve irfan aşılamışlar.

Anadolu Selçuklu?yu anlamak o kadar kolay değil aslında. Çünkü onları anlamak için Orta Asya?larda Selçuk Bey?lerin İslamiyet?le şereflendiği Cend şehrinden başlamak gerekiyor yola. Sonra torunları Tuğrul ve Çağrı Bey?lerle Erzurum önlerinde Pasinler?e kadar gelmek, Alparslan ve Melikşah?lar ile birlikte girmediği topraklara yatırım yapmakla devam etmek gerekiyor. Sonra Süleyman Şah?lardan Kılıçarslan?lara, Sultan Mesut?larla Haçlılara göğsünü siper etmek, Alaaddin Keykubat?lar ile bu yeni toprakların dört bir yanını sayısız eserlerle donatmaktan geçiyor onları anlamak. Ve derken düşmanını bile dost yapmaktan geçiyor. Diyar-ı Rum?u Anadolu yapmaktan?

Selçuklu?yu anlatan beş mekân

Dilerseniz biz kestirmeden gidelim ve Anadolu Selçuklu?yu anlamak için onların şifrelerini bize verecek beş eseri ele alalım. Bunlar öyle yapılardır ki, sultanlarından sultan eşlerine, devlet adamlarına kadar nasıl bir anlayışa sahip olduklarını, nasıl yaşatmak için yaşadıklarını ve bu toprakları nasıl Anadolu yaptıklarını anlatacaklardır bizlere.

Alaaddin Külliyesi

Konya?nın tam ortasında Alaaddin Tepesi üzerinde bulunan bu eser Konya Ulucamisi olup bu şehrin Mescid-i Cuma?sı olarak kullanılmaktaydı. Anadolu?da Bizans ve Haçlılarla amansız bir mücadeleye girildiği yıllarda Sultan Mesut tarafından temelleri atılan yapının inşaatına 2. Kılıçarslan tarafından devam edilmiş, hatta bugün içinde bulunan harikulade kündekâri minber bu sultanlar tarafından içine konulmuştur. Ancak devam eden Haçlı Seferleri ve birtakım mücadeleler eserin inşaatının uzamasına sebep olmuştur.

Gıyaseddin Keyhüsrev?in büyük oğlu İzzettin Keykavus tarafından büyük ölçüde tamamlanan esere son noktayı kardeşi Alaaddin Keykubat koymuştur. Dikkat edilecek nokta bu eserin ciddi bir savaş ortamında yapıldığı ve inşa yerinin Selçuklu sultanlarının yaşadığı ve bugün Kılıçarslan Köşkü olarak adlandırılan yapının duvar dibinde olmasıdır. O dönemde yöneticilerin halk ile nasıl iç içe oldukları, savaş yıllarında bile yatırım yapmaktan çekinmediklerini anlatması bakımından önemlidir. Ayrıca içindeki kündekâri minber ve çini sanatını görünce bu toplumun sanatta geldiği noktayı göstermesi bakımından da son derece önemlidir.

Gelelim külliyenin arka tarafındaki mütevazı kümbete. İçeriye girdiğiniz zaman sizi tam 8 tane çinili sanduka karşılayacaktır. Bunlar Anadolu Selçuklu Devleti?nin sultanlarından başkası değildir. Sultan Mesut da buradadır, Kılıçarslan?lar da, Rükneddin Süleyman Şah ve Alaaddin Keykubat da... Hepsi kendileri için devasa anıt mezarlar yaptırabilecekken tüm mütevazılıkları ile bu kümbeti süslüyor olmaları sanıyorum yıllar sonra gelen biz torunlarına önemli mesajlar vermektedir.

İzzettin Keykavus Tıp Medresesi

Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev?in büyük oğlu olan İzzettin Keykavus zayıf vücutlu bir delikanlı idi. Buna rağmen hiçbir zaman harp meydanlarından ve hizmet ortamlarından uzak kalmamıştır. Kısa hayatı hep bir mücadele ile geçmiş ve tahta oturduktan sonra da bir nebze olsun durmamıştır. At sırtında geçen hayatında Sivas şehrini Anadolu Selçukluları?nın başkenti yapacak ve çok sevdiği bu şehri diğer birçok şehir gibi imar etmeye çalışacaktır. Başkalarının o devirde sadece silaha yatırım yapacağı günlerde o, halkın hizmetine eser sunmakta yarışıyordu.

Bu eserlerinden birisi de Sivas?ın merkezinde bugün Çifte Minareli Medrese?nin tam karşısına inşa ettirdiği Şifaiye Medresesi?dir. 1217 yılında inşa edilen bu eser bir Tıp Medresesi olması yanında, hastalara şifa dağıtan bir şifahane vazifesi de görüyordu. Eserin tamamlanmasından kısa bir süre sonra rahatsızlıkları artan İzzettin Keykavus, kendisinin vefatı sonrası çok sevdiği bu tıp fakültesinin içine defnedilmesini vasiyet edecektir. Bugün ana kapısından içeriye girdiğiniz zaman yapının sağ cephesi üzerinde bir kümbetle karşılaşırsınız. Ön yüzü medresenin bahçesine bakan bu kümbette İzzettin Keykavus ve eşi yatmaktadır. Kümbet avluya bakıyor olup sanki büyük sultan bu mimari ile burada okuyan talebelere yakın olmak istemiştir. Belki de yattığı yerden onları duymak? Kümbetin bu yüzünde üst aynada satranç kûfi ile defalarca Muhammed (s.a.v.) yazmaktadır. Altında ayet kuşakları ve muhteşem çini levhalar vardır.

Hunat Külliyeti (Mahperi Hatun)

Kayserililer ?Hunat Camii? der geçerler. Aslında bu eser bir camiden çok daha büyük bir yapı olup her şeyi ile bir Selçuklu Hanım Külliyesi?dir. Dilerseniz önce bu yapıyı inşa ettiren annemizi konuşalım. Bir kere Hunat, Selçuklu?da Hatun demekti. Yani öncelikle bu esere Hunat Hatun değil, bu hanımın ismi ile Mahperi Hatun Külliyesi dememiz gerekiyor.

O zor günlerde Alaaddin Keykubat Anadolu?nun en zor kalelerinden birini kuşatmıştır. Burası Alaiye?dir. Yani Alanya Kalesi. Denize doğru bir girinti halindeki bu kaleyi almak hiç de kolay değildir. Ama Alaaddin Keykubat ve askerleri zoru başaracaklardır. Kalenin fethi sonrası oradaki insanların kalbini ısındırmak ve bir birlik kurmak adına Alaaddin Keykubat, bu kale tekfurunun kızı ile izdivaç gerçekleştirecektir. İşte bu hanım, sonrasında İslamiyet?le şereflenecek ve inancının verdiği güzellikle de ülkenin dört bir yanını hayır eserleri ile donatacaktır. Bu amaçla yaptırdığı eserlerden biri de Kayseri Mahperi Hatun Külliyesi?dir.

Külliye?nin en dikkat çeken yanı ana unsur olarak devasa bir cami ve medreseden oluşuyor olmasıdır. Tabi annemiz bu külliyenin tam ortasında yatmaktadır. Yani cami ile medresenin tam ortasında... Caminin ana taç kapısı, içeride dev payelerin taşıdığı taş kemerlerle desteklenmiş taşıma sistemi dudakları uçuklatacak harikuladeliktedir. Peki ya medrese? O başka bir âlemdir. Annemizin kabrine girmek için camiden yol bulunmamaktadır. Buraya ancak ilim ve irfandan, okuldan girilebilmektedir. Medresenin ana kapısından girince avluya ayak basılır ve tam karşıda bulunan eyvanın sağ yanındaki odadan Mahperi Hatun?un kabrine geçilir. Bu loş mütevazı kümbetin içinde Mahperi Hatun kızları ile yatmaktadır. Eğer bu annemizi daha yakından tanımak istiyorsanız taş sandukaları üzerindeki seccadeyi şöyle bir çekiverin ve altından çıkacak şeye bir bakıverin derim. Sizi altı satırlık bir kitabe karşılayacaktır. Burada şöyle yazmaktadır:

?Bu kabir, Muhterem Hanım, kötülüklerden arınmış, mutlu, şehide, dindar, abide, mukaddes değerlere bağlı, fedakâr, cefakâr, günahlardan sakınan, yüksek makam sahibi, adaletli, âlemdeki kadınların başı, iffetli, temiz, asrın Meryem?i, zamanının Hatice?si, anlayışlı, binlerce malını hayır yolunda veren, din ve dünya örneği, Mahperi Hatun?undur.? Karatay Medresesi

Sıra geldi Sultan ailesi dışındaki fertlere... Devleti yöneten vezir kadrosu Anadolu?da öyle bir anlayış içinde yaşamakta idiler ki, her gittikleri yere bir eser bırakmayı kendilerine vazife bilmişlerdi. Bugün Anadolu?nun en küçük kasabalarında bile bir Selçuklu eseri gören bizler bu toprakların nasıl Anadolu haline geldiğini anlamakta hiç de zorlanmıyoruz aslında.

Bu fedakâr Selçuklu vezirlerinden birisi de Emir Celaleddin Karatay?dır. Bugün Konya AlaaddinTepesi?nin hemen yanında yer alan bu eser hem sanat hem ilim hem de inanç noktasında ayrı ayrı incelenecek değerdedir. Bir kere daha kapısında ?Zengi? mimarisinin muhteşem kuşaklı kemer izleri ile birlikte kapıyı çeviren hadisi şerifler dikkat çeker. İçeriye girdiğinizde sizi ortada bir gözlem havuzu karşılar. Kozmografya derslerinin görüldüğü bu mekânın üzeri çini kaplı bir kubbe ile örtülüdür. Bu kubbeden düz duvarlara geçişi sağlayan pandantiflerin (aslan göğsü) her biri bu insanların değer verdikleri mukaddesleri de kulaklarımıza fısıldamaktadır.

Gözümüze ilk takılan pandantif, beş dilimden oluşmakta olup her birinde satranç kufi ile yüzlerce İbrahim, Musa, Davut, İsa ve Muhammed (s.a.v.) yazmaktadır. Bir diğerinde ise aynı üslupta Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali (r.a.) isimleri okunmaktadır. Derslerin görüldüğü ana eyvanın yan odasında ise yapının banisi Emir Celaleddin Karatay yatmaktadır. Yaptırdığı eserin yanında olma, hatta öğrencilerin hocaları ile buluştuğu ana eyvanın dibinde yatma arzusu bizleri, bin sene öncesine uzanan bu büyük medeniyetin insanlarına hayran bırakmaktadır.

Konya Sahipata Külliyesi

Açık konuşmak gerekirse bu son maddede adı geçen Sahip Ata Fahreddin Ali başlı başına bir araştırma konusudur. Çünkü Anadolu Selçuklu?nun son döneminde yaşamış olan bu zat bütün hayatını devletin devamiyetine adadığı gibi çevresini de hayır eserleri ile donatması ile meşhur olmuştur. Aynı zamanda Mevlana Hz. ile dünür olan bu zat, kızını Mevlana?nın ortanca oğlu Alaaddin Çelebi ile evlendirmiştir. Eserleri o kadar çoktur ki döneminin nice gezgin ve tarihçisi ondan sitayişle bahsetmektedir. Aksarayi onun için ?Kurduğu yönetim ve eserleri ile memleketin dört bir yanını huzur havası kapladı? derken, Evliya Çelebi, Seyahatname?sinde, Sahip Ata?nın Sivas?ta yaptırdığı Gök Medrese için, ?Timur bile gördükte hayretten parmağını ısırmıştır? demektedir. Eserlerinden bazıları Sivas Gökmedrese, Akşehir Taş Medrese, Konya İnce Minareli Medrese ve Kayseri Sahipiye Medresesi ve Konya Sahipata Külliyesi?dir.

<

?Üç kişi öldüğünde amel defteri kapanmaz, arkasından hayırlı bir ilim bırakan, hayırlı bir evlat bırakan ve insanlığın faydasına sadakayı cariye bırakan.?

-----------------

Talha Uğurluel


iren17
Başbakan Müsteşarı
22 Ekim 2009 16:03

teşekkürler bulue_Ocean

paylaşımın için katkıların için varlığın

bu arada Talha Uğurluer topkapı kutsal emanetleri de çok güzel anlatır

ve

Çanakkale Destanı diye bir kitabı vardır oldukça güzeldir okumaya değer tavsiye edebilirim


Blue_Ocean
Kapalı
22 Ekim 2009 16:07

Meram köprüsü

Rica ederim..Tavsiye için de teşekkürlerimi sunarım :))

Resim ilavelerini size bırakıyorum editörüm :))


iren17
Başbakan Müsteşarı
22 Ekim 2009 16:16

resimleri gece araştırıp yükleyeceğim şuan yeterli zamanım yok ama gece iyi bir araştırma yapmalıyım inş güzel bir çalışma olur


Blue_Ocean
Kapalı
22 Ekim 2009 16:20

Konyada lale zamanı çekilmiş harika resimler var.İnşallah onları da bulursunuz.2 hafta kadar lalelerle bezeniyor Konya.ve görülmeye değer :)


iren17
Başbakan Müsteşarı
22 Ekim 2009 16:29

ben çanakkalede yaşıyorum ve görevim gereğinde her hafta sonu şehitliğe giderim ve orada beni sonderece etkileyen 57 alay'ı (tamamı şehit olan alay) ziyaret ederken gözüm illa 57 alayın imamının mezar taşı yanında durur uzun uzun dua ederim

*

bu arada inş detaylı bir araştırma yaapmaaya çaalışıyorum hakkıyla anlatamamaktan korkarım hayırlısı ile başarırırm inş vermiş olduğunuz bilgiler ev ekatkılara benlerce teşekkürleri bir borç bilirim şehrimiz ve ülkemiz adına diyelim bu emeği ve çalışmayı

ince minare müzesi


leyal06
Şube Müdürü
27 Ekim 2009 11:34

iren sen Çanakkalede oturuyormuşsun gittiğin zaman bizim yerimizede ziyaret et.


iren17
Başbakan Müsteşarı
27 Ekim 2009 13:14

leyal zaten her hafta sonu oradayım ben :) ama öyle yerine ziyaret olmaz bence gelmeniz lazım


leyal06
Şube Müdürü
27 Ekim 2009 14:15

Tamam bende her hafta ziyaret ettiğini okuduğum için öyle söyledim.Ben bir defa ziyaret edebildim ama tekrar istiyorum bakarsın bende çanakkaleye atanırsam sık sık giderim


iren17
Başbakan Müsteşarı
27 Ekim 2009 14:35

sevgili leyal neden olmasın çokta güzel olur sende ozaman her hafta gezersin istediğin kadar hemde :) ama bütün bunlara neden konya başlığında konuştuk tesadüf olsa gerek aaslında konya'yada gidilmeli ülkemizin her köşesi ayrı güzellikle ayrı değerde hangine gitsen diğerinede gitmek istiyor insan


leyal06
Şube Müdürü
27 Ekim 2009 17:30

Bilmiyorum sen çanakkaleyi her hafta ziyaret ettiğini yazmışsın burda okudum ondandır.Bende doğma büyüme Ankaralıyım memleketim Konya.Ama Konyayı pek sevmiyorum.


iren17
Başbakan Müsteşarı
27 Ekim 2009 18:04

hım anladım benim de dedim Konyalıymış o yüzden Koyya'ya vefa borcum var seviyorum ben sonuç olarak toprağımız kanımız canımız var orda da vatanımızın kalbi atıyor


iren17
Başbakan Müsteşarı
28 Ekim 2009 12:23

Çeşm-i insâf gibi kâmile mizân olmaz

Kişi noksânın bilmek gibi irfân olmaz.

-Tâlîb-


Blue_Ocean
Kapalı
03 Kasım 2009 10:16

Toplam 98 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi