Ben de bu konudaki düşüncelerimi belirteyim. Mühendislik okudum ben de ancak sizin gibi mühendisliğin bir havası olduğunu falan düşünmüyordum. Büyüklerimden de bildiğim kadarıyla mühendisin havası çok eskilerde kalmış bir şeydi. Ben de bu bölümü okumaya başlarken bunların bilincindeydim. Okulumdaki çoğu kişi de bu bilinçteydi. Ancak şöyle bir şey var benim gözlemlediğim. Nispeten iyi sıralamalarla girilen okullardaki öğrenciler daha alçakgönüllü olurken, düşük sıralamalardaki mühendislikleri kazananlarda çok daha fazla bir ego oluyor. 30 Binden mühendisliğe giren kişinin arkadaşları tıp-diş-eczacılık veya daha iyi okullarda mühendislik kazandığından 30 binlik kişi bunun bilincinde oluyor. Ancak 70-80 bin ile giren kişilerin çevresi daha kötüyse ve "daha az havalı" bölümleri okuyan arkadaşları varsa kendini üstün görüp fazla beklentiye giriyor. Ancak şunu bir netleştirelim 70-80 bin iyi bir sıralama değil mühendislik için. Bizim zamanımızda 30 bin sıralama da iyi bir derece değildi. 2. yılına kalmanı ısrarla tavsiye ederdi rehberlik öğretmenlerimiz. O bölümü orta halli bir üniversitede okuyacağına daha iyileri için çabala ki mezun olduğunda diploman kalitenin fragmanı olsun derlerdi. Ama tabi ki bir rehberlikçi her öğrenciye farklı yol gösterecektir. O kişinin potansiyeli, psikolojik sağlamlığı, ailesinin maddi durumu 1 yıl daha kalmaya elverişli mi şartları uygun mu ona göre de yönlendirme yaparlar. Bilgisizliğinden yanlış yönlendiren elbette vardır ancak buradaki mezunların çoğu 2010 lu yıllardan sonra girmiştir bölüme. Yani internet yine var, 2005lerde bile aktif olarak kullanılıyordu ve birçok araştırmanızı yapabilirdiniz.
İyi ve orta halli üniversite mezunlarının çok büyük bir kısmı 3-4 yılda devletin verdiği parayı alabilecek duruma geliyor aslında. Piyasa o kadar kötü değil bence. Arkadaşlarımdan tek işsiz benim çünkü kpss derdine düşen nadir insanlardandım. Ama mühendisliğin bir nebze sekteye uğradığı doğru. 3-4 yıl çalışsan belki iyi yerlere geleceksin ama okulda kendini geliştirmediysen başlangıç için iyi bir yer bulmak da kolay değil. Kendini geliştirmek algı falan değil gerçek. Ben de yapmadım bunu ama bahanelerin arkasına saklanmaktansa eksiği kendimde görmeyi tercih ediyorum.
Ben bölümümü okumaya başlarken hep şu söylenirdi. Mühendis olacaksan büyük şehirde yaşayacaksın. Hatta biraz daha daraltıp İstanbul-Ankara denirdi. Bahsedilen küçük şehirlerdeki büyük fabrikalarda bile çalışmak istemem. Mühendislik yapacaksanız bir zahmet Adıyaman, Aksaray, Bayburt'ta çalışmayı düşünmeyin zaten.
Son olarak, bu söylediklerim sektörü çok kötü etkilenen inşaat için geçerli değildir elbet. 10 yıl önce bu kadar tahmin edilemezdi belki inşaattaki düşüş ama son 5-6 yıldır puanların yavaş yavaş düşmesi, son 2-3 yılda çakılması hakkında fikir verebilirdi. Şartlara göre yeniden değerlendirme gerekecek bu durumda da.
Ben de bu konudaki düşüncelerimi belirteyim. Mühendislik okudum ben de ancak sizin gibi mühendisliğin bir havası olduğunu falan düşünmüyordum. Büyüklerimden de bildiğim kadarıyla mühendisin havası çok eskilerde kalmış bir şeydi. Ben de bu bölümü okumaya başlarken bunların bilincindeydim. Okulumdaki çoğu kişi de bu bilinçteydi. Ancak şöyle bir şey var benim gözlemlediğim. Nispeten iyi sıralamalarla girilen okullardaki öğrenciler daha alçakgönüllü olurken, düşük sıralamalardaki mühendislikleri kazananlarda çok daha fazla bir ego oluyor. 30 Binden mühendisliğe giren kişinin arkadaşları tıp-diş-eczacılık veya daha iyi okullarda mühendislik kazandığından 30 binlik kişi bunun bilincinde oluyor. Ancak 70-80 bin ile giren kişilerin çevresi daha kötüyse ve "daha az havalı" bölümleri okuyan arkadaşları varsa kendini üstün görüp fazla beklentiye giriyor. Ancak şunu bir netleştirelim 70-80 bin iyi bir sıralama değil mühendislik için. Bizim zamanımızda 30 bin sıralama da iyi bir derece değildi. 2. yılına kalmanı ısrarla tavsiye ederdi rehberlik öğretmenlerimiz. O bölümü orta halli bir üniversitede okuyacağına daha iyileri için çabala ki mezun olduğunda diploman kalitenin fragmanı olsun derlerdi. Ama tabi ki bir rehberlikçi her öğrenciye farklı yol gösterecektir. O kişinin potansiyeli, psikolojik sağlamlığı, ailesinin maddi durumu 1 yıl daha kalmaya elverişli mi şartları uygun mu ona göre de yönlendirme yaparlar. Bilgisizliğinden yanlış yönlendiren elbette vardır ancak buradaki mezunların çoğu 2010 lu yıllardan sonra girmiştir bölüme. Yani internet yine var, 2005lerde bile aktif olarak kullanılıyordu ve birçok araştırmanızı yapabilirdiniz.
İyi ve orta halli üniversite mezunlarının çok büyük bir kısmı 3-4 yılda devletin verdiği parayı alabilecek duruma geliyor aslında. Piyasa o kadar kötü değil bence. Arkadaşlarımdan tek işsiz benim çünkü kpss derdine düşen nadir insanlardandım. Ama mühendisliğin bir nebze sekteye uğradığı doğru. 3-4 yıl çalışsan belki iyi yerlere geleceksin ama okulda kendini geliştirmediysen başlangıç için iyi bir yer bulmak da kolay değil. Kendini geliştirmek algı falan değil gerçek. Ben de yapmadım bunu ama bahanelerin arkasına saklanmaktansa eksiği kendimde görmeyi tercih ediyorum.
Ben bölümümü okumaya başlarken hep şu söylenirdi. Mühendis olacaksan büyük şehirde yaşayacaksın. Hatta biraz daha daraltıp İstanbul-Ankara denirdi. Bahsedilen küçük şehirlerdeki büyük fabrikalarda bile çalışmak istemem. Mühendislik yapacaksanız bir zahmet Adıyaman, Aksaray, Bayburt'ta çalışmayı düşünmeyin zaten.
Son olarak, bu söylediklerim sektörü çok kötü etkilenen inşaat için geçerli değildir elbet. 10 yıl önce bu kadar tahmin edilemezdi belki inşaattaki düşüş ama son 5-6 yıldır puanların yavaş yavaş düşmesi, son 2-3 yılda çakılması hakkında fikir verebilirdi. Şartlara göre yeniden değerlendirme gerekecek bu durumda da.