Editörler : Lanet
23 Eylül 2008 17:30

Masumiyet Müzesi, Orhan Pamuk

bir aşkın romanı


ecrin...
Kapalı
23 Eylül 2008 18:04

Ön yargıdan uzak,herhangi bir eleştiriyi okumadan romanı okuduğum için mutluyum.Enis Batur'du galiba yanlış hatırlamıyorsam.Bir kitabın Önsöz'ünde şöyle diyordu."Kitabın içeriğinden fazla bahsetmedim .Çünkü yazarla okuyucu arasına girmek istemedim." çok saygı duymuştum bu düşüncesine.Ve hoşuma gitmişti.Bu kitabı okuduğumda evet en doğru şey "yazar" ile "okuyucu" arasına girmemektir.Okunası bir kitap.


kadir1977
Kapalı
23 Eylül 2008 21:01

orhan pamukun dili biraz ağır geliyor insan biraz ön yargıyla yaklaşıyor ama mrek da etmiyor değilim


turuncubulut
Memur
23 Eylül 2008 21:49

orhan pamuk türkiye'de çoktan bir fetişe dönüştürüldü. sadece masumiyet müzesi ile değil, diğer yazdıklarıyla da anlaşılması güç, çok satan ama çok okun(a)mayan bir yazar olarak ilan edildi.

çoğu kişi orhan pamuk kitaplarını ilk elli sayfadan fazla okuyamadıklarını içtenlikle söylemiştir. oysa bu o kitapları benim gözümde daha değerli kılmıştır. çünkü pamuk'un çoğunluğa seslenme gibi bir arzusunun olduğunu sanmıyorum.

katıldığım taraf şu ki; pamuk'un ağır-ağdalı bir dili var. bu bana müthiş keyif veriyor.

son kitabı vesilesiyle çok şey yazıldı: porno roman olduğu bile söylendi. bazıları ramazanda bu kitabı okumanın orucu bozup bozmayacağını bile -şaka gibi- tartışadurdu.

en nihayetinde bir aşk romanı. (yetmez mi?)

ve melankoliyi, hüznü, gündelik hayatın sıradanlığını muhteşem bir dille anlatıyor pamuk. yetmez mi?

dört gözle yeni kitaplar yazmasını bekliyorum.


çeşm-i giryan
Müsteşar Yardımcısı
23 Eylül 2008 21:55

Henüz okumadım Masumiyet Müzesi isimli kitabını ama dili gerçekten çok boğuyor beni.Noktası bir türlü gelmeyen cümleler sabır derecemi zorluyor.Okuduğum kitaplarının da çoğu anlatım bozukluğu ile dolu.Hem de bariz hatalar.Bir kitabını alıp anlatım bozukluğu ile ilgili bir sürü soru hazırlanabilir :)


fuzüli3
Kapalı
24 Eylül 2008 09:59

orhan pamuk'un kitaplarını hiç almamıştım. sadece bir iki tanesini okudum o kadar. ceşmimin tavsiyesine uyacağım. sağolasın çeşmim.


turuncubulut
Memur
24 Eylül 2008 13:23

çeşminin tavsiyesini boşver. senin bakışın nedir? hangi kitaplarını okudun? neresine karşı çıkıyorsun? tam olarak yani...


ayseli_3
Aday Memur
26 Eylül 2008 10:12

Bu kitap çıktığında Orhan Pamuk'un olduğu için almak istememiştim.Ama daha sonra bir arkadaşımın tavsiyesiyle meraklandım ve aldım. Duyguları bu kadar güzel ifade eden, belkide birazda psikopatça olan bu aşkı okuduğumda bir bayan olarak çok etkilendim. Gerçekten bu duyguları hissedecek bir erkek varmıdır bilmiyorum ama bayanların büyük bir çoğunluğunun gerçekten duygularına bu derece sadık olabileceğine, yıllarca bekleyebileceğine inanıyorum. Çok güzel bir romandı. Herkese okumasını tavsiye ederim.


turuncubulut
Memur
26 Eylül 2008 14:03

herkes en çok yara aldığı yerden konuşur ya da orasını gizlemek ister. mesela ayseli de diyor ki bu psikopatça bekleyiş beni çok etkiledi ve erkeklerin böylesine büyülü bir bekleyişe kutsiyet atfetmelerini-atfedebileceklerini beklemiyorum ve anlayamıyorum.

tabi ki benzer bir cümleyi bir erkekten -kadınlar için- de duyabilirsiniz. bence sorun kadın ya da erkek değil. posmodern çaplarda durum şöyle özetlenebilir: "nerde eski sevdalar. ferhat dağ yerine kulağını deldirmiş. şirin'de feminist olmuş."

böyle sevmek attila ilhan şiirlerinde misal pia'da misal ben sana mecburum'da misal sisler bulvarında gördüğümüz bildiğimiz kaybetmenin muaazzam coşkusudur.

evet, pamuk bu aşkı muazzam bir dille anlatıyor. psikopatça bir aşk bu.

okuyun da aşkı tartışalım. mesela kemal!i, füsun'u... romanı bir bütün olarak inceleyelim isterseniz.

bekliyorum. öyle bir havada gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.(orhan veli)


*kamelya*
Kapalı
28 Eylül 2008 11:21

içimden bu romanı okumak gelmiyor..

28 Eylül 2008 11:58

Değerli ecrin... in dediği gibi tüm önyargılardan uzak aldım kitabı elime ve okumaya başladım. Şu an okumam devam etmekte. Ama şimdiden şunu söyleyebilirim ki dili hiç de ağır değil. "Ali topu at" basitliğinde bir dil beklentisi olmadan okursanız eğer kitabı akıcılığı olan, hazmı kolay bir kitap.


P.h.D
Yasaklı
28 Eylül 2008 15:50


omarkocar
Kapalı
28 Eylül 2008 16:06

Orhan Pamuk'un edebi başarısına diyecek bir şey yok. Gerçekten başarılı olmasa, Nobel'e aday gösterilmezdi. Bu bile onun edebi yönü hakkında yeterli bence. (Dikkat edin, aday gösterilmesi dedim, alması demedim. Bu konuda polemiklere girmek istemiorum.)

Son romanı ile ilgili olarak beni en çok rahatsız eden husus, gereğinden fazla reklama bulaşmış olmasıdır. Kitap çıkmadan önce, katılmadığı televizyon, röportaj vermediği kişi kalmadı neredeyse. Halbuki bence bunların hiçbirine gerek yoktu. Öyle ya da böyle Nobel'li bir yazar neticede. Bu yeterli bir reklamdır. Acemi ya da ilk defa romanı çıkacak biri gibi davranması açıkçası yakışmadı ona.

Kitaba gelince, okumayı çok istiyordum ama bu kadar reklamdan sonra bir antipati, bir önyargı oluştu bende. Sanki kitabına güvenmiyor da bu şekilde satışları artırmaya çalışıyor gibi geldi bana.

Hayatın içinde var olsa bile, cinselliğin edebi eserlerde yer almasından da hoşlanmıyorum. Üstelik de sanki bilinçli bir tercih gibi, bunun romanın bölümlerinden birine isim olması da rahatsız etti beni. Biraz da bu yüzden okumadım kitabı ve okumayı da düşünmüyorum açıkçası.


seliseli
Şube Müdürü
28 Eylül 2008 18:16

Orhan Pamuğun bu kitabı diğer kitaplarından çok farklı; post modernist akımın etkileri pek bu kitapta görünmüyor, özellikle Kara Kitap taki gibi zorlanmayacaksınız,kolaylıkla okuyabileceğiniz bir kitap..Bu kitabın sonunu görürsünüz, ön yargıyı bırakırsanız tabiii.

Kitapta bazı bölümlerde gereksiz tekrarlarla çok sıkıldım ama bazı yerlerde ise heyecan dorukta, merekla bekliyorsunuz ne olacak diye...


mikerinos
Daire Başkanı
28 Eylül 2008 20:00

kitabı aldım bir türlü okumaya fırsat bulamadım


denızkarası55
Aday Memur
28 Eylül 2008 21:43

kitap hakikaten tam bir aşk romanı.aşkı olabildiğince en saf haliyle anlatmış.Çoğu insana sıradan gelebilecek şeylerden nasıl keyif alınabilecegini farkettiriyor insana.Ama beni rahatsız eden şeylerden biri cümlelerdeki anlatım bozuklukları ve zamansal kargaşalar....büfede ayran ve hamburger içmiştik..gibi.bahsedilen evde 8sene geçiriliyor ki bu hikayeye kahramanımız 30yaşında başlıyor ama bu 8sene sonunda bir bakıyorsun 35ine yaklaşmakta olan bir adam..ayrıcada nobel ödüllü bir yazarın kendi kitabını bu kadar pazarlıyor olması doğru değil bence..


*kamelya*
Kapalı
28 Eylül 2008 21:56

Kara Kitap çok başarılıydı.

Gerçi Orhan Pamuk kendi kimlik bunalımını bütün kitaplarında çok çok iyi yansıtmıştır,

sonradan bütün kitapları aynı gelebiliyor insana.Çok yoğun bir kimlik bunalımından başka bir şey bulamadım son kitaplarda da..

Bu son kitabı okumak içimden gelmiyor..

Bilmiyorum belki ilerde merak eder okur muyum acaba?

28 Eylül 2008 22:17

Kimlik bunalımı tanımlamasını biraz açabilir misiniz? Kitabı almaya tam karar veremedim de.


*kamelya*
Kapalı
28 Eylül 2008 23:11

Bu kitabı bilmiyorum, eski tarzında mıdır

yoksa yeni bir tarz mıdır..

Romanlarında hep bir kimlik arayışı vardır Orhan Pamuk'un..

Ben kimin.. Ben O muyum.. Be o isem , o kim..

Kendi olamamış kendini başkasında arayan kişiler..

Kitaplarının özü bu.Kitabı aşk ve siyasetle ,tarihle ve kültürle süsler..Fakat kimlik arayışı ve bunalımı daha çok öne çıkıyor sanki..

Orhan Pamuk'un kendi kişiliğini yansıttığını düşünüyorum.

28 Eylül 2008 23:33

Zaten bu bunalımlar değil midir insanı konuşmaya iten, yazmaya zorlayan? İnsan kendini anlatabilmek için konuşmayı ve yazmayı öğrenmedi mi?

Arayıştır edebiyatın temel felsefesi, sorgulamaktır aynı zamanda. Kimliğini sayısız kez kaybedip her defasında yeni bir gerçeğe bürünebilmektir icabında. Duvarları belli, sınırları başkalarınca çizilmiş durgun bir beyne sığamamaktır. Rağbet görene kayıtsız şartsız alkış tutmak değildir kesinlikle. Ezberlenmiş beğenileri irdelemektir hiç korkmadan. Ama asla önyargı engeline takılmamaktır.


çeşm-i giryan
Müsteşar Yardımcısı
28 Eylül 2008 23:49

YANKI YAZGAN, 1 EYLÜL, AKŞAM

Orhan Pamuk'un son kitabını, sahiden de (yazarın niyetine yakın biçimde) bir müzedeki daimi serginin küratörünün sergilenen her bir nesnenin tek tek önünde durup anlattıklarını dinlermişim gibi okuyorum.. 'Küratör-romancı' Orhan Pamuk'un savruk yazım tarzını (ve o tarzdaki pürüzlü anlatımı) seven benim gibi okurlar için keyif sürme zamanı.

EMRE AKÖZ, 2 EYLÜL, SABAH

'Gerçek' ile 'kurgu'yu iç içe geçiren, hakikaten müthiş bir fikir bu; ben hayran kaldım. Bizim komutanların hiç hoşlanmadığı 'postmodernizm' sayesinde işte böyle yaratıcı işler yapılabiliyor. (...) Böylesine çarpıcı bir fikir bulup 10 yıl boyunca sabırla onu uygulayan kaç yazar tanıyorsunuz?

NAZLI ILICAK, 2 EYLÜL, SABAH

Acaba sıradan bir aşk romanından farkı olacak mıydı? İlk merakım buydu. Zihnimi kurcalayan bir başka soru da, diğer kitapları kadar okunması zor bir eser mi söz konusuydu? Daha ilk sayfalarda, bu iki sorunun cevabını buldum. Pamuk, aşk romanının, -Tayyip Erdoğan'ın tabiriyle-hem de 'daniskasını' yazmıştı. Öylesine akıcı bir üslubu vardı ki, elinize aldınız mı, bir türlü bırakamıyordunuz. Hatta kızım Aslı ile büyük sorun yaşadık. Bir o alıyor okuyor; elinden ben kapıyorum, kaldığım yerden devam ediyorum.

NECATİ DOĞRU, 5 EYLÜL, VATAN

Porno ağırlıklı olduğu anlaşılan yeni 500 sayfalık romanı için izin vermiyor ki 'bu iyi bir edebiyat ürünü müdür, yoksa zengin erkek-fakir kız konularını milyon defa işlemiş Yeşilçam filmlerinin çok kötü bir edebiyat salçalı kopyası mıdır' okuyan karar versin. Okuru aptal yapıyor. (...) Gerçek bir edebiyat adamına yakışan bu tavrı göstermek yerine, satışı artırmak için 'romanın kahramanı Cihangirli fakirlemiş kızın küpesini, kolyesini, reçel yapmak için kullandığı ayva rendesini, hela taşının sifon zincirini' topladığını, bunlardan bir müze kuracağını ve kitabı satın alanların bu müzeye ilk girişinin bedava olacağını anlatıyor. 10 yıldır küpe topluyormuş. Fakat ortada müze yok. SPK'nın harekete geçmesi gerekir. Orhan Pamuk'un kurulmamış bir müzenin giriş biletini kitabın içinde bir lotarya olarak sunması, halktan para toplama kanununa girer. Savcıların harekete geçmesi gerekir.

SELAHATTİN DUMAN, 6 EYLÜL, VATAN

Necati Doğru, kitabı okumadan yargılayan, 'amanın bayıldık' hükmünü de okumadan veren medyanın bu marifeti üzerine öfkelenmekte haklıdır... Orhan Pamuk'a edebiyat dalında değil de pazarlama dalında Nobel verildiğini söyleyecek kadar öfkelenmişse bunu da anlamak lazım...

PAKİZE BARIŞTA, 7 EYLÜL, TARAF

Orhan Pamuk'un yeni romanı Masumiyet Müzesi'nde, bir duygunun mu, yoksa bir durumun mu üzerine gereğinden fazla gidiliyor diye düşünüyor insan. (...) Bir de gerçek hayata da taşınan müze meselesi var; herkes hoşlandı sanırım bu fikirden ama benim kalbimde hiçbir sıcaklık doğamıyor o hususa karşı. Romandan, gerçek hayata taşınan bir ısrar gibi geliyor bana. İnsan bir romanı okuyup bitirdiğinde, onunla ilişkisi sona erer, artık okurun geçmişinin bir parçasıdır o. Neden hayali bir kahramanın, sağdan soldan derlenmiş hayal mahsulü objelerini gidip görmek istesin ki okur? Bu bir iletişim stratejisi olabilir ama, pek de dahiyane bulmuyorum doğrusu.

Toplam 104 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi