Editörler : F16 Gökçen
21 Eylül 2008 15:31

Yaşarken unutulanlar, sanatın gerçek emektarları

Yaşarken Unutulanlar, SANATın Gerçek EMEKTARLARI

Belki pek çok örneği vardır. Onlarcası hatta yüzlercesi.

Hızla akıp giden hayatın ve hızla değişen sanal gündemlerin ve özellikle medyanın gösterişe-görkeme dayalı yayınlarının arasında pek çok gerçekliğin farkında olmadan yaşayıp gidiyoruz.

Hergün mantar gibi türeyen sahte STARların göz kamaştırıcı yalancı ışığında biz onları ya unuttuk, yada ne yazık ki görmezden geldik.

Kimden mi bahsediyorum?

Evet Onlardan;

ONLAR; Sanatın Emektarları, Yaşarken Unutulan GERÇEK SANATÇILAR


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
21 Eylül 2008 15:34

KIYIDA KÖŞEDE KALIP, HAK ETTİĞİ DEĞERİ BULAMAYAN GERÇEK SANATÇILARDAN BİRİ;

HASAN GENCER

Başta ?İstanbul Sokakları? şarkısı olmak üzere, pek çok şarkının asıl bestecisi olan keman üstadı HASAN GENCER, bestelediği yüzlerce şarkısı olmasına rağmen, ne yazık ki şimdiler İstanbul?da yoksulluk içerisinde yaşıyor.

Bestelediği şarkıları tıpkı NEŞET ERTAŞ?ın türküleri gibi hep başkaları tarafından yağmalanmış ve asıl bestecisinin adı bile geçmeden başkalarınca sahiplenilmiş.

Daha bugün izlediğim belgeselde tanıdım onu. Kemanı öyle bir çalıyor ki, adeta bütünleşmiş çalgıyla vücudunun bir uzvu gibi olmuş. Ve sanki kemana parmaklarıyla değil de yüreğiyle dokunuyor. İçim sızladı. Böyle güzel insanlar bunca üretime rağmen halen , kıyıda köşede ve yoksulluk içinde yaşıyor. Oysa onun eserlerini okuyup meşhur olanlar şimdilerde lüks semtlerde rahat hayat sürüyorlar. Doğru HASAN GENCER?in gösterecek bir şeyleri sergileyecek teşhir edecek baldır bacağı yok. Kemana içtenlikle dokunan yüreği var ama o da bu düzende para etmiyor.

Örneğin pek çok ses sanatçısı tarafından okunan ve çok sevilerek dinlenen . İSTANBUL SOKAKLARI? nı kemanıyla bestelemiş o. 1968 yılında Selahattin Sarıkaya nın yapım şirketi tarafından plak çıkartıldığı için bu şarkıyı o sahiplenmiş, besteci diye kendi adını yazdırmış. Oysa asıl bestecisi o şarkıyı halen kemanıyla çalıyor. Tıpkı ilk günki gibi. Plağın orjinalini dün görmek mümkün oldu. 1947 doğumlu keman ustası HASAN GENCER daha nice eserin bestecisidir.

Youtobe sitesine girebiliyorsanız eğer, HASAN GENCER yazın elinde kemanıyla ve gülümseyen yüzüyle göreceksiniz onu.


İlina*
Kapalı
21 Eylül 2008 15:45

Yine her zaman ki gibi değerli ve nitelikli bir başlık...İlginçtir ki bugün üzerine düşündüğüm bir konuydu...

Doğru dürüst izlemesem de televizyonu açtığımda sayıları gittikçe çoğalan, kendine kolayca "sanatçı" diyebilen ne olduğu belli olmayan, sadece boy bosları ve yüz güzellikleri sayesinde şöhret olan ve kendine sözde "sanatçı" yakıştırması yapan insanlarla karşılaşıyoruz...

Toplumun gerçek sanatçıları arka plana itilmiş,yaratıcı ve üretken sanatçılarımız ne yazık ki bugün "gençlik" tarafından bile bilinmemekte ve tanınmamaktadır...

Bu ülkenin gerçek sanatçı emektarları var..Medyanın arka plana ittiği,sahici sanat yapıtları var...

Gerçek sanatçısına sahip çıkmayan, bir toplum,bir ülke nasıl bir gençlik yetiştirir?

Böyle bir ülke hangi değerleri yaratır?Hangi değerlerle ilerlemeyi hesaba katabilir?

Nasıl bir "kültür" gelişebilir acaba?Varın siz düşünün?


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
21 Eylül 2008 16:35

Yaşarken Unutulan Sanatçılar;

Gerçek Bir TİYATRO USTASI-SAHNE EMEKÇİSİ

ÜSTÜN ASUTAY

Sahne?de tam 47 yıl ayakta kalmak. Kalabilmek?

Değerli tiyatro sanatçımız ÜSTÜN ASUTAY 47 yıl önce ? İKİ KALAS BİR HEVES ? adlı bir oyunla tiyatroyla seyircisine MERHABA demiş.

Gencecik yaşta, birkaç arkadaşı ile sahne sanatına başlayan usta sanatçı ÜSTÜN ASUTAY, (MERHABA?) dediği o sahneden 47 yıldır hiç inmemiş. Sahne zevkini ?Yaşamın gerçek mutluluğu? sayıyor. İki yıl önce kaybettiği eşinin sevgisini yüreğinin derinliklerinde taşıyan Üstün ASUTAY, yaşamını ve tiyatroyu özleştirmiş adeta? Farkında bile olmadığımız farklı yürek, bir avuç insanın hemi de kıdemlilerinden birini, Türk Tiyatrosu?nun en kıdemli emekcisi ama buün ne yazık ki unutulmuş bir GERÇEK SANATÇI.


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
21 Eylül 2008 17:31

Bir saz, söz ve ses ustası:

NEŞET ERTAŞ

Neşet ERTAŞ türkü demek; binlerce yıldır söyleyen ve söylenecek olan?

Neşet ERTAŞ bağlama demek; binlerce yıldır çalınan ve çalınacak olan?

Kırk yıldır ismi türkü ve bağlama ile özdeşleşmiş Neşet ERTAŞ?ın yoksulluk, gurbet ve ayrılıklarla dolu hayat hikayesi 1938?de Kırtıllar Köyünde baŞlar. Anası Keskin?in Hacelobası köyünden Döne, babası Yağmurlu Büyükoba?dan Muharrem ERTAŞ?

Baba MUHAREM ERTAŞ, orta Anadolu Türkmen /Abdal Müziği geleneğinin bilinen en güçlü temsilcilerinden biri ve gelmiş geçmiş en büyük bozlak ustası.

KALKTI GÖÇ EYLEDİ AVŞAR ELLERİ türküsünü onun sesinden ve sazından kendi albümlerine koyan GRUP YORUM, ustayı birkez daha geniş dinleyici kitlesiyle tanıştırmıştı.

Yağmurlu Büyükoba, Hacelobası, Kırtıllar, İkibikli, Tezrek, Barak,Kırıksoku, Keskin, Kırıkkale, Yerköy ve Çiçekdağı?Buralar, asırlar Öncesinin gezginci ozanlık geleneğini sürdürürcesine köy köy gezen Baba Ertaş?ın çocukluk ve ilk gençlik yılları, başta Kırşehir Ve Yozgat?a ait Bu köyler olmak üzere çevre il ve ilçelerde babası ile düğün çalarak geçer.

Hayatının anlattığı bir şiirinde şöyle der:

Dizinde sızıydı anamın derdi

Tokacı saz yaptı elime verdi

Yeni bitirmiştim üç ile dördü

Baban gibi sazcı oldun dediler

Derken bir gün elinde sazı, cebinde iki buçuk lirayla ver elini Ankara diyerek Kırşehir?den ayrılır. Ankara, İstanbul, kısa bir süre için tekrar Kırşehir ve nihayet hiç bitmeyecek bir gurbet hayatına başlamak üzere tekrar Ankara?Gazinolar, pavyonlar, eğlence yerleri, düğünler ve konserler?Ve turneler; Anadolu turneleri? Sarısözen?in tabiri ile ?Kırşehirli mahalli sanatçısı? Neşet Ertaş, 1960?ların sonlarına doğru artık yurdun dört bir tarafında zevkle dinlenen ve herkesin sevdiği bir sanatçı olmuştur.

O?nun türküleri ortanadolu bozkırlarının bin yıllık hüznünü anlatır. Lisan-1 hal ile. İşte bunun için ?türkü? denince O?nun o gür, parlak ve bir o Kadar da içli ve duygulu sesiyle söylediği yürek burkan ezgiler gelir aklımıza. Bağlama denince?de O?nun elinde adeta sihirli bir alet haline gelen bin yıllık sazımız akla gelir hemen.

1976 yılında geçirdi ani bir rahatsızlığın tedavisi için Almanya?ya gider ve iyileştikten sonra sanatçı olarak oturma izni alıp orada kalır. Yirmi üç yıldır ? Alaman gurbetinde?, ülkesine insanlarına duyduğu aşkla

çalıp söylememektedir.

Bir sanatçıyı tanımanın en iyi yolu, hele de bu Neşet Ertaş gibi Türküler de hep kendini anlatan, kendi ruh ve gönül macerasını saza, söze döken bir usta ise, en güzeli sanatçının kendisini dinlemek.

Neşet Ertaş, sazı türkü?ye; türkü?yü saza o kadar yakıştırır ve yakınlaştırır ve yakınlaştırır ki, dinleyenlere derin iç çekmek ya da göğüs geçirmek kalır?

Tüm bu güzel ve üretkenliğine rağmen ne yazık ki NEŞET ERTAŞ'da peç çok eserini, kendine sanatçı diyen pekçok sahtekara kaptırmıştır. Mülayim ve barışçıl bir insan olmasını fırsat bilen bu sahtekarlar, onun iyi niyetini suistimal ederek pek çok türküsünü-bestesini kendi üstlerine keydettirmiş sahiplenmişlerdir. Bundan dolayı çokca mağdur olmuştur ekonomik açıdan.

NEŞET ERTAŞ da diğer GERÇEK SANATÇILAR gibi bu ülkede hak ettiği değeri yeterince bulamamıştır.

Elebette ki sevenleri onu çok sevmektedir. Türkülerin duygusunu yüreğinde hissedenler NEŞET ERTAŞ'ı bağrına basmıştır.


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
21 Eylül 2008 17:55

Baba MUHAREM ERTAŞ, orta Anadolu Türkmen /Abdal Müziği geleneğinin bilinen en güçlü temsilcilerinden biri ve gelmiş geçmiş en büyük bozlak ustası. Oğluna daha küçük yaşlarda ilham kaynağı ve örnek olmuştur. Ondan öğrenmiştir NEŞET saz çalmayı, tezeneye dokunmayı.

İŞTE BABA MUHARREM ERTAŞ'IN HALK MÜZİĞİNE ARMAĞAN ETTİĞİ TÜRKÜLER;

TÜRKÜ ADI- KAYNAK & MAHLAS - YÖRE

Ahu Gözlerini Sevdiğim Dilber

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Aradım Derdime Çare Mi Buldum

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Aşağıdan Kalktı Bir Akça Geyik

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Bad-ı Saba Bir Mevlayı Seversen

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Başımda Altın Tacım

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Bilmem Böyle Neden Soldun

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Biter Kırşehir'in Gülleri Biter 6

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Bu Yıl Bu Dağların Karı Erimez 4

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Dağı Boran Olanın

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Dane Dane Benleri Var Yüzünde

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Deniz Dalgasız Olmaz

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Dinek Dağı 1

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Evlerinin Önü Marul

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Gine Telli Turnam Yarelenmişsin

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Gökyüzünde Uçan Bölük Durnalar

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Gönül Ne Gezersin 3

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Günahım Çoktur Gözüm Dolar

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Gurbet Ellerinde Alma Canımı

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Güzel İzmir Duman Gitmez Başında

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Hele Bakın Şu Feleğin İşine

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Kalktı Göç Eyledi Avşar Elleri

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Karanfil Suyu Neyler

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Karşıdan Karşıya Elmalı Bağlar

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Muharrem Ertaş Ve Neşet Ertaş 1

Muharrem Ertaş

-

Muharrem Ertaş Ve Neşet Ertaş 3

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Necip İle Elif'in Türküsü 2

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Neden Garip Garip Ağlarsın Bülbül

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Neyneyim Yalan Dünya Malı

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Sebep 1

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Şu Dağlar Ulu Dağlar (Leylam)

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Şu Yalan Dünyadan Usandım

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Tor Şahin Misali Eğdirip Bakma

Muharrem Ertaş

Kırşehir

Yağmur Yağdı Bulandı Hava

Muharrem Ertaş

Kırşehir

İŞTE BU DA OĞUL NEŞET ERTAŞ'IN TÜRKÜLERİ:

Türkü Adı

Kaynak & Mahlas

Yöre

Açma Zülüflerin Yellere Karşı

Neşet Ertaş

Kırşehir

Ağla Sazım Ağlanacak Zamandır

Neşet Ertaş

-

Ah Yalan Dünya

Neşet Ertaş

Kırşehir

Ahirim Sensin

Neşet Ertaş

Kırşehir

Ak Elleri Sala Sala Gelen Yar 3

Neşet Ertaş

Kırşehir

Al Yanak Allanıyor

Neşet Ertaş

Kırşehir

Aman Dünya Ne Dar İmiş

Neşet Ertaş

Kırşehir

Anladım Evelden Böyledir Takdir

Neşet Ertaş

Kırşehir

Aşk Ataşı Düştü Garip Gönlüme

Neşet Ertaş

Kırşehir

Aşkın Beni Del'eyledi

Neşet Ertaş

Kırşehir

Aslanım Eller 1

Neşet Ertaş

Kırşehir

Ay Dost Deyince Yeri Göğü İnleten

Neşet Ertaş

Kırşehir

Ayva Turunç Narım Var

Neşet Ertaş

Kırşehir

Az Mı Çektim

Neşet Ertaş

Kırşehir

Bağışla Sevdiğim Hakkı Seversen

Neşet Ertaş

Kırşehir

Baharı Görmedim

Neşet Ertaş

Kırşehir

Bahçada Gül Ağacı

Neşet Ertaş

Kırşehir

Bahçadan Aşıyor Ayvanın Dalı

Neşet Ertaş

Kırşehir

Başım Alıp Çıksam Bir Yüce Dağa

Neşet Ertaş

Kırşehir

Ben Miyim Dünyada Bir Bahtı Kara

Neşet Ertaş

Kırşehir

Bir Anadan Bu Dünyaya Gelince

Neşet Ertaş

Kırşehir

Bir Güzel Kız Gördüm

Neşet Ertaş

Kırşehir

Biter Kırşehir'in Gülleri Biter 9

Neşet Ertaş

Kırşehir

Böyle Olur Mu

Neşet Ertaş

Kırşehir

Bütün Ahbaplar Ansın Adını

Neşet Ertaş

Kırşehir

Canana Doyulur Mu

Neşet Ertaş

Kırşehir

Ceylan (Sensin Bu Dağların Meralı)

Neşet Ertaş

Kırşehir

Çiçekdağı Derler (Oyun Havası) 1

Neşet Ertaş

Kırşehir

Çiçekdağı Derler (Oyun Havası) 2

Neşet Ertaş

Kırşehir

Çiçekler İçinde Menevşe Baştır 2

Neşet Ertaş

Kırşehir

Çoban Kavalını Dertli Çalıyo

Neşet Ertaş

Kırşehir

Dağlar Başı Karlı Olur

Neşet Ertaş

Kırşehir

Dağlar Dağladı Beni

Neşet Ertaş

Kırşehir

Deli Boran (Bozlak)

Neşet Ertaş

Kırşehir

Dinek Dağı 2

Neşet Ertaş

Kırşehir

Dinle Sana Bir Sözüm Var

Neşet Ertaş

Kırşehir

Dr. Mehmet Ali Altın

Neşet Ertaş

Kırşehir

Dünya (Yürü Durma Yürü)

Neşet Ertaş

Kırşehir

Erken Düşer Şeker Dağın Gırcısı

Neşet Ertaş

Orta Anadolu

Evvelim Sen Oldun

Neşet Ertaş

-

Garibin Dünyada Yüzü Gülemez

Neşet Ertaş

-

Gel Sevelim

Neşet Ertaş

Kırşehir

Gel Yanıma

Neşet Ertaş

Kırşehir

Gine Haber Gelmiş Dostun Elinden

Neşet Ertaş

Kırşehir

Göç Eyleyip Dağlarda Yaylanmaz

Neşet Ertaş

Kırşehir

Gönlüm Ataşlara Yandı Gidiyor 1

Neşet Ertaş

Kırşehir

Gönül Dağı

Neşet Ertaş

Kırşehir

Gönül Yari Bulmayınca

Neşet Ertaş

-

Gör Ki Felek Bize Neler Eyledi

Neşet Ertaş

Kırşehir

Gülüşün Gülden Güzel

Neşet Ertaş

Kırşehir

Güzele Bakması Sevaptır

Neşet Ertaş

Kırşehir

Halil İbrahim'in Ağıdı

Neşet Ertaş

Kırşehir

Halime Gız Çay Aşağı Gidiyor

Neşet Ertaş

Kırşehir

Halimenin Aşıkları

Neşet Ertaş

Kırşehir

Hapishanelere Attım Postumu

Neşet Ertaş

Kırşehir

Hapishanelere Güneş Doğmuyor

Neşet Ertaş

Kırşehir

Hata Benim Günah Benim

Neşet Ertaş

Kırşehir

İki Büyük Nimetim Var

Neşet Ertaş

Kırşehir

İkilik Noktası Çıksın Aradan

Neşet Ertaş

Kırşehir

İnsan (Gözleri Kör Değil)

Neşet Ertaş

-

Irızgım Çok Deyip Mala Güvenme

Neşet Ertaş

Kırşehir

Kahveyi Kavuranlar

Neşet Ertaş

Yare Gidem

Neşet Ertaş

Kırşehir

Yazımı Kışa Çevirdin (Leyla) 1

Neşet Ertaş

Kırşehir

Yine Bir Hal Oldu

Neşet Ertaş

Kırşehir

Yolcu (Bir Anadan)

Neşet Ertaş

Kırşehir

Yörü Bre Yalan Dünya

Neşet Ertaş

Kırşehir

Zamana Uymasını Bil

Neşet Ertaş

Kırşehir

Zorumuş Meğer

Neşet Ertaş

Kırşehir

Zülüf Dökülmüş Yüze

Neşet Ertaş

Kırşehir

-

Kale Kaleye Bakar (Sürmeli)

Neşet Ertaş

Kırşehir

Kalkın Semaha Dönelim

Neşet Ertaş

-

Kalktı Kısmet Bu Ellerde

Neşet Ertaş

Kırşehir

Kar Mı Yağmış Yüce Dağlar Başına

Neşet Ertaş

Kırşehir

Kar Yağar Kar Üstüne

Neşet Ertaş

Kırşehir

Karanfil Ekeceğim

Neşet Ertaş

Kırşehir

Karga Olan Gül Kıymeti Bilemez

Neşet Ertaş

Kırşehir

Karlı Dağlar Geçit Vermez

Neşet Ertaş

Kırşehir

Kaşların Karasına

Neşet Ertaş

Kırşehir

Kendim Ettim Kendim Buldum

Neşet Ertaş

-

Kesik Çayır Biçilir Mi

Neşet Ertaş

Kırşehir

Kibar Kızın Saçları Sallanıyor

Neşet Ertaş

Kırşehir

Kıbrıs Barış Harekatına

Neşet Ertaş

Kırşehir

Kına Mı Yaktın Eline (Emine)

Neşet Ertaş

Kırşehir

Kızılırmak Can İncitme

Neşet Ertaş

Kaman

Köprüden Geçti Gelin

Neşet Ertaş

Kırşehir

Kova Kova İndirdiler Yazıya 1

Neşet Ertaş

Kırşehir

Kurusa Fidanım Güllerim Solsa

Neşet Ertaş

Kırşehir

Küstürdüm Gönülü Güldüremedim

Neşet Ertaş

Kırşehir

Mecnun Gibi Dolaşıyom Çöllerde

Neşet Ertaş

Kırşehir

Mevlana (Yok Değilsin)

Neşet Ertaş

Kırşehir

Muharrem Ertaş Ve Neşet Ertaş 2

Neşet Ertaş

-

Mutlu Olsun

Neşet Ertaş

Kırşehir

Nar Tanesi (Sevda Olmasaydı)

Neşet Ertaş

Kırşehir

Naz Eyleme (Gurban Olduğum)

Neşet Ertaş

Kırşehir

Ne Dersin (Gönül Arzediyor) 1

Neşet Ertaş

-

Ne Güzel Yaratmış

Neşet Ertaş

Kırşehir

Ne Olur Sevdiğim (Gel)

Neşet Ertaş

Kırşehir

Ne Söyleyeyim

Neşet Ertaş

Kırşehir

Ne Yaşamış Ne Yaşar

Neşet Ertaş

Kırşehir

Nedir Bu Başımda Bu Sevda Nedir

Neşet Ertaş

Kırşehir

Nerde Ne Arıyon

Neşet Ertaş

Kırşehir

Neredesin Sen

Neşet Ertaş

Kırşehir

Neyledin Dünya (Aydos)

Neşet Ertaş

Kırşehir

Niye Çattın Kaşlarını

Neşet Ertaş

Kırşehir

N'olur Gelin N'olur

Neşet Ertaş

Orta Anadolu

O Sen Misin O Sen Misin

Neşet Ertaş

Kırşehir

O Şirin Sözlerine

Neşet Ertaş

Kırşehir

Şad Olup Gülmedim Eller İçinde

Neşet Ertaş

Kırşehir

Sanki Sam Yelisin Estin Bağıma

Neşet Ertaş

Kırşehir

Seher Vakti Çaldım Yarin Kapısını 2

Neşet Ertaş

Kırşehir

Seher Yeli Her Yellerin Başısın

Neşet Ertaş

Kırşehir

Sevda Gitmiyor (Leyla Leyla)

Neşet Ertaş

-

Sevdayı Çekip De Gönülü Bilen

Neşet Ertaş

Kırşehir

Sevdiğim (Bir Nazar Eyledim)

Neşet Ertaş

-

Sevgi Mengisi

Neşet Ertaş

Kırşehir

Sevgidir Sevgi

Neşet Ertaş

Kırşehir

Şirin Kırşehir

Neşet Ertaş

Kırşehir

Şu Fani Dünyaya Geldim Gidiyom

Neşet Ertaş

Kırşehir

Su Gelir Millendirir

Neşet Ertaş

Kırşehir

Suda Balık Oynuyor

Neşet Ertaş

Kırşehir

Tatlı Dile Güler Yüze (Doyulur Mu)

Neşet Ertaş

Kırşehir

Toklumenli Zeynep Gelinin Ağıdı 2

Neşet Ertaş

Kırşehir

Vay Vay Dünya

Neşet Ertaş

Kırşehir

Yanarım Senin Aşkına

Neşet Ertaş

Kırşehir

Yandı Bağrım

Neşet Ertaş

Kırşehir

Yanıyorum Yanıyorum

Neşet Ertaş

Kırşehir

Yardan Ayrı Düşeli

Neşet Ertaş

Kırşehir


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
21 Eylül 2008 18:18

GERÇEK SES SANATÇILARI; SİNEMANIN DUBLAJCILARI

Sinemada dublaj sanatı:

Yıldızların parlamasını sağlayan ve sesleriyle ilham olduğu filmleri izlenir kılan dublaj sanatçıları şimdilerde haklı olarak vefasızlıktan yakınıyor. Ortalıkta çöplüğe atılacak o kadar çok bet sesli şarkıcı ve sunucu mevcut ki o seslerin yanında dublaj sanatçılarının mükemmel seslerini duyma olasılığımız haliyle azalıyor.

SEYİD ÇOLAK

Yıllarca Türk filmlerinde nayır, n"olamaz söylemleri dikkatimizi çekmiştir. Ya da Al Pacino nasıl bu kadar güzel Türkçe konuşabiliyor? diye düşünmüşüzdür. Tabi ki her şeyin farkındayız. Hollywood yıldızlarının sesine ses katan, Türk yıldızlarını daha sevimli ve karizmatik kılan bu sesler, filmlerde gizli kahramanların varlığının bir kanıtı. O sanatçıları hiç gözler önünde görmemişizdir. Belki de, işin büyüsü bozulmasın diye, ya da ilgisizlikten. Ama bir gerçek varki üstlendikleri işi mükemmel yapıyorlar. Kimlerden bahsettiğimiz aşikar. Sinema filmlerinin dublaj sanatçıları. Sesleri karizmatik, güzel ve hoş sanatçılar onlar. Hep geri plandalar, sadece seslerinin varlığı onlara sanatçı kimliğini kazandırıyor. Kimisi dublaj sanatı haricinde tiyatroda, TV dizlerinde ve sinema filmlerinde de boy gösterirken, bir çoğu yaşamına hep dublaj sanatçısı olarak devam ediyor.

Çocukluğumda yabancı sinema yıldızlarının Türkçe bildiğini düşünmeme vesile olan bu sanatçılara ilgi duymuş, işin aslını öğrendiğimde gizemli seslerin sahiplerine merak salmıştım. Kim bu sinemanın görünmeyen gerçek kahramanları?

1929 yılında Türk sinemasının o yıllardaki tek yönetmeni olan Muhsin Ertuğrul, senaryosunu yabancı bir filmden aldığı "Kaçakçılar" filmini çekmeye çalışıyordu. Ancak film ekibi Bursa yolunda kaza yapınca filmin çekimleri de istemedende olsa ertelendi. Bu elim kazada oyunculardan biri ölmüştü. Zorluklar içinde çekilen film üç yılda tamamlanabilmişti. Bu filmin dublajı Paris"teki Tobis-Klang film stüdyolarında yapılmış ve sinemalarda gösterime giren ilk sesli Türk filmi unvanını kazanmıştı. Türk sinemasında bir ilki daha gerçekleştiren Muhsin Ertuğrul"un "Bir Millet Uyanıyor" filmi Nişantaşı"nda bir stüdyoda seslendirilerek Türk sinemasının Türkiye"de seslendirilen ilk filmi olmuştu. Yıllar yılları kovaladı ve Türk sinemasının mihenk taşı olan Muhsin Ertuğrul"un temelini attığı bu sanat akımı Türkiye"de inanılmaz derecede rağbet gördü. Çetrefilli bir yol çizen Türk sineması kimi zaman saçma-sapan düşüncelerin sektesine uğrasa da çağımıza gelindiğinde aslında düzen için gerekli (tabi doğru kullanıldığında) bir sanat ve propaganda aracı oldu. Türk sineması geliştikçe dublaj sanatı da gelişimini aynı yönde ilerletti. İlk dublaj sanatçılarından biri olan kendine özgü sesi ve vurgulamalarıyla Laurel-Hardy"e sesiyle hayat veren Ferdi Tayfur"du. Ferdi Tayfur, zamanla ses tellerinde çıkan bir hastalıkla sanatına ara vermek zorunda kalacak sahnelere çıkıp meddahlık yapacaktı.

Türk seyircisinin yıllarca dilinden düşüremediği film müziğiyle ünlü "Avare" filmi akılda kaldıysa bunu o zamanın dublaj sanatçılarına borçludur. Ferdi Tayfur"un kız kardeşi Adile Cimcoz ve beraberindeki ekip Saniye Ün, Aliye Rona(Türk filmlerinde oynadığı anne karakterleriyle meşhurdu) ve Reşit Gürzap bu filmin unutulmaz kılınmasını sağlayan seslerdir. Zaman ilerlediğinde ise dublaj sanatçıları sadece yabancı oyuncuların değil yerli oyuncularında seslerine ilham oldu. Bir dönemin en "Kral" aktörü Ayhan Işık"ı karizmatik yapan ses Hayri Esen"di. Zamanın jönleri Cüneyt Arkın"a, Yılmaz Güney"e ve Ediz Hun"a ses veren isim ise Abdurrahman Pala"dan başkası değildi. Kadir İnanır"ın sert bakışları kadar sesi de ürküttüyse bunu Esan Günay"a borçludur. Ya kötü adamlardan nefret etmemize sağlayan ses tonu kime ait dersiniz. Akılda kalan en kötü adam Erol Taş"ın ses tonudur belki de. O ses tonu ise yine Esan Günay"a aittir. Babacan rollerin adamı ve yitirdiğimizde çok üzüldüğümüz Hulisi Kentmen ve Kadir Savun"un seslerini ise Saadettin Erbil üstlenmişti.

Türk sinemasının unutulmaz aktrislerinden Türkan Şoray"a bir çok filmde Nevin Akkaya ses verirken, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit ve Emel Sayın"ın sesi ise inanılmaz bir güzellikte sese sahip olan Jeyan Mahfi Ayral"a aitti. Bu ses şimdilerde TRT 1"de Türk sinemasının tarihini anlatan "Bir Şarkısın Sen" proğramında bolca duyuluyor.

Yerli yıldızların değerlerine değer katan bu sanatçılar yabancı yıldızların da bir anlamda bizim sinemamızda şöhret olmalarını hızlandıran şahsiyetler aslında. Hep merak ettiğimiz bu yıldızların sesi ise yine bizim ünlü olmamış değerli ses sanatçılarına ait.

Mesela; Robert Deniro"yu 2005 yılında kaybettiğimiz Pekçan Koşar seslendirirdi. Şimdilerde ise Sezai Aydın bu işi üstlendi. Mustafa Akkad"ın kült filmi Çağrı filminde Hz. Hamza"yı canlandıran Anthony Quin"in sesi ise 1990 yılında yitirdiğimiz Agah Hün"e aitti. Al Pacino"ya Köksal Engür ve Ali Gül, Brad Pitt ve Jony Deep"e Murat Şen ve Umut Tabak, Colin Farrel"a Ziya Kürküt, Kevin Costner"a Sungun Babacan, Mel Gibson ve Danzel Washington"a Bora Sivri ve elim bir olay sonucunda yitirdiğimiz Mümtaz Sevinç ise Alain Delon ve Michael Douglas"a sesiyle hayat vermişti.

Yıldızların parlamasını sağlayan ve sesleriyle ilham olduğu filmleri izlenir kılan bu sanatçılar şimdilerde haklı olarak vefasızlıktan yakınıyor. Yaşam boyunca gerçek sanatçıya bir türlü gerekli önemin verilmediği günümüz Türkiye"sinde gizli ses sanatçılarının değerinin bilinmemesini çok da yadırgamamalıyız. Ortalıkta çöplüğe atılacak o kadar çok bet sesli şarkıcı ve sunucu mevcut ki o seslerin yanında dublaj sanatçılarının mükemmel seslerini duyma olasılığımız haliyle azalıyor. Dublaj sanatçılarının gerçek değerini ortaya çıkaracak olan yine sinema sektörüdür.

Yönetmenler ve yapımcılar filmlerde sesi geçen sanatçıları jenerik kısmında ve afişlerde gösterebilir, bir nevi göz aşinalığı oluşturup dublaj sanatçılığının sinemada var olduğunu tüm izleyiciyle paylaşabilirler. Bu vesileyle dublaj sanatçıları da isim yapabilirken sanatını da en iyi şekilde icra etme olasılığına kavuşacaktır. Sahip çıkamadığımız bu sanat dalına Kültür Bakanlığı da dublaj sanatçılarının durumlarını iyileştirerek ön ayak olabilir. Dünyada eşine az rastlanır şekilde işlerini en iyisini yapan bu sanat dalında çalışan ve küçücük stüdyolarında kocaman bir dünya oluşturan gerçek ses sanatçılarına teşekkürü bir borç bilirim.

KAYNAK: http://www.tumgazeteler.com/?a=2293343


vetandaşAbuzer
Yasaklı
21 Eylül 2008 19:23

eline sağlık özgür deniz...

medyanın maymunu sahte şarlatanlar yüzünden

halka gerçek sanatçıları unutturdular...

ama unutmayacağız, unuturmayacağız...


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
23 Eylül 2008 16:55

SİNEMA VE TİYATRO DÜNYAMIZIN GELMİŞ GEÇMİŞ EN BÜYÜK SANATÇILARINDAN BİRİSİ;

MÜNİR ÖZKUL

63 yıllık sanat hayatında, 300'ün üzerinde film, sayısız tiyatro oyununda rol almış MÜNİR ÖZKUL.

Tiyatrodaki ilk oyunu, ''Fareler ve İnsanlar'', rol arkadaşları, Sadri Alışık, Cahit Irgat, Nevin Akkaya, Şükran Güngör.

Samimi bir arkadaşını ziyarete gittiği film setinde anı olsun diye, kısa bir rolle kamera karşısına geçişiyle başlayan ve tiyatronun önüne geçen sinema günleri ise, hala severek izlediğimiz, bazen kahkahalar atıp, bazen hüzünlendiğimiz filmleriyle hafızalarımızda canlılığını koruyor.

Rıfat Ilgaz'ın unutulmaz eseri, ''Hababam Sınıfı''ndaki ''Mahmut Hoca'' veya ''Kel Mahmut'', Adile Naşit, Şener Şen, Ayşen Gruda, Tarık Akan, Itır Esen, Halit Akçatepe, Cengiz Nezir, Ahmet ve Tayfun Arıman, Tuncay Akça ile oynadığı, dürüst, gururlu, onurlu, fakir, ''Yaşar Usta''karakterini canlandırdığı filmi, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın, Belgin Doruk'lu filmlerde evin küçük hanımlarını, evlatlıklarını yetiştiren, eğiten uşak, bahçıvan, ya da Emel Sayın'ın kemancısı rolünde, hepsi birbirinden güzel hala beğenerek izlediğimiz nice unutulmaz film.

Çocukluk dönemlerinden bugüne sevdiğim, canlandırdığı rollerle uyumlu, mütevazı, ciddi, saygın, yıllarını sanata vermiş bir insan.

Defalarca izlediğim filmlerini,- özellikle ''Hababam Sınıfı''- ilk defa görüyormuş gibi kahkaha attığım, hüzünlendiğim, o filmlerde olmasa hiç göremeyeceğimizi düşündüğüm 81 yaşındaki usta oyuncu, rahatsızlığı nedeniyle uzun zamandır evinden çıkamıyor, hatırlamıyor, unutuyor.

''Hababam Sınıfı'' ve Adile Naşit denildiğinde, aklıma ilk gelen isimdir Münir Özkul. Hababam Sınıfı'nın Kel Mahmut'u, Tiyatro'nun İsmail Dümbüllü'den ''Kavuk'' almış usta oyuncusu, Sinema'nın güldürürken düşündüren, ''Yaşar Usta''sı, ''Bahçıvan''ı, hanımefendileri yetiştiren iyilik timsali uşağı, onurlu babası...Gerçek hayatta paşa torunu.

Bazen, günümüz şartlarındaki ''sanat'' ve ''sanatçılık''la, öncesinin kıyaslamasını yapıyorum, ilk dönemleri görmemiş olsam da, yaşayanlardan duyduklarım, hala severek izlediğim filmler sayesinde. Acaba teknolojinin sunduğu rahatlık, magazinellik, o dönemlerde de ön planda olsaydı nasıl olurdu? diyerek.

Birkaç film çevirdikten sonra tanınan, hayat şartları değişen, standartları yükselen, ''sanatçı'' ünvanını kazanmak için yıllarca emek vermek zorunda olmayanlarla; bir film için en az bir bir buçuk ay aileden, evinden uzakta, setlerde, pansiyon ve az yıldızlı ucuz otellerde konaklayan, kazandığı paradan artırabilirse yıllar geçtikten sonra, başını sokabileceği,- ev sahibi tarafından sokakta bırakılma tehlikesi olmadan yaşayabileceği- ''ev'' veya ayağını yerden kesen, dolmuş, otobüs kuyruklarında beklemekten kurtaran, tiyatro sahnesine, film setine zamanında ulaşmalarını sağlayan ''araba'' sahibi olabilen emektar sanatçıları ve hayatlarını kıyaslıyorum. Sonuçta, birkaç film çevirdikten sonra lüks bir ev, araba alan ''sanatçı ile, 1996'da 55.sanat yılı nedeniyle düzenlenen gecede toplanan paralarla bugün oturduğu evi alabilen ''emektar sanatçı'', Münir Özkul gerçeği ortaya çıkıyor.

İŞTE EMEK VERDİĞİ ÇALIŞAMLAR:

Dar Alanda Kısa Paslaşmalar (2000)

Ay Işığında Saklıdır (1996)

Nasreddin Hoca (1993)

Al Dudaklım (1993)

Arabesk (1988)

Acı Gurbet (1988)

A Ay (1988)

Afife Jale (1987)

Kuşatma 2 / Şok (1987)

Aile Pansiyonu (1987)

Günah (1987)

Kadersiz Kullar (1987)

Yaşamaya Mecburum (1987)

Yıllar (1987)

Uzaylı Zekiye (1987)

Otobüs Yolcuları / İhsaniye - Karasu (1987)

Ana Kucağı (1986)

Kızlar Sınıfı Tatilde (1986)

Babalar da Ağlar (1986)

Dayak Cennetten Çıkma (1986)

Elmayı Kim Isırdı (1986)

Milyarder Mahmut (1986)

Büyük Günah (1985)

Ya Ya Ya Şa Şa Şa (1985)

Deliye Hergün Bayram (1985)

Çalınan Hayat (1985)

Duyar Mısın Feryadımı (1985)

Sarı Öküz Parası (1985)

Şaşkın Gelin (1984)

Geçim Otobüsü (1984)

Çaresizim (1984)

Kızlar Sınıfı (1984)

Gırgıriyede Büyük Seçim (1984)

Şaşkın Ördek (1983)

Dostlar Sağolsun (1983)

İlişki (1983)

Gırgıriyede Cümbüş Var (1983)

Gazap Rüzgarı (1982)

Bir Yudum Mutluluk (1982)

Islak Mendil (1982)

Ağlayan Gülmedi mi? (1982)

Altın Kafes (1982)

Buyurun Cümbüşe (1982)

Talih Kuşu (1982)

Adile Teyze (1982)

Şıngırdak Şadiye (1982)

Görgüsüzler Muratın amcası (1982)

Beni Unutma Fıratın babası (1982)

Deliler Koğuşu (1981)

Bizim Sokak (1981)

Gırgıriyede Şenlik Var (1981)

Gırgıriye Emin (1981)

Banker Bilo (1980)

İbişo (1980)

Erkek Güzeli Sefil Bilo (1979)

Gelinciklerim (1979)

Aşkın Gözyaşları (1979)

İbiş in Rüyası Nahit (1979)

Hababam Sınıfı Dokuz Doğuruyor (1978)

Neşeli Günler Kazım (1978)

Cennetin Çocukları Hasan (1977)

Gülen Gözler Yaşar (1977)

Hababam Sınıfı Tatilde (1977)

Aşk Dediğin Laftır (1976)

Aile Şerefi Rıza (1976)

Hababam Sınıfı Uyanıyor (1976)

İşte Hayat (1975)

Gülşah (1975)

Bizim Aile / Merhaba (1975)

Hababam Sınıfı (1975)

Gece Kuşu Zehra (1975)

Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı Kel Mahmut (1975)

Beş Milyoncuk Borç Verir Misin Münir (1975)

Hasret (1974)

Beş Tavuk Bir Horoz (1974)

Gariban (1974)

Mavi Boncuk Baba (1974)

Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz (1974)

Salak Milyoner Mehmet Çavuş (1974)

Niyet Rıfkı (1973)

Çulsuz Ali (1973)

Izdırap (1973)

Şaban İstanbul'da (1973)

Kaynanam Kudurdu (1973)

Oh Olsun Burhan (1973)

Yalancı Yarim Derviş (1973)

O Ağacın Altında (1972)

Üç Sevgili (1972)

Karamanın Koyunu (1972)

Ver Allahım Ver (1972)

Yiğitlerin Kaderi (1972)

Tatlı Dillim (1972)

Sev Kardeşim (1972)

Senede Bir Gün (1971)

Kezban Paris'te (1971)

Son Hıçkırık Ferhat (1971)

Bebek Gibi Maşallah (1971)

Beklenen Şarkı (1971)

Solan Bir Yaprak Gibi (1971)

Donkişot Sahte Şövalye (1971)

Yedi Kocalı Hürmüz (1971)

Beyoğlu Güzeli (1971)

Aşk Uğruna (1971)

Beyaz Kelebekler (1971)

Gönül Hırsızı (1971)

Hayatım Senindir (1971)

İbiş Gangsterlere Karşı (1971)

İşte Deve İşte Hendek (1971)

Kadifeden Kesesi (1971)

Tophaneli Murat (1971)

Ayşecik Ve Sihirli Cüceler Rüyalar Ülkesinde (1971)

Aşk Hikayesi (1971)

Hayat Sevince Güzel (1971)

Tatlı Meleğim (1970)

Kara Dutum (1970)

Bütün Aşklar Tatlı Başlar (1970)

Kalbimin Efendisi (1970)

Yuvasız Kuşlar (1970)

Yumruk Pazarı (1970)

Ali İle Veli (1970)

Allı Yemeni (1970)

Berduş Kız (1970)

Dikkat Kan Aranıyor (1970)

Dönme Bana Sevgilim (1970)

Yavrum (1970)

Küçük Hanımefendi (1970)

Şoför Nebahat (1970)

Son Kızgın Adam Mavi (1970)

Hayatım Sana Feda (1970)

Seven Ne Yapmaz (1970)

Arım, Balım, Peteğim (1970)

Sevgili Babam (1969)

Boş Çerçeve (1969)

Uykusuz Geceler (1969)

Gelin Ayşem (1969)

Nisan Yağmuru (1969)

Sevdalı Gelin (1969)

Ayşecik'le Ömercik (1969)

Fakir Kızı Leyla (1969)

Bana Derler Fosforlu (1969)

Nilgün (1968)

Artık Sevmiyeceğim (1968)

Kanlı Nigar (1968)

İstanbul'da Cümbüş Var (1968)

Kara Gözlüm Efkarlanma (1968)

Yayla Kartalı (1968)

Urfa İstanbul (1968)

Kalbimdeki Yabancı (1968)

Çifte Tabancalı Damat (1967)

Elveda (1967)

Sürtüğün Kızı (1967)

Yaşlı Gözler (1967)

Bir Millet Uyanıyor (1966)

Denizciler Geliyor (1966)

Ben Bir Sokak Kadınıyım (1966)

Aşkın Kanunu (1966)

Seni Sevmiyorum (1966)

Fakir Bir Kız Sevdim Kaptan (1966)

Kan Gövdeyi Götürdü (1965)

Senede Bir Gün (1965)

Kart Horoz (1965)

İnatçı Gelin (1965)

Bilen Kazanıyor (1965)

Seveceksen Yiğit Sev (1965)

Şoför Nebahat Bizde Kabahat (1965)

Şekerli Misin Vay Vay (1965)

Yalancının Mumu (1965)

Cezmi Band 007.5 (1965)

Gönül Kuşu (1965)

Dokunma Bozulurum (1965)

Kahreden Kurşun (1965)

Bir Bahar Akşamı (1961)

Yumurcak (1961)

Yaman Gazeteci (1961)

Taş Bebek (1960)

Gurbet (1959)

Altın Kafes (1958)

İftira (1958)

Miras Uğrunda (1956)

Kalbimin Şarkısı (1956)

Bir Aşk Hikayesi (1955)

Tuş / Bir Aşk Hikayesi (1955)

Balıkçı Güzeli / 1002. Gece (1953)

Edi İle Büdü (1952)

Edi İle Büdü Tiyatrocu (1952)

Barbaros Hayrettin Paşa (1951)

Evli Mi Bekar Mı (1951)

Lale Devri (1951)

Yavuz Sultan Selim Ve Yeniçeri Hasan (1951)

Üçüncü Selim'ın Gözdesi (1950)


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
23 Eylül 2008 20:27

Yaşarken unutulan sanatçılarımızdan birini daha kaybettik.

Tiyatro sanatçımız HADİ ÇAMAN vefat etmiştir.


vetandaşAbuzer
Yasaklı
23 Eylül 2008 21:14

hadi çaman toprağın bol olsun...

sanatınla anılacaksın...belki yaşarken kıymetini bilmeyenler ilerde anlaycak...


***yaŞam***
Yasaklı
24 Eylül 2008 01:19

teşekkürler özgür deniz

çok vefalı bir tavır

unuttumuz nice değerleri bi kezdaha hatırlattı bize


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
25 Eylül 2008 13:21

Ben teşekkür ederim, sizlerin de katkılarını beklerim.


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
26 Eylül 2008 02:00

TUNCEL KURTİZ

(D. 1 Şubat 1936, Bilecik)

Sinema ve tiyatro oyuncusu, yönetmen, yapımcı, senarist.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirmiştir. İlk kez 1959 yılında Dormen Tiyatrosu'nda oyunculuğa başlamış olan sanatçı, sinema filmlerinde rol almıştır. Sürü filmiyle zirveye çıkan sanatçı, doğayla içiçe yaşamayı sever. Hacı adlı dizide başrol oynamıştır.

Oynadığı Bazı Tiyatro Oyunları

Çok Tuhaf Soruşturma

Şeyh Bedrettin

Keşanlı Ali Destanı

Mahabaratta

Devri Süleyman

Zafer Madalyası

Altın Yumruk

Oynadığı Bazı Sinema Filmleri

Yaşamın Kıyısında - 2007

İnat Hikayeleri - 2003

Şellale - 2001

O da Beni Seviyor - 2001

Kumru - 2000

Hoşçakal Yarın - 1998

Akrebin Yolculuğu - 1997

Safiye Hatun / Grafin Sophia Hatun 1997

Çökertme - 1997

Işıklar Sönmesin - 1997

Usta Beni Öldürsene - 1996

İstanbul Kanatlarımın Altında - 1996

Tabutta Rövaşata - 1996

Cemile Ve Umudun Masalı - 1995

Bir Aşk Uğruna - 1994

Aşk Ölümden Soğuktur - 1994

Ağrı'ya Dönüş - 1993

Dunkle Schatten der Angst - 1993

Mahabharata - 1989

Duvar - 1983

Bereketli Topraklar Üzerinde - 1979

Gül Hasan - 1979

Sürü - 1978

Kanal - 1978

Otobüs - 1974

Umut - 1970

Kuduz Recep (Aslan Arkadaşım) - 1967

Krallar Ölmez - 1967

Bana Kurşun İşlemez - 1967

Silahların Kanunu - 1966

At Avrat Silah - 1966

Ağaların Savaşı - 1966

Silahına Sarılan Adam - 1966

Kanunsuz Dağlar - 1966

Karanlıkta Vuruşanlar - 1966

Kıran Kırana - 1966

Nikahsızlar - 1966

Çirkin Kral- 1966

Çingene - 1966

Zehirli Kucak - 1966

Kanunsuz Yol - 1966

Hudutların Kanunu - 1966

Yiğit Yaralı Olur - 1966

Konyakçı - 1965

Son Kuşlar - 1965

Haracıma Dokunma - 1965

Sokakta Kan Vardı - 1965

Krallar Kralı - 1965

Ben Öldükçe Yaşarım - 1965

Bir Caniye Gönül Verdim - 1965

Bitmeyen Yol - 1965

Üçünüzü de Mıhlarım - 1965

Babasız Yaşayamam - 1965

Sayılı Kabadayılar - 1965

Büyük Şehrin Kanunu - 1965

Sokaklar Yanıyor - 1965

Güzel Bir Gün İçin - 1965

Şeytanın Uşakları - 1964

Oynadığı Bazı Dizi Filmler

Asi

Kara Duvak

Hacı

Alacakaranlık

Kurtlar Sofrası

KAYNAK: http://tr.wikipedia.org/wiki/Tuncel_Kurtiz


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
29 Eylül 2008 21:23

NİHAT AYDIN

VE

UMUDA EZGİ

Bir halk sanatçısı: NİHAT AYDIN

1962 yılında Kars'ın Kağızman ilçesinin Yalnızağaç köyünde doğan Nihat Aydın, müziğe halk ozanı olan dayısı Fazıl Gültekin'den etkilenerek çocuk yaşlarda bağlamayla başladı. İlerleyen yıllarda çeşitli derneklerin müzik çalışmalarında yer almış, konser etkinliklerine katılmış, giderek bir çok sivil toplum ve kitle örgütlerinin düzenlediği gecelerde, şenliklerde konser programları yapmıştır.

Umuda Ezgi Müzik Topluluğunun, 1990 yılında Yavuz Bingöl'le birlikte kuruluşunu gerçekleştiren Nihat Aydın, o günden bu yana yapılan albümlerde, besteci ve söz yazarlığı kimliğini de açığa çıkarmıştır. Bu gün de grubun solistliğini yapan ve bağlamaları çalan Nihat Aydın, evli ve Amber Ezgi isimli bir kız çocuğu babasıdır.


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
29 Eylül 2008 21:36

KANSER HASTALIĞINA YAKALANAN NİHAT AYDIN

YAŞAM UMUDUNU HİÇ YİTİRMEDİ

UMUDA EZGİLER SÖYLEMEYE DEVAM EDİYOR HALA...

Grup Umuda Ezgi, 20. sanat yılını kutladı

13 Eylül Cumartesi günü İzmir Fuarı Açıkhava Tiyatrosunda Umuda Ezgi grubunun 20. sanat yılı kutlandı. Gece aynı zamanda, sağlık sorunları nedeniyle zor günler geçiren grubun kurucusu Nihat Aydın ile bir dayanışma etkinliği olarak gerçekleştirildi.

Coşkulu geçen gecede grubun kurucuları arasında yer alan Yavuz Bingöl ile Onur Akın, Suavi, Volkan Konak ve Grup Kül sahne aldılar.

Gecenin açılışını yapan Nihat Aydın, bir şiir okudu ve konuşma yaptı. Yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen coşkusu ve umudu gözlerinden okunan Aydın'ın yaptığı konuşma konukları duygulandırdı. Nihat Aydın sahneye çıktığında sevenleri ve dostları ellerindeki karanfilleri sahneye atarak Nihat?ı selamladılar.

Gecenin ilerleyen saatlerinde Yavuz Bingöl ve Nihat Aydın birlikte "Örgütlemişler Baharı" adlı türkülerini seslendirdiler. Gecede Nihat Aydın'a İzmir 78'liler Derneği ve KESK İzmir Şubeler Platformu tarafından plaketler verildi.

Gecenin finalinde ise katılan tüm sanatçılar sahneye çıkarak, seyircilerin katılımıyla büyük bir koro eşliğinde DİDO türküsünü seslendirerek Kazım Koyuncu?yu andılar.

Grup Umuda Ezgi

Umuda Ezgi Müzik Topluluğu 1989 yılında Nihat Aydın ve Yavuz Bingöl tarafından İzmir'de kuruldu. Grubun ilk albümü Atmacalar imzasıyla ve "Gün Işımış" albümüyle 1990 yılında çıktı. İsmini Umuda Ezgi olarak değiştiren grup, 1991 yılında "Örgütlemişler Baharı" albümünü yaptı.

Bu albümleri sırasıyla, "Ateş Dağları Sarmış" (1993) ve "Onların Türküsü" (1995) albümleri izledi. Umuda Ezgi, 1995 yılından itibaren tam beş yıl bekleyerek beşinci ve son albümleri olan "Savrulma Düşlerim" (2000) albümünü yaptı.

Umuda Ezgi bu arada bir yandan Türkiye'nin hemen her yerinde halk konserleri, festival ve şenlik etkinlikleri çerçevesindeki dinletiler gerçekleştirdi. Başlangıcından bu güne, Bir konser grubu olma niteliğini özellikle korumaya çalışan Umuda Ezgi, "Savrulma Düşlerim" dışında tüm albümlerinin düzenlemelerini kendisi yaparak, bir Umuda Ezgi soundu da oluşturmayı başarmıştır. Kaynağını Halk Müziğinde bulan, ama artık adına " Umuda Ezgi Müziği " denilebilen özgün bir kimlik sahibi olan grup, 1990'lı yıllarda yapay bir sıçrama gösteren Türkücülük akıma kapılmayı reddederek, tutarlı sanatçı - aydın çizgisinde kalmayı seçti.

Umuda Ezgi grubu, müziğiyle kendini ifade ederken, aynı zamanda yaşadığı çağa tanıklık edebilmeyi ilke edinip bunun gereğini yerine getirmeye çalışmıştır. Bu süreçte kendi dinleyici kitlesini oluşturmuş bulunan grup, önümüzdeki dönemde de bu yol arkadaşlığını sürdürme kararlılığındadır.


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
29 Eylül 2008 22:10

SAVRULMA DÜŞLERİM

Umutlarımız hep vardı; olmalı da.Umutsuz nasıl yaşanır ki? Yaşam hiç bir zaman düz bir çizgi değildir. İnişleri, çıkışları, güzel ve çirkin yanlarıyla bütündür yaşam. Hep iyiden, güzelden ve doğrudan yana olmaya çalıştık Yıllar boyu izledik, tanıklık ettik. Bir çiçeği sular gibi suladık, yeşerttik, büyüttük umutlarımızı. Yüreğimizde damıttığımız umuda dair ne varsa, sevgiyle paylaştık. Zor olanı seçtiğimizi biliyoruz. Doğrusu buydu ve önemli olan zoru başarmaktı. Dişimizle tırnağımızla kazdık. Piyasa kurallarına uyarak, kirletilen, hoyratça tüketilen, hazan mevsimleri yaşatılan bu engin kültüre, karınca kararınca da olsa bir katkımız olsun diye, bir damla su verdik. "Savrulma Düşlerim" dedik. Dedik ki, bu yalnızlıkta, bu yabancılıkta, bu ütopyasızlıkta...bir ısrarın ateşini harlı tutmak istedik. Daha doğrusu, düşlerini yitirenlere küçük bir hatırlatmayı borç bildik kendimize. Düşleri savrulmuş insanların, hazan yapraklarına dönüşen ömürlerini kendimize yakıştırmadık. Koromuzu daha da genişleterek, hep bir ağızdan diyoruz ki: Savrulma Düşlerim !

UMUDA EZGİ

20.SANAT YILI YÜRÜYÜŞÜMÜZDE BİZLERİ YALNIZ BIRAKMAYAN TÜM DOSTLARIMIZA TEŞEKKÜR EDERİZ.


***yaŞam***
Yasaklı
20 Ocak 2009 00:21

sanata ve sanatçıya saygı yok ki


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
01 Şubat 2009 14:38

HOLDİNG MEDYASININ türttiği NAYLON STARLAR var ya, artık GERÇEK SANATÇILARI kim neylesin!

Hem medyanın NAYLON STARLARI, yakalayınca muck muck yapıyor !


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
17 Şubat 2009 23:56

Tiyatro sanatı bir ustasını daha kaybetti.

GAZANFER ÖZCAN gibi bir değer daha yetişir mi bilinmez ama, o hep adıyla yaşayacak ve unutulmayacaktır.


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
03 Mart 2009 23:07

YÜREĞİM KANIYOR

Sakin göllerin kuğusuyduk,

Salınarak suyun yanağında.

Ve okşayarak nilüfer saçlarını gecenin.

Sonumuzun adım-adım

Yaklaştığını görürdük...

Yarılan ekmeğin buğusuyduk;

Paylaşılan zeytin tanesinin,

Yüzümüze saldıran yağmur avanesinin.

Biz hep üşüyen burnumuzu

Avucumuzda hohlayarak yürürdük.

Hiçbir hesabımız yoktu kimseyle.

Hiçbir aykırı yanımız,

Hiçbir yalanımız...

Gözüm yaşarıyor,

Yüreğim kanıyor...

Olmasaydı sonumuz böyle!..

Biri, saksımızı çiğneyip gitti.

Biri, duvarları yıktı,

Camları kırdı.

Fırtına gelip aramıza serildi.

Biri, milyon kere çoğaltıp hüzünleri

Her şeyi kötüledi,

Bizi yaraladı...

Biri şarabımızı döktü,

Soğanımızı çaldı.

Biri, hiç yoktan vurdu,

Kafeste garip kuşumuzu!

Ciğerim yanıyor,

Yüreğim kanıyor...

Solmasaydı gülümüz böyle!.

Dağlarda çoban ateşiydik,

Sarmalayarak acı bir sevda masalını

Ve hıçkırarak

Hırçın rüzgârların kavalını...

Namlunun, bağrımıza

Sinsice sokulduğunu bilirdik...

Ceylanın pınara inişiydik,

Vedalaşan birkaç damla gözyaşının;

Tenine kan bulaşan

O masum çakıl taşının...

Oysa biz dualarımızda hep

Birbirimizden daha önce

Ölmeyi dilerdik...

Bazı sorumluluklarımız vardı,

Hayata ilişkin.

Bazı basit sorularımız,

Anlaşılır bazı sorunlarımız...

Göğsüm daralıyor,

Yüreğim kanıyor...

İncinmeseydi gençliğimiz böyle...

Birer yolcuyduk,

Aynı ormanda kaybolmuş.

Aynı çıtırtıyla ürperen birer serçe.

Hep aynı kaderde buluşurduk

Sevmeye tutuklu gibi...

Birer tomurcuktuk hayatın kollarında.

Birer çiğ damlasıydık,

Bahar sabahında,

Gül yaprağında...

Dedim ya,

Hiç yoktan susturuldu şarkımız!

Yüreğim kanıyor,

Yüreğim kanıyor...

Bitmeseydi öykümüz böyle!..

Yusuf Hayaloğlu

Toplam 21 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi