Osmanlı Padişahları, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşundan itibaren şairleri ve bilim adamlarını desteklemişler, özellikle Türk dilinin gelişmesinde çok büyük rol oynamışlardır.
Şair ve bilim adamlarıyla çok sıkı bir ilişki içinde olmuşlar, pek çok Arapça ve Farsça eserin Türk kültürüne kazandırılmasında bizzat önderlik etmişlerdir.
Osmanlı Sultanlarının, II. Murad'dan başlayarak İslam kültür ve edebiyatını da çok iyi bildiklerini ve hemen hemen hepsinin şair olduğunu görmekteyiz. Osmanlı Sultanları da diğer şairler gibi mahlas kullanmışlardır. Pek çoğunun da divanı bulunmaktadır.
Gelelim Sultanların şiirlerinde kullandıkları mahlaslara.
II. Murad; Muradi ( İstenerek, ümit ederek beklenen )
(Fatih S. Mehmet'in Babası)
Fatih Sultan Mehmet; Avnî ( Yardıma ait yardıma dair )
I.Bayezid; Adli ( Adalet mensubu, adaletle ilgili )
I.Selim ( Yavuz ) Selimi
Kanuni S. Süleyman; Muhibbi ( Seven, sevgi besleyen anlamında )
II.Selim,Selim ve Selimi;
III.Murad, Murad ve Muradi
III.Mehmed, Mehmed ve Adli;
I.Ahmed; Bahti ( Uğur, alın yazısı, kısmet )
II.Osman; Farisi ( Acemce, Farsça )
IV.Murad; Muradi;
II.Mustafa,; İkbali ( Kısmet, gelecek, alın yazısı )
III.Mustafa; Cihangir ( Cihanı fetheden)
III.Ahmed; Necib;
I.Mahmud, Sebkati; (İlerleme, geçme. Geçmek, Önde bulunmak )
III.Selim, İlhami;
II. Mahmud, Adli;
V. Mehmed; Reşad
Romantik Sultan Şair II. Murad
Elimizde şiirleri olan ilk sultan şair II. Murad' dır.
II. Murad, ince, hassas, ve eğlenceye düşkün, romantik kişiliğiyle vurgulanır.
Romantikliğinin altında Mara'ya olan tutkusu bilinir. Ona duygulu şiirler yazar.
Saki, getür, getür yine dünki şarabumı
Söylet dile getür yine çeng ü rebabumı
Ben var iken gerek bana, bu zevk ü bu safa
Bir gün gele kim görmeye kimse türabumı
( Ey şarap sunan güzel, yine dünkü şarabını getir, yine çeng ve rebahımı
söylet de gönlüm neşelensin. Bu zevk ve safa ben hayatta iken gereklidir.
Bir gün (nasıl olsa) kimse toprağını bile görmeyecek] diyebilmiş bir padişahtır.
İstanbul Aşığı Fatih
Elde Divan'ı bulunan ilk şair sultan, Fatih Sultan Mehmed'dir.
İyi bir şair olmakla birlikte yer yer çok güzel beyitler söyleyen Fatih,
kimliğini ve duygulannı söylemekte bir sakınca görmemiş; sevdiği kadına kul olduğunu
" Bir şaha kulam ki kulı sultan-ı cihandır " diyerek hiç de kolay söylenmeyecek bir mısra-ı berceste yazmıştır.
Lirik şiirlerin yanı sıra kendisini bir hayli yoran Karamanoğlu için şu beyti yazmaktan kendini alamamıştır:
Bizümle saltanat lafın idermiş ol Karamani
Huda fursat virürse ger kara yire karam anı
İstanbul'un ve Galata'nın güzelliğini bir beytiyle bize bildiriyor Fatih:
Bağlamaz Firdevse gönlünü Kalata'yı gören
Servi anmaz anda serv-i dil-arayı gören
Fatih, edebiyata gösterdiği ilgiyi ve sevgiyi ve edebi çevreleri korumasını bilim sahasında da sürdürmüş, ünlü astronom ve matematikçi Ali Kuşçu'yu İstanbul'a getirtmiş, bilim adamları ile kendi huzurunda münakaşalar ettirmiş, eserlerinin şerhini yaptırmıştır.
Ayrıca küçük Beliini'nin İstanbul'a gelerek onun portresini yaptığı da malumdur.
Fatih'in ölümünden sonra taht kavgaları başlamış Cem Sultan ve Bayezid birbirine düşmüştür.
Nitekim Bayezid tahta geçmiştir.
Kardeşler Atışması
Bayezid, Cem hacca gidip döndükten sonra da saltanat davasını edince ona,
Çün rûz-ı ezel kısmet olınmış bize devlet
Takdire rıza vermeyesin buna sebeb ne?
Haccü'l-haremeynem diyüben da'vi kılursın
Bu saltanat-ı dünye içün bunca taleb ne?
demiştir.
Cem de kendisine,
"Sen gül yastıklarda coşku içinde mutlu bir şekilde gününü geçiriyorsun. Cem'in ayrılıkla dikeni yastık edinmesine sebep ne?"
diyerek aynı vezin ve kafiyede bir beyit göndermiştir.
Sen bister-i gülde yatasın şevk ile handan
Cem hecrile bâlin edine hârı sebeb ne ?
Sofu veya Bayezid-i Veli olarak tanınan II. Bayezid okumaya çok meraklı idi.
Her okuduğu kitabın başına ve sonuna şahsi mührünü bastığı gibi elyazısı ile de
eserin ismini sayfanın başına yazardı. Süleymaniye Kütüphanesi'nde bunun pekçok örneği mevcuttur. Gazellerinden bir örnek:
Ey felek dayim beni sen na-murad itmek neden
Bini gamgin eyleyüp ağyarı şad itmek neden
Dad elünden ey felek her gün bana cevr eyleyüp
Ol rakib-i kâfire adl ile dad itmek neden
Cahilün virüp felek maksâdın ehl-i danişün
Na-murad olmasını dayim murad itmek neden
Hûra benzer ol sanem sûretde gerçi ey felek
Sen bu hüsn ile anı kâfir-nijad itmek neden
Nimet-i vaslı felek virüp rakibe zehrini
Kasesini pür idüp adl ile zad itmek neden
Kederli Baba Cem Sultan
Cem Sultan, kardeşi ile olan olaylardan sonra artık İstanbul'da kalamayacağı aşikar olduğundan çevresindeki şairlerin bir kısmı ile birlikte kaçmıştır.
Nis ve Fransa daha sonra da İtalya'da özlem içinde buruk bir hayat yaşamıştır.
Şairliği hem babasından, hem de kardeşinden üstün olan Cem, şiirlerinde ülkesine, arkasında bıraktığı annesine ve çocuklarına olan özlemini dile getirmiştir.
Hele oğlu Oğuz'un Bayezid tarafından öldürülmesi onda derin yaralar açmış, ve sevgili oğlu için fevkalade duygu yüklü 33 beyitlik bir mersiye yazmıştır.
Yakamı yırtup elünden nicesi ah itmeyem
Canumı odlara atdı derd-i Oğuz Han felek
Ağlamakdan ol ciğer-gûşem firakından müdâm
Kara kara kanlara boyandı bahristan felek
Bir kılına virseler virmezdüm Oğuz Hanumun
Genc-i Karûn ile bin bin milket-i Osman felek
Ah u vaveyla dirig u hasret ü sad derd ü ah
Kim Oğuz Hanım dahı görmeğe yok imkan felek
İşid elden Şah Oğuz'un şehid olduğunu
Derd ile oldı Fergistan'da Cem mecnûn felek
Cem, sadece Türkçe şiir yazmamış, bir de Farsça divan meydana getirmiş, aynca babası Fatih Sultan Mehmet adına Cemşid u Hurşid adlı bir de mesnevi yazmıştır.
Yavuz Sultan Selim,
Osmanlı Sultanlannın dokuzuncusu olan Yavuz Sultan Selim edebi alanda çok yetkindir
Sanma şâhım / herkesi sen / sâdıkane / yâr olur
Herkesi sen / dostun mu sandın / belki ol / ağyâr olur
Sadıkâne / belki ol / âlemde bir / serdar olur
Yâr olur / ağyâr olur / serdar olur / didâr olur
Tebriz seferinden dönerken İstanbul'a beraberinde getirmiş olduğu sanatkarlar,
musikişinaslar, hasılı kültür adamlan kısa sürede ürünlerini vermiştir. Selim'in
Türkçe şiirler söylediğine dair rivayetler varsa da Aşık Çelebi'nin de dediği gibi
Farsça şiirler söylemeye daha meyyal idi. Şiirde Selim veya Selimi mahlaslarını
kullanırdı.
Muhteşem Yüzyıl, Muhteşem Şair Sultan Süleyman
Osmanlı saltanatı Kanuni Sultan Süleyman'la altın devrini yaşamış, edebiyat, mimari tıp, astronomi ve diğer
sanatlar da Kanuni ile birlikte doruğa çıkmıştı. Osmanlı ordusu, denizde ve karada inanılmaz bir biçimde zaferden zafere koşarken
edebiyat çevrelerinde Baki, Hayali, Taşlıcalı Yahya Bey, Fuzuli, Lamii gibi, şiirde kendi çapında bir zirve teşkil eden şairler yetişmişti.
Şiirde Muhibbi mahlasını kullanan Kanuni'nin
" Halkın nazarında devlet en çok itibar edilen bir şeydir, ama bu dünyada gerçek devlet bir nefes
sağlıktır" anlamında söylediği beyit bugün bile dillerde darbımesel olarak söylenir:
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Kanuni'nin Hürrem'e olan aşkı malumdur, en güzel şiirlerini de ona yazmıştır.
Kanuni Nesimi'den etkilenmiş hatta ona nazire de yazmıştır. Bu nazire de Hürrem'e olan aşkını dile getirmiştir.
Celis-i halvetüm, varum, hablbüm, mah-ı tabanum
Enisüm, mahremüm, varum, güzeller içre sultanum
Hayatum, hasılum, ömrüm, şarab-ı Kevserüm, Adnüm
Bahılrum, behçetüm, ruzum, gülüm, ey verd-i handanum
Neşâtum, işretüm, bezmüm, çerâgum, neyyirüm, şem'üm
Turunc u nâr u nârencüm ben üm şem-i şebistânum
Nebâtum, şekkerüm, gencüm, bu alem içre bi-rencüm
Azizüm, Yusufum, varum, gönül mısrındaki hanum
Sitanbulum, Karamanum, diyar-ı milket-i Rumum
Bedehşânum u Kıpçagum u Bagdadum Horasanum
Saçı vavum kaşı yayum gözi pür-fitne birnilrum
Ölürsem boynma kanum meded hey nii-müselmânum
Kapunda çünki meddilhem seni medh iderem daim
Yürek pür-gam gözüm pür-nem Muhibbi'yem hoş-elhanum.
Talihsiz, Genç Sultan..
Osmanlı Sultanlarının belki de en bahtsızı Yedikule' de hunharcasına daha on dokuz yaşındayken öldürülen II. Osman'dır. Genç Osman olarak da bilinir.
Farisi adı ile oldukça sade şiirler bırakmıştır arkasında.
Cana kar eyledi güzel sitemün
Olmadı zerrece bana keremün
Gerçi bağlandı dil o kalkülüne
Beni divane etdi gonca femün
Çok güzel sevdim alem içre bugün
Görmedim böyle derdini serimün
Gayriye bezlidersin ihsanun
Bana kaldı çekmeğe elemün
Farisi aşk ile yatur hasta
Lutf ile hanesine bas kademün
Bir beytinde başına geleceklerden sanki haberdardır:
Niyyetim hizmet idi saltanat u devletüme
Çalışur hasid ü bed-hâh benüm nekbetime
Kabakçı isyanı ile tahttanindirilen III. Selim, İlhami mahlası ile şiirler yazmış ve Divan tertip etmiştir. Sultan şairler arasında Cem Sultan'dan ve Kanuni Sultan Süleyman'dan sonra şiirleri üzerinde durulması gereken padişahlar arasındadır.
Neler çektim bu dünyada ben ol gözü elâlardan
Usandım gayrı bizarım sitemli merhabalardan
Padişahlar dışında, hanedana mensub şehzadelerde şiir yazan, edebiyat ve sanatla ilgilenen şairler vardır, Cem Sultan dışında, Kanuni'nin oğlu Bayezid Şahi mahlasını kullanmıştır. II. Bayezid'in oğlu Korkut, Haremi mahlası ile eserler vermiştir. Yine II. Mahmud'un kızı Adile Sultan.
Adile Sultan, duygusal, samimi ve dini şiirler yazmış Divan sahibi sultandır.
Osmanlı Padişahları'nın devrin edebiyat ustaları ile boy ölçüşecek derecede şairlik yanlarının olması, kültür ve sanatta hiç de küçüksenmeyecek derecede ileri olduklarını gösterir.
Düşünün ki devrin ustaları, Baki'ler, Fuzuli'ler, Zati'ler, Nefi'ler ve daha birçok şiir sultanları.
Osmanlı Padişahları, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşundan itibaren şairleri ve bilim adamlarını desteklemişler, özellikle Türk dilinin gelişmesinde çok büyük rol oynamışlardır.
Şair ve bilim adamlarıyla çok sıkı bir ilişki içinde olmuşlar, pek çok Arapça ve Farsça eserin Türk kültürüne kazandırılmasında bizzat önderlik etmişlerdir.
Osmanlı Sultanlarının, II. Murad'dan başlayarak İslam kültür ve edebiyatını da çok iyi bildiklerini ve hemen hemen hepsinin şair olduğunu görmekteyiz. Osmanlı Sultanları da diğer şairler gibi mahlas kullanmışlardır. Pek çoğunun da divanı bulunmaktadır.
Gelelim Sultanların şiirlerinde kullandıkları mahlaslara.
II. Murad; Muradi ( İstenerek, ümit ederek beklenen )
(Fatih S. Mehmet'in Babası)
Fatih Sultan Mehmet; Avnî ( Yardıma ait yardıma dair )
I.Bayezid; Adli ( Adalet mensubu, adaletle ilgili )
I.Selim ( Yavuz ) Selimi
Kanuni S. Süleyman; Muhibbi ( Seven, sevgi besleyen anlamında )
II.Selim,Selim ve Selimi;
III.Murad, Murad ve Muradi
III.Mehmed, Mehmed ve Adli;
I.Ahmed; Bahti ( Uğur, alın yazısı, kısmet )
II.Osman; Farisi ( Acemce, Farsça )
IV.Murad; Muradi;
II.Mustafa,; İkbali ( Kısmet, gelecek, alın yazısı )
III.Mustafa; Cihangir ( Cihanı fetheden)
III.Ahmed; Necib;
I.Mahmud, Sebkati; (İlerleme, geçme. Geçmek, Önde bulunmak )
III.Selim, İlhami;
II. Mahmud, Adli;
V. Mehmed; Reşad
Romantik Sultan Şair II. Murad
Elimizde şiirleri olan ilk sultan şair II. Murad' dır.
II. Murad, ince, hassas, ve eğlenceye düşkün, romantik kişiliğiyle vurgulanır.
Romantikliğinin altında Mara'ya olan tutkusu bilinir. Ona duygulu şiirler yazar.
Saki, getür, getür yine dünki şarabumı
Söylet dile getür yine çeng ü rebabumı
Ben var iken gerek bana, bu zevk ü bu safa
Bir gün gele kim görmeye kimse türabumı
( Ey şarap sunan güzel, yine dünkü şarabını getir, yine çeng ve rebahımı
söylet de gönlüm neşelensin. Bu zevk ve safa ben hayatta iken gereklidir.
Bir gün (nasıl olsa) kimse toprağını bile görmeyecek] diyebilmiş bir padişahtır.
İstanbul Aşığı Fatih
Elde Divan'ı bulunan ilk şair sultan, Fatih Sultan Mehmed'dir.
İyi bir şair olmakla birlikte yer yer çok güzel beyitler söyleyen Fatih,
kimliğini ve duygulannı söylemekte bir sakınca görmemiş; sevdiği kadına kul olduğunu
" Bir şaha kulam ki kulı sultan-ı cihandır " diyerek hiç de kolay söylenmeyecek bir mısra-ı berceste yazmıştır.
Lirik şiirlerin yanı sıra kendisini bir hayli yoran Karamanoğlu için şu beyti yazmaktan kendini alamamıştır:
Bizümle saltanat lafın idermiş ol Karamani
Huda fursat virürse ger kara yire karam anı
İstanbul'un ve Galata'nın güzelliğini bir beytiyle bize bildiriyor Fatih:
Bağlamaz Firdevse gönlünü Kalata'yı gören
Servi anmaz anda serv-i dil-arayı gören
Fatih, edebiyata gösterdiği ilgiyi ve sevgiyi ve edebi çevreleri korumasını bilim sahasında da sürdürmüş, ünlü astronom ve matematikçi Ali Kuşçu'yu İstanbul'a getirtmiş, bilim adamları ile kendi huzurunda münakaşalar ettirmiş, eserlerinin şerhini yaptırmıştır.
Ayrıca küçük Beliini'nin İstanbul'a gelerek onun portresini yaptığı da malumdur.
Fatih'in ölümünden sonra taht kavgaları başlamış Cem Sultan ve Bayezid birbirine düşmüştür.
Nitekim Bayezid tahta geçmiştir.
Kardeşler Atışması
Bayezid, Cem hacca gidip döndükten sonra da saltanat davasını edince ona,
Çün rûz-ı ezel kısmet olınmış bize devlet
Takdire rıza vermeyesin buna sebeb ne?
Haccü'l-haremeynem diyüben da'vi kılursın
Bu saltanat-ı dünye içün bunca taleb ne?
demiştir.
Cem de kendisine,
"Sen gül yastıklarda coşku içinde mutlu bir şekilde gününü geçiriyorsun. Cem'in ayrılıkla dikeni yastık edinmesine sebep ne?"
diyerek aynı vezin ve kafiyede bir beyit göndermiştir.
Sen bister-i gülde yatasın şevk ile handan
Cem hecrile bâlin edine hârı sebeb ne ?
Sofu veya Bayezid-i Veli olarak tanınan II. Bayezid okumaya çok meraklı idi.
Her okuduğu kitabın başına ve sonuna şahsi mührünü bastığı gibi elyazısı ile de
eserin ismini sayfanın başına yazardı. Süleymaniye Kütüphanesi'nde bunun pekçok örneği mevcuttur. Gazellerinden bir örnek:
Ey felek dayim beni sen na-murad itmek neden
Bini gamgin eyleyüp ağyarı şad itmek neden
Dad elünden ey felek her gün bana cevr eyleyüp
Ol rakib-i kâfire adl ile dad itmek neden
Cahilün virüp felek maksâdın ehl-i danişün
Na-murad olmasını dayim murad itmek neden
Hûra benzer ol sanem sûretde gerçi ey felek
Sen bu hüsn ile anı kâfir-nijad itmek neden
Nimet-i vaslı felek virüp rakibe zehrini
Kasesini pür idüp adl ile zad itmek neden
Kederli Baba Cem Sultan
Cem Sultan, kardeşi ile olan olaylardan sonra artık İstanbul'da kalamayacağı aşikar olduğundan çevresindeki şairlerin bir kısmı ile birlikte kaçmıştır.
Nis ve Fransa daha sonra da İtalya'da özlem içinde buruk bir hayat yaşamıştır.
Şairliği hem babasından, hem de kardeşinden üstün olan Cem, şiirlerinde ülkesine, arkasında bıraktığı annesine ve çocuklarına olan özlemini dile getirmiştir.
Hele oğlu Oğuz'un Bayezid tarafından öldürülmesi onda derin yaralar açmış, ve sevgili oğlu için fevkalade duygu yüklü 33 beyitlik bir mersiye yazmıştır.
Yakamı yırtup elünden nicesi ah itmeyem
Canumı odlara atdı derd-i Oğuz Han felek
Ağlamakdan ol ciğer-gûşem firakından müdâm
Kara kara kanlara boyandı bahristan felek
Bir kılına virseler virmezdüm Oğuz Hanumun
Genc-i Karûn ile bin bin milket-i Osman felek
Ah u vaveyla dirig u hasret ü sad derd ü ah
Kim Oğuz Hanım dahı görmeğe yok imkan felek
İşid elden Şah Oğuz'un şehid olduğunu
Derd ile oldı Fergistan'da Cem mecnûn felek
Cem, sadece Türkçe şiir yazmamış, bir de Farsça divan meydana getirmiş, aynca babası Fatih Sultan Mehmet adına Cemşid u Hurşid adlı bir de mesnevi yazmıştır.
Yavuz Sultan Selim,
Osmanlı Sultanlannın dokuzuncusu olan Yavuz Sultan Selim edebi alanda çok yetkindir
Sanma şâhım / herkesi sen / sâdıkane / yâr olur
Herkesi sen / dostun mu sandın / belki ol / ağyâr olur
Sadıkâne / belki ol / âlemde bir / serdar olur
Yâr olur / ağyâr olur / serdar olur / didâr olur
Tebriz seferinden dönerken İstanbul'a beraberinde getirmiş olduğu sanatkarlar,
musikişinaslar, hasılı kültür adamlan kısa sürede ürünlerini vermiştir. Selim'in
Türkçe şiirler söylediğine dair rivayetler varsa da Aşık Çelebi'nin de dediği gibi
Farsça şiirler söylemeye daha meyyal idi. Şiirde Selim veya Selimi mahlaslarını
kullanırdı.
Muhteşem Yüzyıl, Muhteşem Şair Sultan Süleyman
Osmanlı saltanatı Kanuni Sultan Süleyman'la altın devrini yaşamış, edebiyat, mimari tıp, astronomi ve diğer
sanatlar da Kanuni ile birlikte doruğa çıkmıştı. Osmanlı ordusu, denizde ve karada inanılmaz bir biçimde zaferden zafere koşarken
edebiyat çevrelerinde Baki, Hayali, Taşlıcalı Yahya Bey, Fuzuli, Lamii gibi, şiirde kendi çapında bir zirve teşkil eden şairler yetişmişti.
Şiirde Muhibbi mahlasını kullanan Kanuni'nin
" Halkın nazarında devlet en çok itibar edilen bir şeydir, ama bu dünyada gerçek devlet bir nefes
sağlıktır" anlamında söylediği beyit bugün bile dillerde darbımesel olarak söylenir:
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Kanuni'nin Hürrem'e olan aşkı malumdur, en güzel şiirlerini de ona yazmıştır.
Kanuni Nesimi'den etkilenmiş hatta ona nazire de yazmıştır. Bu nazire de Hürrem'e olan aşkını dile getirmiştir.
Celis-i halvetüm, varum, hablbüm, mah-ı tabanum
Enisüm, mahremüm, varum, güzeller içre sultanum
Hayatum, hasılum, ömrüm, şarab-ı Kevserüm, Adnüm
Bahılrum, behçetüm, ruzum, gülüm, ey verd-i handanum
Neşâtum, işretüm, bezmüm, çerâgum, neyyirüm, şem'üm
Turunc u nâr u nârencüm ben üm şem-i şebistânum
Nebâtum, şekkerüm, gencüm, bu alem içre bi-rencüm
Azizüm, Yusufum, varum, gönül mısrındaki hanum
Sitanbulum, Karamanum, diyar-ı milket-i Rumum
Bedehşânum u Kıpçagum u Bagdadum Horasanum
Saçı vavum kaşı yayum gözi pür-fitne birnilrum
Ölürsem boynma kanum meded hey nii-müselmânum
Kapunda çünki meddilhem seni medh iderem daim
Yürek pür-gam gözüm pür-nem Muhibbi'yem hoş-elhanum.
Talihsiz, Genç Sultan..
Osmanlı Sultanlarının belki de en bahtsızı Yedikule' de hunharcasına daha on dokuz yaşındayken öldürülen II. Osman'dır. Genç Osman olarak da bilinir.
Farisi adı ile oldukça sade şiirler bırakmıştır arkasında.
Cana kar eyledi güzel sitemün
Olmadı zerrece bana keremün
Gerçi bağlandı dil o kalkülüne
Beni divane etdi gonca femün
Çok güzel sevdim alem içre bugün
Görmedim böyle derdini serimün
Gayriye bezlidersin ihsanun
Bana kaldı çekmeğe elemün
Farisi aşk ile yatur hasta
Lutf ile hanesine bas kademün
Bir beytinde başına geleceklerden sanki haberdardır:
Niyyetim hizmet idi saltanat u devletüme
Çalışur hasid ü bed-hâh benüm nekbetime
Kabakçı isyanı ile tahttanindirilen III. Selim, İlhami mahlası ile şiirler yazmış ve Divan tertip etmiştir. Sultan şairler arasında Cem Sultan'dan ve Kanuni Sultan Süleyman'dan sonra şiirleri üzerinde durulması gereken padişahlar arasındadır.
Neler çektim bu dünyada ben ol gözü elâlardan
Usandım gayrı bizarım sitemli merhabalardan
Padişahlar dışında, hanedana mensub şehzadelerde şiir yazan, edebiyat ve sanatla ilgilenen şairler vardır, Cem Sultan dışında, Kanuni'nin oğlu Bayezid Şahi mahlasını kullanmıştır. II. Bayezid'in oğlu Korkut, Haremi mahlası ile eserler vermiştir. Yine II. Mahmud'un kızı Adile Sultan.
Adile Sultan, duygusal, samimi ve dini şiirler yazmış Divan sahibi sultandır.
Osmanlı Padişahları'nın devrin edebiyat ustaları ile boy ölçüşecek derecede şairlik yanlarının olması, kültür ve sanatta hiç de küçüksenmeyecek derecede ileri olduklarını gösterir.
Düşünün ki devrin ustaları, Baki'ler, Fuzuli'ler, Zati'ler, Nefi'ler ve daha birçok şiir sultanları.