Bu soruma mantıklı açıklama yapabilecek var mı ?

"Şüphesiz her insana kendi emeginden başkası verilecek degildir"ve "Biz insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık" diyor.Dolasıyla amel; bulunulan şartta gösterilen gayrete göre değerlendiriliyor.Burada samimiyet önemli.Yapacakları iyilik ve kötülüklere göre degerlendirilecekleri bir sistem."Kim zerre miktarı iyilik yapmışsa onun karşılığını görür" diyor.Ha bir de kuran da 'Firavun önceki kavimlerin hali ne olacak'diye kuşağa soruyor o da 'o rabbimin bilgisi dahilindedir' şeklinde cevaplıyor.

Bakin incil de ne diyor;

"Çünkü Tanrı insanlar arasında ayrım yapmaz.

Kutsal Yasa?yı bilmeden günah işleyenler Yasa olmadan da mahvolacaklar. Yasa?yı bildikleri halde günah işleyenlerse Yasa?yla yargılanacaklar. Çünkü Tanrı katında aklanacak olanlar Yasa?yı işitenler değil, yerine getirenlerdir.Kutsal Yasa?dan yoksun uluslar Yasa?nın gereklerini kendiliklerinden yaptıkça, Yasa?dan habersiz olsalar bile kendi yasalarını koymuş olurlar. Böylelikle Kutsal Yasa?nın gerektirdiklerinin yüreklerinde yazılı olduğunu gösterirler. Vicdanları buna tanıklık eder. Düşünceleriyse onları ya suçlar ya da savunur."Romalılar 12:2

İnsan bilmediğinden sorumlu değildir. Eğer o insanlara İslamiyet bu zamana kadar hiç ulaşmamışsa tabi ki sorumlu tutulamazlar ancak bu kişilere İslamiyet bir şekilde tebliğ edilmişse ve onlarda red etmiş iseler sorumludurlar.

Allah zorlaştırmaz kolaylaştırır. Allah istese idi dünya üzerinde yaşayan herkes müslüman olurdu ve cennetine alırdı ama o insanları kendi tercihleri ile kendi amelleri üzerine cennetine alacak yada cehenneme atacak.

İblis meleklerin imamı idi. Allah Hz. Adem'i yarattı ve tüm meleklere secde edin dedi. Tüm melekler secde etti İblis dışında. Onu topraktan yarattın beni ise ateşten. Ben ondan üstünüm ona secde etmem dedi. Yani kibirlendi. Allah onu huzurundan kovdu.

İblis "bana mühlet ver ki yarattığın kullarını senin yolundan çevireyim" dedi.

Allah "mühlet verilenlerdensin" dedi.

O günden bugüne İblis insi ve cinsi varlıkları Allah yolundan geri çevirmek için mücadele etmektedir. Ta ki güneş batıdan doğana kadar bu mücadelesine devam edecektir.

Bir diğer husus hiç bir müslüman başka bir insanı bilerek ve isteyerek canice öldürmez. Bunun hükmü Kuran'da verilmiştir. Allah yolunda mücadele ederken cihad ederken yada canını ve malını korumak için öldürebilirsin. Onun dışında öldüremez.

Diyeceksin ki Işid'liler de cihad ediyoruz diyorlar diyeceksin. Işid'lilerin bir çoğunun avrupadan geldiği son zamanlarda özellikle sınırlarımızda ve havaalanlarında yakalananlardan belli olmuştur. Hatta öldürülen Işid'lilerin vücudlarında ki dövmeler, haç işaretleri onların müslüman olmadıklarının kanıtıdır. batı dünyasının İslamofobi ortaya çıkarmak için yapmış oldukları bir tezgahtır.

Batıda hristiyan birisi saldırı düzenleyince neden isevi yada hristiyani terör olmuyorda müslüman birisi yapınca islami terör oluyor. Bu soruya cevap veriniz. aslında cevap net. İnsanları islamdan uzak tutabilmek adına yapılan bir oyun. (nasıl müslüman olacak sorunuzun cevabı bu olsa gerek)

Geçenlerde youtube da bir video izledim. bir youtuber eline bir kitap alıyor. Yolda gençleri çeviriyor ve kitaptan bazı yerleri okuyor. Kitapta diyor ki "zina edenleri öldürün". Gençler bu çok vahşice. Bu Kuran'da geçiyor diyorlar. Adam hayır bu incil'in hükmü deyip incil''i gösterince şaşırıyorlar.

Velhasılı kelam İslam son dindir. İslam yaratılmış hiçbir canlıya zulm edilmesini istemez. Allah hiç bir kulunu ben cehennemde yakmak istemez. O Rahim dir ve Rahman dır.

Başta söyleyecekleriniz beni değiştirecek değil demişsiniz yine de yazmış sormuşsunuz belli ki amacınız merakınızı gidermek değil bilakis zihinlerde soru işareti oluşturmak şüpheye düşürmek.. Şu durumda siz de dini konular bölümünde kendi hali hazırda ki inancınızı yahut inançsızlığınızı artık her ne ise yaymaya çalışarak yorumunuzda eleştirdiğiniz şeyin aynısını yapmışsınız

""Şüphesiz her insana kendi emeginden başkası verilecek degildir"ve "Biz insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık" diyor.Dolasıyla amel; bulunulan şartta gösterilen gayrete göre değerlendiriliyor.Burada samimiyet önemli.Yapacakları iyilik ve kötülüklere göre degerlendirilecekleri bir sistem."Kim zerre miktarı iyilik yapmışsa onun karşılığını görür" diyor.Ha bir de kuran da 'Firavun önceki kavimlerin hali ne olacak'diye kuşağa soruyor o da 'o rabbimin bilgisi dahilindedir' şeklinde cevaplıyor."

Bakin incil de ne diyor;

"Çünkü Tanrı insanlar arasında ayrım yapmaz.

Kutsal Yasa?yı bilmeden günah işleyenler Yasa olmadan da mahvolacaklar. Yasa?yı bildikleri halde günah işleyenlerse Yasa?yla yargılanacaklar. Çünkü Tanrı katında aklanacak olanlar Yasa?yı işitenler değil, yerine getirenlerdir.Kutsal Yasa?dan yoksun uluslar Yasa?nın gereklerini kendiliklerinden yaptıkça, Yasa?dan habersiz olsalar bile kendi yasalarını koymuş olurlar. Böylelikle Kutsal Yasa?nın gerektirdiklerinin yüreklerinde yazılı olduğunu gösterirler. Vicdanları buna tanıklık eder. Düşünceleriyse onları ya suçlar ya da savunur."Romalılar 12:2 "(Kanarasa2016 nickli üyeden alıntı)

Bunlara ek olarak;

"Erkek olsun kadın olsun, her kim Allah?ın razı olacağı sağlam, yerinde, doğru ve ıslaha dönük işler yaparsa, hiç kuşkusuz ona temiz ve güzel bir hayat yaşatırız. Böyle davrananları yine hiç kuşkusuz, yaptıkları en güzel işleri esas alarak mükâfatlandırırız." (Nahl 97)

ayetini de eklersek sanırım ufkun belki biraz genişleyebilir..

selam ve dua ile..

beyin yapın direk saldırmaya odaklı galiba insan gibi sorduk hala yok inançsızlığı yaymak vs diyorsun

Öncelikle yazı için teşekküler ancak

İslamafobi diyorsunda allah neden islamafobiyi engellemiyor madem hak din allahın buna gücü yetmiyor mu ? hem bir din koyuyorsun hemde bu din mensupları(sözde mensupları size göre) sürekli eylem yapıyor beyinlerimizi allah kontrol edemiyor mu ?

Yunus suresi 99. ayeti kerimesinde şöyle buyurur Allah;

Hazreti Muhammed (sav)'i kast ederek;

"Eğer Senin Rabbin dileseydi, dünyada ne kadar insan varsa hepsi imana gelirdi. Ama bunu irade etmedi. Şimdi sen mi, imana gelsinler diye insanları zorlayacaksın?"

Hz. Muhammed (sav) insanların iman etmemesi nedeniyle çok üzülüyordu. O (sav) herkesin Allah'a iman etmesini istiyordu. Yukarıda ayet bu nedenle inmişti.

Bakın Rabbimiz buyuruyor ki ey Peygamberim, bu konuda kendini yiyip bitirecek bir noktaya gelmene gerek yok. Unutma ki eğer Rabbin dileseydi insanların tamamını Müslüman yapardı.

Allah dileseydi bu insanların hiç birisi kâfir olamazdı, hiç birisi müşrik olamazdı. Allah öyle dileseydi bu insanların hiçbirisi Allah'a şirk koşamaz, Allah'a kafa tutamaz ve Allah'a isyan içinde bir hayat yaşayamazdı.

Eğer bu insanlar yeryüzünde şu anda küfrü, şirki tercih edebiliyorlar ve Allah'a rağmen, Allah'ın âyetlerine rağmen diledikleri gibi bir hayatı yaşama imkânı bulabiliyorlarsa unutmayasın ki bu da Allah'ın yeryüzünde koyduğu bir yasası gereğidir. Allah'ın bunlara verdiği bir iznin sonucudur. Bunu yukarıda ki mesajımda söylemiştim. İblis insanları sana inandırmaktan geri koymam ve senin yolundan ayırmam için bana mühlet ver dediğinde Allah "sen mühlet verilenlerdensin" diye buyurdu ve sonrasında "sana inanan ve senin yolunda gidenlerle cehennemi cinlerden ve insanlardan dolduracağım" şeklinde hüküm verdi.

Yani siz Allah'a inanmıyorsunuz anladığım kadarı ile. Allah'ın yolunu seçmiyorsunuz ama O'nun yarattığı ve O'nun kulu olan Şeytan'ın yolunu seçiyorsunuz. Tabi ki seçim sizin. İster inanır ister inanmazsınız. İman hususunda İslam dininde bir zorlama yoktur. İster iman edersiniz isterse etmezsiniz. Yani cennette sonsuz nimetler içerisinde bulunmak yada bulunmamak arasında ki tercih sizin.

Hazreti Peygamber (sav) bir tebliğci idi. O (sav) tebliğ vazifesini yaptı. O'nun (sav) tebliğ ettiği hususlara inanıp inanmamakta ise Allah insanları özgür bıraktı.

Bu hususta En'am suresi 35. ayette de Allah teala,

"Eğer Allah dileseydi onlari hidayet üzere toplardı" buyurmaktadır.

Evet Allah dileseydi, herkesi müslüman yapardı fakat imtihan gereği herkese özgürce düşünme ve seçme hakkı tanımış ve farklı görüşler oluşmuş ve devam etmektedir.

Ayrıca Allah hakikati bile bile reddedenleri ateşe atacağını bildiriyor ve kavmi helak olmuş peygamberlerin haberlerini de öğüt alınması için aktarıyor.

Bilmiyorum Kuran okudunuz mu ama Kuran'da da Mekkeli müşriklerin ve puta tapanların ve önceki nesillerin de aynen sizin gibi "Eğer Allah dileseydi ben de ona iman ederdim" dedikleri bildirilir.

Ancak defaatle söylediğim gibi Allah insanları inanıp inanmama noktasında özgür bırakmıştır. Bu da ilahi hükümler ve yasalar gereğidir. Bu ilahi hüküm ve yasa Allah'ın emirlerine uyanların cennete gideceği, uymayanların ise cehenneme gideceği noktasındadır.

Seçim sizin. Ben bir inanan olarak sadece sizin de hidayete ermenizi ve Şeytan'ın yolundan ayrılarak Allah yoluna girmenizi temenni ve dua ederim. Gerisi size kalmış.

Ben de size bir sual sormak istiyorum lütfen mantıklı bir cevap verin.

Hazreti Muhammed (sav) 571 ile 632 yılları arasında Mekke ve Medine'de yaşamıştır. Peygamberlik kendisine 610 yılında verilmiştir. Kuran 22 sene boyunca peyder pey inmiştir.

Şimdi Müminun suresi 13 ve 14 ayette şöyle buyurmaktadır Allah;

"Sonra onu sağlam bir korunakta (ana rahmi) nutfe haline getiriyoruz.

Ardından nutfeyi (döllenmiş yumurta) alakaya (rahimde asılıp beslenen embriyo) çeviriyor, alakayı şekilsiz et (görünümünde) yapıyor, bu etten kemikler yaratıyor, daha sonra da kemiklere adale giydiriyoruz; nihayet onu bambaşka bir varlık halinde inşa ediyoruz. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah çok yücedir."

Anne karnındaki gelişimi inceleyen bilim dalı embriyolojidir. Ve embriyoloji alanında, yakın zamana kadar kemiklerle kasların birlikte ortaya çıkarak geliştikleri sanılmıştır. Bu yüzden bazı kimseler uzun bir süre bu ayetlerin bilime ters düştüğünü iddia etmiştir. Ancak gelişen teknoloji sayesinde yapılan daha ileri mikroskobik incelemeler, Kuran?da bildirilenlerin eksiksiz bir şekilde doğru olduğunu ortaya koymuştur.

Bu mikroskobik incelemeler göstermektedir ki, anne karnında, tam ayetlerde tarif edildiği gibi bir gelişme gerçekleşir. Önce embriyodaki kıkırdak doku kemikleşir. Daha sonra ise kas hücreleri kemiklerin etrafındaki dokudan seçilerek biraraya gelir ve bu kemikleri sarar. Bu durum, ?Developing Human? yani ?Gelişen İnsan? adlı bilimsel bir yayında şöyle tarif edilmektedir:6. haftada kıkırdaklaşmanın devamı olarak ilk kemikleşme köprücük kemiğinde ortaya çıkar. 7. hafta sonunda uzun kemiklerde de kemikleşme başlamıştır. Kemikler oluşmaya devam ederken kas hücreleri kemiği çevreleyen dokudan seçilerek kas kitlesini meydana getirirler. Kas dokusu bu şekilde kemiğin etrafında ön ve arka kas gruplarına ayrışır.17Anne karnındaki gelişimini tamamlayan bebeğin kemikleri belli bir dönem sonra kaslarla sarılmaktadır.Kısacası insanın Kuran?da tarif edilen oluşum aşamaları, modern embriyolojinin bulgularıyla tam bir uyum içindedir.

İnsanın anne karnındaki gelişiminin pek çok aşaması Kuran?da haber verilmiştir. Müminun Suresi?nin 14. ayetinde bildirildiği gibi anne karnındaki embriyonun ilk aşama olarak kıkırdak dokusu kemikleşir. Ve daha sonra bu kemikler kas hücreleri tarafından sarılmaya başlanır. Allah bu gelişimi, ??daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik?? ifadesiyle en açık şekilde tarif etmiştir.

Hazreti Muhammed (sav) bundan 1400 sene önce bu bilgiyi ve ilmi kimden aldı. O zaman ki bilim ve teknoloji ile bunun bilinmesinin bir imkanı var mıydı? Yoktu. Öyleyse bu bilgi ve ilim Yaratan tarafından verilmişti kendisine. Eğer sizin dediğiniz gibi bir yaratıcı yani Allah yoksa (haşa) bunu nereden ve hangi bilgi ve ilim ile biliyordu.

Bir diğer hususa gelelim,

Hac Suresi 47. ayet: Onlar senden azabın çabuk gelmesini istiyorlar. Allah vaadinden asla dönmez. Bilinmeli ki, Rabbinin katındaki bir gün sizin saymakta olduklarınızın bin yılı gibidir.

Secde suresi 5. ayet : Gökten yeryüzüne kadar işleri düzenler. Sonra miktarı sizin hesabınıza göre bin yıl süren bir gün içinde işler O'na yükselir.

Araf suresi 54. ayet : Şüphesiz ki rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istivâ eden; geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah?tır. Bilesiniz ki, halk da emir de (yaratma ve yönetme) yalnız O?na aittir. Âlemlerin rabbi olan Allah yüceler yücesidir.

Şimdi Allah katında ki bir gün bizim hesabımıza göre 1000 (bin) yıl. Araf suresi 54. ayette 6 günde diyor yani bizim hesabımıza göre 6000 (altı bin) yıl.

Son zamanlarda bilim adamları dünyanın büyük patlamadan sonra 6000 yıl içinde bu anki durumunu aldığını söylemektedirler.

Peki 1400 yıl önce Hz. Muhammed (sav) bunu nereden biliyordu. Eğer sizin dediğiniz gibi bir yaratıcı yani Allah yoksa (haşa) bunu nereden ve hangi bilgi ve ilim ile biliyordu.

Evet sorularıma mantıklı bir cevap verir misiniz lütfen?

İslam fıkhına göre o kabileye biri doğru bir şekilde tebliğ etmemişse kuran ve sünneti , o insanlar haberdar değilse araştıramamışsa kuran ve sünneti sorumlu olmazlar ahirette yok olur cennet ve cehennem kavramı olmaz. Ama tebliğ edilmiş buna rağmen kabul etmemişsekafir olur cehennemegider.

Ayrıca şu saçma düşünceyi bırakın. Hz.Nuh'un oğlu, Hz.Lut'un karısı iman etmemiş. Firavunun karısı iman etmiş yani akrabalıkla falan alakası yok.

Bende şunu merak ediyorum cuma günleri bazen yardım toplanıyor namazda herşeyi arapça yapıp da neden yardımları Turkce istiyorlar Türkçe yardım istemek caiz mi 🤣😭

İslamiyette temel kural aramaktır. Doğruyu aramak adına iletişim olanaklarını kullanmanın tam zamanıdır. eskiden ulaşılamayan insanlar kavramı vardı. en fazla afrikada idi. 18. asırdan itibaren ulaşım olanakları ile 21. asırdan itibaren iletişim olanakları daha fazla arttı. nerede doğarsa doğsun İslam tebliğcileri iletişim ve ulaşım olanakları ile bu coğrafyalara ulaşmalılar. aramayan aramadığından vebaldedir. arayana ulaşmayan da ulaşmadığından. o türden kabileleri kurtarmakta İslam imamlarının işidir. hurafeleri anlatan da büyük vebale girer. o zaten müşriklerdendir. ayrıca İslam tarihi çok eski değildir. ortadoğudan kurtarılan halifelik makamı 16. asırda İstanbul`a ulaşmıştır. beş asır ( bir insan ömrü 70-80 yıl hesap edilse ) altı yedi nesil geçmiştir. İslam çok güncel ve tek hak dindir. Musevilik ve İsevilik geldiğinde tarihler çok önce ve bölgeler az hatta keşfedilen insanlık çok az kişi idi. bahsedilen sayı 1,5 milyar ise büyük ilerleme var demektir. 100 yıl öncesinin nüfusu ile oranlayın.

İnsan gibi sorduğunu ifade ediyorsun ama sorduğun gibi de, "istediğiniz şeyi yazın çizin, sakın zannetmeyin ki hemen bu düşüncemden vazgeçip Allah'a yöneleceğim!" gibi gibi bütün kapıları kapatan bir itham içinde bulunuyorsun. Bu sağlıklı bir durum mu şimdi?

Yazılanları düşünüp yorumlamak için değil de, belli ki tartışmak, karşı çıkmak veya teşekkür etmek için yazmışsın. Çünkü, doğruyu bulmak, öğrenmek isteyen bir kimse önyargılı olmaz, olmamalı da.

İsrail, Abd, İngiltere veya Çin gibi kafir devletlerin yaptığı zülmleri değil de, neden ne olduklarını bilmediğin, hemen üstte saymış olduğum kafir devletlerin kafir habercilerin dünyaya yaydıkları ve müslüman olmayan bazı grupları müslüman gösterip dünya üzerinde tüm müslümanları itibarsız hale getirmeye çalışan bu zihniyetlerin dediklerine inanır ki insan? Abd'nin, Rusya'nın, Çin'in yaptığı işkencelere neden dile getirme gereği hissetmez de, yalan ve uyduruk haberlerle onların ağına düşüp, samimi müslümanları, sahte müslüman görünümlü kuklalar üzerinden vurmaya kalkışır?

Kafirlerin, müslümanlara saldırmasını anlarım da, elhamdülillah müslümanım diyen ama saf olup, inandığı kitabın içindeki emirlere veya haramlara inanmayan ama kafirlerin uydurduğu sözlere inanan insan, akl-i selim insan değildir, nefsinin tuzağına düşen cahildir.

O yüzden müslüman uyanık olmalı, hüküm vermeden önce araştırmalı, doğruyu doğru kaynaklarda aramalı.