Ohal süresince ihraç edilenler Ankara da kurulan sayıları 6 yı bulan İdare Mahkemelerine başvurdu, başvuruyor, başvuracak. Başvuracak çünkü Ohal Komisyonu nun henüz karara bağlamadığı dosyalar mevcut. Ankara İdare Mahkemelerinden çıkan kararlara bakıldığında iade oranlarının çok düşük olduğu, çıkan iade kararlarının da ilgili kurumun İstinaf talebi sonucunda Ankara 13. İdare Dava Dairesince bozulduğu görülüyor. Yani kısıtlı sayıda mahkemenin verdiği kararlara bakıldığında Perşembe yi Çarşamba dan öngörmek zor olmayacaktır. Bu da hukuki mücadelede isteksizliğe yol açmıyor değil. Her ne kadar durum böyle olsa da hukuki çabalarım(ız) devam ediyor, edecek de.
Ohal sonrası ihraç edilenler ise, kendilerine ihracın tebliğ yapıldığı ilde bulunan idare mahkemelerine müracaat etmeye başladılar. İlk paragrafta bahsedilen müracaatçılara oranla Ankara dışında idare davası açacak olanları görevlerine iade edilmeleri hususunda kısmen talihli görüyorum, kısmen. Çünkü bir ilin mahkemelerine değil, 81 ilin idare mahkemelerine dava açma hakları var. Ancak 81 ilde bulunan İdare Mahkemelerinden çıkan farklı kararları her ne kadar farklı Bölge İdare Mahkemeleri İstinaf incelemesi yapsa da nihai kararı Danıştay verecektir. Son tahlilde Ohal öncesi ve sonrası ihraçların durumu Danıştay' ın Temyiz incelemesi akabinde netleşeceği de bir başka hakikat.
Danıştay' ın bu konularla alakalı ilk kararını 1,5-2 seneden önce göremeyeceğimiz kanaatindeyim. O kararın ne olacağını ise şimdiden kestirmek zor.
Belki kısa vadede, küçük bir ihtimal de olsa siyaset kurumu, Beraat ve Takipsizlik alarak aklananlara gecikmiş bir hakkın teslimi olarak ilgili personeli Araştırma Merkezleri' ne, yahut düşük bir ihtimal olarak görsem de eski çalışılan kuruma yönlendirebilir.
Bugünden bakınca net olmayan böyle bir fotoğraf görüyorum. Hukuki öngörülebilirlik olsaydı durum elbette farklı olurdu. Şimdilik diyeceklerim bundan ibarettir.
Ohal süresince ihraç edilenler Ankara da kurulan sayıları 6 yı bulan İdare Mahkemelerine başvurdu, başvuruyor, başvuracak. Başvuracak çünkü Ohal Komisyonu nun henüz karara bağlamadığı dosyalar mevcut. Ankara İdare Mahkemelerinden çıkan kararlara bakıldığında iade oranlarının çok düşük olduğu, çıkan iade kararlarının da ilgili kurumun İstinaf talebi sonucunda Ankara 13. İdare Dava Dairesince bozulduğu görülüyor. Yani kısıtlı sayıda mahkemenin verdiği kararlara bakıldığında Perşembe yi Çarşamba dan öngörmek zor olmayacaktır. Bu da hukuki mücadelede isteksizliğe yol açmıyor değil. Her ne kadar durum böyle olsa da hukuki çabalarım(ız) devam ediyor, edecek de.
Ohal sonrası ihraç edilenler ise, kendilerine ihracın tebliğ yapıldığı ilde bulunan idare mahkemelerine müracaat etmeye başladılar. İlk paragrafta bahsedilen müracaatçılara oranla Ankara dışında idare davası açacak olanları görevlerine iade edilmeleri hususunda kısmen talihli görüyorum, kısmen. Çünkü bir ilin mahkemelerine değil, 81 ilin idare mahkemelerine dava açma hakları var. Ancak 81 ilde bulunan İdare Mahkemelerinden çıkan farklı kararları her ne kadar farklı Bölge İdare Mahkemeleri İstinaf incelemesi yapsa da nihai kararı Danıştay verecektir. Son tahlilde Ohal öncesi ve sonrası ihraçların durumu Danıştay' ın Temyiz incelemesi akabinde netleşeceği de bir başka hakikat.
Danıştay' ın bu konularla alakalı ilk kararını 1,5-2 seneden önce göremeyeceğimiz kanaatindeyim. O kararın ne olacağını ise şimdiden kestirmek zor.
Belki kısa vadede, küçük bir ihtimal de olsa siyaset kurumu, Beraat ve Takipsizlik alarak aklananlara gecikmiş bir hakkın teslimi olarak ilgili personeli Araştırma Merkezleri' ne, yahut düşük bir ihtimal olarak görsem de eski çalışılan kuruma yönlendirebilir.
Bugünden bakınca net olmayan böyle bir fotoğraf görüyorum. Hukuki öngörülebilirlik olsaydı durum elbette farklı olurdu. Şimdilik diyeceklerim bundan ibarettir.