Editörler : Lanet

Eki n
Kapalı
16 Temmuz 2020 22:03

Bütün bunları, bu romanın hayran olduğum karakteri Zobrist'in düşüncelerinden dolayı konuşuyorlar.

Zobrist, ünlü bir genetik mühendisi. Giderek fazlaca artan dünya nüfusunun insanlığın sonu olacağını düşünüyor.

Buna bağlı olarak da; tamamının yok olmasını beklemektense, yarısını yok edip insanlığı kurtarmak adına; bir salgın hastalık virüsüyle dünyaya saldırmayı planlıyor.

Nüfus artışını bastırmayacak bir felaket yaşanmazsa insan ırkı tükenmek üzere diyor.

Başta psikopatça gelebilir. Ancak "inkar" etmeyelim.. "Matematik yanılmaz!"

Eki n, 4 yıl önce

1

"Bir türün, yaşadığı ortamda aşırı çoğalarak yok olması normaldir. Ormandaki minik bir göl yüzeyinde yaşayan yosun kolonisini düşün, gölün mükemmel dengedeki besin maddelerinin keyfini çıkarır. Kontrol edilmezse öyle hızlı yayılır ki, bir anda gölün tüm yüzeyinin sararak güneşi engeller ve bu yüzden göldeki besin maddelerinin yetişmesini önler. Çevredeki mümkün olan her şeyi tüketen yosun hemen ölür ve geride hiç iz bırakmadan yok olur. " Derin bir iç çekti: "Benzer bir kader insan türünü de bekliyor olabilir. Tahmin edebileceğimizden çok daha yakın ve hızlı."

Langdon huzursuzlanmıştı. "Ama.. bu imkansız gibi geliyor."

"İmkansız değil Langdon, sadece akıl almaz. İnsan zihninin ilkel ego savunma mekanizması, beynin kaldıramayacağı kadar fazla stres üreten tüm gerçekleri reddeder. Buna 'inkar' denir.

(S. 269)


Eki n
Kapalı
16 Temmuz 2020 22:07

"İnkar, insanın başa çıkma mekanizmasının önemli bir kısmını oluşturur. O olmasaydı, her sabah hangi şekilde öleceğinizi düşünerek dehşet içinde uyanırdık. Bunu yapmak yerine zihinlerimiz, işe vaktinde yetişmek veya vergilerimizi ödemek gibi başa çıkabileceğimiz stresle meşgul olarak, varoluş korkularımızı perdeler." (S.269)


Eki n
Kapalı
20 Temmuz 2020 13:54

"Dualar, salgının gazabına azaltmaya yetmiyordu. Devlet memurları hastalığa, sıçanların neden olduğunu anladıklarında artık çok geçti ama Venedik yine de gelen tüm gemilerin yüklerini boşaltmadan önce kırk gün açığa demirleyip beklemelerini gerektiren bir kanun çıkarmıştı. Günümüzde İtalyancası "quarantina" olan kırk rakamı, "karantina" kelimesinin nereden geldiğini hatırlatan tatsız bir kelimedir."

Cehennem(s.377)

Salgın hastalıklara vurgu yapması sebebiyle, dönemine rast gelen bi kitap oldu..


Eki n
Kapalı
23 Temmuz 2020 17:02

Ayasofya, salgın derken yazar, bugünün ironisini yapar gibi.. Şimdi de Ayasofya'dalar.. Az sonra paylaşacağım alıntıyı okuduğumda nasıl ifade etsem.."bir tür ayrılık gülümsemesi" vardı yüzümde. Canım acıdı ama gülümsüyordum çünkü yazar o satırları yazarken bugünü hiç tahmin etmiş miydi acaba.. Alıntıyı paylaşıyorum:

.

Brüder, "Yüce İsa," dedi.

Mirsat heyecanla, "Evet,"dedi. "Ve Allah ve Muhammed!"

Rehberleri Brüder'in bakışlarını, hat yazısıyla Arapça Allah ve Muhammed isimlerinin yazılı olduğu iki muazzam levha arasında yükselen İsa mozaiğinin bulunduğu ana mihraba doğru yönlendirirken Langdon gülümsedi.

Mirsat, "Müze, ziyaretçilerine bu kutsal yerin farklı kullanımlarını hatırlatmak için hem Ayasofya'nın bazilika olduğu günlerden kalan Hristiyan ikonografilerini, hem de cami olduğu zamanlardan kalan İslami ikonografi örneklerini sergiliyor," dedi ve gururlu bir ifadeyle gülümsedi.

"Gerçek dünyada dinler arasındaki anlaşmazlıklara rağmen biz, sembollerinin bir arada çok güzel durduğunu düşünüyoruz." ..

Yine "Cehennem" 489. sayfa.


Eki n
Kapalı
23 Temmuz 2020 18:11

Ayasofya'dan sonra Yerebatan Sarayı'nda iz sürmeye devam ediyor kahramanlarımız. Oradaki Medusa oymasından bahsetti yazar. Gülümsedim. Yine hüzünlü bi gülümsemeydi (Hay Allah!)

2010 yılında erkek arkadaşımla gitmiştik Yerebatan Sarayı'na. Medusa'nın oymasının önünde fotoğraf çekiyorduk. Yaşlı bir teyze ile amca yaklaşıp; "bizim de fotoğrafımızı çeker misiniz?" diye sordu. Ama ellerinde bir makina telefon falan yoktu. Kendi telefonumuzla çekecekmişiz:) Tabii o zamanlar dokunmatik telefonlar var ama akıllı telefonlar dolayısıyla WhatsApp falan yok. "Size nasıl gönderebiliriz? mail adresi falan?" dedik, hiçbir şeyleri yoktu. Fotoğraflarının bizde kalacağını bilerek istemişler. "Anıları kalsın, kendilerinde olmasa bile kalsın işte" der gibi..

Yerim ben onları yaa.. gel de gülümseme. Gel de hüzünlenme..

Nerde Yerenbatan Sarayı'nın ya da Medusa'nın bahsini duysam aklıma o masum ve çok sevimli ihtiyar çift geliyo.. Şimdiki gibi gülümsüyorum..

Ve sevgili eksicilerim, şimdi yazacağım cümleler kitap için spoiler içerebilir. :)

Ama zaten ben şanslıymışım; hem o yaşlı çifte rastladığım için, hem de kitaptaki gibi Yerebatan Sarayı'nda karantina altına alınmaya zorlanmadığım için :)


Raskollnikov
Aday Memur
24 Temmuz 2020 23:42

Matematikte işlem hatası yaparsan yanlış sonuca gidersin. Zobrist dahi biri, süper zeka. her dahi gibi delili bir yanı var. yanlış hatırlamıyorsam kitapta Machiavelli'den bir alıntı vardı. "amaca giden her yol mübahtır" diye. Zobrist karakterinin felsefesini bu cümle güzel anlatıyor.

Peki gerçekten bu onu haklı yapar mı? nüfus çok fazla ve zamanla daha da artacak, insanlık yok olmaya başlayacak diye düşünüp kendi bulduğu çözümü uygulamasına ne denir?

ahlaki mi? insanların iradelerini yok saymak doğru mu?

bulduğu çözüm gerçekten bir çözüm müdür?

Eki n, 4 yıl önce

Bütün bunları, bu romanın hayran olduğum karakteri Zobrist'in düşüncelerinden dolayı konuşuyorlar.

Zobrist, ünlü bir genetik mühendisi. Giderek fazlaca artan dünya nüfusunun insanlığın sonu olacağını düşünüyor.

Buna bağlı olarak da; tamamının yok olmasını beklemektense, yarısını yok edip insanlığı kurtarmak adına; bir salgın hastalık virüsüyle dünyaya saldırmayı planlıyor.

Nüfus artışını bastırmayacak bir felaket yaşanmazsa insan ırkı tükenmek üzere diyor.

Başta psikopatça gelebilir. Ancak "inkar" etmeyelim.. "Matematik yanılmaz!"


Raskollnikov
Aday Memur
24 Temmuz 2020 23:53

bu kısımla ilgili bir şey söylemek istiyorum. geçen diyalogda hat levhaları ile İsa mozaiğinin uyumundan bahsedilmiş. artık cami olarak açıldığından bu uyumdan bahsedilmez. ilk müze olarak kullanılmaya başladığında bu hat levhaları çıkarılmak istenmiş. ama levhalar o kadar büyükmüş ki kapıdan geçmemiş ve mecburen içeride kalmış.bu da başka zorunluluğun sonucu.

ek bilgi olarak ekledim. sayfanıza yazmam da umarım bir sakınca yoktur.

Eki n, 4 yıl önce

Ayasofya, salgın derken yazar, bugünün ironisini yapar gibi.. Şimdi de Ayasofya'dalar.. Az sonra paylaşacağım alıntıyı okuduğumda nasıl ifade etsem.."bir tür ayrılık gülümsemesi" vardı yüzümde. Canım acıdı ama gülümsüyordum çünkü yazar o satırları yazarken bugünü hiç tahmin etmiş miydi acaba.. Alıntıyı paylaşıyorum:

.

Brüder, "Yüce İsa," dedi.

Mirsat heyecanla, "Evet,"dedi. "Ve Allah ve Muhammed!"

Rehberleri Brüder'in bakışlarını, hat yazısıyla Arapça Allah ve Muhammed isimlerinin yazılı olduğu iki muazzam levha arasında yükselen İsa mozaiğinin bulunduğu ana mihraba doğru yönlendirirken Langdon gülümsedi.

Mirsat, "Müze, ziyaretçilerine bu kutsal yerin farklı kullanımlarını hatırlatmak için hem Ayasofya'nın bazilika olduğu günlerden kalan Hristiyan ikonografilerini, hem de cami olduğu zamanlardan kalan İslami ikonografi örneklerini sergiliyor," dedi ve gururlu bir ifadeyle gülümsedi.

"Gerçek dünyada dinler arasındaki anlaşmazlıklara rağmen biz, sembollerinin bir arada çok güzel durduğunu düşünüyoruz." ..

Yine "Cehennem" 489. sayfa.


Eki n
Kapalı
27 Temmuz 2020 11:32

Evet artık (yine) cami olarak kullanıldığından "maalesef" bir uyumdan bahsedilemiyor.

Raskollnikov, 4 yıl önce

bu kısımla ilgili bir şey söylemek istiyorum. geçen diyalogda hat levhaları ile İsa mozaiğinin uyumundan bahsedilmiş. artık cami olarak açıldığından bu uyumdan bahsedilmez. ilk müze olarak kullanılmaya başladığında bu hat levhaları çıkarılmak istenmiş. ama levhalar o kadar büyükmüş ki kapıdan geçmemiş ve mecburen içeride kalmış.bu da başka zorunluluğun sonucu.

ek bilgi olarak ekledim. sayfanıza yazmam da umarım bir sakınca yoktur.


Eki n
Kapalı
27 Temmuz 2020 11:42

İşlem hatası olduğunda matematik değil siz yanılmış oluyorsunuz. Kitapla ilgili çok fazla detaya girmemeye özen göstererek fikrimi açıklamam gerekirse;

başta düşündürdüğü yöntem ve sonradan anladığımız (asıl kullanmak istediği) yöntem, ikisi de temel özgürlüklerin elden alınması oluyor.

Açıkçası yalnızca insanlığın sonu gelmesin diye planını uygulamak istiyorsa Zorbist; buna hem gerek yok (bırakalım sonu gelsin) hem de adil değil diye düşünürdüm.

Ama bu planla; açlık, savaşlar ve adaletsizlikler bitecekse (ki buna benzer bi şey de söylüyordu), evet Zorbist için çalışmaya bile gönüllü olabilirdim:)

Yalnız ben şunu teklif ederdim kendisine:) İnsan genetiğini değiştirmekse konu, genetikle oynanıp ilkel insan haline dönebileceğimiz bi şeyler yapsak ya? ..

Bunu isterdim evet. :)

Raskollnikov, 4 yıl önce

Matematikte işlem hatası yaparsan yanlış sonuca gidersin. Zobrist dahi biri, süper zeka. her dahi gibi delili bir yanı var. yanlış hatırlamıyorsam kitapta Machiavelli'den bir alıntı vardı. "amaca giden her yol mübahtır" diye. Zobrist karakterinin felsefesini bu cümle güzel anlatıyor.

Peki gerçekten bu onu haklı yapar mı? nüfus çok fazla ve zamanla daha da artacak, insanlık yok olmaya başlayacak diye düşünüp kendi bulduğu çözümü uygulamasına ne denir?

ahlaki mi? insanların iradelerini yok saymak doğru mu?

bulduğu çözüm gerçekten bir çözüm müdür?


Eki n
Kapalı
27 Temmuz 2020 12:16

Kitap bitti. Sanat tarihinden mezun olmuş gibiyim:p :)

Filmi de var. Tabiki izlemiycem. Çünkü hayal gücümün yarattıklarını, filmin yönetmenin ve oyuncularınınkiyle bulandırmak istemiyorum:/


Eki n
Kapalı
27 Temmuz 2020 15:25

" Eğer unutmak diye bir şey olmasaydı yaşam da olmazdı. İnsan unutmadan hayatını sürdüremez." (S. 31)

"Neden bilmem, şairlere, âşıklara yürek kanırtıcı ilhamlar veren dolunay, bana bir ameliyat masası ışığı gibi gelir hep." (S.74)

Kardeşimin Hikayesi/ Zülfü Livaneli


Varoluşsal
Aday Memur
28 Temmuz 2020 06:02

Değerli arkadaşım ilk sayfada Oğuz Atay 'dan güzel alıntılar gördüm. Şayet daha önce okumadıysan Ayfer Tunç ve tabii ki Yusuf Atılgan kesinlikle ilgini çekecektir diye düşünüyorum. Iyi okumalar


Eki n
Kapalı
28 Temmuz 2020 11:08

İlgileneceğim hocam, teşekkür ederim.
Varoluşsal, 4 yıl önce

Değerli arkadaşım ilk sayfada Oğuz Atay 'dan güzel alıntılar gördüm. Şayet daha önce okumadıysan Ayfer Tunç ve tabii ki Yusuf Atılgan kesinlikle ilgini çekecektir diye düşünüyorum. Iyi okumalar


Eki n
Kapalı
28 Temmuz 2020 11:10

"Rus kızı votka gibidir" diyorlarmış, "tek başına içilir, hiçbir şey istemez ama Türk kızı Rakı gibidir. Yanında meze ister, peynir kavun ister, ister oğlu ister." Kardeşimin Hikayesi s. 130

Eki n
Kapalı
29 Temmuz 2020 11:13

" Niye bizim gibi kimseye zararı olmayan sadece otla beslenen hayvanları yiyorsunuz da et yiyenlere dokunmuyorsunuz. Aranızda bir anlaşma mı var? Avcı avcıya ilişmiyor mu? Kurt, çakal, kaplan, köpek, kedi niçin sofranıza gelmiyor?" Kardeşimin Hikayesi s.228

Eki n
Kapalı
29 Temmuz 2020 11:18

Pek sevgili eksicilerim ve kendim; Yunanistan'a bağlı bir yarımada olan Athos (Aynoroz) diye, kadınların 500 metre yakınına dahi yaklaşmasının yasak olduğu, yani hiçbir kadının giremediği bir dağ varmış. Dişi hayvanların girmesi bile yasakmış (kediler hariç:) ) -şaka olduğu için gülmedim-

"Kardeşimin Hikayesi"nden öğrendim.

Şu dünyada gidemediğim yerlerden biri olarak kalacak:/ :)


Eki n
Kapalı
06 Ağustos 2020 08:50

Ne var ki cezan bu günahla kıyaslanamayacak denli büyük. Seni bir makine biçimine sokmuşlar. Seçme hakkını elinden almışlar. Toplumun kabullendiği davranış türlerine boyun eğmek zorundasın. Sadece iyilik yapmakla görevli küçücük bir makinesin.

(.. )seçme hakkına sahip olmayan kişi kişiliğini yitirmiş demektir. (142)

.

Garip bir anlatımı vardı F.Alex'in. Sürüyle gencin fabrikalara tıkılıp koşullandırıldıktan sonra düzen koruyucusu olarak sokaklara bırakılmalarından söz ediliyordu. Otomatikleştiriliyorlardı. (144)

.

Otomatik portakal, Anthony Burgess


Eki n
Kapalı
06 Ağustos 2020 09:23

-Yaşam ile aldatıcıdır biliyor musun? dedim acı acı.

Takma göğüs gibi! Tam hedefe yaklaştığını sandığın anda eline kauçuk gelir!! (S. 130)

.

Alex'in, yaşamdan bıktığını, o özgün ve argo üslubuyla anlattığı bu güzel alıntı da burda kalsın..


Eki n
Kapalı
06 Ağustos 2020 10:00

Otomatik Portakal'ı bitirdim. Çok da beğendim. Yazarının ilginç hikayesini öğrendiğimde neyse ki kitabım hala bitmemişti.

Ve ben, "mütevazi anlatıcınız", yazarın hikayesine birazcık değinecek olursam:

Anthony Burgess'e beyin tümörü teşhisi konulur ve bir sene kadar ömrü kaldığını öğrenir. Kendi öldükten sonra karısı, yaşamını rahat sürdürebilsin diye 12 ayda 5 kitap yazar. Ancak bir süre sonra teşhisin yanlış konulduğu ortaya çıkar. Yani ölümcül bir hastalığı yoktur.

"SÖYLEYIN BAKALIM NE YAPACAĞIMIZI HA?" :)

Bu sayede(!) artık Burgess tanınan bir yazar olmuştur deniliyor..

Korkunç bir 12 ay olsa gerek. Bir insanın, bir gün ölecegini biliyor olması çok sıradan. Ama en fazla hangi güne kadar yaşayabileceğini bilmesi müthiş korku verici..

Yazarın, "Doktor Hastalandı" diye bir kitabi var. Bildiğimden söylemiyorum ama bu kitapta sanki o korkularından bahsetmiş. Yaşadığı o dönemin hikayesinin daha fazla yansıması var gibi geldi bana. Okuyacağım..


metin_alkan
Yasaklı
06 Ağustos 2020 17:05

haksızlık bu ama ben daha 50 sayfadayım :)

Eki n, 4 yıl önce

Otomatik Portakal'ı bitirdim. Çok da beğendim. Yazarının ilginç hikayesini öğrendiğimde neyse ki kitabım hala bitmemişti.

Ve ben, "mütevazi anlatıcınız", yazarın hikayesine birazcık değinecek olursam:

Anthony Burgess'e beyin tümörü teşhisi konulur ve bir sene kadar ömrü kaldığını öğrenir. Kendi öldükten sonra karısı, yaşamını rahat sürdürebilsin diye 12 ayda 5 kitap yazar. Ancak bir süre sonra teşhisin yanlış konulduğu ortaya çıkar. Yani ölümcül bir hastalığı yoktur.

"SÖYLEYIN BAKALIM NE YAPACAĞIMIZI HA?" :)

Bu sayede(!) artık Burgess tanınan bir yazar olmuştur deniliyor..

Korkunç bir 12 ay olsa gerek. Bir insanın, bir gün ölecegini biliyor olması çok sıradan. Ama en fazla hangi güne kadar yaşayabileceğini bilmesi müthiş korku verici..

Yazarın, "Doktor Hastalandı" diye bir kitabi var. Bildiğimden söylemiyorum ama bu kitapta sanki o korkularından bahsetmiş. Yaşadığı o dönemin hikayesinin daha fazla yansıması var gibi geldi bana. Okuyacağım..

Toplam 42 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi