ah-memurluk, 2 yıl önce
Memurluktan öğretmenliğe geçmye çalışan bir memur olarak yazıyorum. Öğretmen arkadaşlar kendi bransı ile ilgili açıklamayı yaparlar zaten.
Ben nispeten rahat bir kurumda çalışıyorum. unvanım memur. Eski memurlar ile yeni memurlar arasında bir hayli fark var ( 2 sene insan kaynakları -atama disiplin sicil müdürlüğünde çalıştım)
1. Eski memurlar her sene derece atladıklarında yenilere göre daha iyi ücret alırlar. şimdi tam net bilmiyorum ama tahmini 100 tl civarıdır. Ben ise her dereceye 2 lira gibi bir para alıyorum.
2. Emeklilik maaşları keza daha uygundan hesaplanmış olacaktır. Bu olumsuz listeyi uzatabilirim..
Kurum olarak nerde çalışacagın mesai kavramı açısından çok önemli. Ben nispeten rahat yerdeyim ama öyle anlar geliyor ki özelde çalıştığım günleri dahi özlüyorum. Burada da asırı stres yaşayabiliyorum.
SGK, Vergi dairesi vb yerler vatandaşla sık görüştüğün, işlem hacmi yüksek yerlerdir. Buraları tavsiye etmem. Yeni atananlar Türkiye' de en dip maaşlardan alırlar. Eşit işe eşit ücret görüşü sebebi ile maalesef böyle. Maaş suan 6300 tl. Çoğu yerde servis yok. Yemekhane yok ise kamu günlük 20 tl ücret veriyor.
Yıllık izin ilk 10 seneye kadar 20 gün. 10 sene dolunca 30 gün olu
yor. İzin kavramı amire göre değişir. Benim suan ki müdürüm İzin konusunda çok anlayıslı fakat önceki müdürüm ise 5 dk eç kalsam aşırı sorun oluyordu. Onun zamanında izinlerini birleştirip sorunsuz kullanana rastlamadım. Ama genel kanı rahat oldugu yönünde.
Haftalık 40 saat çalışma var iş olsun olmasın iş basında olunmak zorunda. Biraz da sizin çalışma prensibiniz ile alakalı. Örneğin ben denetim kurumunda çalışıyorum işverenler, vatandaşlar ile diyalog halindeyim. Hemen hemen hepsi cep numaramı bilir. Kurumdan ulaşamazlarsa cepten ararlar, cumartesi çoğu çalışıyor evrak işinde arar sorarlar neden aradın halletmem demem. 17:00 dan sonra hızlıca kuruma gelip anca yetişmiş olan vatandasa mesaim bitti kapandı demem işini bitirene kadar durmayı tercih ederim. herkesin işi görülsün diye ugrasırım. Bunların çoğu hayat tecrübesi. Benim kızım rahatsız, onun çoğu işini de benim gibi iyi niyetli olan memurlar, doktorlar, sağlık çalışanları aklına gelen çoğu kişi hep kolaylaştırdı. Despot olanlar ise hep yokusa sürdü, zor olan işimi cıkılmaz yaptılar. Halbu ki imkan vardı yapabilirdi yapmamayı tercih etti. Ben de o saatten sonra Hayat felsefesi haline getirdim .
Diğer taraftanda bir başka memur arkadasımız asla cep telini vermez, 17:00 Onun olursa işten cıkar anca yetişen vatandaşa yarın gel der (Haklı mesai saati dolayısı ile) Onun kafası cok rahattır takmaz.
Şöyle örnek vereyim; bir firmamız vardı adam iflas etmiş firmasını devir etmek zorunda kalmış. O dönemlerde bizden kesilen faturaları dikkat etmemiş, bize eksik bilgi verdiği için fazla fatura kesmişiz. Tabi ihbarname çıktı, ödemezse icra olacak. Aradım anlattım. Adam faturayı bilmediğini, şirketini devir ettiğini söyledi vb. Burada 2 yol var ikisi için de biz ne yaparsak yapalım haklıyız.
1. Ya devir ettiği fabrika iade faturası kesecek, adam icra, mahkeme ile uğraşmayacak
2. Ya da Biz hiç bir iş ile uğraşmayıp direk icraya vereceğiz adam mahkemede anlatacak vs vs iş uzayacak.
İki türlü de sonuc aynı olacak.
Diğer arkadas; işini takip etmemiş icraya vereceğim mahkemeye itiraz etsin öyle çözülsün dedi.
Başka arkadas devir edilen fabrikayı aradı, adamlar kabul etti. İşlem çözüldü.
İki çalışma arasında bariz fark var.
Öğretmenler arasında da illa ki bu gibi düşünce ayrımı olacaktır.
Ben şahsi olarak yazın rahatlıkla 2 ay izin kullanabildiğim, tam gün çalışsa bile 3 te işten çıkabilecek meslek olan öğretmenlki için ugrasıyorum. (çocukları seviyorum insan ilişkilerim kuvvetli. Diğer türlü olsa idim belki farklı düşünürdüm.)