Allah'ı tanımak yolunda tenzih ile teşbihi birleştiren en doğrusunu yapar. Ve Allah'ı bütün isimleri ve sıfatlarıyla ayrıntılı olarak değil, ama genel olarak tanır. Bu tanımanın genel olmasının nedeni, isimlerinin ve âlemdeki suretlerin sonsuz olması ve onları tanımlamanın imkansızlığıdır.
(El-Arabî ~ Fusûsu'l Hikem, 3: Nuh)
Biliyoruz ki, Allah ile birliktelik sağlanmadan ve O istemeden, "emir verme" gibi bir olayı kimse gerçekleştiremez. Ancak Allah ile birliktelik sağlanırsa ve bunun şuuruyla olgunluğa erişilirse; işte o zaman, varlıkların tümü insanın emiri altına girerler. Biz de bu olgunluğa erişip olaylara şahid olduk. Şu halde eğer anlayabildinizse, Hz. Süleyman hiç bir güç ve çaba sarf etmeden yalnızca emir verme bahtiyarlığına erişti.
Biz, bu yolun gerçeğini zevk ve deneyimlerimizden anladık ki Hz. Süleyman'ın bu bağış ve ikramı istemesi, yine Allah'ın emriyle oldu. Dilek Allah'ın emriyle olduğunda, dileyen kimse için büyük mükafat vardır.
(El-Arabî ~ Fusûsu'l Hikem, Süleyman: 16)
Allah'ı tanımak yolunda tenzih ile teşbihi birleştiren en doğrusunu yapar. Ve Allah'ı bütün isimleri ve sıfatlarıyla ayrıntılı olarak değil, ama genel olarak tanır. Bu tanımanın genel olmasının nedeni, isimlerinin ve âlemdeki suretlerin sonsuz olması ve onları tanımlamanın imkansızlığıdır.
(El-Arabî ~ Fusûsu'l Hikem, 3: Nuh)
Biliyoruz ki, Allah ile birliktelik sağlanmadan ve O istemeden, "emir verme" gibi bir olayı kimse gerçekleştiremez. Ancak Allah ile birliktelik sağlanırsa ve bunun şuuruyla olgunluğa erişilirse; işte o zaman, varlıkların tümü insanın emiri altına girerler. Biz de bu olgunluğa erişip olaylara şahid olduk. Şu halde eğer anlayabildinizse, Hz. Süleyman hiç bir güç ve çaba sarf etmeden yalnızca emir verme bahtiyarlığına erişti.
Biz, bu yolun gerçeğini zevk ve deneyimlerimizden anladık ki Hz. Süleyman'ın bu bağış ve ikramı istemesi, yine Allah'ın emriyle oldu. Dilek Allah'ın emriyle olduğunda, dileyen kimse için büyük mükafat vardır.
(El-Arabî ~ Fusûsu'l Hikem, Süleyman: 16)