Editörler : F16 Gökçen
20 Şubat 2012 21:42

Yazıları okuyunca açıkcası üzüldüm. Ne yazık ki Türk insanının bilinçsizliği ve çaresizliği olduğunun farkına vardım.

Allah'a şükürler olsun Türkiye'de bir firma CAM DAMACANA da su satışına başlamış. Görünce o kadar sevindim ki. Bilinçlenme ve uyanma söz konusu. Yahu düşünün plastikTe günlerce bekliyor su. Plastik damacana bence intihardır. Hemen yarın aracağım. Marka ismi yazmayacağım. Yanlış anlayanlar olur. gOOgle dan bulamayan olursa da özel den yazarım.

SUYU ARTIK CAM DAMACANA DA İÇMELİYİZ. SU PLASTİK DAMACANADAN ÇIKMALI. UYANIN. Kanser kapıda. Bırakın suyun ph değerini ya da içimi yumuşakmış. Tadı güzelmiş vs. vs. Tüm güzel sularımız Plastik ten kurtulmalı ve bir uyanış olmalı arkadaşlarrr. Lütfen Kanser kapıda.


berfin*meb
Kapalı
21 Şubat 2012 19:49

Yorumunuz için çok teşekkür ederim sayın atamavardedigeldim

Çok doğru söylüyorsunuz. Suyu her şeyden önce cam şişede tükemeliyiz. Sadece suyu değil, aklınıza gelebilecek her türlü gıdayı ; konserve, salça, turşu, fındıklı çikolata kreması

v.s.

Plastik değil cam şişeler tercih edilmeli.

Hele plastik şişeler güneşe ve işığa maruz kalmışsa bu intihar anlamına geliyor.

Cam şişede su üreten firmalar arttı. Bu da insan sağlığı açısından sevindirici bir haber.


berfin*meb
Kapalı
24 Nisan 2012 12:30

Dikkat! Fazla su içmek sağlığa zararlı.

Uzmanlar, günde 3-4 litre su içilmesi yönündeki tavsiyeler karşı çıktı. Uzmanlara göre "2 litrenin üzerinde su tüketilmesi zehirlenme, kalp yetmezliği ve tansiyonda oynamalara yol açabilir"

Bugün gazetesinin haberine göre; Özellikle diyet yapanların daha rahat kilo vermeleri için sürekli su içmeleri yönündeki tavsiyelere uzmanlardan "zehirlenebilirsiniz" uyarısı geldi. Kent Hastanesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Serkan Yıldız, "Günde 3-4 litre su için" demenin doğru bir tavsiye olmadığını söyledi. Herkesin su ihtiyacının aynı olmadığını belirten Dr. Yıldız, "Su ihtiyacı kişinin yapısına, kullandığı ilaçlara, havanın sıcaklığına göre değişir. Bizim tavsiyemiz az ya da çok su içilmesi yönünde değil. Herkes ihtiyacı oranında su içmeli, yani susayınca su içilmeli. İstelik su ve diyet arasında çok da bağlantı olduğunu söylemek doğru değil" diye konuştu.

BULANTI VE KUSMA NEDENİ

Son zamanlarda fazla su içilmesine bağlı olarak halk arasında zehirlenme olarak bilinen "hiponatremi" rahatsızlığının yayıldığını belirten Dr. Yıldız, "İhtiyaçtan fazla su içmek kişide bulantı, kusma gibi yakınmalar yapıyor. Halk arasında 'su zehirlenmesi' deniyor. Biz buna 'su fazlalığı' diyoruz. Şikayetlere rağmen su içmeye devam eden kişilerde merkezi sinir sistemi ve bilinç durumu etkilenebilir" dedi.

Kişilerin su ihtiyacını sadece musluk suyundan almadığını anlatan Dr. Serkan Yıldız, "Her besin su içeriyor. Çorba, süt, çay, ayran, meyve suları, komposto gün içinde tüketiliyor. Her türlü sulu gıdalar sebzeler su barındırıyor. Biz bu gıdalardan da su ihtiyacımızı alıyoruz. Bunlara ilave olarak günde 3 litreye kadar su içmeye çalışmak hatalı bir davranış" diye konuştu.

Uzman Diyetisyen Banu Topalakçı: KİLOYA GÖRE SU İÇİLMELİ

Kişinin vücut kitlesine bağlı olarak su ihtiyacı değişir. Kilo yani hacim arttıkça vücudun suya olan ihtiyacı artar. Mesela 60 kiloluk biri günde 2 litreye kadar, 100 kilo olan 3-4 litreye kadar su içebilir ve içmeli de. Bundan fazlası zarardır. Böbrekleri yormaktan başka işe yaramaz. İçilen sıvı su olmalı. Nitekim su yerine içilen çay ve kahve vücuttan su kaybolmasına neden olur.

İç Hastalıkları ve Obezite Uzmanı Prof. Dr. Ziya Mocan: KALBİ VE TANSİYONU ETKİLER

Günde 4-5 litre su içilmesi zararlı. Fazla su tansiyon yüksekliğine, böbrek hastalıklarına, kalp yetmezliğine neden olabilir. Su ihtiyacı su ile karşılanır. Çay, kahve, gazoz, meyve suları her ne kadar sıvı olarak kabul edilse dahil hiçbir şekilde suyun yerini tutmaz. Öte yandan kişi susadığı zaman mutlaka su içmeli, susamadan da isteğe bağlı olarak su tüketilebilir.

İstanbul Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Toksikolog Prof. Dr. Salih Cengiz: SUYUN FAZLASI ZEHİRLER

Maksimum 2 litrenin üzeri su fayda vermez. Bütün maddelerde fazlası zehirdir. Bu su için de geçerlidir.

Dozunda alındığında su faydalı olur. Suyun içindeki ağır metallerin bir miktarı vücut için gerekli olduğu gibi fazlası da zararlıdır. Örneğin suda sodyum, potasyum, kalsiyum gibi metaller var. Yani ne kadar çok su o kada ağır metal ki bu da vücut için zararlı.

Diyetisyen Nuray Soylu: ÇAY KAHVE SUYUN YERİNİ TUTMUYOR

Vücuttaki mineral dengesini tutabilmek için su alımı önemli. Günde ortalama normal bir kişinin 2-3 litre su içmesi gerekiyor; bu miktarı yaz aylarında biraz daha yukarı çekilmesinde bir sakınca yok. Çay ve kahveden elbette su alabiliyoruz ama suyun kimyası bu içeceklerde değiştiği için vücuda mineral alınamıyor. Bizim önerimiz 7-8 litre gibi abartılı öneriler değil çünkü fazla su, zehirlenmelere hatta ölüme bile yol açabilir.

BUGÜN


berfin*meb
Kapalı
21 Mayıs 2012 21:05

Plastikteki Kanser Tehlikesi

Op. Dr. Mehmet Ali Serkan ÖZKUL

Hangi plastikler zararlı?

Plastikler türlerine göre sınıflandırılıyor. Bu türler 1?den 7?ye kadar numaralandırılıyor. Özellikle 3, 6 ve 7 no?lu plastiklerden uzak durmak şart! O halde hangi plastik türünün zararlı olduğunu anlamak için öncelikle numarasına bakmak gerekiyor. Herhangi bir plastik ürün alırken ilk işiniz altında bulunan numarayı kontrol etmek olmalı. Ya bağımsız ya da etrafında oklar olan bir üçgen içinde bu numarayı görebilirsiniz. Eğer ürünün altında hiçbir rakam yoksa -ki Türkiye?de özellikle pazarda satılan ürünlerde yokdaha da kötü! Numara varsa işiniz daha kolay. Peki hangi numara, hangi üründe kullanılıyor? Hangileri zararlı, hangileri değil? İşte evde kullanılan plastikleri ayırmanız için bilmeniz gerekenler:

1. PET veya PETE Polietilen içerir: Genelde su, iki litrelik alkolsüz içecekler ve yağların konduğu pet şişelerde kullanılır. Cam gibi şeffaftır. Zararsızdır.

2. HDPE Yüksek yoğunluklu polietilen: Deterjan ambalajları ve pet süt şişesinde bulunur. Zararsızdır.

3. PVC Polivinil klorid: Streç folyo, dış mekanda kullanılan eşyalar, plastik pipo, zemin malzemesi, duş perdeleri, şeffaf ve kabartmalı plastik ambalajlarda kullanılır. Zararlıdır!

4. LDPE Az yoğunluklu polietilen: Kuru temizleme ve çöp torbaları, yemek saklama kaplarında bulunur. Zararsızdır.

5. PP Poliproplen: Şişe kapakları, içecek kamışları, biberon, yoğurt kaplarında vardır. Zararsızdır.

6. PS Polistiren: Yemiş paketleri, plastik bardak-tabak, markette etin satıldığı köpük tabak, hazır paket fast food ürünlerdedir. Zararlıdır.

7. DİĞER: Bunlar birden altıya kadar kullanılan plastiklerin dışında kalanlardır. Yemek saklama kapları ve bazı pet şişelerde bulunur. Zararlıdır.

Bunlardan uzak durun

Uzmanlar özellikle 3 no?lu plastikten uzak durulmasını öneriyor. Çünkü 3 no?lu plastikler yiyecek ve içeceklere dioksin gibi toksik (zehirli) maddeler salıyor. Özellikle bu tür plastikler mikrodalga ve bulaşık makinesinde asla kullanılmamalı. Köpük tipi plastiklerin içerdiği polistiren ise ısınınca yiyeceklerle temasa geçiyor. Amerika?da yapılan bir araştırma, 6 no?lu plastiklerin hormonal bozukluklara yol açtığını kanıtladı. Dünya Sağlık Örgütü, bu maddenin insanlarda kanser yapma riski taşıdığını doğruladı. Tek kullanımlık plastik çatal, bıçak, bardaklar, yumurta kapları... Hamburger ve etlerin konduğu köpük malzeme... Sıcak tutan çaykahve bardakları. Diğer sınıfına giren 7 no?lu plastikler genellikle Endokrin bozucu (EB) adı verilen bir grup kimyasal içeriyor. Su damacanalarında, bazı biberonlarda ve kimi metalik ambalajlarda rastlanan bu kimyasallar vücutta hormonal değişikliklere neden oluyor. Hormonal bozukluklar da kansere yol açıyor.

Endokrin bozucular (EB) üreme, hipofiz, tiroid, meme dokusu gibi çeşitli organ ve dokulara etki ediyor. Buna bağlı olarak büyüme ve gelişme, bağışıklık sistemi gibi çeşitli sistemleri etkiliyor. Üstelik endokrin bozucular sadece plastiklerin içinde değil kozmetik kremlerden konservelerin iç yüzeyine kadar birçok yerde kullanılıyor.

BPA: Eğer 3, 6 ve 7?nin yanında ?BPA içermez? ibaresini görürseniz sorun yok. Çünkü en zararlı kimyasal bu. Sadece ev ürünlerinde değil, tıpta iğne, lens ve diş ürünlerinde de kullanılıyor.

Endokrin bozucular (EB) hangi hastalıklara yol açabilir?

Erişkin kadınlarda: Meme kanseri, rahim duvarı kalınlaşması, anne karnındaki bebekte bozukluklar, erkek çocuk doğumunun azalması.

Erişkin erkeklerde: Kanser (testis, prostat), sperm sayı ve niteliğinde azalma, tiroid hormon bozukluğu, testosteron düşüklüğü. Kız çocuklarda: Erken ergenlik, vajinal kanser, genital sistem malformasyonları, merkezi sinir sistemi gelişim bozuklukları, düşük doğum tartısı, hiperaktivite, öğrenme bozuklukları, zeka düşüklüğü, hipotiroid, obezite.


snapsis48
Şef
23 Mayıs 2012 23:54

"damla" dan uzak durun eski "turkuaz" tadı berbat bedeva dağıtılıyor marketlere onlarda satıyor.


berfin*meb
Kapalı
07 Ağustos 2012 12:19

Bazı su kaynaklarından çıkan iğrenç şey!

07 Ağustos 2012 07:11

Damacana su skandalında hemen her gün yeni bir perde açılıyor. Sağlık Bakanlığı, su dolum tesislerine yaptığı baskınlarda, bazı kaynaklarda dışkıya rastladı

Damacanada sular durulmuyor. Sağlık Bakanlığı'nın, dolum tesisi uygunsuz bulunan 20 marka ile olumsuzluk görülen 114 satış noktasının isimlerini açıklamasının ardından, analiz sonuçlarının detayları da belli olmaya başladı. Bakanlık, dolum tesislerine gerçekleştirdiği baskınlar sırasında aldığı numunelere yaptığı analizlerde bazı firmaların su kaynağında dışkı yakaladı.

Bakanlık, bu firmaların kapısını mühürlerken, piyasadaki sularının hemen toplatılması istedi. Sağlık Bakanlığı, firma sahiplerini kaynağını hemen temizlemesi için uyarırken, bunun için 3-6 ay arasında değişen süre verdi.

Bakanlık, kaynak temizlenmeden mührü açmayacak. Uygunsuzluk tespit edilen 20 dolum tesisinden kaç tanesinin kaynağında dışkı tespit edildiği açıklanmadı. Bakanlık, dolum tesislerinde uygunsuzluk tespit edilen markaların üretimlerini geçici olarak durdurdu. Firmalar, ceza aldıkları kusurlarını düzeltirse yeniden üretim yapabilecek. Verilen sürede düzeltmeyenler süresiz kapatılacak.

TESİS İÇİ TESİS TEHDİDİ

Bazı firmaların tesisinin içinde personel için yapılan yemekhane, soyunma-giyinme odaları, duş, tuvalet, lavabo, yatakhane gibi sosyal tesislerin bulunduğu ve alt yapısının yetersiz olması halinde suyun kaynağına insan dışkısının karışabileceği belirtiliyor. Bakanlık, sıhhi niteliklere uygun, suyun kaynağından bağımsız olması koşuluyla personel için yapılan sosyal tesislere izin veriyor.

HIFZISSIHHA NÖBETTE

Kirli damacana avına çıkan Bakanlık, firmaların kaynaklarına yaptığı baskınlarda aldığı numuneleri, uluslararası referans laboratuvarı olan ve kuş gribi ile domuz gribinde yaptığı analizlerle bilinen Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü'nde inceliyor. Türkiye'nin dört bir yanından numunelerin geldiği hıfzıssıhha, gece-gündüz analiz yapıyor. Çok sayıda su numunesinin incelenmesi nedeniyle, analizlerin yapıldığı laboratuvarların personeli de fazla mesai yapıyor.

Takvim


berfin*meb
Kapalı
09 Ekim 2012 19:58

İçtiğimiz suların sertlik derecesi ve pH'sı ne olmalı?

9 Ekim 2012 05:56

Taraf Gazetesi

Jeolog Behiç Çongar

İçtiğimiz sudaki diğer büyük sorun: Mineral eksikliği

Geçtiğimiz aylarda, ambalajlı menba sularının sağlıksız koşullardaki dolum tesislerinde üretildiği, cam, pet ve plastik damacanalarla soframıza kadar gelen bu suların sağlığımızı tehdit ettiği iddialarını medyada yaygın biçimde izledik. Sağlık Bakanı Recep Akdağ da, konunun üzerinde hassasiyetle durulduğunu, yapılan kontrollerde sağlıksız bulunan tesislerin kapatıldığını, sonra da gerekli düzeltmeler yapıldığında, bu tesislerin tekrar işletmeye açılmasına izin verildiğini açıkladı. Ancak içtiğimiz sularla ilgili olarak gözden kaçan bir başka sağlık sorunu daha var.

Türkiye?de halen işletilmekte olan menba sularının büyük bir bölümü, kuvarsit, granit ve volkanik birimlerde oluşan akifer boşalımlı kaynak sularıdır. Bu suların büyük çoğunluğu, 1-1.5 (FSº) Fransız sertliğinde olup, asidite değerleri (pH) 6.5?un altındadır. Buna karşılık, kireçtaşı, dolomit ve mermer gibi formasyonlardan boşalan kaynaklar ise, kalsiyum ve magnezyum bakımından zengin, dolayısıyla, Fransız sertlik derecesi (FSº) yüksek sulardır. Ne yazık ki daha sağlıklı olan bu sular, ülkemizde ?kaba su? olarak tanımlanır, fazla sert bulunur ve menba suyu işletmelerinde bu tip kaynak suları çok nadir kullanılır.

Kısaca, Türkiye?de damak tadı bakımından en çok tercih edilen sular, sertlikleri çok düşük olan sulardır. pH değerleri 6.5?tan azdır ve hepsi mineral içeriği bakımından fakir sulardır. Asidik sulardır, bu da demektir ki ?aşındırıcı? sulardır.

Son yıllara kadar, Sağlık Bakanlığı?nca düzenlenen ?Menba Suyu Yönetmenliği,? menba suyu özelliklerinin başında, suların sertliğinin 0-10 FSº arasında olması şartına yer veriyordu. Sonra, bir aşamada sertlik üst sınırı kaldırıldı, fakat alt sınır konmadı. Buna karşın, Avrupa Birliği ve Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) standartlarında bu değerler çok farklı olarak tanımlanmıştır. İçme suyunda, Avrupa Birliği Fransız sertlik değerinin minimum 15 (FSº), WHO da minimum 10 (FSº) sertlik derecesinde olmasını önermektedir.

Aslında, bir menba suyu alırken, dikkat edilecek husus, tadının yanında suyun içeriği, yani taşıdığı kimyasallardır. Suda faydalı minerallerin varlığı ve zararlı maddelerin olup olmadığı hayati önemdedir.

Menba sularının, önemli bir kalsiyum kaynağı olması gerekir. Bir insanın günlük kalsiyum ihtiyacı 1000 mg?dır. Çocuklar ve yaşlılar için bu ihtiyacın karşılanması özellikle önemlidir. Gerekli kalsiyumun yaklaşık yüzde 20?sini içtiğimiz sudan alırız. Bunun için de, 100 mg/litre kalsiyum içeren bir sudan günde iki litre içmemiz gerekir.

Magnezyum ise, kas ve kemik sağlığı ile sinir iletisi için önemlidir. Günde ortalama 200-400 mg magnezyum alınması gerekiyor. İleri yaş ve hamilelikte, ayrıca her yaşta yorgunluk hissedildiğinde magnezyum ihtiyacı artar. Bu madde kalp kası sağlığı için de önemlidir. Son yıllarda magnezyumun kansere karşı direnç sağladığı da iddia edilmektedir. Vücut, yine magnezyum gereksiniminin önemli miktarını da içme suyundan karşılıyor. WHO yayınlarında, içme suyunda kullanılan düşük sertlikteki asidik suların, insan sağlığına olan olumsuz etkileri araştırılmıştır. Bu araştırmalarda, magnezyum yönünden zengin su kullanan bölgelerde yaşayan insanlarda kalp krizi riski anlamlı bir şekilde düşük bulunmuştur.

Bugün, dünyada en çok satılan Fransızların menba suyu Evian?ın sertlik derecesi, 27 FSº dir, yani Türk damak tadı standartlarında ?kaba bir su?dur Evian. Daha önce de belirttim; bizde bu değer, en çok satan menba sularında 1-1.5 (FSº) Fransız sertlik derecesi arasındadır, yani dünyanın en popüler suyu ile Türkiye?nin en popüler suları arasında büyük bir fark var. Ülkemizde, geçmişte ?yönetmelik gereği,? şimdi de ?Türk Standartları? gereği düşük sertlikli suların içilmesi teşvik ediliyor.

Menba suları için aranan en önemli özellikler; suyun nötr, yani PH değerinin 7-7.5 arasında olması; içinde yeteri miktarda kalsiyum (Ca) ve magnezyum (Mg) tuzlarının bulunması; buna karşın, kaynağın beslenme alanında, kirletici özellikteki yerleşimler, tarım alanları, endüstri kuruluşlarının bulunmamasıdır.

Sadece büyük firmaların şişeleme tesislerinde, sular 0.5 ila 0.1 mikronluk seramik ve/veya plastik filtrelerden geçirilmekte ve ayrıca ozonlanmaktadır. Kaynak suyunun ozonlanması, suyun doğal özelliğini kaybettirir. Yönetmeliklerde ozonlama yoktur. Fakat tüm büyük tesislerde ozonlama uygulanmaktadır.

Ozonlama ile steril hale getirilen su, şişelendikten sonra aylarca bekletilebilir. Geçtiğimiz yıllarda, bir bakanın Ege Bölgesi?ndeki bir şişeleme tesisinin açılışında, ?Türkiye?nin ilk steril su tesisini açıyorum? diye konuşma yaptığını televizyon haberlerinde tebessüm ederek izlemiştim.

Oysa ozonlama yöntemi ile bakteriyolojik yönden arıtılan ?ve doğal özelliği kaybettirilen? sular, deterjan ve pestisitler yönünden hiç kontrol edilmemektedir. pH değerleri düşük, asidik ve aşındırıcı özellikte olan, yeteri kadar kalsiyum ve magnezyum gibi yararlı tuzları barındırmayan menba sularının içilmesi sakıncalıdır.

Özellikle, kemik oluşumu devresinde çocukların ve ileri yaşlardaki yetişkinlerin bu aşındırıcı menba sularını, ne kadar ?yumuşak,? ne kadar lezzetli olursa olsun sürekli kullanmaları sağlığa aykırıdır. Belirli bir yaşın üzerindeki kadınlarda, kemik erimesinin görülmesi, sık sık kalça kırılmalarının yaşanması, Türkiye?de adeta olağan bir olay gibi karşılanıyor. Genelde pH değeri düşük, aşındırıcı özellikte su kullanımın bu ?kırılganlıktaki? belirleyici rolü göz önüne alınmıyor.

Esas mesleği hekimlik olan Sağlık Bakanı Akdağ?ın, ambalajlı menba sularımızı bir de kimyasal niteliği yönünden inceletmesinde, Avrupa Birliği ve WTO standartlarında sağlıklı olup olmadıklarını irdeletmesinde yarar vardır. Belki o zaman, elde edilecek sonuç ve bu sonuçtan çıkarılacak dersler, daha sağlıklı bir toplum yönünde bir adıma dönüştürülebilir.

Prof. Dr. Ahmet Aydın yorumu

Suyun ideal pH?sının kaç olması lazım?

pH suyun asitlik derecesini gösteren bir terim. pH aralığı 0-14 arasında değişiyor. 7 nötr, 0-7 arası asidik, 7-17 arası alkali su olarak kabul edilir. Bir su ne kadar çok kalsiyum, magnezyum ve potasyum içeriyorsa asitliği de o kadar az oluyor; yani pH?sı alkali tarafta oluyor. pH değerinin 7,5-8.5 arası olması (yani hafif alkali olması) ideal.

Suyun sertliği ne demek?

Suda çözünmüş halde bulunan kalsiyum (Ca) ve magnezyum(Mg) bileşiklerinin toplamına suyun sertliği deniliyor. Genelde Fransız Sertliği (Fr) birimi kullanılır;

0-5 fr - çok yumuşak; 5-10 fr ? yumuşak;10-20 fr - orta sert; 20-30 fr ? sert; >30 fr - çok sert.

Çok yumuşak suların içimi iyidir ama vücuda yeteri kadar kalsiyum ve magnezyum alamamış oluruz.

Hangi gıdalar asitlidir?

Proteinli gıdalar (et, süt, süt ürünleri, yumurta), tahıllar, rafine yağlar, şekerler ve rafine gıdalar ve yumuşak sular asit yükünü artırırken, sebzeler, meyveler ve sert sular asit yükünü azaltıyorlar.

Günümüzde böbrek asit yükünün artmasının tek nedeni alkaliden zengin sebze ve meyvelerin yeteri kadar alınmaması değil, ayrıca et ve tahıl gibi besinlerin işlenmesi sırasında potasyum ve magnezyum gibi alkali yapıcı minerallerini kaybetmesi. Bu nedenle kavurma, klasik sucuk ve pastırma, mandıra sütü gibi proteinli gıdalar, rafine sucuk, pastırma, salam, sosis ve kutu sütü gibi rafine gıdalara göre daha az asidikler.

Raf ömrü uzun olan rafine gıdaların tüketiminin artması insanlardaki asit yükünü artırmıştır.

Taş devrindeki insanların idrarla attıkları asit miktarı (22 mEq/gün) günümüzdekinden (64 mEq/gün) üç kat daha azdır.

Asitli gıdalar niçin sakıncalıdır?

Vücudumuz, hayatiyetini sürdürebilmek için hücrelerimizde oluşan asitleri atmaya çalışır. Vücut pH?sı 7.35 ile 7.45 arasında çok dar bir bantta bulunur. Bu dengeyi sağlamak için asitlerin vücuttan atılmaları gerekir. Vücudumuzda oluşan asit artıklar terle, dışkıyla, nefesle ve daha çok da idrar yolu ile atılır.

İnsan böbrekleri pH:5?in altındaki idrarı, yani asidik idrarı boşaltamazlar. Bu nedenle oluşan asitler (daha çok fosfat ve sülfatlar) kısmen kemikten gelen kalsiyum ile tamponlanır ve ancak o şekilde idrarla atılabilir. Diyetle alınan yüksek miktardaki asit, böbrekler ile atılırken kemik kalsiyumunu da eritir. Bu arada asidik gıdalar kas protein sentezini de yavaşlatır. Bu durum birçok sağlık sorununa yol açıyor.

Bu bağlamda asitli gıdaların kemik erimesi, şeker hastalığı, kas zafiyeti, böbrek taşı, gut, kanser, şişmanlık gibi hastalıkların oluşumunda önemli rolleri vardır. Bu nedenle alkali gıdalardan zengin bir diyet yapmak çok önemlidir. Bizim taş devri diyeti de bir alkali diyet örneğidir. Bu arada içtiğimiz suyun niteliğinin (sertliği) de alkali diyeti bariz bir şekilde etkilediği unutulmamalıdır.

Alkali diyet uzmanlarından bazıları et, süt, balık, yumurta gibi asit üreten gıdaların çok az yenmesini ve hatta yenmemesini öneriyorlar ki biz buna karşıyız. Bu gıdalar tabii ki asit kaynağıdır ama rafine edilmedikçe önemli bir asit yükü oluşturmazlar.

Sudaki mineraller

Suyun içinde bulunan kalsiyum ve magnezyum dışındaki mineraller de çok önemlidir. Doğada ve insan vücudunda soy gazlar hariç 84 element bulunmaktadır. İnsan vücudunun bütün bunlara ihtiyacı vardır, çünkü bu elementlerin hiçbiri insan vücudunda üretilmemektedir. İşin kötü yanı bazı doğal mineralleri (selenyum, molibden, vanadyum, magnezyum, lityum, kobalt vb) alacağımız doğru dürüst bir kaynak yoktur. Bu minerallerin hemen tamamı kaliteli kaynak suluları, maden suları ve kaya tuzlarında bulunuyorlar ve sağlığımız için çok önemlidir. Sadece bir örnek vermek istiyorum ABD?de Texas?ta lityumdan fakir suların içildiği bölgelerde cinayet, hırsızlık, soygunculuk, tecavüz ve intihar olgularının daha çok görüldüğü saptanmıştır.

Yazı www.beslenmebulteni.com adresinden alınmıştır.


berfin*meb
Kapalı
09 Mart 2013 23:42


ener özgür
Kapalı
10 Mart 2013 23:12

Ben böbrek nakli oldum ve sadece pet siselerde tek sefer olmak üzere su iciyorum ve Eskişehir e büyük bir lutüf olan kalabak suyundan baska su içmemeye özen gösteriyorum. bilakis diger pek cok su da zararli maddeler tespit edilmişti.


Beslenme-Uzmanı
Daire Başkanı
12 Mart 2013 13:26

küçük hazır sular tek kullanımlık plastik maddeden üretiliyor.yani,daha önce kullanılmış plastikten üretiliyor.bu nedenle plastik olsa bile uzun süre kullanmak için tupper gibi malzeme kullanan firmaların kullandığı malzeme sağlıklı.bu tarzın haricinde en sağlıklısı cam.damacanalarda türkiyede 10 firmanın sadece kriterlere uygun bulunduğunu bağımsız araştırma şirketi açıkladı.hala üretim serbest ayrı.ben bu araştırmadan sonra suyumu listede puanı ilk üçe giren bir firmanın suyuyla değişitrdim.


Beslenme-Uzmanı
Daire Başkanı
12 Mart 2013 13:39

bu arada su zehirlenmesinin olması için ihtiyacınızın 2 katı ve fazlasını içmiş olmalısınız.25kg için 1lt. su içmelisiniz.bizim doktorlar biraz yuvarlak konuşmayı severler.bilimsel tespit yapmadan okul bilgilerini ve prof olmak için yazdıkları tesleri anlatırlar.çok iyi olanda zaten herkesin bildiği ama görüp faydalanamadığı oluyor.dr. öz gibi.o da ortak olduğu firmaların ürünleriyle meşgul.Ayrıca suyu ayakta içmeyin.oturunca mide şekli değişiyor ve içilen suyun mideye girmesi sağlanıyor.ayakta içilirse bağırsaklara direkt geçiş yapıyor ve işlevini yapmadan mesaneden atılıyor.mideye uğrama sebebi ise;mideye gelen suda bulunan zararlı mikroplar,mide asidi ile yok edilir ve gerekli işlemden sonra bağırsaklara geçerek besinlerin hücrelere taşınmasını sağlar.son safha atıklar dışarı atılır.


erenköyde
Şube Müdürü
12 Mart 2013 14:12

Pınar var şuan masamda.Açıkcası ben de pek ayırt etmezdim. Bu başlığı okuyana kadar. Pınar ın ph ı 8.2. Flor miktarı yazmıyor. Evde 5 lt lik ya bimdeki sudan ya da carrefour marka sudan kullanıyoruz.


descartess
Şef
27 Haziran 2014 08:33

erikli kullanıyorum tadı güzel.


berfin*meb
Kapalı
28 Temmuz 2014 22:38

Damacana sulara sıkı kontrol..

http://www.cnnturk.com/video/turkiye/damacana-sulara-siki-kontrol

29 Temmuz 2014 05:53

cok guzel baslık


berfin*meb
Kapalı
29 Temmuz 2014 10:46

Teşekkür ederim..

Vitaminsiz Panda, 10 yıl önce

cok guzel baslık

29 Temmuz 2014 19:59

ben hep kaıısık ıcıom bıı ondan bı bundan zararı olurmu


berfin*meb
Kapalı
29 Temmuz 2014 23:59

Uzmanlar içtiğimiz suyun arada bir değiştirilmesi gerektiğini söylüyorlar.


Wanted.üye
Daire Başkanı
30 Temmuz 2014 00:01

Bu aralar sırma su çok hoşumuza gidiyor..

Toplam 96 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi