Veysel Karani Hazretleri 555-560 tarihleri arasında Yemen?de bulunan Karen?de doğdu. İslam'da anne sevgisinin büyüklüğüyle anlamlandırılmış bir din büyüğüdür. Hazreti Peygamber döneminde yaşamasına rağmen annesine verdiği sözden dolayı, Peygamber Efendimiz?i göremediği için sahabeden sayılmaz. Peygamber Efendimiz, kendisine armağan olarak hırkasını göndermiştir.
Üveys garip biridir. Dünyadadır, ama ne dünyalığı vardır, ne de dünyalık gibi bir kaygısı. Güttüğü develer için ücret istemez. Verenden alır, vermeyene sormaz bile. Adı üzerine çobandır işte, fakirdir. Ama iş cömertliğe geldi mi onunla yarışmak kimsenin harcı değildir. Paylaşacak çok şeyi yoktur, ama hayırda daima başı çeker.
Üveys, bizim bildiğimiz ismi ile Veysel Karani Hazretleri mütevazı yaşar. Ama halinden memnundur. Sessiz, dostları arasında yalansız, dolansız bir hayat sürer. Issız vadilerde, kaya kovuklarında ibadet eder. İnsanlar ona hep divane gözüyle bakarlar, ama aldıran kim?
Mübareğin çok yaşlı bir annesi vardır. Hem kör, hem de kötürümdür. Veysel Karani onun eli ayağı, gözü kulağıdır. Yedirir, içirir, yıkar, paklar. Kadıncağıza bebek gibi bakar. Ne derse, ama ne derse yapar. En olmayacak arzularını bile ikiletmez. Bir yüz ifadesinden bin mânâ çıkarır ve hepsini de getirir yerine. Tabiri caizse, anasına kölelik eder.
Veysel Karani Hazretleri haram bilmez, yalan söylemez. Hoş, sahrada bir başına dolanan böylesi bir insanın günaha girme şansı da azdır ya. O, gün boyu zikreder, af diler. Ümmet-i Muhammede dua eder. Ama en bilinen özelliği Allah ve Resulüne duyduğu tarifsiz aşktır. Veysel Karani?nin tek arzusu vardır. Yüzü suyu hürmetine kainatın yaratıldığı Server?i görebilmek. Efendimizi düşündükçe burnunun direği sızlar, yüreği bir hoş olur. Yumruk iriliğinde bir şeyler gelir, oturur boğazına. Hani o, anlaşılamayan ve anlatılamayan şeyler.
Ve gün gelir muhabbet ve Muhammed kelimeleri yüreğinde buluşur, dışarı taşar. Efendimizin hasreti kor olur, ciğerini yakar. Onu bir kez, ama bir kez görebilse, bir solukluk olsun sohbetinde bulunabilse ve adına sahabe denilen kutlu kadroya katılabilse...
Annesi itiraz etmese de, bu yolculuğa razı değildir. Omuzlarını kaldırıp boynunu büker. Mahzun bir üslupla ?İstiyorsan git!? der, ?Git bakalım, beni kime emanet edeceksen?? Doğrusu onu bırakabileceği kimse yoktur. Bu yaşlı kadına incitmeden kim bakabilir ki? Onun nazını kim çeker sonra?
Üveys hasretini yüreğine gömer. Bir daha bu konuda tek kelime etmez. Ama o günden sonra daha fazla ağlar, daha fazla yalvarır. Aşkını kayalara, kumlara, anlatır. Kuşlarla, develerle dilleşir, serin seher yeliyle selâmlar yollar Haremeyn?e. Ve ufuklar perde perde açılır, dağlar çekilir aradan. Artık o günboyu ibadet eder, sürüyü melekler bekler. Hayvanlar mı? İnanın muma döner.
Evet Üveys, Allah Resulünün muhteşem sohbetine (madde planında) erişemez, ama mânâ aleminde çok şeye kavuşur. Efendimizle aralarında imrenilecek bir dostluk başlar. Hoş onlar için mesafelerin ne önemi vardır. Öyle ya alan uygun, veren olgun olduktan sonra ?feyz? nehir olur akar.
Yine Efendimiz buyururlar ki: ?Ümmetimden bir kimse vardır ki, Kıyamet günü Rabia ve Mudar kabilelerinin koyunlarının kılları adedince insana şefaat edecektir.? (ki bu iki kabile sürülerinin çokluğu ile tanınırlar)
Eshab-ı kiram sorar:
- Ya Resullallah kimdir bu nasipli?
- Allahın kullarından biri.
- Peki adı nedir?
- Üveys!
- Ya memleketi?
- Karen!
- O sizi gördü mü?
Efendimiz mânâlı mânâlı gülümser, ?Baş gözü ile hayır!? derler. Sahabeden ?Hayret!? diyenler olur, ?Size böylesine aşık olan biri nasıl oluyor da koşmuyor huzurunuza?? Efendimiz izah eder: - Onun gelmemesi de bana olan bağlılığındandır. İhtiyar bir annesi vardır. İman etmiştir. Ancak gözleri görmez, hareket edemez. Üveys gündüzleri deve çobanlığı yapar, kazandığını annesine harcar?.
İşte bu güzel Allah ve peygamber dostu mübarek insanın zamanından beri Üveyslik yolu açıktır. Allah'a sevgili olmak,aşıklardan dervişlerden olmak için iki türlü yoldan geçilir. Bunlardan birinci yol tarikat yolu, tekkeler,dergahlar... Abdülkadir Geylani,Mevlana,Yunus Emre,Hacı Bektaş Veli,Niyazi Mısri,Hacı Bayram Veli,Üftade Hazretleri, Aziz Mahmud Hüdai gibi güzel insanların ve daha nicelerinin geçtiği yol. Bunlardan birçoğu aynı zamanda üveystir. İkinci yol ise herhangi bir tarikata bağlı olmadan Allah tarafından verilen öğretmenlerden ders alma yoludur, yani üveyslik yoludur. Mesela Veysel Karani'nin,Ladikli Ahmet Efendi'nin öğretmeni Hızır A.s'dır. Veysel Karani Hz. peygamberimizi maddi alemde hiç görmemiş fakat mana aleminde onun sohbetine katılmış,efendimizden ders almıştır. Tarikatlarda mürşidi kamiller bu dünyada yaşayan Allah dostları iken, Üveyslik yolunda mürşidi kamiller daha önceden maddi alemde hocalık yapmış,öldü zannettiğimiz aslında görevlerine hala devam eden mübarek zatlardır. Elbette her canlı ölümü tadacaktır.
Allah Teala Zümer suresi 42.ayette mealen, "Allah, ölenin ölüm zamanı gelince, ölmeyenin de uykusunda iken canlarını alır da ölümüne hükmettiği canı alır, ötekini muayyen bir vakte kadar bırakır. Şüphe yok ki, bunda iyi düşünecek bir kavim için ibretler vardır." buyuruyor.
Yani Rabbimiz bazı kulların ruhlarını kıyamete kadar bırakıyor,bu nedenle Üveyslere Hızır A.s.,Mevlana,Yunus Emre,Eyüp Sultan, Aziz Mahmud Hüdai gibi Allah dostları ders veriyor.
Günümüzde tarikatların nasıl bozulduğunu,yalancı şeyhlerin nasıl hızla türediğini göz önüne aldığımızda en güzel ve doğruluğundan emin olunan yolun Üveyslik Yolu olduğu anlaşılmaktadır. Daha önceden üveyslerin kendini ve yaptıkları zikri bildirmeleri yasak iken ahir zamanda olduğumuz için Rabbimiz herkesin bilmesini istemekte ve bu güzel yola, marifet makamına insanları davet etmektedir. Bu zikirde Rabbimiz misk kokuları,salih rüyalar, çok güzel tecelliler gibi birçok lütuf vermekte, ayetler söylerek uykudan uyanma,namaza Rabbimiz tarafından kaldırılma,kalbimizdeki o muhteşem huzur,bütün işlerimizin kolaylaşması,türbe ziyaretlerinde duyulan muhteşem kokular gibi birçok hediyeyi çok kısa zamanda üveyslere yaşatmaktadır,daha fazlasını yaşayan da birçok kardeşimiz var.
Ama asıl amacımız bunlar değil, Rabbimize kul,şanlı peygamberimize ümmet olabilmektir tek gayemiz.
Hem cennetten hem dünyadan geçip yalnız Rabbimizin aşıklarından olmak,O'nun sevdiklerinden,razı olduklarından olmak, O güzeller güzelinin cemalini her daim seyredenlerden olmak isteriz. Üstte yazdıklarım Rabbimizin bize hediyesi,ister verir ister vermez,dilediğine bol verir,dilediğine kısar. Bu zikre başlayan kimi kardeşimize Rabbimiz 1-2 gün içinde kimine 3 ayda kimine 1 yılda vs. yaşatıyor bu güzellikleri,bunlar Rabbimizin takdiri. Ama şunu çok iyi bilin ki. Üveys zikrini sabah akşam düzenli bir şekilde yapıp da bu güzellikleri yaşamayan yok,zamanı geldiğinde Rabbim daha fazlasını da yaşatıyor dilediğine.
Burda tarikat yok,burda cemaat yok,yalnızca Rabbimize kul olmaya çalışmak var,aracıya gerek olmadan,kuldan değil yalnız Rabbimizden yardım istemek var.
Şimdi Üveys Zikri Nasıl Yapılır Onu açalım:
Günün aydınlığında ve akşamın karanlığında olmak üzere günde 2 kere yapılır..
*Bir kere Euzu besmele cekip 100 kere tevbe estagfurullah diyoruz.
* Besmelesiz en az 132 defa salat-şerife okuyoruz ( sayı sınırı yok dilediğiniz kadar arttırabilirsiniz ) 2000 çeşit salavat var kısası uzunu farketmez nasıl kolayınıza geliyorsa onu okuyunuz kısasında da uzununda da her salavatta 10 rahmet vardır.
Daha sonra 11 ihlas ve 1 fatiha okuyup şu duayı yapıyoruz: Allah'ım senin rızan ve izninle okuduğum salavatların ve okuduğum surelerin sevaplarını Yüce Peygamber Efendimiz SAV ruhuna tüm ashabının alinin sahabelerinin ehlibeytinin ruhlarına salih kulların ruhlarına hızır a.s ve sevdiği tüm evliyaların ruhlarına şehitlerin ve sıddıkların ruhlarına bizden önceki ümmetlere gönderilen tüm peygamberlerin ve nebilerin ruhlarına mana alemindeki tüm öğretmenlerin ruhlarına ve dünyadaki öğretmenlerimizin ruhlarına ve üveys kardeşlerimizin ruhlarına hediye ettim hediye ettim hediye ettim sen kabul buyur ya Rab. Amin. diyip duamızı ediyoruz.
Sonra tek euzu besmele ile en az 100 olmak kaydıyla LA İLAHE İLLALLAH yani kelime-i tevhid söylüyoruz ( sayısı sınırı yok dilediğiniz gibi arttırabilirsiniz )
Allah zikrinizi daim etsin.
Veysel Karani Hazretleri 555-560 tarihleri arasında Yemen?de bulunan Karen?de doğdu. İslam'da anne sevgisinin büyüklüğüyle anlamlandırılmış bir din büyüğüdür. Hazreti Peygamber döneminde yaşamasına rağmen annesine verdiği sözden dolayı, Peygamber Efendimiz?i göremediği için sahabeden sayılmaz. Peygamber Efendimiz, kendisine armağan olarak hırkasını göndermiştir.
Üveys garip biridir. Dünyadadır, ama ne dünyalığı vardır, ne de dünyalık gibi bir kaygısı. Güttüğü develer için ücret istemez. Verenden alır, vermeyene sormaz bile. Adı üzerine çobandır işte, fakirdir. Ama iş cömertliğe geldi mi onunla yarışmak kimsenin harcı değildir. Paylaşacak çok şeyi yoktur, ama hayırda daima başı çeker.
Üveys, bizim bildiğimiz ismi ile Veysel Karani Hazretleri mütevazı yaşar. Ama halinden memnundur. Sessiz, dostları arasında yalansız, dolansız bir hayat sürer. Issız vadilerde, kaya kovuklarında ibadet eder. İnsanlar ona hep divane gözüyle bakarlar, ama aldıran kim?
Mübareğin çok yaşlı bir annesi vardır. Hem kör, hem de kötürümdür. Veysel Karani onun eli ayağı, gözü kulağıdır. Yedirir, içirir, yıkar, paklar. Kadıncağıza bebek gibi bakar. Ne derse, ama ne derse yapar. En olmayacak arzularını bile ikiletmez. Bir yüz ifadesinden bin mânâ çıkarır ve hepsini de getirir yerine. Tabiri caizse, anasına kölelik eder.
Veysel Karani Hazretleri haram bilmez, yalan söylemez. Hoş, sahrada bir başına dolanan böylesi bir insanın günaha girme şansı da azdır ya. O, gün boyu zikreder, af diler. Ümmet-i Muhammede dua eder. Ama en bilinen özelliği Allah ve Resulüne duyduğu tarifsiz aşktır. Veysel Karani?nin tek arzusu vardır. Yüzü suyu hürmetine kainatın yaratıldığı Server?i görebilmek. Efendimizi düşündükçe burnunun direği sızlar, yüreği bir hoş olur. Yumruk iriliğinde bir şeyler gelir, oturur boğazına. Hani o, anlaşılamayan ve anlatılamayan şeyler.
Ve gün gelir muhabbet ve Muhammed kelimeleri yüreğinde buluşur, dışarı taşar. Efendimizin hasreti kor olur, ciğerini yakar. Onu bir kez, ama bir kez görebilse, bir solukluk olsun sohbetinde bulunabilse ve adına sahabe denilen kutlu kadroya katılabilse...
Annesi itiraz etmese de, bu yolculuğa razı değildir. Omuzlarını kaldırıp boynunu büker. Mahzun bir üslupla ?İstiyorsan git!? der, ?Git bakalım, beni kime emanet edeceksen?? Doğrusu onu bırakabileceği kimse yoktur. Bu yaşlı kadına incitmeden kim bakabilir ki? Onun nazını kim çeker sonra?
Üveys hasretini yüreğine gömer. Bir daha bu konuda tek kelime etmez. Ama o günden sonra daha fazla ağlar, daha fazla yalvarır. Aşkını kayalara, kumlara, anlatır. Kuşlarla, develerle dilleşir, serin seher yeliyle selâmlar yollar Haremeyn?e. Ve ufuklar perde perde açılır, dağlar çekilir aradan. Artık o günboyu ibadet eder, sürüyü melekler bekler. Hayvanlar mı? İnanın muma döner.
Evet Üveys, Allah Resulünün muhteşem sohbetine (madde planında) erişemez, ama mânâ aleminde çok şeye kavuşur. Efendimizle aralarında imrenilecek bir dostluk başlar. Hoş onlar için mesafelerin ne önemi vardır. Öyle ya alan uygun, veren olgun olduktan sonra ?feyz? nehir olur akar.
Yine Efendimiz buyururlar ki: ?Ümmetimden bir kimse vardır ki, Kıyamet günü Rabia ve Mudar kabilelerinin koyunlarının kılları adedince insana şefaat edecektir.? (ki bu iki kabile sürülerinin çokluğu ile tanınırlar)
Eshab-ı kiram sorar:
- Ya Resullallah kimdir bu nasipli?
- Allahın kullarından biri.
- Peki adı nedir?
- Üveys!
- Ya memleketi?
- Karen!
- O sizi gördü mü?
Efendimiz mânâlı mânâlı gülümser, ?Baş gözü ile hayır!? derler. Sahabeden ?Hayret!? diyenler olur, ?Size böylesine aşık olan biri nasıl oluyor da koşmuyor huzurunuza?? Efendimiz izah eder: - Onun gelmemesi de bana olan bağlılığındandır. İhtiyar bir annesi vardır. İman etmiştir. Ancak gözleri görmez, hareket edemez. Üveys gündüzleri deve çobanlığı yapar, kazandığını annesine harcar?.
İşte bu güzel Allah ve peygamber dostu mübarek insanın zamanından beri Üveyslik yolu açıktır. Allah'a sevgili olmak,aşıklardan dervişlerden olmak için iki türlü yoldan geçilir. Bunlardan birinci yol tarikat yolu, tekkeler,dergahlar... Abdülkadir Geylani,Mevlana,Yunus Emre,Hacı Bektaş Veli,Niyazi Mısri,Hacı Bayram Veli,Üftade Hazretleri, Aziz Mahmud Hüdai gibi güzel insanların ve daha nicelerinin geçtiği yol. Bunlardan birçoğu aynı zamanda üveystir. İkinci yol ise herhangi bir tarikata bağlı olmadan Allah tarafından verilen öğretmenlerden ders alma yoludur, yani üveyslik yoludur. Mesela Veysel Karani'nin,Ladikli Ahmet Efendi'nin öğretmeni Hızır A.s'dır. Veysel Karani Hz. peygamberimizi maddi alemde hiç görmemiş fakat mana aleminde onun sohbetine katılmış,efendimizden ders almıştır. Tarikatlarda mürşidi kamiller bu dünyada yaşayan Allah dostları iken, Üveyslik yolunda mürşidi kamiller daha önceden maddi alemde hocalık yapmış,öldü zannettiğimiz aslında görevlerine hala devam eden mübarek zatlardır. Elbette her canlı ölümü tadacaktır.
Allah Teala Zümer suresi 42.ayette mealen, "Allah, ölenin ölüm zamanı gelince, ölmeyenin de uykusunda iken canlarını alır da ölümüne hükmettiği canı alır, ötekini muayyen bir vakte kadar bırakır. Şüphe yok ki, bunda iyi düşünecek bir kavim için ibretler vardır." buyuruyor.
Yani Rabbimiz bazı kulların ruhlarını kıyamete kadar bırakıyor,bu nedenle Üveyslere Hızır A.s.,Mevlana,Yunus Emre,Eyüp Sultan, Aziz Mahmud Hüdai gibi Allah dostları ders veriyor.
Günümüzde tarikatların nasıl bozulduğunu,yalancı şeyhlerin nasıl hızla türediğini göz önüne aldığımızda en güzel ve doğruluğundan emin olunan yolun Üveyslik Yolu olduğu anlaşılmaktadır. Daha önceden üveyslerin kendini ve yaptıkları zikri bildirmeleri yasak iken ahir zamanda olduğumuz için Rabbimiz herkesin bilmesini istemekte ve bu güzel yola, marifet makamına insanları davet etmektedir. Bu zikirde Rabbimiz misk kokuları,salih rüyalar, çok güzel tecelliler gibi birçok lütuf vermekte, ayetler söylerek uykudan uyanma,namaza Rabbimiz tarafından kaldırılma,kalbimizdeki o muhteşem huzur,bütün işlerimizin kolaylaşması,türbe ziyaretlerinde duyulan muhteşem kokular gibi birçok hediyeyi çok kısa zamanda üveyslere yaşatmaktadır,daha fazlasını yaşayan da birçok kardeşimiz var.
Ama asıl amacımız bunlar değil, Rabbimize kul,şanlı peygamberimize ümmet olabilmektir tek gayemiz.
Hem cennetten hem dünyadan geçip yalnız Rabbimizin aşıklarından olmak,O'nun sevdiklerinden,razı olduklarından olmak, O güzeller güzelinin cemalini her daim seyredenlerden olmak isteriz. Üstte yazdıklarım Rabbimizin bize hediyesi,ister verir ister vermez,dilediğine bol verir,dilediğine kısar. Bu zikre başlayan kimi kardeşimize Rabbimiz 1-2 gün içinde kimine 3 ayda kimine 1 yılda vs. yaşatıyor bu güzellikleri,bunlar Rabbimizin takdiri. Ama şunu çok iyi bilin ki. Üveys zikrini sabah akşam düzenli bir şekilde yapıp da bu güzellikleri yaşamayan yok,zamanı geldiğinde Rabbim daha fazlasını da yaşatıyor dilediğine.
Burda tarikat yok,burda cemaat yok,yalnızca Rabbimize kul olmaya çalışmak var,aracıya gerek olmadan,kuldan değil yalnız Rabbimizden yardım istemek var.
Şimdi Üveys Zikri Nasıl Yapılır Onu açalım:
Günün aydınlığında ve akşamın karanlığında olmak üzere günde 2 kere yapılır..
*Bir kere Euzu besmele cekip 100 kere tevbe estagfurullah diyoruz.
* Besmelesiz en az 132 defa salat-şerife okuyoruz ( sayı sınırı yok dilediğiniz kadar arttırabilirsiniz ) 2000 çeşit salavat var kısası uzunu farketmez nasıl kolayınıza geliyorsa onu okuyunuz kısasında da uzununda da her salavatta 10 rahmet vardır.
Daha sonra 11 ihlas ve 1 fatiha okuyup şu duayı yapıyoruz: Allah'ım senin rızan ve izninle okuduğum salavatların ve okuduğum surelerin sevaplarını Yüce Peygamber Efendimiz SAV ruhuna tüm ashabının alinin sahabelerinin ehlibeytinin ruhlarına salih kulların ruhlarına hızır a.s ve sevdiği tüm evliyaların ruhlarına şehitlerin ve sıddıkların ruhlarına bizden önceki ümmetlere gönderilen tüm peygamberlerin ve nebilerin ruhlarına mana alemindeki tüm öğretmenlerin ruhlarına ve dünyadaki öğretmenlerimizin ruhlarına ve üveys kardeşlerimizin ruhlarına hediye ettim hediye ettim hediye ettim sen kabul buyur ya Rab. Amin. diyip duamızı ediyoruz.
Sonra tek euzu besmele ile en az 100 olmak kaydıyla LA İLAHE İLLALLAH yani kelime-i tevhid söylüyoruz ( sayısı sınırı yok dilediğiniz gibi arttırabilirsiniz )
Allah zikrinizi daim etsin.