Ne zaman Alevilik konusu açılsa birilerinin kasıla kasıla ?Alevilik, Ali?yi sevmekse en büyük Alevi benim.? sözünü duyar dururuz. Bu öylesine sıradanlaştı ki tartışma programlarında olsun, seçim meydanlarında yahut dost sohbetlerinde olsun sürekli karşımıza çıkmakla beraber maalesef bunun duygu sömürüsünden öteye geçmediğine üzülerek şahit olmaktayız. Çünkü sevgi evrenseldir. Belki sevginin ne olduğu tam olarak tarif edilemez ama sevginin ne olmadığı herkesin malumudur. Birini kötülüklere karşı korumak, onu savunmak, onun uğrunda ölmek belki sevginin değişik ifade şekilleridir. Ama birinin hakkının gasp edilmesini görmezden gelmek, onun katillerini dost bilip onları hak etmedikleri mertebelere yükseltmek kesinlikle sevgi değildir ve bunda herkes hemfikirdir. Çünkü sevginin göstergesi laf değil, ameldir. Sevgi yürekten olmazsa amel mutlaka yavan kalır. Bu her alanda böyledir. Sevgide sahtecilik olmaz, sevgi ikiyüzlülüğü kabul etmez. Bu yüzden ?Ali?yi seviyorum? diyenlerin Ali?ye karşı tavırları incelendiğinde gerçek duygu rahatlıkla anlaşılır. Ve işte bu yüzden diyoruz ki, Ali sevgisi amel ve bedel ister, laf değil.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de ona camilerde lanet ve sövgü geleneğini başlatan, onun evladını öldüren Muaviye?ye ?Allah ondan razı olsun? diyeceksin.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de onunla savaşan ve on binlerce Müslümanın ölmesine neden olan Muaviye?ye ?Haksız değil, ictihadda bulundu.? diyecek, yetmedi bir de hadis uyduracak ve kendince bir formül bulup ?Ali haklı; ama Muaviye haksız değil.? iddiasında bulunacaksın.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem tek suçları Ali?yi sevmek ve camilerde Ali?ye edilen sövgü ve lanetlemeleri dinlemeyi reddetmek olan sahabelerin seçkini Hucr Bin Adiy ve arkadaşlarını türlü hile ve iftiralarla öldüren Muaviye?yi suçsuz ve bağışlanmış göstermek için (güya) vahiy kâtibi olarak göstereceksin.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de Hz. Hüseyin?i ve Peygamber?in soyunu çoluk çocuk demeden işkencelerle öldüren Yezit?i mazur göstermek için bin dereden su getireceksin ve ona lanet okumayı caiz görmeyeceksin. Bu bin dereden getirilen suyun, bu çaba içinde olanları Allah indinde boğmaktan başka bir işe yaramayacağının farkına varmayacaksın.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de Kur?an-ı Kerim?in ayetleri ve Peygamber?in vasiyetine rağmen halifelik hakkını bin bir oyunla elinden alanları fazilette ondan üstün sayacaksın.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de onun eşini yani Peygamberimizin sevgili kızını dövüp evini yakmaya çalışanları ve çocuğunu düşürtenleri, Peygamberden sonraki en üst makama taşıyacaksın.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de onun evlatları Ehlibeyt imamlarını şehit eden sapık halifeleri -ki aralarında cinsî sapık olan, kendi öz kızına tecavüz eden, Kur?an-ı Kerim?i okla parçalatan, Kâbe?yi ateşe verenler de vardır- Ehlibeyt imamlarına tercih edecek ve onları İslamın halifesi sayacaksın.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de Kur?an?ı ilk defa Ali kitap hâline getirdiği hâlde bunu Ebubekir yaptı diyeceksin.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem onun ilk Müslüman oluşunu hazmetmeyip ona bu konuda bir ortak bulacak ve ?İlk Müslümanlar; kadınlardan Hz. Hatice, hür erkeklerden Hz. Ebu Bekir, çocuklardan Hz. Ali, azatlı kölelerden Zeyd ibn-i Hâris, kölelerden Bilâl-i Habeşî oldu.? diyerek hakkı gizleme yolunda manevra yapacaksın. Hatta bazı kaynaklarında ?Bu sayılanlar arasında en önce Ebubekir Müslüman oldu.? diyerek Ali?nin bu konudaki tartışmasız önceliğini inkâr edeceksin.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem Peygamber?in ?Size iki emanet bırakıyorum. Biri Kur?an-ı Kerim diğeri Ehlibeytim? hadisini ?Size iki emanet bırakıyorum. Biri Kur?an-ı Kerim, diğeri sünnetim? olarak değiştirmeye çalışacaksın.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de Peygamber?in onun için söylediği hadisleri, Ali?ye verdiği unvanları başkalarına yamayacaksın. Hz. Muhammed?in Ali için söylediği ?En büyük sıddık sensin, faruk-ı azam da sensin.? hadisini görmezden geleceksin, öbür yandan da en büyük Alevi benim diyeceksin. Bu en basitinden bir çelişkidir.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de Hz. Muhammed?in ?Sen benim dünyada ve ahirette kardeşimsin.? hadisine ve iki defa düzenlediği kardeş kılma törenlerinin her ikisinde de Hz. Ali?yi kendisine kardeş ilan etmesine rağmen -ki bu törenlerin ilki Mekke? de, diğeri ve daha büyüğü Medine?de yapılmıştır- ?Hz. Muhammed, Osman?ı kendisine kardeş yapmıştır. Peygamber, vefat edeceği sırada ?Bana kardeşimi çağırın.? diye buyurmuş oradakiler de kardeşiniz kim diye sorunca Peygamberimiz de güya ?Osman? demiştir.? iddiasını insafsızca atacaksın.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de yaşadığı müddetçe Peygamber?in en büyük koruyucusu olan Ebu Talip?i (hâşâ) kâfir göstereceksin. Ki Ebu Talip, Ali?nin babasıdır ve imanını Peygamberi korumakla, yazdığı şiirlerle, çocuklarını Peygamber?in emrine vermekle ve örnek yaşantısıyla ispatlamıştır. İki yüzlülükleri nedeniyle Müslüman olarak görünen ama Allah katında imanını hiçbir ameliyle kanıtlayamayacak olan ve ömrü boyunca İslama muhalefet eden Ebu Süfyan ve ailesini mümin, Ebu Talip? i kâfir kabul edeceksin. Ebu Talip?ten çok sonraları başka kişiler için inen ayetleri, Ebu Talip için inmiş göstereceksin, yalan yanlış hadisler uyduracaksın ve bunlarla özbeöz mümin olan birisini kâfir göstermek için sıralayacaksın. Sonra kasıla kasıla en büyük Alevi benim diyeceksin. İşte bu olmaz. Ebu Talip?in şefaatçisi Hz. Muhammed olacaktır, Peygamber bunu çok yerde söylemiştir. Peki ya diğerlerinin şefaatçisi kim olacak? Yapılan bütün bu zulümlerden sonra sakın kimse ?peygamber şefaatçi olacak? demesin. Peygamber, bu kadar hadisi boşuna söylemedi, Kur?an boşuna inmedi, Ehlibeyt boşuna imam olmadı. Yapılanlar konusunda hiç kimse için sığınacak bahane bırakılmadı, hüccet herkes için Ehlibeyt tarafından tamamlandı. Ebu Talip?in tek suçu vardır, o da Aliyel Mürteza?nın, Haydar El Kerrar?ın babası olmasıdır. Bu kadar saldırıya uğraması da bundandır.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de Peygamber?in emrine rağmen salâvatı eksik söyleyeceksin. Hz. Muhammed (s.a.a.v.) şöyle buyuruyor: ?Benim için şöyle selam söyleyin: Allah?ım, selamın Muhammed ve Ehlibeytine olsun; İbrahim ve İbrahim?in Ehlibeytine olduğu gibi.? (Buhari, Sahih c:8 s:245)
Hz. Muhammed (s.a.a.v.) altını çize çize ?Bana selam göndereceğiniz zaman Ehlibeytime de selam gönderin; yoksa bu salâvat eksik olur.? buyurmasına rağmen yazılan kitaplarda, Peygamberimizin adı zikredildiğinde ?s.a.v.? yani ?sallallahü aleyhi ve sellem? ifadesinin geçtiğini, ?va âlihi? ifadesinin yer almadığını görüyoruz. Eğer ?va âlihi? ifadesi geçecekse bu sefer ?va eshabihi ecmain? yani ?ve tüm sahabelerine? ifadesini de eklenmiş buluruz. Yani salâvat ya eksik ya da fazla olarak karşımıza çıkmaktadır. Böyle yapmakla Ehlibeytin özel konumunun içi boşaltılmaktadır. Sadece Peygamber ve Ehlibeyte has olan şeye herkesin ortak edilmesi masum bir davranış veya iyi niyetle açıklanamaz. Bunda Ehlibeyti inkâr ve yok sayma vardır. Oysa Hz. Muhammed (s.a.a.v.), kendisine selam gönderileceği zaman Ehlibeyti ekleyin demiştir, tüm sahabeleri değil. Çünkü Kur?an?da da açıkça görüldüğü gibi övülen sahabeler de vardır eleştirilenler de. Hatta bazılarından açıkça münafık olarak söz edildiği çokça ayet vardır. Bu sahabeleri Peygamberin yanında zikretmek ve selamda onları Peygamberle eş tutmak hiçbir şekilde doğru değildir. Bunda ısrarcı olanlara Allah?ı ve Peygamberi hatırlatarak tekrar ediyoruz ki bu hak, Ehlibeytin hakkıdır. Ve şurası unutulmamalıdır ki Ehlibeyt'in hakkı inkâr edilerek Alevi olunmaz.
Evet, bütün bunlardan sonra hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de ayet ve hadislere rağmen onun velayetini inkâr edeceksin. Tekrar etmekte fayda vardır, böyle Alevi olunmaz. Alevi olmak daha önce de belirttik; bedel ister, amel ister, laf değil. Sövgü ve lanetleme karşısında Hucr bin Adiy gibi olabilmek ve Ali?nin yolunda onun gibi can vermektir Alevilik. Muaviye?nin yardakçıları ?Ali?ye (hâşâ) lanet et? dediklerinde ?Vallahi beni parça parça kesseniz de bunu yapmam? diyen ve asla Ali?ye ihanet etmeyen Sayfi (Sayfi b. Fasil eş- Şeybanî) olabilmektir Alevilik. Hayatının bağışlanması karşılığında Ali?ye küfretmesi teklif edildiğinde ?Ne dilerseniz onu yapın; ama bunu benden asla duyamayacaksınız? diyen ve bunun üzerine Muaviye (l.a)'nin valisi Ziyad tarafından diri diri toprağa gömülen Abdurrahman bin Hassan El Anezî?nin imanıdır Alevilik. (Yakubî?nin, İbn-i Kesir?in, İbn-i Esir?in tarih kitaplarında bütün bunlar kayıtlıdır.
Ne zaman Alevilik konusu açılsa birilerinin kasıla kasıla ?Alevilik, Ali?yi sevmekse en büyük Alevi benim.? sözünü duyar dururuz. Bu öylesine sıradanlaştı ki tartışma programlarında olsun, seçim meydanlarında yahut dost sohbetlerinde olsun sürekli karşımıza çıkmakla beraber maalesef bunun duygu sömürüsünden öteye geçmediğine üzülerek şahit olmaktayız. Çünkü sevgi evrenseldir. Belki sevginin ne olduğu tam olarak tarif edilemez ama sevginin ne olmadığı herkesin malumudur. Birini kötülüklere karşı korumak, onu savunmak, onun uğrunda ölmek belki sevginin değişik ifade şekilleridir. Ama birinin hakkının gasp edilmesini görmezden gelmek, onun katillerini dost bilip onları hak etmedikleri mertebelere yükseltmek kesinlikle sevgi değildir ve bunda herkes hemfikirdir. Çünkü sevginin göstergesi laf değil, ameldir. Sevgi yürekten olmazsa amel mutlaka yavan kalır. Bu her alanda böyledir. Sevgide sahtecilik olmaz, sevgi ikiyüzlülüğü kabul etmez. Bu yüzden ?Ali?yi seviyorum? diyenlerin Ali?ye karşı tavırları incelendiğinde gerçek duygu rahatlıkla anlaşılır. Ve işte bu yüzden diyoruz ki, Ali sevgisi amel ve bedel ister, laf değil.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de ona camilerde lanet ve sövgü geleneğini başlatan, onun evladını öldüren Muaviye?ye ?Allah ondan razı olsun? diyeceksin.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de onunla savaşan ve on binlerce Müslümanın ölmesine neden olan Muaviye?ye ?Haksız değil, ictihadda bulundu.? diyecek, yetmedi bir de hadis uyduracak ve kendince bir formül bulup ?Ali haklı; ama Muaviye haksız değil.? iddiasında bulunacaksın.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem tek suçları Ali?yi sevmek ve camilerde Ali?ye edilen sövgü ve lanetlemeleri dinlemeyi reddetmek olan sahabelerin seçkini Hucr Bin Adiy ve arkadaşlarını türlü hile ve iftiralarla öldüren Muaviye?yi suçsuz ve bağışlanmış göstermek için (güya) vahiy kâtibi olarak göstereceksin.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de Hz. Hüseyin?i ve Peygamber?in soyunu çoluk çocuk demeden işkencelerle öldüren Yezit?i mazur göstermek için bin dereden su getireceksin ve ona lanet okumayı caiz görmeyeceksin. Bu bin dereden getirilen suyun, bu çaba içinde olanları Allah indinde boğmaktan başka bir işe yaramayacağının farkına varmayacaksın.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de Kur?an-ı Kerim?in ayetleri ve Peygamber?in vasiyetine rağmen halifelik hakkını bin bir oyunla elinden alanları fazilette ondan üstün sayacaksın.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de onun eşini yani Peygamberimizin sevgili kızını dövüp evini yakmaya çalışanları ve çocuğunu düşürtenleri, Peygamberden sonraki en üst makama taşıyacaksın.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de onun evlatları Ehlibeyt imamlarını şehit eden sapık halifeleri -ki aralarında cinsî sapık olan, kendi öz kızına tecavüz eden, Kur?an-ı Kerim?i okla parçalatan, Kâbe?yi ateşe verenler de vardır- Ehlibeyt imamlarına tercih edecek ve onları İslamın halifesi sayacaksın.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de Kur?an?ı ilk defa Ali kitap hâline getirdiği hâlde bunu Ebubekir yaptı diyeceksin.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem onun ilk Müslüman oluşunu hazmetmeyip ona bu konuda bir ortak bulacak ve ?İlk Müslümanlar; kadınlardan Hz. Hatice, hür erkeklerden Hz. Ebu Bekir, çocuklardan Hz. Ali, azatlı kölelerden Zeyd ibn-i Hâris, kölelerden Bilâl-i Habeşî oldu.? diyerek hakkı gizleme yolunda manevra yapacaksın. Hatta bazı kaynaklarında ?Bu sayılanlar arasında en önce Ebubekir Müslüman oldu.? diyerek Ali?nin bu konudaki tartışmasız önceliğini inkâr edeceksin.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem Peygamber?in ?Size iki emanet bırakıyorum. Biri Kur?an-ı Kerim diğeri Ehlibeytim? hadisini ?Size iki emanet bırakıyorum. Biri Kur?an-ı Kerim, diğeri sünnetim? olarak değiştirmeye çalışacaksın.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de Peygamber?in onun için söylediği hadisleri, Ali?ye verdiği unvanları başkalarına yamayacaksın. Hz. Muhammed?in Ali için söylediği ?En büyük sıddık sensin, faruk-ı azam da sensin.? hadisini görmezden geleceksin, öbür yandan da en büyük Alevi benim diyeceksin. Bu en basitinden bir çelişkidir.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de Hz. Muhammed?in ?Sen benim dünyada ve ahirette kardeşimsin.? hadisine ve iki defa düzenlediği kardeş kılma törenlerinin her ikisinde de Hz. Ali?yi kendisine kardeş ilan etmesine rağmen -ki bu törenlerin ilki Mekke? de, diğeri ve daha büyüğü Medine?de yapılmıştır- ?Hz. Muhammed, Osman?ı kendisine kardeş yapmıştır. Peygamber, vefat edeceği sırada ?Bana kardeşimi çağırın.? diye buyurmuş oradakiler de kardeşiniz kim diye sorunca Peygamberimiz de güya ?Osman? demiştir.? iddiasını insafsızca atacaksın.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de yaşadığı müddetçe Peygamber?in en büyük koruyucusu olan Ebu Talip?i (hâşâ) kâfir göstereceksin. Ki Ebu Talip, Ali?nin babasıdır ve imanını Peygamberi korumakla, yazdığı şiirlerle, çocuklarını Peygamber?in emrine vermekle ve örnek yaşantısıyla ispatlamıştır. İki yüzlülükleri nedeniyle Müslüman olarak görünen ama Allah katında imanını hiçbir ameliyle kanıtlayamayacak olan ve ömrü boyunca İslama muhalefet eden Ebu Süfyan ve ailesini mümin, Ebu Talip? i kâfir kabul edeceksin. Ebu Talip?ten çok sonraları başka kişiler için inen ayetleri, Ebu Talip için inmiş göstereceksin, yalan yanlış hadisler uyduracaksın ve bunlarla özbeöz mümin olan birisini kâfir göstermek için sıralayacaksın. Sonra kasıla kasıla en büyük Alevi benim diyeceksin. İşte bu olmaz. Ebu Talip?in şefaatçisi Hz. Muhammed olacaktır, Peygamber bunu çok yerde söylemiştir. Peki ya diğerlerinin şefaatçisi kim olacak? Yapılan bütün bu zulümlerden sonra sakın kimse ?peygamber şefaatçi olacak? demesin. Peygamber, bu kadar hadisi boşuna söylemedi, Kur?an boşuna inmedi, Ehlibeyt boşuna imam olmadı. Yapılanlar konusunda hiç kimse için sığınacak bahane bırakılmadı, hüccet herkes için Ehlibeyt tarafından tamamlandı. Ebu Talip?in tek suçu vardır, o da Aliyel Mürteza?nın, Haydar El Kerrar?ın babası olmasıdır. Bu kadar saldırıya uğraması da bundandır.
Hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de Peygamber?in emrine rağmen salâvatı eksik söyleyeceksin. Hz. Muhammed (s.a.a.v.) şöyle buyuruyor: ?Benim için şöyle selam söyleyin: Allah?ım, selamın Muhammed ve Ehlibeytine olsun; İbrahim ve İbrahim?in Ehlibeytine olduğu gibi.? (Buhari, Sahih c:8 s:245)
Hz. Muhammed (s.a.a.v.) altını çize çize ?Bana selam göndereceğiniz zaman Ehlibeytime de selam gönderin; yoksa bu salâvat eksik olur.? buyurmasına rağmen yazılan kitaplarda, Peygamberimizin adı zikredildiğinde ?s.a.v.? yani ?sallallahü aleyhi ve sellem? ifadesinin geçtiğini, ?va âlihi? ifadesinin yer almadığını görüyoruz. Eğer ?va âlihi? ifadesi geçecekse bu sefer ?va eshabihi ecmain? yani ?ve tüm sahabelerine? ifadesini de eklenmiş buluruz. Yani salâvat ya eksik ya da fazla olarak karşımıza çıkmaktadır. Böyle yapmakla Ehlibeytin özel konumunun içi boşaltılmaktadır. Sadece Peygamber ve Ehlibeyte has olan şeye herkesin ortak edilmesi masum bir davranış veya iyi niyetle açıklanamaz. Bunda Ehlibeyti inkâr ve yok sayma vardır. Oysa Hz. Muhammed (s.a.a.v.), kendisine selam gönderileceği zaman Ehlibeyti ekleyin demiştir, tüm sahabeleri değil. Çünkü Kur?an?da da açıkça görüldüğü gibi övülen sahabeler de vardır eleştirilenler de. Hatta bazılarından açıkça münafık olarak söz edildiği çokça ayet vardır. Bu sahabeleri Peygamberin yanında zikretmek ve selamda onları Peygamberle eş tutmak hiçbir şekilde doğru değildir. Bunda ısrarcı olanlara Allah?ı ve Peygamberi hatırlatarak tekrar ediyoruz ki bu hak, Ehlibeytin hakkıdır. Ve şurası unutulmamalıdır ki Ehlibeyt'in hakkı inkâr edilerek Alevi olunmaz.
Evet, bütün bunlardan sonra hem Ali?yi seviyorum diyeceksin hem de ayet ve hadislere rağmen onun velayetini inkâr edeceksin. Tekrar etmekte fayda vardır, böyle Alevi olunmaz. Alevi olmak daha önce de belirttik; bedel ister, amel ister, laf değil. Sövgü ve lanetleme karşısında Hucr bin Adiy gibi olabilmek ve Ali?nin yolunda onun gibi can vermektir Alevilik. Muaviye?nin yardakçıları ?Ali?ye (hâşâ) lanet et? dediklerinde ?Vallahi beni parça parça kesseniz de bunu yapmam? diyen ve asla Ali?ye ihanet etmeyen Sayfi (Sayfi b. Fasil eş- Şeybanî) olabilmektir Alevilik. Hayatının bağışlanması karşılığında Ali?ye küfretmesi teklif edildiğinde ?Ne dilerseniz onu yapın; ama bunu benden asla duyamayacaksınız? diyen ve bunun üzerine Muaviye (l.a)'nin valisi Ziyad tarafından diri diri toprağa gömülen Abdurrahman bin Hassan El Anezî?nin imanıdır Alevilik. (Yakubî?nin, İbn-i Kesir?in, İbn-i Esir?in tarih kitaplarında bütün bunlar kayıtlıdır.