İçinde bulunduğumuz yaşam türü... Türleri diyemeyeceğim çünkü büyük çoğunluğumuz modern ölüler olarak yaşamaktayız...
Modern mankurtlar...
Saçlarımız kazınıp başımıza taze deve derisi geçirildikten sonra çöl sıcağında yaşayacağımız kadar ekmek ve suya terkedilmedik belki... Ama mankutlaştırmanın yolu tek değil ki!..
Gece uyuyacağım, sabah uyanacağım, ne giyeceğim, nasıl yaşayacağım, hangi marka telefon, bilgisayar, araba, ev, mobilya ve daha saymakla bitmeyen kullanmam için modernizmin dayattığı angarya...
Kafka'nın Samsa'sını öldüren de bir çeşit mankurtlaşma değil mi?.. Ama biz ölmüyoruz!.. Aksine başımıza geçirilen derinin altında kazınan saçlarımızın çıkarken tekrar derimize batması bize bir çeşit mazoşist haz veriyor... En çok acı çekenimiz toplum gözünde en değerli yerde oluyor... Ona özeniyoruz... Bizim kafamızdaki deri neden onunki kadar taze, kanlı canlı değil, neden saçlarımızın birkaç teli derimize batmıyor diye hayıflanıyoruz... Hatta bu yolda en yakınımızı bile tanımıyoruz... Biz "en" olmalıyız...
En akıllımız ya da kendini öyle sananımız bu ve bunun gibi satırları yazdıktan sonra vücudunu yataktan aşağı atıp biraz daha mankurtlaşmak ve diğerlerine yaklaşmak için güne başlayanımız!..
İçinde bulunduğumuz yaşam türü... Türleri diyemeyeceğim çünkü büyük çoğunluğumuz modern ölüler olarak yaşamaktayız...
Modern mankurtlar...
Saçlarımız kazınıp başımıza taze deve derisi geçirildikten sonra çöl sıcağında yaşayacağımız kadar ekmek ve suya terkedilmedik belki... Ama mankutlaştırmanın yolu tek değil ki!..
Gece uyuyacağım, sabah uyanacağım, ne giyeceğim, nasıl yaşayacağım, hangi marka telefon, bilgisayar, araba, ev, mobilya ve daha saymakla bitmeyen kullanmam için modernizmin dayattığı angarya...
Kafka'nın Samsa'sını öldüren de bir çeşit mankurtlaşma değil mi?.. Ama biz ölmüyoruz!.. Aksine başımıza geçirilen derinin altında kazınan saçlarımızın çıkarken tekrar derimize batması bize bir çeşit mazoşist haz veriyor... En çok acı çekenimiz toplum gözünde en değerli yerde oluyor... Ona özeniyoruz... Bizim kafamızdaki deri neden onunki kadar taze, kanlı canlı değil, neden saçlarımızın birkaç teli derimize batmıyor diye hayıflanıyoruz... Hatta bu yolda en yakınımızı bile tanımıyoruz... Biz "en" olmalıyız...
En akıllımız ya da kendini öyle sananımız bu ve bunun gibi satırları yazdıktan sonra vücudunu yataktan aşağı atıp biraz daha mankurtlaşmak ve diğerlerine yaklaşmak için güne başlayanımız!..