Aslında sorun sadece emniyetle ilgili değil. Devletin makam aracı bağlamında imkânlarını kullanan herkesin, kendi pratik hayatlarında yaptıkları etik dışı uygulamalar. Durum bütün devlet kurumları bağlamında böyle olmasına rağmen, biz özellikle ve öncelikle emniyetteki makam araçları uygulamasını masaya yatırmak istedik. Belki bu anlatım, diğer kamu kurumlarına da örnek teşkil ederek, dalga dalga düzenlemeleri yapılır ve sağlıklı sonuca kavuşulur.
Bu yazıda değinilecek konu, tüm emniyet teşkilatı tarafından bilinen ancak gün yüzüne çıkarılmaya cesaret edilemeyen makam aracı gerçeğini içermektedir.
Emniyet teşkilatında en küçük rütbeliden tutun da en tepedeki rütbeliye kadar, neredeyse herkesin altında bir makam aracı vardır ve bu araçlar evrak üzerinde hizmet aracı olarak gözükür. Her bir makamda, birer gün arayla çalışmak üzere, iki tanede şoför çalışır. Hatta koruma çalıştıran rütbeliler bile vardır.
Sadece bu kadar mı? Tabi ki hayır. Asıl işin acı tarafı ise şudur; bu makam araçları rütbeli personelin genellikle özel işlerinde de kullanılır. Örneğin; aile fertleri için, alışveriş için, çocuğu okuldan almak için, misafirliğe - pikniğe gitmek için, kuaför ve sinema için, hatta ve hatta İstanbul?da Halkalıdan karşı yakaya ıslak puro almak için bile makam aracını gönderen ? kullanan rütbeliler söz konusudur.
Resmi araçlarla her yere girilemediği için, bir de güvenlik gerekçesini ön plana çıkartarak, sivil makam aracı kullanan müdürler de söz konusudur. Sadece İstanbul ilinde görev yapan 34 bin polisten 6 bine yakını şoför olarak çalıştırılıyor ise, bu rakam gerçekten de ürkütücü boyutlara ulaşmış denilebilir. Şimdi de, buradan kamuoyuna açık bir şekilde suç duyurusunda bulunuyoruz ve savcıları göreve davet ediyoruz, bu yapılanlar tamamıyla bir ZİMMET suçudur.
2012 yılı içinde emniyet teşkilatının gerçekten de büyük bir yakıt krizine girmesi söz konusudur. Bir diğer anlatımla; emniyet teşkilatı, yakıt bağlamında ödenekleri yok derecesinde azaldığı için, güvenlik hizmeti sundukları bölgenin iş adamlarından ve esnafından bu konuda yardımlar almaktadırlar. Yetkililerin bu konuda aldığı önlemler ise, adeta saçı başı yolduracak bir yaklaşım iledir.
Makam araçları denetlenip, olması gereken hukuki statüsüne dönüştürülmesi gerekirken, vatandaşa hizmet eden ekip araçlarının günlük yakıt istihkakı komik seviyelere indirilerek çözüm arayışlarına gidilmektedir. 24 saat aralıksız çalışan bir ekip aracı, çoğu zaman günün yarısında yakıtsız kalıp gayr-ı faal bir duruma gelmektedir. Ekip araçlarına günlük 8 litre, sözde makam araçlarına ise günlük 20 litre yakıt verilmektedir. Ekip aracında yakıt bittiği için aracı çalıştıramayıp, -10 derece soğukta araç içerisinde üşüyerek bekleyen polis memurları ise, bu durum karşısında sendikaları olmadığı için maalesef ki seslerini çıkaramamaktadırlar?
Polis Lojmanlarının ve özellikle de rütbelilerin olduğu kısımdaki okulların giriş ve çıkışlarına bakıldığında, birçok sözde makam aracı, amir - müdür çocuklarının okula bırakılmasını veya okuldan alınmasını sağladığı açıkça görülebilecektir?
?Peki, biz acaba bu makam araçlarını nasıl tanıyacağız?? diye soracak olursanız, bu araçların temel özellikleri de şunlardır diyebiliriz. Bu araçların;
1. Taşıt kartları olmaz... Plaka sonları, genel de 1 ile biter. Amirin kodu ne ise artı 1 şeklinde devam eder. Genelde siyah camlı olur ve aracın içinde en az iki memur görev yapar.
2. Aracın ön kısmında, ızgaraların arkasına yerleştirilmiş, çakar olarak bilinen kırmızı-mavi ışıklar vardır ve görevli olsun olmasın sürekli usulsüz olarak emniyet şeridini kullanırlar.
3. Bu araçlar diğer polis araçları ile kıyaslanırsa, onlar kadar deforme olmazlar, sıfıra yakındırlar ve az kullanılmışlardır.
4. Her hangi bir büro amiri ya da şube müdürü veya ilçe emniyet müdürü bir hafta takip edilecek olsa, çocukları ve ailesi tarafından, özel işlerde ne kadar çok kullanıldığı kolaylıkla ortaya çıkar?
5. Hatta müdürler bu aracın yanında kendine yakın bir de imtiyazlı polis memuru alırlar. O memur, kazandığı imtiyazlar için, kendini ve arkadaşlarını kolaylıkla satar... Amirinin özel işlerini görür ve bunları emir gibi algılar ve bundan da asla rahatsızlık duymaz...
6. Bu de facto duruma valiler ve kaymakamlar da çok ses çıkarmaz... Çünkü onlarda, kendilerine koruma olarak verilen polisi, hem şoför hem de adeta bir uşak gibi sürekli kullanmaktadırlar?
7. Bu araçlarda ekip görev defteri tutulmaz... Kilometreler kayıt altına alınmaz... Velev ki defter olsa bile, burada hep aynı memurun imzası olur... Kolay kolay şoförlük yapan memurun değiştirmeleri de olmaz... Çünkü bu özel ilişkiler yumağının ve hatta hukuka aykırı makam aracı tahsisinin çok kişi tarafından bilinmesi de istenilmez.
Emniyet sıklıkla personel açığımız var, imkanlarımız kısıtlı haklı yakınmalarında bulunurken, eğer her işle ilgili bol keseden polis memurları kullanılacak olursa, personelin yetmemesinden daha normal bir durum olmayacaktır, değil mi?..
Twitter/onderaytac
E-mail: [email protected]
Not: Milletvekili olmasının ötesinde adam gibi adam olması bağlamında içimizden birisi olan Lütfü Türkkan'ı, 'twitter' da sehven rt ettiği bir anlatımdan dolayı linç etmeye çalışmak haksızlıktır.
Aslında sorun sadece emniyetle ilgili değil. Devletin makam aracı bağlamında imkânlarını kullanan herkesin, kendi pratik hayatlarında yaptıkları etik dışı uygulamalar. Durum bütün devlet kurumları bağlamında böyle olmasına rağmen, biz özellikle ve öncelikle emniyetteki makam araçları uygulamasını masaya yatırmak istedik. Belki bu anlatım, diğer kamu kurumlarına da örnek teşkil ederek, dalga dalga düzenlemeleri yapılır ve sağlıklı sonuca kavuşulur.
Bu yazıda değinilecek konu, tüm emniyet teşkilatı tarafından bilinen ancak gün yüzüne çıkarılmaya cesaret edilemeyen makam aracı gerçeğini içermektedir.
Emniyet teşkilatında en küçük rütbeliden tutun da en tepedeki rütbeliye kadar, neredeyse herkesin altında bir makam aracı vardır ve bu araçlar evrak üzerinde hizmet aracı olarak gözükür. Her bir makamda, birer gün arayla çalışmak üzere, iki tanede şoför çalışır. Hatta koruma çalıştıran rütbeliler bile vardır.
Sadece bu kadar mı? Tabi ki hayır. Asıl işin acı tarafı ise şudur; bu makam araçları rütbeli personelin genellikle özel işlerinde de kullanılır. Örneğin; aile fertleri için, alışveriş için, çocuğu okuldan almak için, misafirliğe - pikniğe gitmek için, kuaför ve sinema için, hatta ve hatta İstanbul?da Halkalıdan karşı yakaya ıslak puro almak için bile makam aracını gönderen ? kullanan rütbeliler söz konusudur.
Resmi araçlarla her yere girilemediği için, bir de güvenlik gerekçesini ön plana çıkartarak, sivil makam aracı kullanan müdürler de söz konusudur. Sadece İstanbul ilinde görev yapan 34 bin polisten 6 bine yakını şoför olarak çalıştırılıyor ise, bu rakam gerçekten de ürkütücü boyutlara ulaşmış denilebilir. Şimdi de, buradan kamuoyuna açık bir şekilde suç duyurusunda bulunuyoruz ve savcıları göreve davet ediyoruz, bu yapılanlar tamamıyla bir ZİMMET suçudur.
2012 yılı içinde emniyet teşkilatının gerçekten de büyük bir yakıt krizine girmesi söz konusudur. Bir diğer anlatımla; emniyet teşkilatı, yakıt bağlamında ödenekleri yok derecesinde azaldığı için, güvenlik hizmeti sundukları bölgenin iş adamlarından ve esnafından bu konuda yardımlar almaktadırlar. Yetkililerin bu konuda aldığı önlemler ise, adeta saçı başı yolduracak bir yaklaşım iledir.
Makam araçları denetlenip, olması gereken hukuki statüsüne dönüştürülmesi gerekirken, vatandaşa hizmet eden ekip araçlarının günlük yakıt istihkakı komik seviyelere indirilerek çözüm arayışlarına gidilmektedir. 24 saat aralıksız çalışan bir ekip aracı, çoğu zaman günün yarısında yakıtsız kalıp gayr-ı faal bir duruma gelmektedir. Ekip araçlarına günlük 8 litre, sözde makam araçlarına ise günlük 20 litre yakıt verilmektedir. Ekip aracında yakıt bittiği için aracı çalıştıramayıp, -10 derece soğukta araç içerisinde üşüyerek bekleyen polis memurları ise, bu durum karşısında sendikaları olmadığı için maalesef ki seslerini çıkaramamaktadırlar?
Polis Lojmanlarının ve özellikle de rütbelilerin olduğu kısımdaki okulların giriş ve çıkışlarına bakıldığında, birçok sözde makam aracı, amir - müdür çocuklarının okula bırakılmasını veya okuldan alınmasını sağladığı açıkça görülebilecektir?
?Peki, biz acaba bu makam araçlarını nasıl tanıyacağız?? diye soracak olursanız, bu araçların temel özellikleri de şunlardır diyebiliriz. Bu araçların;
1. Taşıt kartları olmaz... Plaka sonları, genel de 1 ile biter. Amirin kodu ne ise artı 1 şeklinde devam eder. Genelde siyah camlı olur ve aracın içinde en az iki memur görev yapar.
2. Aracın ön kısmında, ızgaraların arkasına yerleştirilmiş, çakar olarak bilinen kırmızı-mavi ışıklar vardır ve görevli olsun olmasın sürekli usulsüz olarak emniyet şeridini kullanırlar.
3. Bu araçlar diğer polis araçları ile kıyaslanırsa, onlar kadar deforme olmazlar, sıfıra yakındırlar ve az kullanılmışlardır.
4. Her hangi bir büro amiri ya da şube müdürü veya ilçe emniyet müdürü bir hafta takip edilecek olsa, çocukları ve ailesi tarafından, özel işlerde ne kadar çok kullanıldığı kolaylıkla ortaya çıkar?
5. Hatta müdürler bu aracın yanında kendine yakın bir de imtiyazlı polis memuru alırlar. O memur, kazandığı imtiyazlar için, kendini ve arkadaşlarını kolaylıkla satar... Amirinin özel işlerini görür ve bunları emir gibi algılar ve bundan da asla rahatsızlık duymaz...
6. Bu de facto duruma valiler ve kaymakamlar da çok ses çıkarmaz... Çünkü onlarda, kendilerine koruma olarak verilen polisi, hem şoför hem de adeta bir uşak gibi sürekli kullanmaktadırlar?
7. Bu araçlarda ekip görev defteri tutulmaz... Kilometreler kayıt altına alınmaz... Velev ki defter olsa bile, burada hep aynı memurun imzası olur... Kolay kolay şoförlük yapan memurun değiştirmeleri de olmaz... Çünkü bu özel ilişkiler yumağının ve hatta hukuka aykırı makam aracı tahsisinin çok kişi tarafından bilinmesi de istenilmez.
Emniyet sıklıkla personel açığımız var, imkanlarımız kısıtlı haklı yakınmalarında bulunurken, eğer her işle ilgili bol keseden polis memurları kullanılacak olursa, personelin yetmemesinden daha normal bir durum olmayacaktır, değil mi?..
Twitter/onderaytac
E-mail: [email protected]
Not: Milletvekili olmasının ötesinde adam gibi adam olması bağlamında içimizden birisi olan Lütfü Türkkan'ı, 'twitter' da sehven rt ettiği bir anlatımdan dolayı linç etmeye çalışmak haksızlıktır.